Sharjah Mimarlık Trienali 2023: Süreksizliğin Güzelliği, Bir Uyarlanabilirlik Mimarisi

Birleşik Arap Emirlikleri’nde ikinci kez düzenlenen Sharjah Mimarlık Trienali, Tosin Oshinowo’nun küratörlüğünde “Süreksizliğin Güzelliği: Bir Uyarlanabilirlik Mimarisi” temasıyla kapılarını açmıştı. Trienal’de yerelliğin dilinden kopmamıza neden olan küreselleşmiş teknolojinin aksine, yerel uygulamaların ve tasarımın önemi düşünülerek mevcut kısıtlamalara anında ve ölçülü yanıt vermeye odaklanan bir mimarlık ve tasarım sergisi sunuldu. Bu sayının Dosya sayfalarında yenilikçi tasarım çözümlerinin sürdürülebilir, esnek ve eşitlikçi bir gelecek yaratmak için nasıl yeniden yönlendirebileceğini yansıtan trienaldeki en ilgi çekici 10 eseri derledik.

Derleyen: Ebru Şevli, Mimar

Süreksizliğin Güzelliği: Bir Uyarlanabilirlik Mimarisi başlığını taşıyan, Asya ve Afrika kıtalarında mimarlık ve şehircilik konusunda platformlardan biri olmayı amaçlayan Sharjah Mimarlık Trienali, ikinci edisyonu ile 11 Kasım 2023’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde ziyarete açıldı.
Son 400 yıldır küresel Kuzey’in, doğal kaynaklarımızın sınırlılığına rağmen, sonsuza kadar genişletilebilecek iyimserliğinden kaynaklanan “sınırsız bolluk bereket” anlayışına bir eleştiri taşıyan Sharjah Mimarlık Trienali, yerelliğin dilinden kopulmasına neden olan küreselleşmiş teknolojinin aksine, yerel uygulamaların ve tasarımın önemini düşündürerek, kendimizi yerel olmanın ne anlama geldiğini sorgularken bulmamızı amaçlıyor. Trienal, bilgi alışverişi yoluyla, özgüllüğü ve yerelliği bu maddi, sosyo-ekonomik ve coğrafi perspektifler aracılığıyla keşfetmeyi teşvik ederken Güney’de görülen mevcut doğal kaynakların sınırlılığı dahilinde çalışan kıtlık koşullarından doğan yapılı çevre tasarımına ve teknolojik yeniliklere dikkat çeken bir metafor sunuyor.
6 farklı alana dağıtılarak sergilenen eserler Küratör Tosin Oshinowo tarafından birbiri ile ilişkili üç kategoriye ayrılmış. Bunların ilki “Yenilenmiş Bağlamsallık (Renewed Contextual)” başlığını taşıyor. Yenilenmiş Bağlamsallık, doğal çevre ile daha dengeli bir ilişkide olan sanayileşme öncesi topluma saygı gösteren yapılı çevredeki karşılıkları sergiliyor. Eserler geleneği yeniden düşünüyor, ileri dönüşüm ve geri dönüşüm kavramlarıyla bütünsel olarak ilgileniyor, malzemelerin yeniden kullanımını savunuyor ve modernitenin daha nazik versiyonlarını ortaya koyuyor. Güçlü görsel işaretlerle ortaya çıkan çözümler tektonik tarafından üretilen bağlamla, sosyal normlarla ve gündelik pratiklerle birleştirilerek estetik bir dil üretiyor.
İkinci kategori olan “Ekstraksiyon Politikaları (Extraction Politics)”; örgütlenme yapılarını ve ekonomiyle ekoloji arasında çoğu zaman gergin olan ilişkiye verilen karşılıkları gözler önüne seriyor. Aşırı atık üretimine yol açan şehir ekonomisini, kar amacıyla dolaşımı teşvik eden serbest piyasayı ve modern toplumun tüketim çılgınlığını eleştiren ve tazelenme ideolojisine paralel yaratıcı çözümleri sergileyen bölüm dengenin önemini vurguluyor.
Soyut Bedenler (Intangible Bodies) başlığı medeniyetin doğal çevreyle etkileşiminin geçiciliğine odaklanıyor. Katılımcılar; maneviyat, empati, özen, sömürgecilikten kurtulma, yurttaşlık statüsü ve fütürizmden yararlanan bir dünya inşa ederek günümüzün acil kaygılarına yanıt veriyor. Kategori içerisinde soyut olanla maddi olan arasındaki çizgiler bulanıklaştırılarak şehircilikteki geçişliliğe dair, düşündürücü ve yapıcı ütopik bir ideale doğru somut ve eyleme geçirilebilir yanıtlar içeren şiirsel anlatılar çiziliyor. Eserlerde zemin koşullarının zorlayıcılığından, ilerleme ve refaha yüklediğimiz ilişkiden ilham alarak şehirlerdeki sosyo-politik ve ekonomik yapılar aracılığıyla ortaya çıkan geçici yapıların mimarisinde geziliyor.

