Yeşil Binalar ve Yangın Güvenliği

Doç. Dr. Mustafa Özgünler

18. yy sonlarında Sanayi Devrimi’yle başlayan endüstrileşme hareketi yenilenemeyen fosil enerji kaynaklarının hızla tüketilmesini de beraberinde getirmiştir. Bu devrimden günümüze kadar; hammaddelere erişim ve onların işlenişi, orman alanlarının tahrip ve yok edilmesi; bu alanların yerini hızlı, kontrolsüz biçimde yapılaşmaya bırakmasıyla sonuçlanmıştır. Bunun sonucunda yapma çevre, doğal çevre içerisindeki oranını artırmıştır. Artan enerji tüketimi ve sera gazı doğanın dengeleyebileceği oranların çok üzerine çıkmıştır. Bu durum ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle yapma çevre ve sanayi kaynaklı olarak ortaya çıkan su buharı, karbondioksit (CO2), metan (CH4), azot oksit (N2O), kloroflorokarbonlar (CFCs), hidrofiloro karbonlar (HFCs) gibi sera gazlarının atmosfere bırakılması ile atmosferin yapısı bozulmuş, ozon tabakası hasar görmüş ve atmosfer genelinin ısı tutuculuğu artmıştır. Bunun sonucunda geçtiğimiz yüzyıl içinde ortalama dünya kara ve deniz sıcaklığı 0,6°C yükselmiştir (Altıntaş, H.; Urul, A.; 2009).

Çevre problemleri ve düşüncesizce kullanılan tükenebilir enerji kaynaklarının yarattığı kirlilik ve bu kaynakların bir gün tükenebileceği düşüncesi, kendi kendine yeten sürdürülebilir enerji kaynaklarını kullanan, doğaya en az zararı veren binaların yapılmasını gerekli kılmıştır.

Bu nedenlerden ötürü bütün dünyada kabul edilen konfor koşullarının sağlanması için gereken enerjinin en aza indirilmesini sağlayan çeşitli yönetmelikler ve sertifika sistemleri oluşturulmuştur ve oluşturulmaktadır.

1948 yılında kurulan “Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması için Uluslararası Birlik” (International Union for Conservation of Nature and Natural Resources IUCN) ve günümüze değin bir çok kurum ve kuruluş bu konularda çalışmalar yapmıştır; ancak günümüzde, 1997 yılında hükümetler arasında imzalanan uluslararası çevre koruma yasaları ve yaptırımları çerçevesinde Kyoto Protokolü öne çıkmaktadır (Erdede, S. B.; Bektaş, S.; 2014).

Kyoto Protokolü dışında bir çok ülke doğa dostu binalar yapılmasını teşvik amaçlı sertifika sistemleri oluşturmuştur. Bunlardan başlıcaları 1990’da İngiltere’de oluşturulan BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), 1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde oluşturulan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design), 2004’de Japonya’da ortaya çıkan CASBEE (Comprehensive Assessment for Building Environmental Efficiency) ve 2009’da Almanya’da ortaya çıkan DGNB (Deutsche Gesellschaft fur Nachhaltiges Bauen) olarak adlandırılan sertifika sistemleridir (Erdede, S. B.; Bektaş, S.; 2014).

Görüldüğü gibi yapılan bütün çalışmalar gelecek nesillere kaynakları tükenmemiş yaşanabilir bir dünya bırakma amacı taşımaktadır. Ancak kıt kaynaklar kullanılarak üretilmiş bütün yapma çevrenin birden bire yok olmasına neden olabilecek birçok tehlike vardır (İnanç, T.; 2010). Bu tehlikelerin başında ülkemiz içinde büyük bir sorun olan deprem tehlikesi gelmektedir. Başka bir tehlike son zamanlarda büyük şehirlerimizde dahi yaşadığımız ve maddi manevi hasara yol açan sel ya da su baskını tehlikesidir. Bozulan doğal denge nedeniyle aşırı miktarda artan anlık yağış miktarları alt yapının ya da doğanın kaldıramayacağı değerlere ulaşmış ve sel tehlikesi günümüzde önemli bir afet olarak karşımıza çıkmıştır (Sev, A.; Canbay, N.; 2009).

