Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda Yer Alacak Proje Belirlendi

İKSV koordinasyonunu yürüttüğü Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu gelecek yıl, Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın küratörlüğünde Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi projesini ağırlayacak.

Dünyanın en önemli mimarlık etkinliklerinden Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alacak projenin belirlenmesi amacıyla yapılan iki aşamalı açık çağrı sonuçlandı. Aslı Çiçek, Prof. Dr. Ayşen Savaş, Neyran Turan, Han Tümertekin ve Ertuğ Uçar’dan oluşan Seçici Kurul, açık çağrıya gelen toplam 24 proje arasından yaptığı değerlendirme sonucunda, küratörlüğünü Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın üstlendiği “Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” adlı projeyi, 20 Mayıs–26 Kasım 2023 tarihleri arasında ziyarete açılacak Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’nda sergilenmek üzere seçti.

Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’ndaki sergi İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın koordinasyonunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla ve T.C. Dışişleri Bakanlığı himayesinde, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda gerçekleştiriliyor.

Seçici Kurul üyeleri, ikinci aşamaya kalan ve her biri farklı içerik ve tasarım kaliteleri barındıran öneriler arasından, mimari ve kentsel tartışmalara özgün bir perspektif getiren “Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” projesini, Türkiye’de olduğu kadar dünyada da güncel ve önemli bir soruna odaklanması, zengin bir içerik ve araştırma yöntemi önermesi ve ölçeklerarası yaklaşımıyla yapıdan şehirciliğe kadar uzanan bir ilgi alanı geliştirmesi nedeniyle seçtiklerini açıkladı.

“Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” projesi binalarla ilgili kanıksanmış imgeleri ve yaklaşımları sorgulamayı ve geleceğe dair umut verecek önerileri ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Ursula K. Le Guin’in Çuval Teorisi’ne dayanarak, son yirmi yılda mimarlık dünyasının geçirdiği köklü değişimden de güç alan sergi içeriği, kaideler üzerinde duran kahraman yapılar yerine, kullanılmayan yapıların hayalet hikayelerini dinlemeyi öneriyor. Türkiye’nin hemen her şehrinde bulunan bu yapılardan oluşan güncel arşivin kolektif olarak belgelenmesi ve “geleceğin laboratuvarı” olarak ele alınabilecek bu yapıları yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceğine dair araştırmalar projenin ana başlıklarını oluşturuyor.