WAF Dünya Mimarlık Festivali 2023: Reyhanlı Dünya Vatandaşlığı Merkezi ve Cho (Chen-yu Chiu)
Suha Özkan Hon. F AIA
Çağdaş mimarlık kaynakları arasında Londra’daki Architectural Press önemli bir yer tutar. Uzun yıllar ses getiren nitelikli mimarlık kitapları yayınlayan bu kuruluş, 1896’da çıkmaya başlayan ve profesyonel olarak mimarlık kamuoyunu oluşturan aylık Architectural Review (AR) ile doğrudan mimarlık bürolarına ve iş ortamına yönelik önce haftalık sonra aylık Architects’ Journal’ı (AJ) 1895’den beri yayınlayageldi. 1980’lerden bu yana önceki işim gereği AR editörleri Sherban Cantacuzino, Peter Davey ve en son Paul Finch ile yakın ilişkiler içinde oldum. 2000’li yıllarda yayınevi EMAP (Ascential, Metropolis International) tarafından satın alındı ve o zamanki AJ derleyeni olan Finch’i iki dergiyi birlikte yönetmek üzere görevlendirdi. EMAP’ın tutkusu asırlık yayın ortamını sürdürmenin ötesinde, edindikleri “itibar”ın maliyetini karşılayarak sürdürmekti. Bu iş için görevlendirilen Finch, katılımın ücretli olduğu sergi, tematik ödüller ve “Yılın Yapısı Ödülü” olmak üzere üç yönlü bir yapı oluşturdu. Para karşılığı ödüle katılmak için ödenecek olan sergi ücretiydi. Finch’in güveni sayesinde 2008 ve 2009 yıllarında hem tematik yapı türü jürilerinde hem de “Yılın Yapısı Ödülü”nü veren Süper Jüri’de görev aldım. Bu jürilerde anımsadığım kadarı ile: Cecil Balmond, Norman Foster, Charles Jencks, Kengo Kuma, Farshid Mousavi, Robert Stern ve Raphael Vinoly ile birlikteydik. İlki, belki de denemesi olacak WAF’ın maliyeti konusunda EMAP ve Finch çok dikkatliydiler, dolayısı ile Barcelona’da biraz aşırı büyük, pek yoğun kullanılmayan, Carlos Ferrater ve Josep Maria Cartañà’nın mimarları olduğu Katalonya Kongre Sarayı’nı uygun koşullarda edindiler ve başlangıç yıllarında hep bu ortam kullanıldı.
Tematik WAF Ödülleri’ni, Bodrum Havalimanı ile TA Tabanlıoğlu; aynı yıl Abdullah Gül Üniversitesi (AGU) Yerleşke Planı ve 2013’de Sancaklar Camisi ve sonra 2014’de Bodrum Palmarina ile Emre Arolat; 2015’te ONS İncek projesi ile Kerem Yazgan aldılar. Geçen yıllar boyunca WAF’ın etkisi uluslararası ortamda artarken Türkiye’den katlım da arttı. Mimarlarımızı da içeren bu katılım artışının nedeni birkaç yüz avro karşılığı mimarların Paul Finch denetiminde uluslararası bir varoluş sergileyebilmeleri ve sonunda da tematik ödüllerde anılmak, belki de “Yılın Yapısı” gibi çok önemli bir ödül almaktı. Gerçekten de 2008 yılında verdiğimiz Milano’daki İrlandalı mimarlar (Grafton Architects) Yvonne Farrell ve Shelley McNamara tasarımı Luigi Bocconi Üniversitesi’ydi. Bu birlikteliğin yıllar sonra 2018’de 18’inci Venedik Mimarlık Bienali’nin seçiciliğine atanmaları doğal karşılandı. 2015 sonrası sekiz yıllık uzunca bir süre WAF’a birçok mimarımız daha katıldı. 