1. Concrete Tent

Mimari Tasarım: DAAR (Sandi Hilal, Alessandro Petti)
Proje Mekanı: Al Madam
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

1970’lerde inşa edilen göçebe bir yaşam tarzını yerleşik hale getirmeyi ve modernleştirmeyi amaçlayan Al Madam Köyü’ndeki terk edilen ve kumlar tarafından ele geçirilen evlerin arasına yerleştirilen DAAR tasarımı “Concrete Tent (beton çadır)”, kalıcı geçicilik paradoksunu ele alan deneysel bir mimari koruma projesi olma özelliği gösteriyor.

Yeniden kullanılmış masif ahşap çerçeve ve beton benzeri bir aplikeden oluşan yapı, seyyar bir çadır ile beton bir ev arası bir melez olup geçicilik ve kalıcılık; hareket ve durağanlık; yumuşaklık ve sertlikten oluşan bir parça. Kalıcı geçicilik; siyasi, ekonomik ve çevresel değişimlerin neden olduğu, insanları harekete geçme ve şimdiki zamanla ilişki kurma imkanından mahrum bırakan bir yerinden edilme ve yer değiştirme durumu olarak tanımlanıyor. Enstalasyonda ayıp bir geçmişe dair nostaljik bir fikre saplanıp kalmış ya da idealize edilmiş bir geleceğe yansıtılmış olan şimdiki zamanın erişilmezliğine ve askıya alınmış hayatların geçiciliğine vurgu yapılıyor.

Kavramsal kapsamı genişleterek, Al Madam’ın modernist binalarından biri, tipik olarak çadır yapımında kullanılan jüt kumaşla sarılmış. Burada mimari koruma, kalıcılık için bir araç olarak değil, bu müdahaleyi kalıcı bir geçicilik mirası alanı olarak yeniden anlatmanın bir yöntemi olarak anlaşılıyor. Modernist kalıntılarla diyalog halinde olan yeni jüt katmanı, hem eski göçebe yaşam biçimlerini hem de günümüzün göçmen nüfusunun deneyimlediği daimi geçicilik durumunu anımsatıyor.

2. Raw Threshold

Mimari Tasarım: Al Borde
Proje Mekanı: Al Qasimiyah Okulu
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Her şeyin el altında olduğu, her yerden kolayca elde edilebildiği ve tarihi mahalleleri yok edecek kadar yerel kimliği aşındıran kapitalist kalkınma sürecinin körüklediği bir bağlamda, temel bir soru ortaya çıkıyor: Yerel olmak ne anlama geliyor? Al Borde tasarımı Raw Threshold bu soruya yerleştirmesi üzerinden cevap arıyor. 

Al Qasimiyah Okulu, çevre duvarlarıyla tanımlanan bir binadan, yakın çevresine ve şehre daha geniş erişimi olan kamusal bir mekana dönüşmüş. Kuzey ve batıdan alana yapılan yeni yaya erişimi bir platformda birleşerek davetkar bir eşik yaratma fırsatı sunuyor. “Raw Threshold” bu alanı tanımlıyor, yaşam için elverişli koşullar yaratan bir gölge oluşturuyor. Yapının ahşabı, ahşap elektrik direklerini metal direklerle değiştirmeye başlayan Sharjah Elektrik, Su ve Gaz Kurumu’ndan (SEWA) temin edilmiş. Gölgelik, bölgede yaygın olarak bulunan ve çeşitli şekillerde kullanılan palmiye ağacı hasırlarından oluşuyor. Bu yaklaşım, doğrudan bağlamla samimi bir söyleme izin veren doğal malzemelerle hazırlanmış ham ve dokunsal bir müdahale ile sonuçlanıyor.

