Layers of Time / Zamanın Katmanları

Mimar ve mimari fotoğrafçı olan Hacer Bozkurt’un ilk kişisel sergisi olan Zamanın Katmanları, 10-26 Haziran 2022 tarihleri arasında, Almanya’nın Wuppertal kentinde yer alan Utopia Stadt’ta ziyaret edilebilecek.

Solar Decathlon Avrupa yarışmasının katılımcılarından Team Deeply High daveti ile gerçekleşecek olan Layers of Time / Zamanın Katmanları mimari fotoğraf sergisi, yarışmanın kültür günlerinde ziyarete açık olacak.

Sergi kapsamında Türkiye’nin önemli kültürel değerlerinden olan Şanlıurfa’nın Örencik Köyü yakınlarında yer alan Göbeklitepe ve Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki Makrevis Köyü (Konaklar Mahallesi) mahallesine odaklanılmış. Zamanın sıfır noktası olarak kabul edilen Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın sarı tepeleri arasında yer alırken, Makrevis konakları yemyeşil bir vadinin tepesinde beliriyor. Birbirinden oldukça farklı peyzaja ve yapım sistemine sahip bu iki bölge, kendi topografyası ile bir bütün gibi davranma noktasında bir araya geliyor.

Birçok anlamda tarihin sıfır noktası olarak anılan Göbeklitepe tarih öncesi insanının, inanç dünyasını yansıtan tapınaklardan oluşuyor. 1200 bin yıl Şanlıurfa’nın sarı tepelerinin altında gizlenmiş bekleyen bu mimari yapılar, alanın yeniden keşfi ile tekrar ortaya çıktı. Alanın ziyarete açılması ile duran zaman tekrar akmaya ve ziyaretçilerle birlikte yeniden yaşamaya başladı.

Göbeklitepe kazı alanı her ne kadar tepelerin içinde gizli saklı ve onların renkleri ile iç içe geçmiş durumda olsa da, yapılan yeni mimari müdahale bu atmosferik etkiyi güçlendirdiği gözlenmiş. Uzay gemisine benzeyen biçimleri ile tepelerin üzerinde yükselen koruma saçakları, ziyaretçileri, altında gizlice bekleyen tapınakları görmek için davet ediyor. Saçakların altında uzanan kalıntıların eskiliği ile üzerindeki saçakların yeniliğinin oluşturduğu bu tezatlık güneşin batışı ile ortadan kayboluyor ve saçakların uzay gemisini andıran bu biçimleri, ertesi gün doğana dek tepelerle bir oluyor.  

Göbeklitepe’ nin sarı topoğrafyasının aksine Makrevis konakları yemyeşil ormanların içinde yer alıyor. Makrevis konakları, inşası sırasında seçilen doğal malzemeleri sayesinde tıpkı içinde yaşayan sakinleri gibi, nefes alan ve onlarla birlikte yaşayan organizmalara dönüşüyor. Başında bulutlar eksik olmayan bu konaklar, zaman zaman görünmez hale gelirken zaman zaman da parıldayan güneşle vadiyi izlemeye devam ediyor. 1900’lü yılların başında inşa edilmiş olan bu konakların tüm bu değişken iklimsel durumlara rağmen ayakta duruşu, belki de nefes alan malzeme seçimine ve içinde yaşayanları ile bir oluşuna bağlı. Mimari tasarımında topografyanın ve bölge halkının kültürünün çok etkili olduğu konaklar, genellikle birbirlerinden uzak inşa edilmiş. Bölgenin engebeli bir topografyaya sahip oluşu  ve konaklara sadece patikalarla ulaşabilme durumu, bu uzaklığı mecbur kılıyor. Bir yandan bu uzaklık ve bir yandan da bölgenin sert iklimi, konaklarda yer alan misafir odalarının büyüklüğünü açıklıyor. Konakların yemyeşil ormanın içinde sessiz sedasız gizleniyor oluşu, zaman kavramını yitirmemize sebep olurken; günün farklı zamanlarında öten farklı kuş sesleri ve konaktan çıkan seslerle yeni bir zaman kavramı doğuruyor.

Göbeklitepe ve Konaklar Mahallesi her ne kadar birbirinden çok farklı topoğrafyaya ve kullanma biçimine sahip olsalar da yerle ve sakinleri ile kurdukları ilişki noktasında bir araya gelmeye başlamış.

Sergide yer alan Makrevis Konakları’nın fotoğrafları, 2021 yılında Salt Araştırma fonları desteği alan ve Hacer Bozkurt’un Ilgın Yeşim Eldeş ile yürüttüğü “Hemşinlilerin Rusya İmparatorluğu’na Göçü Sonrasında, 20. yüzyılda Köyün Yeniden inşası; Makrevis Köyü (Konaklar Mahallesi) Örneği” başlıklı proje kapsamında üretilmiş.