Hayvanlar İçin Mimarlık
Tarih boyunca insanoğlunun doğayı biçimlendirme arzusu ve inşa etme çabası, gezegenimizin gerçek ev sahipleri olan hayvanların habitatlarının zarar görmesine, soylarının tükenmesine ya da yaşamlarını yok olma tehdidi altında sürdürmelerine sebep oldu. İnsanoğlunun koronavirüs pandemisi ile beraber kendi yarattığı betondan kafeslere sığınmak zorunda kalması, doğanın geçici bir süre için bile olsa insan güdümünden kurtulduğunda nasıl kendini yenileyebildiğinin kanıtı gibiydi. Tekne trafiğinden kurtulan ve suyu berraklaşan Venedik kanallarında yüzmeye başlayan kuğular, Galler’de kenti keşfe çıkan keçiler, San Francisco’da Golden Gate Köprüsü’nün tadını çıkaran çakallar bunun en jenerik örnekleriydi. Buradan yola çıkarak, hayvanlara hak ettikleri önemi atfeden, kendilerine yer bırakılmayan şehir yaşamının bir parçasını oluşturmalarını sağlayan ve toplumsal farkındalık yaratma çabası güden, hayvanlar için üretilmiş nitelikli mimarlık örneklerini derledik.
Baran Gülsün, Mimar
İnsanoğlunun hayvanlarla ilişkisi, genellikle insanı merkeze koyan bir yaklaşımla şekilleniyor ve hayvanlarla ilgili çalışmalar, neredeyse tüm disiplinlerde onlardan elde edilecek verimi artırmayı, onları daha “kullanışlı” hale getirmeyi hedefliyor.
“…Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına baktığımızda, ziraat mühendisliği, bilişsel psikoloji ve hayvan davranışı bilimi gibi farklı alanlarda hayvanlar için geliştirilen teknolojiler ve tasarımların örnekleriyle karşılaşabiliyoruz. Bu anlamda hayvanlar için tasarım ve hayvan davranışlarının incelenmesi yeni bir konu değil. Ancak bahsedilen çalışmalarda amaç hayvan refahını iyileştirme ve bu anlamda hayvanı
merkeze almaktan çok, hayvanın ürünle gerçekleştirdiği etkileşimin sonuçlarına odaklanıyor. Örneğin süt veya yumurta gibi hayvan tarafından üretilen ürünün verimliliğini sağlamak, hayvanın bilişsel
yapısı hakkında bilgi sahibi olmak ya da hayvanları inceleyerek insan bilişi hakkında çıkarımlar yapabilmek hedefler arasında yer alıyor. Fakat bu hedeflerin temelde hayvan refahıyla değil, hayvanların insan yararı için kullanımıyla ilgili olduğunu görüyoruz.” (1)
Vegan kültürünün de yaygınlaşmasıyla artan, hayvanlara yönelik bu farkındalık, gün geçtikçe tasarım alanında daha çok karşılık buluyor olsa da literatürde, bir karşılık beklemeksizin hayvanların yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen çalışmalar az sayıda. Üstelik, çıkar gözetilmeden hayvanlar için üretilen tasarımların daha çok “hostile architecture” (dışlayıcı mimari) (2) kategorisi altında toplandığını söylemek mümkün.
İnsanoğlunun doğayı biçimlendirme arzusunun ve çabasının diğer tüm canlılar gibi hayvanları da olumsuz yönde etkilediği bir gerçek. Koronavirüs pandemisi ile beraber zaruri olarak evlere kapanarak doğayı hayvanlara bıraktık ve bu dönemde caddelerde gezen yaban domuzlarından boş binalara yerleşen pumalara kadar vahşi yaşamın kentlere döndüğüne tanık olduk. Buradan yola çıkarak, bu ayki dosya sayfalarımızda hayvanlara hak ettikleri önemi atfeden, kendilerine yer bırakılmayan şehir yaşamının bir parçasını oluşturmalarını sağlayan ve toplumsal farkındalık yaratma çabası güden, hayvanlar için üretilmiş nitelikli mimarlık örneklerini derledik.
Notlar
1. Kaygan, P., Töre Yargın, G., Öztürk Şengül, M., Salgırlı Demirbaş, Y., “Hayvanlar İçin Tasarım”, XXI, Haziran 2018.
2. Hostile Architecture (Dışlayıcı Mimarlık): Suçu önlemek ve mülkü korumak amacıyla davranışları kasıtlı olarak yönlendirmek veya kısıtlamak için yapılı çevrenin unsurlarını kullanan bir kentsel tasarım stratejisidir (Kaynak: Wikipedia).
Ayı Sığınağı
Dong Nai, Vietnam
Mimari Tasarım: COLE
Tamamlanma Tarihi: 2018
Fotoğraflar: Elettra Melani
Cát Tiên Milli Parkı, Free the Bears organizasyonu, Building Trust International ve COLE iş birliği ile inşa edilen Ayı Sığınağı, yasadışı hayvan ticareti ve safra endüstrisinden kurtarılan ayılar için tasarlanmış.