3. Óré Ì Sé Agbòn

Mimari Tasarım: Bubu Ogisi
Proje Mekanı: Eski Al Jubail Pazarı
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Zaman içinde çevremizi neyin oluşturduğu kavramı değiştiği gibi, benlik kavramı da değişiyor. “Óré ì sé agbòn (Görünür Dünyaya Uzanan Toprak)”, mekan, beden, zihin ve ruh arasındaki ilişkinin kurallarını ve beklentilerini zaman merceğinden kırıp dönüştürerek maneviyata dair çağdaş söylemi sorguluyor: geçmiş, şimdi ve gelecek.

Bu enstalasyon, koruyucu ruhun – Arapça’da “Cin” veya “Èdó’da ‘Èhì’” özünü çağrıştırıyor. Genellikle görünmez olmalarına rağmen, Cinlerin ince ve süptil bedenlerden (ad̲j̲sām) oluştuğu varsayılıyor; istedikleri zaman değişebiliyorlar. Èdó’da ‘Èhì’ sizin dehanız veya kaderiniz olarak tanımlanıyor. Enstalasyonun merkezinde, bu ruhlara ev sahipliği yapan ‘Àrò-òtó’ (yer tapınağı) yer almaktadır.

Bu ritüel çalışma, Ogisi’nin maddiyat aracılığıyla sınır tanımayan ideolojileri vurgulama ethosuyla kendini gösteriyor. Bu nedenle, enstalasyonda yürürken izleyicinin bedeni ruhani bir manzaraya dönüşüyor; tasarlanmış, sürekli yeniden işlenen ve yeniden etkinleştirilen bir enerji alanı oluşturuyor. 

4. Time Transitions

Mimari Tasarım: RUÍNA Architecture
Proje Mekanı: Eski Al Jubail Pazarı
Fotoğraflar: Heatherwick Studio, Hufton + Crow, Luke Hayes

RUÍNA Architecture tasarımı “Time Transitions (Zaman Geçişleri)”, Sharjah’taki Eski Al Jubail Sebze Pazarı’nın girişinde yer alan ve pasif olarak soğutulan eski pazardan, caddenin karşısında yeni, klimalı bir pazarın inşa edilmesinden sonra kaybolan manzarayı geri getiren bir müdahale  sunuyor. Bölgesel bir mimari yerel soğutma unsuru olan rüzgar kulelerinden esinlenen proje, eski pazarın kentsel peyzajdaki yerini işaret ediyor ve yakın zamanda terk edilmiş, şimdi ise yeniden iskan edilen bir mimari için temiz havayı sembolize ediyor.

Yer ve gök arasındaki dengeyi sağlamak için, pazarın yakınında toplanan yıkım atığı blokları yapıya dahil edilerek arkeolojik eser statüsüne yükseltilmiş.

Kolayca monte edilip sökülebilen iskele kule, geçiciliğin ve adaptasyon ihtiyacının keskin bir sembolü olarak hizmet ediyor. Kültürel geleneklere değer veren bir yenileme mimarisinin önemi üzerine düşünmeye ve kullanılmayan kentsel alanların kent dokusuna yeniden entegre edilmesine yönelik politikaların teşvik edilmesine yönelik bir davet sunuyor.

5. Eta’Dan

Mimari Tasarım: Hive Earth 
Proje Mekanı: Al Qasimiyah Okulu
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Hive Earth tasarımı “Eta’Dan” (Fante dilinde “çamur duvarı”), Al Qasimiyah Okulu’na yerel topraktan oluşan, çok amaçlı, dekonstrükte edilmiş bir sıkıştırılmış toprak duvar kazandırıyor. Hem çocuklar hem de yetişkinler için interaktif ve keyifli bir mekan işlevi gören duvar, oyulmuş bir yarım daire, yükseltilmiş bir platform ve basamaklı bir doğrusal form içeriyor. Yapıya entegre edilen saksılar, okulun yanındaki bahçe bağlamıyla etkileşime giriyor ve çeşitli nişler ve girintiler halkı oturmaya, dinlenmeye ve oynamaya davet ediyor.

“ETA’DAN”, sıkıştırılmış toprağın mimari algısını yeniden tanımlayarak sürdürülebilir bir sonuç için estetik ve işlevsellikten ödün verilmesi gerekmediğini kanıtlıyor. Küresel Güney’deki sınırlı kaynakların yarattığı zorluklardan yola çıkan duvar, tasarımın daha uyumlu bir ekolojik geleceği teşvik edecek şekilde uyarlanması için örnek bir model haline geliyor.

