Çocuklarda Mekan Algısının Temsiliyeti Üzerine Karşılaştırma
Ebru Çubukçu
Gülnur Çevikayak
Bilişsel haritalar (ya da öteki adları ile bilişsel şemalar, zihinsel haritalar, zihinsel şemalar), uzun yıllar boyunca kişilerin sürekli etkileşimde oldukları bir mekanı ne derece iyi anladıklarını ölçmede kullanıldı ve hala kullanılmaktadır (Çubukçu&Nasar; 2005a). Mekana ilişkin bilgi düzeyi hakkında ipuçları veren bu haritalar ile kişilerin coğrafi hedefleri arasındaki uzaklıkları ve açısal ilişkileri ya da mekanı oluşturan ana öğeleri ne kadar hatasız hatırladıkları hakkında veri toplanabilmektedir. Bu yönüyle, bilişsel haritaların gerçek haritalar ile benzerliği (ya da farklılığı) çok sayıda uzman tarafından incelenmiştir (bkz. Sadalla&Magel; 1980, Çubukçu&Nasar; 2005b). Bir başka ifade ile bilişsel haritalar kişilerin mekanın kartografik özelliklerini ne derece anladıklarının göstergesi olarak sıklıkla incelenmiştir. Ancak, araştırmacıların daha da çok ilgisini çeken konu; bu bilişsel haritaların temel öğelerinin neler olduğudur. Konunun öncüsü Lynch (1960) kişilerin mekanı 5 öğeye (nirengi noktaları, güzergahlar, bölgeler, sınırlar ve düğüm ve odak noktaları) bağlı olarak algıladığını (ya da bu 5 öğenin mekanın okunabilirliğini artırdığını) belirtmiştir. Lynch’in bu öncü çalışması yaklaşık 50 yıldır tekrar tekrar farklı coğrafyalarda test edilmiş ve hala test edilmektedir. Hatta burada belirtmek gerekir ki, bu öncü çalışmaya Mart 2016 tarihi itibari ile 11.385 makalede atıfta bulunulmuştur. Oysa bu bilişsel haritalar yalnızca mekansal öğeler olarak nelerin algılandığını ya da mekansal öğeler arasındaki ilişkilerin ne derece doğru okunduğunu (anlaşıldığını ya da algılandığını) değil, kişilerin yaşadıkları çevreye ait düşüncelerini, mekan ile etkileşimlerini, deneyimlerini, mekansal kullanım ve tercihlerini de yansıtma özelliğine sahiptir (Soini; 2001, Milgram 1984, Duncan&Ley; 2013).
Ancak burada belirtmek gerekir ki, harita çizimini etkileyen çok sayıda etken olması nedeniyle (üçboyutlu mekanı iki boyutlu çizime indirgeme, ölçümlendirme, zihindeki mekanı kağıda aktarma ve çizme yeteneği, anımsama becerisi gibi) bilişsel haritalar üzerinden kişilerin yaşam tarzları tahmin edildiğinde zaman zaman yanıltıcı sonuçlar elde edilebileceği de literatürde vurgulanmıştır. Örneğin, Freeman ve Vass (2010) çocukların yaşadıkları şehirle ve komşuluk birimiyle nasıl bir ilişki kurduklarını anlamak için çocuklarla hem sözlü görüşmeler yapmış, hem de çocuklardan zihinlerindeki haritaları çizmelerini istemiştir. Anılan çalışmada; sözlü görüşmelerden elde edilen bulgular haritalardan elde edilen bulgular ile paralellik sağlamayınca, Freeman ve Vass (2010) harita çizimi ile çocukların mekana yönelik duygu ve düşünceleri hakkında yapılacak yorumların dikkatle yapılması gerektiğinin altını çizmiştir. Benzer şekilde Mathew (1984) 6-11 yaş grubundaki çocuklardan konut ve yakın çevresini çizerek anlatmalarını istemiştir. Cinsiyet ve yaş grubuna bağlı olarak çocukların çizim kalitesinin değiştiğini ve çizimlerinin farklılık gösterdiğini öne sürmüştür.
Ancak bu makalenin yazarları olarak kanaatimizce, çizerek duyguları ve düşünceleri ifade etmek zor olsa da (zaman zaman araştırmacıyı yanıltıcı bulgulara yönlendirse de), olanaklıdır! İlgili literatürde de çocukların çizimleri üzerinden onların mekanla kurdukları ilişkiyi anlamaya çalışan araştırmalar azımsanmayacak sayıdadır ve bu çalışmalar sosyal bilimlerde kullanılabilecek araştırma yöntemleri açısından niteliksel açıdan değerli bulgular sunmakta yeni tartışma alanları yaratmaktadır.