Proje alanı, tasarım ekibi için bazı sorluklara sahipmiş. Đong Nai nehrinin diğer tarafında bulunan alana malzemelerin feribotla taşınması gerekmiş. Ayrıca, yapının yer alacağı dağın engebeli yüzeyine uyarlanabilecek bir sistem aranmış. Proje alanının, Vietnam’ın en büyük milli parklarından birinde, ormanlık bir bölgede bulunuyor olması da çevresel sürdürülebilirlik konusunun özenle ele alınmasını gerektirmiş. Sonuç olarak, arsadaki taşlarla doldurulan, ışığı geçiren, modüler gabion strüktür tercih edilmiş.
Yapı, aşırı ısınmanın önüne geçmek için doğu-batı yönünde konumlandırılmış ve duvarlar ile çatı arasında 1m boşluk bırakılmış. Bu boşluk, çapraz havalandırmayı desteklediği gibi mekanların doğal ışıkla aydınlanmasını sağlıyor. Ayrıca, bitkilerin zamanla yapıya tutunup büyümesi ile bir yeşil çatı oluşturmak hedefleniyor.
Köpek ve Kedi Oteli
Vila do Conde, Portekiz
Mimari Tasarım: Raulino Silva Arquitecto
Tamamlanma Tarihi: 2019
Fotoğraflar: João Morgado
Sahiplerini seyahate çıkan köpek ve kedileri birkaç gün misafir etmek için tasarlanan Köpek ve Kedi Oteli; veteriner ofisi, bakım odası, açık hava eğitim alanları ve bir yüzme havuzundan oluşuyor.
Program, birbiriyle bağlantılı üç kütleye dağıtılmış. Böylelikle, kediler ve köpeklerin farklı bir bölgelerde konaklaması sağlanırken ortak mekanlar bir kütlede toplanmış. Bu parçalanma aynı zamanda açık mekanların tasarıma entegre edilmesine olanak tanımış.
Girişteki tek katlı kütle ortak mekanları içerirken, arsanın eğiminden faydalanarak iki katlı olarak tasarlanan en büyük kütle köpeklere tahsis edilmiş. 41 barınaktan oluşan bölümde köpeklerin göz teması sınırlandırılmış. 12 barınağa sahip en küçük kütle ise kedilere ve oyun alanlarına ayrılmış.
Mekanların çoğunun zemini su geçirmez epoksi ile kaplanırken soyunma odası, banyo duvarları ve merdivenler gibi mekanlarda açık renkli microcement kaplama uygulanmış.
Vulkan Arı Kovanı
Oslo, Norveç
Mimari Tasarım: Snøhetta
Tamamlanma Tarihi: 2014
Fotoğraflar: Snøhetta
Vulkan Arı Kovanı projesi Aspelin Ramm, Scandic, Sparebankstiftelsen DNB, ByBj Birøkterlag, Heier Du Rietz ve Snøhetta iş birliğiyle hayata geçirilmiş.
Arılar, dünyanın en önemli gıda tedarikçileri arasında. Dünyadaki gıda üretiminin üçte biri, arıların en büyük rolü oynadığı tozlaşmaya bağlı. Bu sebeple Vulkan Arı Kovanı projesi ile arılar hakkında farkındalık yaratmak ve şehre daha çok arı çekmek hedeflenmiş.
Doğal bal peteklerinin geometrisi, form için ilham kaynağı olmuş. Yapıların yüksekliği ve genişliği arıcılık için elverişli bir ortam oluşturmak hedefiyle belirlenmiş. Kullanılan açık renkli ahşabın bal tonunda bir cilaya sahip olması, tasarımcıların sunmak istediği bir ilişki olmuş.
Mathallen’de, Dansens Hus’un çatısında konumlandırılan iki arı kovanı, aynı zamanda bulunduğu bölgedeki birçok yeşil alanla bağlamsal bir ilişki kuruyor.
Yarasa Kulesi
New York, ABD
Mimari Tasarım: Ants of the Prairie
Tamamlanma Tarihi: 2010
Fotoğraflar: Albert Chao, Joyce Hwang
Yarasa Kulesi, ekosistemin önemli bir bileşenini oluşturan ancak hem insanlar tarafından öldürülen hem de özellikle Amerika’da görülen Beyaz Burun Sendromu sebebiyle sayıları azalan yarasalar hakkında farkındalığını artırmaya yönelik araştırmalar kapsamında inşa edilmiş bir prototip.
Dikey bir mağara fikrinden esinlenerek tasarlanan Yarasa Kulesi, New York’taki Griffis Heykel Parkı’nda, bir gölün hemen yanındaki yer alıyor. Yarasaların hafif ve gözlerden uzak yuvalarının aksine Bat Tower, ağır strüktürüyle adeta bir açık hava heykelini andırıyor.
