Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi

Mimari Tasarım
ARK-itecture, BG Architects

Tasarım Ekibi
Roger L. Klein, Bülent Güngör, Can Dağarslanı, Chris Shusta, Ben Kinghorn, Caner Ölçüşenler, Gökçe Su Akdag, Ozan Duvarcı, Emir Çil, Mustafa Özdemir, Tuğba Çetin, Mirhaç Bayöz, Eda Yiğit

İşveren
Özyeğin Üniversitesi

Strüktür Mühendisliği
Balkar Mühendislik

Mekanik Mühendislik
Eko Tasarım

Elektrik Mühendisliği
Latek

Peyzaj Tasarımı
ON Tasarim

Tamamlanma Tarihi
2020

Toplam İnşaat Alanı

26.000 m²

Fotoğraflar
İbrahim Özbunar

ARK-itecture ve BG Architects iş birliği ile tasarlanan Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin güçlü geometrik hatlarla ifade bulan tasarımı; parçalı stüdyo kesiti, üçgensel geometri ve diyagonal mekansal akış prensipleriyle ortaya çıkmış.

Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi binası, ARK ve BG Mimarlık ofislerinin kampüs masterplan aşamasından bugüne dek süren on yıllık ortak çalışmasının sonucu. Binanın konsept mimari tasarımını üstlenen ARK, projenin tasarım direktörü Roger Klein tarafından kurulmuş, yükselmekte olan bir tasarım stüdyosu.

İçinde geleceğin mimar ve tasarımcılarının yetişeceği bir yapı tasarlamak, şüphesiz az sayıda mimarın deneyimleyebileceği bir fırsat. Hem fiziksel hem de işlevsel olarak çok çeşitli ve yüksek beklentilere oldukça mütevazi bir bütçeyle cevap verme hedefi, süreci bir o kadar zorlayıcı fakat aynı zamanda keyifli bir keşif haline getirmiş.

25.000 metrekarenin üzerinde eğitim alanına sahip yeni Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, kampüsün güneybatı köşesinde konumlanıyor. Binanın etkileyici giriş meydanı, kampüs meydanı aracılığıyla Öğrenci Merkezi’ne bağlanıyor. Bu yeni ve güçlü bağlantı, hiç şüphesiz kampüsün açık alan kullanımını da yeniden şekillendirip yeni etkinlik ve sosyalleşme alanlarına yer açıyor.

Binanın tüm parçalarını bütüne bağlayan, zamansız ve heyecan verici mimari dili, on yıl önce planlanmış ana kampüs meydanı ile ilişkilenmesini sağlayan diyagonal bağlantı hattından yola çıkarak şekillenmiş. Vaziyet planındaki bu temel yönelimin tanımladığı ana geometri, batı güneşinden korunum sağlayan ikonik üçgen cephe panelleri başta olmak üzere binanın her bir bileşenine yansıyor. Dikkat çeken batı cephesinde yer alan bu panel sistemi, uzun bina cephesinin eğimli arazi kotlarına zarifçe yerleşmesine olanak sağlıyor. Corten ve bazalt gibi doğal görünümlü doku ve malzeme kullanımı ise karşısında konumlandığı manzarayla uyumlu bir ilişkiyi hedeflerken, peyzaj-bina-insan üçgeninde yeni etkileşimlere alan açıyor.

Binanın genel formu, güçlü geometrik hatlarla ifade bulan tasarım yaklaşımı ve buna bağlı olarak şekillenen mekansal ilişkiler, temelde üç ana prensibin sonucu olarak ortaya çıkmış:

• Parçalı stüdyo kesiti: Binanın tam merkezinden kırılarak farklı kotlara oturtulması ve üst üste bulunan geniş stüdyo plakları arasındaki görsel ve fiziksel ilişkinin sürekliliğinin sağlanması,
• Üçgensel geometri: Tüm parçaları bütüne bağlayan birbiriyle ilişkili ve orantılı bir şematik sistem oluşturulması,
• Diyagonal mekansal akış: Yapının kampüsün geneliyle kurduğu diyagonal bağlantının, her bir hacmin bina ile kurmuş olduğu ilişkilenme biçimine yansıması.

Yüksek tavanlı loftlar şeklinde planlanan stüdyo alanları, tüm yapıya hakim üçgensel geometrinin titizlikle işlendiği detaylara sahip. Mekansal ilişkilerde de kendisini gösteren bu üçgensellik, iç mekanda en can alıcı ifadesini binanın kalbi olarak işlev gören platform merdivenlerde buluyor. Bu platformlar hem sosyalleşme alanı hem de açık jüri ve sunum mekanları olarak kullanılabiliyor. Böylece öğrenciler arasındaki görsel temas en üst düzeyde tutularak transparan bir çağdaş öğrenme deneyimi sunuluyor. Yaratım ve eleştiri alanlarının bina içerisinde sürekliliğinin sağlanması, disiplinler arası etkileşimi ve öğretmen-öğrenci arasında şeffaf bir diyalogu mümkün kılıyor.