Bilişsel haritalar aracılığıyla çocukların yaşadıkları çevreye yönelik duyumlarını inceleyen çalışmalar azımsanmayacak derecededir. Örneğin, Den Besten (2010) göçmen çocukların zihinsel harita çizimlerinden yaşadıkları çevreye yönelik aidiyet duygularını anlamaya çalışmıştır. Den Besten (2008) çocuklardan evleri ve okulları arasındaki güzergahı çizmelerini ve bu güzergah üzerinde duygularını etkileyen öğeleri belirtmelerini istemiştir. Bu çizimler çocukların haftanın beş günü evleri ve okulları arasındaki güzergahta nelerden korktuklarını ortaya koymuştur ve bu bilgi planlamayı yönlendirecek ipuçları taşımaktadır. Murtagh&Murphy (2011) şehrin farklı bölgelerinde yaşayan çocukların şehre yönelik çizimleri üzerinden çocukların kendilerini ne derece öteki olarak tanımladıklarını ve sosyal ayrışmanın özellikle hangi çevrelerde hissedildiğini tartışmıştır. Halseth ve Doddridge (2000) çocukların mahallelerine yönelik çizimlerini inceleyerek farklı yaş grubundaki ve sosyo-ekonomik statüdeki çocukların birbirlerinden farklı nirengi noktası, güzergah, bölge, sınır, düğüm ve odak noktası işaretlediğini belirtmiştir. Örneğin; üst gelir grubundaki çocukların çizdikleri taslak haritalarda güzergahlar yürüyüş ve bisiklet yollarını içerirken, alt gelir grubundaki çocukların bilişsel haritalarında güzergahlar çoğunlukla taşıt yolları ile ifade edilmiştir. Benzer şekilde küçük yaş grubundakiler bölge olarak yalnızca konut alanlarını belirtirken, daha büyük yaş grubundakiler ticaret, yeşil alan gibi farklı donatıları da belirtmiştir. Gillespie (2010), mekanların kültürel yapının bir yansıması olduğu düşüncesiyle; iki farklı kültürde büyümüş çocukların yaşadıkları çevreyi nasıl duyumsadıklarını bilişsel haritalar (ya da taslak çizimler) yoluyla anlamaya çalışmış, kültürel farklılıkların yaşam tarzı üzerindeki etkilerini, çocukların yaşadıkları çevreye yönelik ifadelerinin (çizimlerinin) üzerinden okumuştur. Amiş çocukların kırsaldaki öteki çocuklara göre daha tutucu bir çevrede yaşamalarının ve sosyalleşme süreçlerinin ev, okul ve kiliseyi içermesinin çizimlerine de yansıdığı, bu nedenle de çocukların yaşam alanı olarak daha kısıtlı bir çevreyi çizimlerinde betimledikleri gözlemlemiştir. Bu çocukların özgürlük alanlarına yönelik sınırlandırmanın yaşam alanı olarak yalnızca konutun tanımlanmasına neden olduğu belirtilmiştir. Oysa, kırsalda yaşayan öteki çocukların çizimlerinde doğal unsurlar ve komşular daha çok yer almıştır.
Bu çalışma kapsamında da çocukların yaşam çevrelerini (konut ve kurs alanları yakın çevreleri) nasıl algıladıkları onların bilişsel haritaları üzerinden sorgulanmıştır.
Yöntem
Çalışma kapsamında 5-14 yaş grubundaki çocuklarla yüz yüze anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Özel bir resim kursunda eğitim gören 25 (6 erkek / 19 kız) çocuk çalışmaya katılmaya gönüllü olmuştur. Katılımcı çocukların yaş grupları incelendiğinde 11, 12 ve 14 yaş gruplarından 1’er katılımcı 5, 6, 7 ve 13 yaş gruplarından 2’şer katılımcı 8 ve 9 yaş gruplarından, 5’er katılımcı 10 yaş grubundan 4 katılımcı bulunmaktadır. Katılımcı çocukların ebeveynleri en az lise mezunudur ve genellikle üst düzey yönetici ya da nitelikli uzman mühendis ya da teknik elemandır. Çocukların neredeyse tamamı okula (ya da anketin yapıldığı kurs alanına) servis ya da özel araçla ulaşım sağladıklarını belirtmişlerdir.
Çalışmanın çizim aşaması için katılımcı çocuklara iki boş sayfa verilmiştir. Bir sayfaya “mahallelerinde yaşadıkları çevreyi evlerini de içerecek şekilde” öteki sayfaya ise, “kurs alanını (okul) ve çevresini” basitçe çizmeleri istenmiştir. Her bir çocuğun çizimin üstünde yer alan kodlamalarda anket numarası / çocuğun yaşı / mahalle (M) ya da okul (O) çizimi / kız (K) ya da erkek (E) çocuk olma durumu belirtilmiştir (Şekil 1).
