Yavaş Mimarlık

Bu ayki Dosya sayfalarımızı duraklamaya, gözlem yapmaya ve doğayı dinlemeye teşvik eden, zanaatkarlığa değer verirken sürdürülebilir malzeme ve yapım tekniklerinin kullanımını vurgulayan ve her geçen gün dünyada biraz daha popüler hale gelen “Yavaş Mimarlık” (Slow Architecture) kavramından etkilenen 10 nitelikli projeye yer ayırdık.

Derleyen: Gülce Halıcı, Mimar

Zamanın elimizden kaçıyor gibi göründüğü tempolu bir dünyada, “Yavaş Mimarlık” (Slow Architecture) kavramı daimi koşuşturmacalar arasında bir mola olarak karşımıza çıkıyor. Teknolojik ilerlemelerin ve anlık tatminlerin sürekli hızlanan döngüsünün aksine, yavaş mimarlık düşünceli olma, farkındalık ve doğayla uyum gibi temel değerlere geri dönüşü teşvik ediyor. Tasarımcıları ve kullanıcıları tasarım ve inşaa sürecinin tadını çıkarmaya davet ederek zamansız yaratımların aceleye getirilemeyeceğini hatırlatıyor.

Özünde yavaş mimarlık, doğayla ve insan ruhuyla rezonansa giren mekanların yaratılmasını savunuyor. Mimarları ve tasarımcıları duraklamaya, gözlem yapmaya ve çevreyi dinlemeye teşvik ederek tasarım sürecine rehberlik eden kavram projelerin genellikle sıkı programlar, karlılık oranları ve yenilik arayışıyla yönlendirildiği modern mimarinin hummalı temposuyla tam bir tezat oluşturuyor.

“Slow movement” yaklaşımından ilham alan yavaş mimarlık, telaşsız yaşam tarzlarını teşvik eden, insanların dışarıdaki hızlı dünyadan kopabilecekleri ve sakinleşebilecekleri mekanlar yaratmayı savunuyor. Bu alanlar kullanıcılara refah ve esenlik duygusunu, zihinsel berraklığı ve yaşamın basit zevklerini deneyimletmeyi amaçlıyor. Daha büyük, daha yüksek olma fikrinin büyüsüne kapılmış bir dünyada yavaş mimarlık, ölçek ve aşırılık kavramlarına meydan okuyor. Mimarları, kullanıcılarının yaşamlarını zenginleştiren mütevazı ve insan ölçeğinde yapılar yaratmaya teşvik ediyor. Yavaş mimarlık ihtişama öncelik vermek yerine, samimi ve anlamlı olana değer veriyor, tefekkür ve iç gözlemi teşvik eden mekanlar ortaya koyuyor.
Yavaş mimarlık zanaatkarlığa değer verirken sürdürülebilir malzeme ve yapım tekniklerinin kullanımını vurguluyor.

Nesiller boyunca aktarılan geleneksel bilgi ve becerilerin günümüze uyarlanmasını teşvik ederken sürdürülebilir uygulamalara olan bu bağlılık, inşa sürecinde çevreye verilebilecek zararın boyutunu azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda tarih, kültür veya çevreyle olan bağı da güçlendiriyor. Tasarımın özüne dönüş çağrısı yapan yavaş mimarlık kavramı; bilinçli olarak yavaş ve düşünceli tasarlamanın kutlanması olarak tanımlanırken kullanıcıları ve tasarımcıları anlık haz kültürüne yabancılaştırırarak zaman, sabır ve tutku kesişiminde ortaya çıkan güzellik ve dinginliği keşfetmeye davet ediyor. Yavaş mimarlık sayesinde, insan ve doğa arasındaki uyum yeniden keşfediliyor.

Yavaş mimarlığın temel ilkelerinden biri de “zamansızlık” kavramı. Bu bakış açısıyla tasarlanan binalar zamana karşı direnirken nesiller boyunca geçerliliğini ve değerini koruyabiliyor. Doğayla uyumlu ve dayanıklı malzemelerle klasik tasarım ilkelerini benimseyen felsefe, geçici trendlere ve moda odaklı mimariye karşı isyan ederek yapılı çevre üzerinde daha derin ve kalıcı bir etki yaratmayı tercih ediyor.