2023’de önemli bir ödülü “Reyhanlı Dünya Vatandaşlığı Merkezi” hem de ilk sırada “toplumsal sorumluluk” kapsamında aldı. Bilkent Üniversitesi ve Tayvan Hükümeti girişimi olan projenin tasarımcısı ve geçekleşme sürecinin mimarı, Chen-yu Chiu’ydu. Biz onu “Cho” olarak biliyoruz. Halep yolundaki Reyhanlı kasabasının Suriye ile olagelen politik sorunlar nedeniyle 20.000 olan nüfusu 270.000’i buldu. Ayrıca Şubat 2023 depremi sonucu tahminen 200.000 kişi daha buraya göçtü.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, Tayvanlı Cho ve öğrencileri ile birlikte Reyhanlı’da Suriyeli ve yerel sakinlerin, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik birlikteliğine katkıyı amaçlayan bir “merkez” kurmaya karar verdiler. Araştırma 2016’da başladı. Proje geliştirildi ve Nisan 2020’de başlayan inşaat Eylül 2021’de bitirildi. Cho gönüllü olarak proje ile ilgisini sürdürdü. Özellikle bu merkezin yaşamasını sağlayacak demokratik kitle örgütleri, dernekler, eğitim ve meslek kuruluşları ile ilişkilerin kurucusu olarak izledi. Kaynak sağlayarak destekledi ve denetledi. Yapı niteliği, ortak bakış açısı, eşitlik, sürdürebilirlik gibi temel ilkelerin izlenmesini denetledi. Reyhanlı Dünya Vatandaşlığı Merkezi’nin temel katılım ilkesi vatandaşlık kökenlerini sorgulamamak üzerine kurulmuştur.
2016 Eylül ayında ilk girişimler başladığında projenin işvereni Reyhanlı Belediyesi ile Tayvan Dışişleri Bakanlığı idi. Tayvan’ın Ankara Büyükelçisi H. E. Yaser Cheng ile karşılaştığımızda, ona bu konu ile neden ilgilendiklerini sordum. Yanıtı çok dokunaklı ve doğrudandı: “Biz Tayvan olarak neredeyse yüzyılın ötesinde anavatanından ayrılmış bir milletiz. Sığınmacılığın dramasını bizden çok kim bilir? Kim duyumsar?” Gerçekten kıta Çin’inden 1912’de ayrılan Tayvan 26 milyon nüfusu ile köklerinden ayrılıp bir adaya yerleşmiş, bağımsız bir ülke olmuştu. Dolayısı ile artık zengin bir teknoloji ülkesi olarak benzer acıları duyumsuyor, gidermeye katılıyordu.
Bu etkileyici projenin gelişimi ve tasarımı için 60 bin, tüm yapım ve uygulama (2016-2020) için bir milyon ve sonradan yönetim ve etkinlikler için de (2021-2023) takriben bir milyon dolar harcanmış. Kısacası neredeyse görkemli bir villa parası ile binlerce kişinin yararlanabileceği bir merkez kuruldu. Maliyetin %75’i Tayvan fonlarından, kalanı ise yerel kaynaklarından sağlandı.
Merkez özel ilgiyi hak eden toplumun birleştirici unsuru olan kadınlar ile geleceği olan çocuklara öncelik vermektedir. Merkezden 500 yetişkin ile 300 çocuk yararlanmaktadır. Burada barışçıl bir geleceğin birlikteliği, ortak üretim, öğrenim, spor, eğlence ve kültürel etkileşim ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Önemli olan farklı ortamlardan ve farklı geçmiş ve kültürlerden gelenler arasında sağlam bağlar kurmaktır.
Bu projeye koşut düzenlenen “proje yarışması”nın değerlendirme jürisi İzmir’de Mimarlar Odası ortamında toplandı. Yönetici Cho ile Portekizli mimar A. Nuno Martrins, Finlandiyalı mimar, Juhani Pallasmaa, Tayvan’dan Haleh Ying-Chun, Huang Sheng-Yuan, Kwang Tyng-Wu, Shauenn-Ren Liou ile Türkiye’den Meltem Ö. Gürel ve Suha Özkan vardı. Jüri çalışmaları temelinde proje seçme yerine takdir bağlamında bir destek olmuştu.