Doğal afet olarak tanımlanabilecek bir başka tehlike ise, gelişen teknoloji ile birlikte büyüyen ve yükselen binalarda büyük can ve mal kayıplarına neden olabilecek yangın tehlikesidir. Bu tip tehlikelerin verdiği zararların en aza indirilmesi mümkün olmasına karşın bu tip tehlikelerin tamamen ortadan kaldırılması olanaklı değildir.

Yukarıda sıralanan ve gelecek nesillere daha yeşil ve sürdürülebilir çevreler bırakmak amacı ile desteklediğimiz yeşil binalarımız bu tip doğal afetlere karşı ne kadar güvenli? Herhangi bir doğal afet karşısında yok olabilecek bir bina gerçekten yeşil bina olabilir mi? Bu sorulara yanıt bulmak bu durumda çok önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda geçerli yanıtları bulabilmek için dünya çapında geçerli olan sertifika sistemlerinde bu konuya nasıl değinildiğini araştırmak gerekmektedir.

Dünyada Geçerli Sertifika Sistemleri ve Doğal Afetler

Bütün sertifika sistemleri içerisinde deprem tehlikesine karşı en güçlü yaptırımları olan sistem bizim ülkemiz gibi deprem tehdidi altında bulunan Japonya’nın kullandığı sertifika sistemi olan CASBEE’dir. CASBEE Q2 Quality of Service bölümünde madde 2,1 “Earthquake Resistance” başlıklıdır. Bu maddede temel kriter binaların geçerli yasa ve yönetmeliklerin üzerinde deprem dayanımına sahip olması, uzmanlar tarafından özel stres hesapları yapılması ve bütün bina alt sistemlerinin depremde hasar görmeyecek şekilde çalışmasıdır. Doğal afet olarak adlandırılabilecek bir başka tehlike olan su baskını riski ile ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan LEED sertifika sistemi, Sürdürülebilir Araziler, başlığı altında “1 Arazi Seçimi” bölümünde son yüzyılda “sel basan arazilerden 5 feet (1,5 metre) aşağı yerleşilmemeli” kriterini getirmiştir. Aynı konu ile ilgili olarak İngiliz Sertifika sistemi BREAM, Taşkın Riski bölümünde yerleşim yeri orta ve üzerinde sel riski taşıyor ise sele dayanıklı bina, sel bariyeri, ada etkisini azaltmak için yükseltilmiş yaya ve taşıt yolu yapılmalı, drenaj sistemi çözülmelidir, demektedir. Japonya’nın kullandığı sertifika sistemi olan CASBEE “Quality of Service” bölümünde sel baskın riski olan yerlerde güç kaynağı ve enerji sağlayıcı araçlar yer seviyesi altına konumlandırılmamalı; zorunluluk durumunda ise su kesici sistemler (iyi drenaj, geçirimsiz kapı ve paneller, kuru hendek ya da suyolları açılması vb.) kullanılmalı demektedir.

Yine doğal afet olarak karşımıza çıkan yangın tehlikesi için ise bütün sertifika sistemlerinde yangın engelleyici ve/veya söndürme sistemlerinde kullanılan malzemelerin doğaya uyumlu malzemeler olmasına dikkat edilmiş ve genelde zehirli gaz çıkarmayan sistem kullanımına özendirici yaptırımlar getirilmiştir. Örneğin LEED; Enerji ve Atmosfer bölümünde “yangın söndürme sistemlerinde söndürücü gaz olarak HCFC (hidrokloroflorokarbon) ve halon gazı kullanılmamalıdır” denmektedir. Aynı şekilde İç Mekân Çevre ve Hava Kalitesi bölümünde “yangın durdurucu mastiklerde VOC (uçucu organik bileşen) değerlerinin düşük olmasına dikkat edilmelidir” yaptırımı vardır. İngiliz Sertifika Sistemi BREAM’de de “bitirme ve dolgu malzemelerinin VOC değerlerinin düşük olmasına dikkat edilmelidir” yaptırımı vardır. Japon sertifika sistemi CASBEE’nin LR2 Kaynaklar & Malzemeler bölümünde yangın geciktirici ve söndürücülerde CFCs ve Halon kullanımı istenmemektedir (Ergönül, S.; Özgünler, M.; Arpacıoğlu, Ü.; 2014).