Bu ayki Dosya sayfalarımızı duraklamaya, gözlem yapmaya ve doğayı dinlemeye teşvik eden, zanaatkarlığa değer verirken sürdürülebilir malzeme ve yapım tekniklerinin kullanımını vurgulayan ve her geçen gün dünyada biraz daha popüler hale gelen “Yavaş Mimarlık” (Slow Architecture) kavramından etkilenen 10 nitelikli projeye yer verdik.

1. Azores Şarap Evi, Portekiz

Mimari Tasarım: SAMI-arquitectos, drdh architects
Tamamlanma Tarihi: 2020
Alan: 1630 m²
Fotoğraflar: Francisco Nogueira

SAMI-arquitectos ve drdh architects tasarımı Azores Şarap Evi, bir zamanlar dünya çapında önemi olan, ancak çoktan unutulmuş Pico Adası’ndaki şarapçılık faaliyetlerini sade, geometrik hacmiyle çevresine uyum sağlayarak canlandırmaya çalışıyor. 

Azores Şarap Şirketi için tasarlanan Azores Şarap Evi, Orta Atlantik’te bulunan Pico Adası’nın Unesco Dünya Mirası listesinde de yer alan bağ manzalarına bakıyor. Adanın geleneksel şarap mahzenleri olan aile ve arkadaşların ağırlandığı sahil boyunca yer alan küçük ölçekli yapılarından ilham alarak şarap üretim alanlarını bir şenlik mekanı olarak görüyor ve genişletilmiş ev ortamıyla birleştiriyor. Pico Adası’nın en önemli yapı tipolojilerinden biri olan revaklı avlu tipolojilerini hatırlatan binanın sade, geometrik hacmi merkezi bir avlu tanımlıyor. Yapı ile çevrili bu samimi dış mekan az ilerideki manzaranın ölçeğine uyum sağlıyor. 

Plan formu kesinliğini, kayalık ve rüzgarlı kıyı şeridinden adaya hakim olan Pico Dağı’nın yarattığı engebeli araziden alıyor. Topoğrafya ve ufuk arasında değişen ilişki formda çeşitli hareketlere sebep olurken yapının çevresinde rampalı, dış bir patika oluşturulmuş. Rampa boyunca yerleştirilen kırmızı ve beyaz şaraplar için fıçı odaları  üst terasa bakan bir tadım odasına ulaşıyor. Fıçı odalarının altında bulunan ev misafirler için beş yatak odasına açılıyor. Currais olarak bilinen lav taş duvarların çerçevelediği geniş manzara  iç ve dış mekanın zıt karakterini öne çıkarıyor. Yığma taştan duvar ile beyaz sıvadan iç duvarlar arasındaki zıtlık Azores Şarap Evi’nin tarım ve endüstri için inşa edilmiş komşularına uyum sağlamasına yardımcı oluyor. Yüzyılı aşkın bir süredir inşa edilen ilk önemli üretim tesisi olan yapı, üzüm bağlarının gerçek amacına yeniden kavuşmasını hedefliyor.

2. Sazae Saunası, Japonya

Mimari Tasarım: Kengo Kuma & Associates
Tamamlanma Tarihi: 2022
Alan: 8 m²
Fotoğraflar: Keishin Horikoshi / SS Inc.

Kengo Kuma & Associates tasarımı organik ahşap sauna Sazae, Naoshima’nın küçük körfezinin yakınındaki “Sana Mane” kamplarının yanında inşa edilmiş. Tasarımcılar, doğaya daha yakın bir ölçek olan insan ölçeğinde bir mekan bilinci kurgulamayı amaçlamışlar. 28 mm kalınlıklı ahşapların istiflenerek bir araya getirildiği yapıda ısı yalıtımı ve ısı tutma performansını artırmak için ahşap duvar kalınlığına önem verilmiş. Sayısız kıvrıma sahip dış kabuğun iç kısmındaki pileler iç mekanda insan bedenine uyum sağlamak ve rahat bir oturma deneyimi sunmak için nazikçe şekillendirilmiş. Cephenin en üst katmanındaki oculus ışığın içeri girmesine izin vererek meditatif bir deneyim yaratmış. Bu sarmal kıvrımlı karmaşık geometri, 5.000’den fazla kontrplak levha kullanılarak inşa edilmiş. Diğer saunalardan farklı olarak yüksek tavanıyla sıcaklık ve nemin optimum seviyede tutulması önemsenmiş. 3D CAD modelleme programları sayesinde ortam simülasyonlarından tam olarak yararlanılmış. Yapı ısı tasarrufu da sağlayan malzemenin potansiyelini en üst düzeyde kullanan, deniz kabuğunu taklit eden formuyla kullanıcılarına doğal ışıktan yararlanan huzurlu ve keyifli bir ortam sunuyor.