Değerlendirme ve Sonuç:
Çocukların çok zaman geçirdikleri konut yakın çevresi ve daha az zaman geçirdikleri kurs alanı yakın çevresine yönelik çizimleri değerlendirildiğinde önceki çalışmalara paralel bulgular elde edilmiştir. Çocukların çizimleri resimsel/haritasal/resimsel harita (resim–harita arası) çizimler şeklinde kategorileştirilebilmektedir. Tablo 1 incelendiğinde; 5-7 yaş grubundaki çocukların daha çok resim çizmeyi, 8-9 yaş grubundakilerin daha çok resimsel haritalar çizmeyi, 10 yaşından büyüklerin ise daha çok harita çizmeyi tercih ettikleri görülmüştür.
Çocukların çizimlerindeki ayrıntılar çok değişkendir. Örneğin resim çizmeyi tercih eden çocuklardan 1 numaralı katılımcı çocuk yalnızca bir ev çizerken, 2 ve 3 numaralı çocuklar evin yanındaki yaşamı, kuşları, bitkileri, yolları da çizmiştir (Şekil 2).
Benzer şekilde harita çizmeyi tercih eden çocuklardan bazıları (14, 20, 21 ve 22 numaralı çocuklar) yalnızca basit dikdörtgenler ile farklı işlevleri (konut, ticaret, otopark) içeren adaları belirtirken, 18 numaralı katılımcı çocuk ada içindeki yapıların konumlarını, yapılarda kimlerin yaşadığını, caddedeki peyzajı ayrıntılı bir şekilde çizmeyi tercih etmiştir (Şekil 3).
Küçük yaştaki çocukların çizimleri konut ve konutun hemen yakın çevresini (en yakın öteki konut bile çizimin içinde değildir) içerirken çocukların yaşları arttıkça çizimlere çocuğun yaşadığı konuta komşu yapılar ve peyzaj elemanları da eklenmiştir.
Ancak dikkat edilmelidir ki çocuklar mahallelerinde yaşadıkları çevreyi belirtirken birkaç adadan fazlasını göstermemiştir. Bu durumun bir nedeni çocukların motorlu araç bağımlı yaşam tarzları olabilir. Kuşkusuz eldeki veriler ile bu savı sorgusuz kabul etmek olanaklı değildir. Ancak motorlu aracı yaşamında daha çok kullanan şehirli çocuklar ile köylerde ve beldelerde yaşayan çocukların çizimlerini karşılaştıracak sonraki çalışmalar ile böylesi bir savın doğruluğu test edilebilecektir.
Önceki çalışmalara paralel olarak, çocuklar çizimlerinde yalnızca mekansal öğeleri değil yaşama ilişkin öteki canlı (kuş, ağaç) ve cansız (araba) varlıkları da betimlemişlerdir. Çocukların çizimleri irdelendiğinde 9 yaşına kadar olan çocukların neredeyse tamamının çiziminde canlı bir varlığa yer verdiği, ancak 9 yaşından sonraki çocukların çizimlerinde canlı varlıkları çizmeyi tercih etmediği görülmüştür (Tablo 1). Literatürde de benzer bulgular vardır ve bu durum çocukların erken yaşta yaratıcılıklarını yitirmelerinin, çevrelerindeki güzellikleri göz ardı etmeye başlamalarının göstergesi olarak görülmektedir. Çocukların çizimlerindeki cansız varlık olarak arabanın varlığı incelendiğinde, çoğu çocuğun çiziminde arabalara yer vermediği görülmektedir (Tablo 1). Ancak, bu bulgu yanıltıcıdır. Yedi yaşın üstündeki çocukların neredeyse tamamı çiziminde taşıt yolunu baskın bir öğe olarak belirtmiş (Tablo 1) ve yol/sokak olarak belirledikleri bu alanda yaşama ilişkin hiçbir etkinliğe yer vermemiştir. Yalnızca 14 yaşındaki bir çocuk sokakta oynayan çocuklara, sokak kenarındaki çöplerde yemek arayan kedilere çiziminde yer vermiştir (Şekil 4). Bir başka ifade ile bütün katılımcı çocuklar arasından yalnızca bir çocuk sokakları bir oyun alanı olarak betimlemiştir. Bu durumun çocukların sokakları bir oyun alanı olarak göremediklerine işaret ettiği düşünülmektedir.