Yukarıda verilen örneklerden de anlaşıldığı gibi var olan sertifika sistemlerinde afetlere karşı hazırlık ve yangın güvenliği bölümleri çok fazla detaylandırılmamış, ülkede var olan yasa ve yönetmeliklere uyulduğu takdirde binanın güvenli olacağı varsayılmıştır. Bu durum deprem ve su baskını için geçerli olabilir. Yeşil binalar için önerilen sistemler ve özellikle deprem yönetmelikleri bu konularda güvenli tarafta kalınmasını sağlamaktadırlar.

Ancak söz konusu yangın güvenliği olduğunda yeşil binalarda var olan yasa ve yönetmeliklerin öngörmediği bazı ek tehlikeler ortaya çıkabilmektedir.

Herhangi bir bina yangın geçirdiğinde yangın anında oluşan karbon emisyonu ve binanın yeniden yapımında harcanan enerji ve artan karbon ayak izi öngörülen ve izin verilen değerlerin çok üzerine çıkabilmektedir.

Sürdürülebilirlik kriterlerine uyum için yapılan bazı ek işlerde üretim aşamasında ve kullanımında bina yangın riskini artıracak bir çok etken bulunmaktadır.

Yeşil binalarda yangın riskini çoğaltan nedenleri anlamak ve bu riskin giderilmesi için olası tehlikeleri en aza indirgemek bu alanda atılacak en büyük adımdır. Ancak dünya genelinde bu amaçla yapılmış olan araştırmalar henüz çok azdır.

Yeşil bina sertifikaları için yangının çevreye yaptığı zararlı etki ile yangından korunma amaçlı yapılan bütün ek işlemlerin çevreye yaptığı etki detaylı olarak araştırılmalı ve yangına karşı alınacak yanlış önlemlerin bazı durumlarda çevreye yangından daha fazla zarar verebileceği düşünülmelidir (Özgünler, M.; Acun, Ö. S.; Arpacıoğlu, Ü.; 2014).

Yeşil Binalar ve Yangın Güvenliği

Günümüzde yeni yapılan bir çok bina herhangi bir yeşil sertifika sistemi kriterlerini sağlama amacıyla inşa edilmektedir. Buna ek olarak yeşil bina sertifika sistemleri bina yangın güvenlik seviyesinin var olan yönetmeliklerde izin verilen seviyenin altına düşmemesi için zorlamalar getirirler. Ancak yukarıda da değinildiği gibi sürdürülebilirlik kriterlerine uyum için kullanılan ürün ve malzemeler, değiştirilmiş bina biçimleri, binaya entegre olarak tasarlanmış sistemler; tek tek ya da birlikte yangın güvenlik seviyesi üzerinde olumlu ve/veya olumsuz etkiye sahip olabilirler. Bu nedenle bu etkileri düşünerek ele alan bir tasarım yaklaşımı uygulanmalıdır. Yeşil yapı oluşturulurken insan sağlığı ve güvenliğine karşı tehdit oluşturabilecek bütün etkenler ortadan kaldırılmalıdır.

Aynı şekilde, uyulması gereken yönetmeliklerde belirtilen yangın güvenlik seviyesini artırıcı önlemlerin binanın sürdürülebilirlik seviyesine olan negatif etkisi de uygun tasarım stratejisi ile azaltılabilir. Uzun yıllar boyunca ayakta kalması düşünülen bir yapının, yangın nedeniyle bir anda yok olması sürdürülebilirlik açısından büyük bir kayıptır. Yangının kendisinin binanın ömrü boyunca ortaya konan çevresel sürdürülebilirlik üzerine büyük bir negatif etkisi vardır. Dünyada geçerli sertifika sistemlerinde yangın önleme sistemlerinin sürdürülebilirlik üzerine katkılarına ilişkin bir puanlama yoktur.

Yukarıda sıralanan nedenlerden ötürü bu konuda yapılacak çalışmalar başlıca 3 ana başlık altında incelenebilir:

  • Sürdürülebilirlik kriterlerine uyum için yapılan bazı ek işlerde üretim aşamasında ve kullanımında bina yangın güvenlik seviyesine etkisi,
  • Yangın güvenliğini sağlama amacıyla yapılan ek işlerin, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun tasarıma etkisi,
  • Yangın güvenliği önlemleri alınmış bir yapının yaşam döngüsü sürdürülebilirliği, olarak sıralanabilecek bu 3 başlıktan ilk ikisi bu konuda önem taşımaktadır.