3. Dağın Zirvesinde Bir Dinlenme İstasyonu, Çin

Mimari Tasarım: Jumping House Lab
Tamamlanma Tarihi: 2021
Alan: 90 m²
Fotoğraflar: Zhi Xia, Tiantian Wang

Jumping House Lab tasarımı “Dağın Zirvesinde Bir Dinlenme İstasyonu” ile bisikletçiler için dağın en yüksek noktasında geniş ve açık bir manzara sunuluyor. Bu zikzaklı tasarımda, kullanıcılar binaya ulaşmak için koridor boyunca ilerleyerek, bisikletlerini park edip dinlenme alanında mola verebiliyorlar. Daha meraklı olanlarsa, koridor boyunca ilerleyip dağın zirvesine kadar çıkarak muhteşem bir manzaranın tadını çıkarabiliyor.

Yapı, zikzak bir koridorun bir kule yapısıyla birleştirilmesiyle oluşturulmuş. Koridor, alanın boyutunda, yüksekliğinde ve parlaklığında değişiklikler yaparak monoton bir his yaratmamaya çalışıyor. Kuleyse, dağın tepesine kök salan kaya gibi sağlam bir yapıya sahip olup iç mekanın dokusu ve deneysel biçimiyle bir mağarayı hatırlatıyor.

Yapıda, hafiflik hissi ve nefes alma niteliğine sahip için büyük açıklıklar bulunuyor. Ayrıca, Çin Bahçesi tarzından esinlenen tasarım ziyaretçilere dolambaçlı bir yolculuk deneyimi sunuyor. İlk dönüşten sonra mekan, araziyle birlikte hafifçe yükselen dar bir koridora dönüşüyor, ikinci dönüşten hemen sonra samimi bir avluya bağlanıyor. Koridor daha da yukarı çıkarak ziyaretçiyi kuleye davet eden karanlık ve ilgi çekici bir girişe götürüyor. Yedi metre yüksekliğindeki kulenin tepesine çıkan merdivenlerin ortasında sadece bir kişinin kalabileceği büyüklükte küçük bir balkon bulunuyor. Balkon doğal ışığı içeri alıyor ve güneye doğru bir manzaraya açılıyor. Yapı bisikletçiler için bir dinlenme noktası olmasının yanısıra diğer ziyaretçilerin de doğanın tadını çıkarabilecekleri bir uğrak noktası haline gelmeyi hedefliyor.

4. Taş Ocağı No. 8: Kitap Dağı, Çin

Mimari Tasarım: DnA
Tamamlanma Tarihi: 2022
Alan: 1000 m²
Fotoğraflar: Ziling Wang, Xiandu Scenic Area

DnA tasarımı “Taş Ocağı No. 8: Kitap Dağı”nın girişi, Taş Ocağı No. 9’a sadece birkaç metre uzaklıkta yer alıyor. Bu ocağın içerisinde, okuma ve çalışma mekanlarına yayılmış çeşitli platformlar bulunuyor. Alan, dağın içine doğru yaklaşık 50 metre uzanırken 40 metre yüksekliğe sahip. Mağara, taşların elle çıkarılmasının bir sonucu. Süreç içerisinde blokların çıkarılmasından vazgeçildiği için yan teraslar rastgele bir iç topoğrafya oluşturuyor.

Taş ocağının yakınında, tarihi zamanlarda bilginlerin fikirlerini tartıştıkları bir buluşma yeri bulunuyor. Tang Hanedanlığı şairi Han Yu, Bilgi Dağı’na (Shushan) giden yolun ancak çalışkanlıkla mümkün olabileceğinden bahsediyor. Kültürel bağlamıyla ocak grubundaki en önemli alan olan “Taş Ocağı No. 8: Kitap Dağı” Çin’deki her çocuğun keyif alacağı kültürel ve eğitsel bir mekan olmayı hedefliyor.