Kulenin tabanında frenk soğanı ve kekik gibi yarasaları çeken bitkiler ekilmiş. Yapının formu, yarasaların girişini ve içerideki hareketini kolaylaştırıyor.Yüzeylerin oluklu yapısı, yarasaların daha kolay tırmanmasına ve tavana yapışmasına olanak sağlıyor. Yarasalara uygun şekilde sıcak bir iç mekan elde etmek için koyu renkli ahşap paneller kullanılmış.
Kedi Kafesi
Şangay, Çin
Mimari Tasarım: Parallect Design
Tamamlanma Tarihi: 2018
Fotoğraflar: Qingling Zheng, Shijie Zhang
Kedi Kafesi, Şangay’ın ünlü ticaret bölgesi Tianzifang’da yer alan iki katlı, eski bir konutun dönüştürülmesitle elde edilmiş.
Ana kullanıcıları kedilere rahat bir oyun alanı sunmak olan binanın duvarlarına çok sayıda kedi evi ve merdiven yerleştirilmiş. Pencereler ve aydınlatmalar da kedi evi formuna göndermede bulunarak tasarlanmış.
Kafenin üst katı insanlarla kedilerin beraber vakit geçirebildiği bir mekan olarak düşünülmüş. Döşemeyi delen kedi merdivenlerinin insanlar için yarattığı düşme tehlikesini önlemek adına her bir deliğin üzerine, havada asılı kedi evleri yerleştirilmiş.
Tüm mekanlarda dişbudak ağacından üretilmiş ahşap malzeme kullanılmış.
Vlotwateringbrug
Monster, Hollanda
Mimari Tasarım: Next Architects
Tamamlanma Tarihi: 2015
Fotoğraflar: Raymond Rutting, Next Architects
Vlotwateringbrug veya bilinen adıyla Yarasa Köprüsü’nün yarasalar için yuva sağlayan üç özel bileşeni bulunuyor. Kuzeydeki köprü ayağı yarasalar için kışlık konaklama işlevi görürken, ahşap ve tuğla korkuluklar yaz aylarında konaklamayı mümkün kılıyor.
Köprü, birkaç yarasa türünün uçuş rotası üzerinde yer alıyor. Yarasalar için uygun iklim yaratmak hedefiyle beton strüktür terchi edilmiş. Bu beton strüktür, yarasaların tutunabilmesi için uygun bir yüzey elde etmek adına oluklu olarak tasarlanmış.
Yarasa Köprüsü, üç farklı yerleşimi birbirine bağlarken Lola Landscape tarafından tasarlanan peyzaj, balık yumurtlama alanlarını da destekleyerek mevcut ekolojik bağlantıları güçlendiriyor.
Böcek Oteli
Londra, İngiltere
Mimari Tasarı: Arup Associate
Tamamlanma Tarihi: 2010
Fotoğraflar: Arup Associates, Graham Flack
Uluslararası biyoçeşitlilik yılı olarak kabul edilen 2010’da, British Land ve Londra yerel yönetimi organizasyonuyla düzenlenen Beyond the Hive yarışmasının kazananı Böcek Oteli projesi ile Arup Associates olmuş.
Farklı böcek türlerinin yaşamak için farklı çevresel koşullara ihtiyaç duyuyor olması bir böcek oteli tasarlamanın en büyük zorluğunu oluşturmuş. Böcekler için habitatları, 1,5×1,5×0,5 boyutlarındaki ahşap strüktürde açılan, organik ve inorganik atıkların istiflendiği boşluklar tanımlamış. Tasarımda dikkat edilen en önemli nokta, bazı böcek türleri için tasarlanan alanların aşırı sıcaklık ve nemden yalıtılması olmuş.
Boşlukların oluşturduğu desen, yusufçuk kanatlarında bulunan ve düzensiz şekillerce tanımlanan “voronoi” desenine referans veriyor.
Bower
New York, ABD
Mimari Tasarım: Ants of the Prairie
Tamamlanma Tarihi: 2016
Fotoğraflar: Joyce Hwang
ArtPark Lewiston’da yer alan Bower, yerel kuş türlerine yönelik farkındalık yaratmak ve kuşların pencerelere çarparak sakatlanmalarına dikkat çekmek hedefiyle tasarlanmış birbiriyle ilişkili bir dizi strüktürden oluşuyor.
Yerel yapı tipolojilerine referans veren ahşap strüktürler, farklı türdeki kuşların yuva yapması için uygun koşullar gözetilerek tasarlanmış. Tasarımda, yerel kuş türlerini tasvir eden şekillerin işlendiği temperli camlara yer verilmiş. Bu şekiller, noktaların oluşturduğu gridlerle birlikte kuşların yarı saydam camı fark etmesini ve olası çarpışmaların önlenmesini sağlıyor.