Sürdürülebilirlik Kriterlerinin Yangın Güvenlik Seviyesine Etkisi

Yeşil binalarda oluşan yangın risklerinin tam olarak tahmini için yeşil bina sertifikasına sahip binalarda oluşan yangınlar iyi incelenmeli, yeşil bina tasarımında kullanılan bütün envanter risk artırıcı ve azaltıcı etkiler ile yazılmalı, konvansiyonel binalar ile karşılaştırılarak geniş bir dokümantasyon oluşturulmalıdır. Bu sayede bu alanda yapılacak çalışmalar için güçlü bir alt yapı ve bilgi bankası oluşturulacak, binaya yeşil bina oluşturma amacıyla eklenen her bir eklentinin sağladığı avantaj ve dezavantajlar net bir şekilde ortaya konulacaktır.

Şu ana kadar yapılan araştırmalar sonucunda belirlenebilen başlıca tehditler aşağıdaki gibi sıralanabilir; Soğutma yüklerinin azaltılması, iç hava kalitesinin artırılması amacıyla tasarlanan doğal havalandırma sistemleri yangın dinamiğine olumlu ve olumsuz olarak etki edebilirler.

Doğal havalandırma amacıyla tasarlanmış atriyumlar ya da havalandırmalı çift cidarlı duvarlar eğer doğru tasarlanmazlarsa duman ve zehirli gazların bina içerisinde serbest halde dolaşmasına neden olacağından yangın güvenliği açısından oldukça tehlikelidir. Ancak bu tip tasarımlar doğru uygulandığında dumanın ve zehirli gazların doğal yollarla dışarı atılabilmesini de sağlayabilmektedirler (Meacham, B.; Poole, B.; Echeverria, J.; Cheng, R.; “Fire Safety Challengesof Green Buildings.” Quincy, MA: Fire Protection Research Foundation, November 2012).

Sürdürebilirlik kavramında enerji ekonomisinin bütün sertifika sistemlerinde ağırlıklı bir yeri vardır. Enerji ekonomisi için yalıtım gereklidir. Günümüz teknolojisi ile üretilen yalıtım malzemeleri çok geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. Yalıtım değeri yüksek yeni kompozit malzemeler yapıda yangın yükünde artış sağlayabilirler. Bu tip malzemeler yandıklarında çıkardıkları duman miktarı, duman zehirli gaz içermiyor olsa dahi, yangın anında görüş mesafesini azaltacağından kaçışı zorlaştırmakta ayrıca mekânda ters ışınımı fazlalaştırdığından yangının büyümesine neden olmaktadırlar.

Özellikle günümüzde gelişen polimer kimyası sayesinde plastik malzemeler çevremizi sarmıştır. Çoğu petrol kökenli olan bu tip malzemelerin yanma ısıları yüksek olduğundan kapalı mekân yangınlarında 2-3 dakikada flash-over evresine ulaşılmasına neden olabilmektedirler. Sentetik olmayan malzeme kullanımında bu süre 14-20 dakikaya kadar çıkmaktadır. Yangın açısından kritik bir nokta olan flash-over (genel kavuşma) evresine geç ulaşılması her zaman olumlu bir durumdur. Benzeri bir şekilde, yüksek yalıtımlı dış kabuğun, iç mekânda soğutma etkisi azaldığından, iç mekân yangınlarına ve yangın dinamiğine olumsuz etkisi olmaktadır (Fire Safety Design and Sustainable Buildings: Challenges and Opportunities Report of a National Symposium November 7&8, 2012 Courtyard Marriott-Magnificent Mile, Chicago, Illinois).

