Mimarlık: Aklın Mekan Macerları
Henri Raymond tarafından kaleme alınan “Mimarlık: Aklın Mekan Maceraları” başlıklı kitap Janus Yayıncılık tarafından yayımlandı.
Mimarlık nedir? Planlar ve çizimler mi? Yoksa mutlu bir yaşamı mimarların zihinlerinde nasıl canlandırdıkları mı? Kataloglardan, satış ofislerinden satın alınan evler mi?
Mimarlığın boşluğu estetik ürünlerle doldurmak olmadığını biliyoruz. İnsan etkinliğinin ileri ürünlerinden biri olduğu halde bağrında yer aldığı toplumdan da kopuk değil. Topluma ilişkin bilgiler taşıyor. İtalya’da Rönesans düşüncesinden itibaren mimarlığın “mekansal bir akla” dayandığını, bu aklın gereklerini karşıladığı biliniyor. Hayran kalınan bu durum karşısında endişeye de kapılınıyor. Henri Raymond çalışmasının ilk bölümünde Ferdinand de Saussure, Bruno Zevi, Le Corbusier, Francastel, Immanuel Kant, Françoise Choay, Claude Lévi-Strauss,vb.’den geçerek Leonardo da Vinci’den Bourdieu’ye kadar mimarlığın, sanat tarihinin, etnolojinin ve felsefenin büyük isimlerini ağırlıyor ve farklı mimarlık anlayışları temelinde mekana ilişkin ideolojilerini ortaya koyuyor.
İkinci bölümdeyse mimarlığın asıl paradoksuna, yani ana işlevi gündelik yaşam olmasına rağmen bir yandan da gündelik yaşamın gereklerinden kaçıp kurtulmaya çabalamasına eğiliyor. Yaşamortam sakinlerinin görüşlerinin alınmadığına, yaratılan mekana kendilerini bir şekilde uyarlamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Bu bağlamda, mimarlar ve kent planlamacıları tarafından üretilen biçimlerin geçerliliğini tartışıyor.
Üçüncü bölümde yaşamortam sakininin mimari bir eserde yaşarken hissettikleri, cepheyi nasıl algıladığı, içeriyi nasıl tanımladığı tanıklıklarla aktarılıyor. Böylece kişinin kendine ait bir mekânı nasıl oluşturduğu ve içine sindirdiği açığa çıkıyor.