Türkiye Cumhuriyeti’nin En Karakteristik Mahallelerinden Birgi’de Zaman Restorasyon Zamanı
Prof. Dr. Yeşim Kamile Aktuğlu
Mimar Arda Filibelioğlu
Vakit 2021, aylardan Temmuz, günlerden Perşembe. İzmir’in 30 ilçesinden biri olan Ödemiş’in en karakteristik mahallesi Birgi, yerleşiminin orta yerinden akma yolu olan Birgi deresinin iki yakasındaki tarihi yapılı çevresi ile, her meslek grubundan olanlara bir rehber niteliğindedir.
Bizim mesleğimiz olan Mimarlık alanında da, sonsuz güzellikleri, en orjinal haliyle, hala daha bünyesinde bulundurmaktadır. Mimarlık adına, Birgi tam bir okuldur.
Birgi’de bu yazı için konumuzu “Birgi’de restorasyon zamanı” olarak seçtik mecburen.
İlk ziyaretimizi, Birgivi Mehmet Efendi’nin de mezarının bulunduğu, mezarlık alana yaptık. Ara ara yaptığımız ziyaretlerde, “Böylesi tarihi bir yerin mezarlık alanı nasıl tasarlanmış, musalla taşları nerelere konumlandırılmış, mescitler nerede inşa edilmiş ve de halkın kullanımına sunulan abdest alma ve tuvalet kullanım yerleri nasıl ve nerede tasarlanmış?”ı ve kullanımını gözlemlemek bir mimar için önemli. Bugün de nasıl bir güncel servis binası ile destekleniyor, yani Birgi halkının kendi ürettiklerini mezarlığı ziyarete gelenlere sunduğu bir imkanı var mı, varsa bu ortam nasıl kurgulanmış ve nasıl kullanılıyor? Otopark alanının tasarımı da çok önemli.
Mezarlık ziyaretinden sonra, merkeze inerken manzara şaheser. Önümüze çıkan en eskinin kemerleri, zeytin ağaçlarımız, ahşap karkas olarak inşa edilmiş ve bugün hala içerisinde kullanıcıları olan binalar arasından cami, hamam ve ibadet mekanlarının birlikte olduğu meydana varınca, soldaki yoldan ve ağaçların altından aşağıya doğru ilerledik. Yolun sonundan da sağa dönüp, köprü üzerinden Birgi’ye giriş yaptığımız yola ulaşıp, tekrar sağa dönüp ilerledik ve Çakırağa Konağı’nın arka cephesindeki Nardanesi’ne ulaşmak için arabaları park ettik. Nardanesi’ne oturunca, tüm mola sürecinde Çakırağa Konağı’nın en görkemli cephesini seyretme şansımız oluyor. Bu sefer sadece iskeleyi örten perdeleri izledik. Sonrasında da iskeleyi nasıl kurguladıklarını inceledik ve Çakırağa konağı sağda olarak ilerlediğimizde, önümüze çıkan merdivenleri kullanarak yükseldikçe, iskeleyi her yükseklikten daha iyi öğrendik. En tepeye ulaşıldığında, o yükseltideki sokağa da ulaşılabiliyor. O sokakta sağa dönüldüğünde, Çakırağa Konağı bahçe duvarının önünden geçildiği için, tüm şahane mekan tasarımlarıyla Çakırağa Konağı’nı izleme şansınız oluyor. O mesafeden anlayabildiğimiz kadarıyla şu an cephe restorasyonu ile meşguller. Epey bir zamandır kapalı olan Çakırağa Konağı’nın restorasyon çalışmalarının başlamış olması güzel bir durum.
İskelemize döndüğümüzde, aslında iskelenin kurulduğu yer, kolay bir yer değil ve buna rağmen iskele nerdeyse alt ve üst sokakları bağlayan merdiven basamaklarına ulaşımı sağlayan sokağı pek etkilememiş, sadece örtmüş.
Biraz daha inceledik iskeleyi ve sağlamlığını nasıl sağladıklarını anlamaya çalıştık. Birgi Sokağı’ndan geçerek merdivenler ile ulaştığımız Akmescit Sokak’tan da, Çakırağa Konağı’nın iç avluya bakan cephesinin iskele durumunu inceledik.
Artık vakit günü tamamlamaya varmak üzereydi, biraz Birgi Deresi’ni ve dere içindeki köprüleri ve bitkileri değerlendirdik. Köprünün diğer yakasından geçen yolun yanından yükselen istinat duvarının yüksekliğini daha bir gerçekçi fark ettik.
20.30’a doğru arabalarımıza binerek, İzmir’e yola çıktık. Yolun güzelliğini bildiğimiz için, telaşsız, sakin ve dikkatli olarak göremediğimiz yolda, kontrolü arabalarımıza bırakarak, sağ bir şekilde İzmir’e ve evlerimize vardık.
Birgi’ye varmak, zaman tüneline girmek ile eş anlamlıdır. Bu sefer de aynısı oldu. Hem de bu sefer, ne ilginçtir ki, sadece tek bir Birgi levhası ile bilgilendirilerek Birgi’ye ulaştık. Gene sağ olsun, arabalarımızın yolu bilmesinden dolayı rahat varabildik Birgi’ye.
Mimar olmanın avantajı ile, günün amacı olan, “zaman tüneli”nde bilgilenmeye devam ilkesi ile günümüzü kazanca yazdık. Zaman Tüneli’nin devamlılığını sağlamak adına, yapılan çalışmaları da sizlerle paylaşmak istedik.