Sürdürülebilirlik sertifikalarında önerilen yangın geciktirici bazı malzemelerin kaldırılmasının mobilya ve tefrişat malzemesi üzerindeki yangın yüküne etkisinin araştırılması gerekmektedir. Birçok sertifika sisteminde önerilen, sürdürülebilirlik anlamında oldukça önemli olumlu etki sahibi; yeşil cepheler ve özellikle yeşil çatılar doğru çözülmedikleri takdirde ek yangın yükleri oluşturmaktadır. Bundan daha önemlisi söndürme, kurtarma ve soğutma çalışması yapan birimlerin çalışmalarını olumsuz etkileyebilmektedir. Bu tip çatılarda kullanılan sulama sistemleri ve su yalıtım malzemeleri ek sorunlar çıkarmaktadır. Yeşil çatılarda kullanılan bitkisel toprak yangına müdahalede kullanılan suyu emdiğinden olumsuz etkiye neden olmaktadır. Bu tip alanlarda kullanılan bitkiler yeterli bakım göremezlerse başta iğne yapraklılar olmak üzere ek bir yangın tehlikesi oluşturmakta, ayrıca yanma ısısı ve yüzeysel alev yayılma hızını artırdıklarından yangının yayılma ve büyümesine neden olmaktadırlar.

Yeşil binalarda günışığından etkin yararlanmak amacıyla teknolojinin sağladığı olanakları kullanan büyük açıklıklar, hafif çelik kullanımı ile büyüyen açık alanlar, kapalı mekân yangını olarak adlandırılan havalandırma kontrollü yangınları, yakıt kontrollü yangınlar haline getirmektedir.

Dışarıya cephesi olmayan mekânlara günışığı taşımada kullanılan güneş tüpü benzeri sistemler, önlem alınmadığı takdirde yangın ve duman yayılmasına neden olan gizli boşluklar olabilmektedir.

Aynı şekilde günışığından yararlanmak amacıyla bina kabuğunda açılan boşlukta değişen çatı formları binaya ulaşımı ve söndürme çalışmalarını zorlaştırabilir. Ancak bu alanda yapılacak çalışmalar ile kabuktaki boşlukların kullanılmasıyla oluşturulmuş yeni kaçış olanakları bu durumu da yangın açısından avantajlı hale getirilebilir.

Sürdürülebilir yapılarda yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan PV panellerin getirdiği ek yangın yükleri çatıdan müdahaleyi engelleyen montaj şekilleri yangın güvenliği açısından oldukça olumsuzdur. Özellikle çatıdan müdahale edilmesi gereken yangınlarda müdahale eden kişiye yürüme yerleri ayrılmadı ise büyük problemler yaşanabilmektedir. Ayrıca korunmasız DC kabloları nedeni ile oluşan ark yüzünden panellerin tutuşma olasılığı her zaman vardır.

Yangın Güvenlik Kriterlerinin Sürdürülebilirlik Kriterlerine Etkisi

Sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili sertifika sistemlerinde yangın güvenliği ile ilgili yönetmeliklerin önerdiklerinin dışında doğrudan yangın güvenliği ile ilgili belirli bir yaptırım yoktur. Bu tür bir yaptırım olması da gerekmemektedir. Bazı çevreler yangın güvenliği adına binaya eklenen sistemlerin karbon ayak izini artırdığı için sürdürülebilirlik kavramına ters olduğunu düşünmektedir. Ancak kıt kaynakların korunması amacıyla gündeme gelen sürdürülebilirlik kavramı ile yangın güvenliği kavramı temelde aynı amacı taşımaktadırlar. Herhangi bir yapının normal ömrünü tamamlamadan bir yangın ile yok olması, o binanın oluşturulması ve bertaraf edilmesi için oluşan bütün karbon ayak izinin 2 katına çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı yangın güvenlik kriterlerinin uygulanması, sürdürülebilirlik açısından kaçınılmazdır. Ayrıca can ve mal güvenliği açısından bazı önlemlerin alınması zorunlu olduğundan, yangın güvenliği ile ilgili yaptırımların, daha çok gönüllülük esasına dayalı sürdürülebilirlik sertifikalarının dışında bulunan yönetmeliklerde vurgulanması doğaldır.

Sürdürülebilirlik açısından yönetmelikte belirtilen yaptırımların uygulanıp uygulanmamasını tartışmak yerine, yapılacak olan güvenlik eklentisinin sürdürülebilir olmasına dikkat edilmelidir. Yaygın sertifika sistemlerinin pek çoğunda bu konuya değinilmiş ve sınırlandırmalar getirilmiştir.