İç mekandaki yanal taş terasları, 12 metre yüksekliğe kadar beş kat boyunca uzanıyor ve tırmanmak için belirli bir çaba gerektiriyor. Merdivenlerle çıkılabilen bu platformlarda, ziyaretçiler taş yazıtlar ve kaligrafi dünyasına dalabilecekleri kitap rafları ve çalışma alanlarına erişebiliyor. Ünlü bilgi dağına benzer biçimde, en üst seviyeye ulaşmak için ziyaretçilerin tırmanması gereken galeriler bulunuyor. En üst kattan 27 metre uzunluğundaki bir tünelle 2 No’lu Taş Ocağı’na ulaşılıyor.

5. Braga Kent Pazarı , Portekiz

Mimari Tasarım: APTO Architecture
Tamamlanma Tarihi: 2020
Alan: 9343 m²
Fotoğraflar: Fernando Guerra | FG+SG

APTO Architecture, mimari mirasın korunması ve pazarın günümüz standartlarına uygun hale getirilmesi amacıyla 1956 yılında inşa edilmiş olan mevcut Braga Kent Pazarı’nın yenilenme sürecini üstlenmiş.

Yenileme sürecinde, tüm işlevsel düzenler tekrar tasarlanmış ve yeni kaplamalar eklenerek pazarın modern ihtiyaçlara uygun hale gelmesi sağlanmış. Kamusal alanlar da düzenlenerek, merkezi meydan oluşturulmuş ve bu sayede pazarın daha kolay deneyimlenmesi ve alıcılar ile satıcılar arasında bağlantıların artması hedeflenmiş. Ayrıca, pazarın geçim kaynağını desteklemek ve cazibe merkezi olmasını sağlamak için bir yiyecek ve içecek alanı eklemlendirilmiş.  Mevcut binanın orijinal okunabilirliği korunarak, müdahaleler en aza indirgenmiş vebu sayede  mekanın daha derin ve etkileyici bir atmosfer kazanması amaçlanmış

Orijinal açık hava meydanı iki alana bölündüğünden yükseklik farkı nedeniyle kafa karıştırıcı bir mekan algısı oluşturmuş. Bu sorunu ele alan mimari tasarım ekibi meydanları birleştirerek, engelli ve yaşlılar için kullanımı kolay hale getirmiş. Ayrıca, yeni kanopi tasarımı zorlu hava koşullarına çözüm olurken estetik uyum sağlamak için çeşitli yapısal unsurlar kullanılmış. 

Bu yenileme süreci sayesinde, mevcut şehir pazarı hem mimari mirasını koruyarak hem de modern ihtiyaçlara uygun hale getirilerek yeniden tasarlanmış.

6. Bolder Star, Norveç

Mimari Tasarım: Snøhetta
Tamamlanma Tarihi: 2023
Fotoğraflar: Elin Engelsvoll/The Bolder, Henrik Moksnes/Bitmap, Elisabeth Heier

Snøhetta tasarımı Bolder, doğayla uyumlu bir deneyim sunmak ve iç mekan ile dış mekan arasındaki sınırları bulanıklaştırmak için tasarlanmış yerden yükseltilmiş dört kabin içeren özel bir proje. Stylten, Myra, Stjerna ve Eldhuset adlı dört kabin, Lysefjorden’in kenarında yer alıyor ve manzarayla bütünleşecek şekilde minimal ayak iziyle inşa ediliyor.

Kabinlerin iç tasarımı, toprak renklerinde, organik dokularda doğal ve dayanıklı malzemeler kullanarak doğanın dinginliğini yansıtmayı hedefliyor. Üst katta bir mutfak ve yemek alanı, alt katta ise gömme yatak ve banyo bulunuyor. Ahşap, mermer ve deri gibi malzemelerin yanında, beton zemin dekorasyona pürüzlülük katıyor.

Kabinler, içeriden şekillendirilmiş, doğal üst ışık ve büyük cam panellerle manzarayı içeri taşırken doğal renk tayfının sakinleştirici bir varyasyonunu sunuyor. Aynı zamanda corten çeliğinden yapılmış olan ışık köprüleri, güneş battığında loş ve nötr bir atmosfer sağlıyor.
Bolder kabinleri, elektrik dışında tesis şebekesine bağımlı olmayan bir şekilde işliyor. Parkın altındaki arıtma tesisinden elde edilen doğal kaynaklı su kullanılıyor. Gelecekteki planlar arasında bir lounge ve yerel kaynaklı yiyecekler sunan bir gurme restoranın yer aldığı iki ek yapı bulunuyor. Bolder projesi, konuklarına sürekli değişen ve vahşi doğanın eşsiz manzarasını sunarak, benzersiz ve unutulmaz bir deneyim vaadediyor.