Çocukların konut yakın çevresi ve kurs alanı yakın çevresine yönelik çizimleri karşılaştırıldığında iki farklı alan için genelde benzer çizim teknikleri kullandıkları görülmüştür. Oysa, ilgili literatürde kişilerin aşinalık düzeylerinin yüksek olduğu mekanlar için ürettikleri bilişsel harita çizimlerinin daha az aşina oldukları mekanlar için ürettikleri bilişsel harita çizimlerinden daha ayrıntılı olacağı ortaya konulmuştur. Bu çalışma kapsamında çocukların konut yakın çevresine daha aşina oldukları (daha çok zaman geçirdikleri) kurs alanı yakın çevresinde ise daha az zaman geçirdikleri ve daha az aşina oldukları varsayılmış, bu kapsamda iki alana yönelik çizimlerde farklılık beklenmiştir. Ancak elde edilen bulgular böylesi bir farklılığı desteklememiştir. Bunun bir nedeni çocukların konut yakın çevresinde özgürce hareket edememeleri ve bu mekanda daha çok zaman geçirmelerine karşın bu mekanı öteki mekanlardan daha çok tanıyacak ve keşfedecek olanaklara sahip olmamaları olarak açıklanabilir.
Özetle bu çalışma ile çocukların mekana yönelik çizimlerinden onların mekanla etkileşimlerinin irdelenebileceğine yönelik ipuçları elde edilmiştir. Ancak çalışma, her deneysel araştırma gibi bazı yöntemsel eksiklikleri barındırmaktadır ki bu eksiklikler bundan sonraki çalışmaları tetiklemektedir. Bundan sonraki çalışmalarda örneklem grubu genişletilebilir, farklı yaş grupları ve cinsiyetler eşit temsil edilebilir. Bu çalışma bir çizim kursuna devam eden çocukların katılımıyla gerçekleştirilmiştir, oysa aynı çalışmanın devlet okulunda ve özel okullarda, kent merkezinde ve çeperlerinde yaşayan çocuklarla tekrar edilmesi ve farklı sosyal ekonomik geçmişe sahip ailelerin çocuklarının şehirle kurdukları ilişkinin irdelenmesi önemlidir. Bundan sonraki çalışmalarda engelli çocuklar, göç ile gelen çocuklar, mülteci çocuklar gibi özel nüfus gruplarına odaklanılması ile çalışmanın kapsamı genişletilebilecek ve planlama uygulama ve politikalarını yönlendirebilecek önemli ipuçları elde edilebilecektir.
Kaynaklar
1. Den Besten, O. N.; “Cars, dogs and mean people: Environmental fears and dislikes of children in Berlin and Paris”, 2008, Urban Trends in Berlın and Amsterdam, Adelhof, K.; Glock, B.; Lossau, J.; Schulz, M.; eds, 116-125.
2. Çubukçu, E.; Nasar, J. L.; “Relation of physical form to spatial knowledge in largescale virtual environments”, Environment and Behavior, 37(3), 397-417, 2005a.
3. Çubukçu, E.; Nasar, J. L.; “Influence of physical characteristics of routes on distance cognition in virtual environments”, Environment and Planning B: Planning and Design, 32(5), 777-785, 2005b.
4. Den Besten, O. N.; “Local belonging and ‘geographies of emotions’: Immigrant children’s experience of their neighbourhoods in Paris and Berlin”, Childhood, 17(2), 181-195, 2010.
5. Duncan, J. S.; Ley, D.; “Place/culture/representation”. Routledge, 2013.
6. Freeman, C.; Vass, E.; “Planning, maps, and children’s lives: A cautionary tale”, Planning Theory & Practice, 11(1), 65-88, 2010.
7. Gillespie, C. A.; “How Culture Constructs Our Sense of Neighborhood: Mental Maps and Children’s Perceptions of Place”, Journal of Geography, 109(1), 18-29, 2010.
8. Halseth, G.; Doddridge, J.; “Children’s cognitive mapping: a potential tool for neighbourhood planning”, Environment and Planning B: Planning and Design, 27(4), 565-582, 2000.
9. Milgram, S.; “Cities as social representations”, Social Representations, Cambridge: Cambridge University Press 289-309, 1984.
10. Murtagh, B.; Murphy, A.; “Environmental affordances and children in post-conflict Belfast”, Space and Polity, 15(1), 65-79, 2011.
11. Sadalla, E. K.; Magel, S. G.; “The perception of traversed distance”. Environment and Behavior, 12(1), 65-79, 1980.
12. Soini, K.; “Exploring human dimensions of multifunctional landscapes through mapping and map-making”, Landscape and Urban planning, 57(3), 225-239, 2001.