Yangın güvenliği kavramında önemli bir yeri olan söndürme sistemlerinin en yaygın kullanılanı sulu yağmurlama (sprinkler) sistemleridir. Bu sistemler suyun verimli kullanılması açısından geliştirilebilir; başlık özellikleri sulama alanları genişletilerek başlık kullanımı ve dolayısıyla malzeme kullanımı azaltılabilir.

Yanıcı malzemeler üzerinde kullanılan köpük ve benzeri, genelde bromin içeren yangın geciktirici-önleyici malzemelerin yangın anında ve normal ömürleri boyunca zehirleyici etkileri olup olmaması araştırılmalı, kullanım kararları daha sonra alınmalıdır.

Yangın güvenliği kavramında önerilen duman atım sistemleri, sürüdürülebilir yapılarda önerilen doğal havalandırma sistemleri ile entegre edilerek çözümlenebilir. Örneğin, atriyum benzeri mekânlar yangın anında duman atımını kolaylaştıracak şekilde çözülebilir.

Yüksek bina düşey kaçış yollarında kullanılan basınçlandırma sistemleri binaya yalnızca yangın anında kullanılan (belki de hiç kullanılmayacak) ek sistemler yüklemektedir. Bu sistemler sürdürülebilirlik kriterleri göz önüne alınarak incelenebilir ve öneriler yeşil bina sertifika sistemlerine eklenebilir.

Sonuç ve Öneriler

Doğal afetlere karşı yönetmeliklerin önerdiği önlemler can ve mal güvenliği için gerekli kaçınılmaz yaptırımlardır. Sürdürülebilirlik kriterleri ise yaşamın devam etmesi için gerekli olan doğal çevreyi korumak için önerilen yaptırımlardır. Korunması gereken doğal çevre, vazgeçilmez temel gereksinmelerimiz olan su, temiz hava ve tükenebilir enerji kaynaklarını da barındırır. Bu kaynakların yok olması insanoğlunun karşılaşabileceği endüstri destekli en büyük doğal afet olarak nitelendirilebilir. Sonuç olarak tasarımın her aşamasında gerekli önlemler alınmadıkça bilgi eksikliği ve/veya yanlış tasarım kararları nedeniyle; yeşil bina olarak adlandırdığımız yapılar, doğal afetlerden biri olan yangın tehlikesine karşı güvenli olmayabilir. Bu nedenlerden ötürü sürüdürülebilir yapılar üretmek, bir moda gibi görülmeyip kaçınılmaz bir gereklilik olarak görülmeli ve yönetmeliklerin zorunlu kıldığı yangın güvenlik önlemleri yeşil bina sertifika sistemlerine entegre edilip bu tip sistemlerin daha sürdürülebilir olması için bazı yaptırımlar eklenmelidir. Aynı şekilde yangın yönetmeliklerine sürdürülebilirlik kriterlerine göre uyarlanmış yaptırımlar eklenerek yeşil bina özelliklerinin yangın açısından güvenli tarafta kalınmasını sağlayacak şekilde kullanılması sağlanabilir.

Bu tip bir oluşum için;

Yangın raporlarına özellikle sertifikalı yeşil bina yangınları ile ilgili detaylı bilgiler eklenerek bir veri tabanı oluşturulmalıdır.

Yeşil ve güvenli bina kriterleri geliştirilmeli, tasarım aşamasında gerekli görüldüğünde uzman danışman desteği alınmalıdır.

Photovoltaic PV panel, köpük yalıtımlar, çift duvarlar, yeşil çatı ve duvarlar, lamine ahşap hafif strüktürler, akü ve batarya sistemleri gibi sürdürülebilir bina elemanlarının yangın risklerinin ve sürdürülebilirlik değerlerinin araştırılması ve raporlanması gerekmektedir.

Böylece, tasarım aşamasında; bir binanın normal yaşam döngüsü içerisinde yangında kaybedilmesinin ve yeniden yapımının çevreye vereceği olumsuz etki ile o binaya eklenen yangından korunma sistemlerinin etkisi karşılaştırılabilir. Bu karşılaştırma sonucunda bütünleşik bir optimum çözüm önerisi getirilebilir.