7. m.o.r.e. Kabin, Kanada

Mimari Tasarım: Kariouk Architects
Tamamlanma Tarihi: 2021
Alan: 9343 m²
Fotoğraflar: Scott Norsworthy

Kariouk Architects tasarımı m.o.r.e. kabin, geleneksel Kuzey Amerika kır evlerinden farklı olarak çevre üzerinde daha az etkiye sahip, sürdürülebilir bir tasarım ile romantize edilen bir kabin. Kabin, çevre sorunlarına yönelik çözümler sonucu inşa ediliyor ve organik ortamların korunmasına odaklanıyor. İnşaat sırasında çevreye zarar verilmemesi için çelik direkler ve düşük atıklı çapraz lamine ahşap (CLT) kullanılıyor. Ayrıca, kabin şebekeden bağımsız enerji ve ısıtma sağlıyor ve nesli tükenmekte olan yarasalar için bir yuva yaratıyor. 

Çevresel kaygılar nedeniyle, kabinin tasarımı yasalara yaratıcı bir şekilde uygun hale getiriliyor. Geleneksel büyük bir temelden kaçınılarak su havzası korunmuş ve çevredeki erozyon önlenmiş. Konsollu CLT panelleri kullanarak yapısal bir strateji geliştirilmiş. Aynı zamanda güneş enerjisiyle çalışan kabin, yüksek verimli bir odun sobası ve iyi izolasyonla termal konfor sağlıyor. 

m.o.r.e. kabin, komşuları davet etmek ve nesli tükenmekte olan yarasalara bir barınak sağlamak için tasarlanıyor. “m.o.r.e.” adı, müşterilerin büyükannelerinin isimlerinin kısaltması ve onların zarif ve daha azla daha fazla yapma anlayışlarıyla uyumlu. m.o.r.e. kabin, çevre dostu ve sürdürülebilir bir deneyim sunarak Kuzey Amerika kır evi geleneğini yeniden yorumluyor. 

8. Twist Müzesi , Norveç

Mimari Tasarım: Bjarke Ingels Group
Tamamlanma Tarihi: 2019
Alan: 1000 m²
Fotoğraflar: Laurian Ghinitoiu

BIG imzalı Twist, ziyaretçilerini Randselva Nehri’ne yaklaştırarak, Oslo’nun dışındaki ormanlar arasında sürükleyici bir sanat deneyimi yaşatıyor. Norveç’te bulunan ve kıvrımıyla Randselva Nehri’ni geçen Twist, Kuzey Avrupa’nın en büyük heykel parkından geçen kültürel rotayı tamamlıyor.

Heykelsi form ortaya 90 derece bükülen bir kiriş çıkarırken Anish Kapoor, Olafur Eliasson, Lynda Benglis, Yayoi Kusama, Jeppe Hein ve Fernando Botero gibi uluslararası sanatçıların parka özgü eserlerini dolaşan ziyaretçiler, sanat turunu tamamlamak için Twist’i geçiyor.
Binanın hacmindeki basit bükülme, köprünün güneydeki daha alçak, ormanlık kıyıdan kuzeydeki yamaç bölgesine kadar yükselmesini sağlıyor. Her iki taraftan da giriş yapılabilen yapı peyzaj boyunca kesintisiz bir yol sunuyor. Sadece bir köprü değil sergi salonu işlevi de gören yapı düz alüminyum panellerden oluşuyor. Beyaz paneller iç mekanda kendini beyaz köknar çıtalarla tekrar ediyor. Ziyaretçiler her iki yönden de bükülmüş galeriyi bir kamera deklanşöründen geçiyormuş gibi hissederek deneyimliyor.

Kuzey ucunda, 25 cm genişliğinde bir ışıklığa sahip yapıda kağıt hamuru fabrikasına ve nehir inceliklerine panoramik manzaralar sunan cam bir duvar bulunuyor. Cam pencerelerin kavisli formu nedeniyle, müzeye giren gün ışığı çeşitleniyor. Kuzey tarafında panoramik manzaralı geniş, doğal aydınlatmalı bir galeri; güney tarafında yapay aydınlatmalı uzun, karanlık bir galeri; ve bu ikisinin arasında bükülmüş bir çatı ışığına sahip olan heykelsi bir alan bulunuyor. Galeri alanlarının bölümleri ayırma ve birleştirme opsiyonlarının bulunması farklı sanatsal etkinlikler için fırsatlar yaratıyor.