Kaynaklar

Doç. Dr. Hakan Altıntaş, Dr. Abdullah Urul; (12), “Küreselleşme Sürecinde Çevresel Problemlere Literatür Işığında Bir Bakış”, Mevzuat Dergisi, 13-15, Temmuz 2009.

Erdede, S. B.; Bektaş, S.; “Ekolojik Açıdan Sürdürülebilir Taşınmaz Geliştirme ve Yeşil Bina Sertifika Sistemleri” Harita Teknolojileri Elektronik Dergisi 2014, 6(1) 1-12.

İnanç, T.; “Geleneksel Kırsal Mimari Kimliğin Ekoloji ve Sürdürülebilirlik Bağlamında Değerlendirilmesi Rize Çağlayan Köyü Evleri Örneği”, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalı, İstanbul, 2010.

Sev, A.; Canbay, N.; “Dünya Genelinde Uygulanan Yeşil Bina Değerlendirme ve Sertifika Sistemleri”, YAPI Dergisi YAPIDA Ekoloji Eki, S.329, s.42-47, 2009.

Ergönül, S.; Özgünler, M.; Arpacıoğlu, Ü.; “Yapılarda Enerji Verimliliği Araştırma-Geliştirme, Bilgi Paylaşım Sisteminin Oluşturulması: Sürdürülebilir Enerji Etkin Binalar Sustainable Energy Efficient Buildings (SEEB-Tr) Sertifika Sistemi”, Bil 74, İSKA destekli proje final raporu, 2014.

Özgünler, M.; Acun, Ö. S.; Arpacıoğlu, Ü.; “Yeşil Bina Sertifikalarında Afet ve Yangın Güvenliği”; Sürdürülebilir Enerji Etkin Binalar (Seeb-Tr) Lansman ve Sempozyumu, MSGSÜ Oditoryum ve Osman Hamdi Salonu, Ocak 2014.

Bonnie Colleen Roberts, Ph.D.; ”The University of Texas at Austin, Fire Safety in Sustainable Buildings: Status, Options, Alternatives” 2017.

Gollner, M.; Kimball, A.; Vecchiarelli, T.; “Fire Safety Design and Sustainable Buildings: Challenges and Opportunities Report of a National Symposium Courtyard Marriott – Magnificent Mile”, Chicago, Illinois, November 7&8, 2012.

Brian, J.; Meacham, PhD, PE, FSFPE Associate Professor, “Fire Protection Engineering”, FPRF Fire Safety&Sustainable Building Symposium Chicago, IL, 7-8 November 2012.

Tidwell, J.; Murphy MA, J. J.; “Bringing The Gap-Fire Safety and Green Buildings”, August 2010.

Meacham, B.; Poole, B.; Echeverria, J.; Cheng, R.; “Fire Safety Challenges of Green Buildings” Quincy, MA: Fire Protection Research Foundation, November 2012.

Shipp, M.; Technical Development Director, Fire Safety BRE Global, “IFE AGM and Conference: Fire Engineering to Improve Sustainability of Communities”, 21st-22nd July 2010, Hotel Russell, London.

https://www.asme.org/kb/news—articles/articles/energy-efficiency/down-under-a-highly-sustainable-high-rise

inhabitat.com/flower-tower-380-potted-plants-line-parisian-apartment-facade/

http://www.coffscoastadvocate.c om.au/news/warning-solar-panel-owners/1256986/

Görsel Kaynaklar

Resim 1. https://www.asme.org/kb/news—articles/articles/energy-efficiency/down-under-a-highly-sustainable-high-rise-https://weike1000.net/wp-content/uploads/v/v-stunning-natural-ventilation-for-infection-control-in-healthcare-settings.jpg.

Resim 2. https://pxhere.com/id/photo/1413764  http://inhabitat.com/flower-tower-380-potted-plants-line-parisian-apartment-facade https://i.pinimg.com/originals/08/79/92/0879922947cc81119b3de47a04846b9d.jpg

Resim 3. https://nwnaturallighting.wordpress.com/tag/solatube/

Resim 4. http://www.acsolarwarehouse.com/wp-content/uploads/2016/11/solar-panel-fire-australia.jpg