9. Ses Şapeli, Çin

Mimari Tasarım: OPEN Architecture
Tamamlanma Tarihi: 2021
Alan: 790 m²
Fotoğraflar: Jonathan Leijonhufvud, Runzi Zhu, Nan Ni, Right Angle

OPEN Architecture tasarımı Ses Şapeli, yerel taşlarla ve betonla oluşturulan pürüzlü dış cephesi ve uzun zamandır oradaymış hissi veren formuyla konser salonlarının “doğasını” yeniden tanımlıyor.

Çin Seddi kalıntılarını barındıran bir vadide bulunan Ses Şapeli, doğanın kendisini toplayarak, yansıtarak yarı açık bir konser salonu deneyimi sunuyor. Yerel taşlarla beton karıştırılarak oluşturulan pürüzlü dış cephe doğal bir forma sahip. Yapının katmanlı hali yakındaki dağların mevcut katmanlarına atıfta bulunuyor. Yarı açık bir amfi tiyatroya ve açık hava sahnesine ek olarak ziyaretçilerin vadiyi ve yakındaki Çin Seddi’ni hayranlıkla izleyebileceği bir plato yer alıyor. Farklı toplulukların bir araya geldiği salon aynı zamanda bireysel inziva mekanı olarak da kulanılabiliyor.

Akustik olarak müzik performansları için tasarlanan salon yazılım simülasyonu yardımıyla tasarlanmış. Yapının üstünde ve yanlarında bulunan açıklıklar, istenmeyen yankılanmaları önlemek için ses emici olarak çalışıyor. Yağmur yağdığında, su yapının tepesindeki merkezi açıklıktan salona girerek meditatif bir gösteri sunuyor. Yapının kenarlarına konabilen cıvıl cıvıl kuşların ve cırcır böceklerinin sesi salon içerisinde doğal ve kutsal bir atmosfer yaratıyor. Çevredeki vadi ile uyum içinde tasarlanan yapı konser salonu için yeni bir vizyon sunmakla kalmıyor, konserin “doğasını” da yeniden tanımlıyor.

10. Chuzhi Evi, Hindistan

Mimari Tasarım: Wallmakers
Tamamlanma Tarihi: 2022
Alan: 2122 m²
Fotoğraflar: Syam Sreesylam

Wallmakers tarafından kamuflaj mimarisi konseptiyle tasarlanan Chuzhi Evi, topoğrafyaya ve çevresindeki bitki örtüsüne uyum sağlayarak serin ve huzurlu bir atmosfer yaratıyor.  

Chuzhi Evi dik kayalık topoğrafya, devasa ağaçlar ve sık bitki örtüsü ile karakterize edilen bir arazide yer alıyor. Chuzhi, açık bir düzen ve minimalist iç mekanlarla tasarlanmış iki yatak odalı bir ev olup, inşa edilebilir alanın az olması sebebiyle topoğrafyayla doğrudan ilişkilendiriliyor. Kamuflaj mimarisi konsepti benimsenerek arsadaki demirhindi ağaçlarının etrafında dolaşan bir “girdap” oluşturuluyor. Önceden sıkıştırılmış moloz toprağı ve 4000 atılmış plastik şişeden şekillendirilen kirişleriyle yapı kaya yatağından çıkan ve ağacın altında gibi hisseden ev sahipleri için sakin ve güvenli bir alan oluşturuyor. Ağaçların etrafında, kalın bitki örtüsünün ve ekosistemin devam etmesini sağlayan bu mekan bir yeraltı sığınağı haline geliyor.  

Chuzhi Evi’nin kirişleri olarak başlayan girdaplar cam çatıyla tamamlanarak ev sahiplerine ağaçların gölgesi altında yaşıyormuş deneyimi sunuyor. Ağacın etrafında bir oturma alanı haline gelerek ikiye katlanan çatı misafirlere yönelik alanlarla özel alanları ayırarak sakinlerin konforundan ödün vermemelerini sağlıyor. Geri kazanılmış ahşaptan yapılmış zeminleri sıkıştırılmış toprak ve plastikten kirişleriyle çevreci bir bakış açısı sunarken sıcak günlerde kayanın ve ağaç gölgelerinin altına kıvrılarak serin ve huzurlu bir atmosfer yaratıyor.