6. Context in Design, Design in Context

Mimari Tasarım: Nifemi Marcus-Bello
Proje Mekanı: Al Qasimiyah Okulu
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Nifemi Marcus-Bello tasarımı “Context in Design, Design in Context (Tasarımda Bağlam, Bağlamda Tasarım)” iki bileşenden oluşuyor. İlk bileşen, “Afrika, Bir Tasarımcının Ütopyası: Lagos Bölümü”, Nifemi Marcus-Bello’nun stüdyosu tarafından başlatılan ve kıtadaki anonim olarak tasarlanmış yenilikçi nesneleri ve toplulukların kendi bağlamlarındaki farklı sorunlara yaratıcı çözümler üretmek için açık kaynak ve işbirlikçi yaklaşımları nasıl kullandıklarını araştıran bir araştırma projesi.

Serginin ikinci bileşeni, Lagos’ta uygulanan mevcut bir çözümü, Marcus-Bello’nun stüdyosu tarafından tasarlanan modüler Waf Kiosk, alıp Sharjah bağlamında kopyalayarak her iki ortamdaki tasarım koşullarını inceliyor. Bu tasarım diyaloğu, eski ve güncel olanın kapsamlı bir analizini ön plana çıkarıyor ve her iki şehirdeki sosyoekonomik ve sosyokültürel dokunun önemli bir parçasını oluşturan zengin dokuma geleneğine dikkat çekiyor.

7. Museum of Artifice

Mimari Tasarım: Miriam Hillawi Abraham
Proje Mekanı: Eski Al Jubail Pazarı
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Miriam Hillawi Abraham tasarımı “The Museum of Artifice (Marifet Müzesi)”, mimarlığı korumayı bir hikaye anlatma ve mit yaratma biçimi olarak araştırıyor, miras kavramlarını karmaşıklaştırıyor ve bölgenin sınırlarını çözüyor. Kuzey Etiyopya’daki kayadan oyma Lalibela Kiliseleri’nin dijital ikizi olan “The Abyssinian Cyber Vernaculus” projesinden yola çıkan çalışma, Sharjah’taki yerleşik miras mitleriyle iç içe geçiyor ve zaman zaman bunlarla yüzleşiyor.

Lalibela’nın ortaçağ kiliseleri bir ibadet yeri olmaya devam ediyor. Oyulmuş ana kaya, “yaşayan taş”, jeolojisi kadar eski bir mimari gibi hissettiriyor. Bununla birlikte, kiliseler ve peyzajları sürekli çürüme ve değişime maruz kalıyor. Tıpkı kayalık yüzeyin çevresel olaylar karşısında zamanla aşınması gibi, kalıcılık vaadi ve bununla birlikte mirasın meşruiyeti de azalıyor.

Bu proje, Lalibela’nın kutsal mimarisinin taştan tuza dönüşürken yeni bir kisve altında Sharjah’a gelişi ve beraberinde Kızıldeniz’in ötesinden ve Arap Yarımadası’ndan gelen mitleri taşımasını anlatıyor. Cepheyi bu bağlamda konumlandırmak, aidiyet ve akrabalık mitlerinin zamansallığını karmaşıklaştırıyor ve filozof Édouard Glissant’ın, tarihleri ve maddi kültürleri binlerce yıldır birbirine sürtünen iki coğrafya arasında “şiirsel bir ilişki” olarak adlandırdığı şeyi genişletiyor.

8. Earth to Earth

Mimari Tasarım: Sumaya Dabbagh
Proje Mekanı: Al Qasimiyah Okulu
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Sumaya Dabbagh tasarımı “Earth to Earth (Toprak Toprağa)”, çevremizdeki malzemelerde bulunan kolektif hafızaya dokunuyor. Toprak ve sudan oluşan çamur, bu iki elementin geniş spektrumuna sahip ve bir ikilik yaratıyor. Katılık ve akışkanlığı, hareket ve durağanlığı, kalıcılık ve geçiciliği bünyesinde barındırıyor. 

Ziyaretçiler yapıyı farklı şekillerde deneyimlemeye, kavisli duvarların dışında daire çizmeye ya da durup düşünmek için merkezi alana girmeye davet ediliyor. Okunan şiirlerin sesleriyle birleşen ahşap bir güverte ve oturma yeri; oturmak, düşünmek ve hafıza ile hayal gücü arasındaki sınırsal alanı düşünmek için bir deneyim sunuyor.

Çamurun çözünme ve yeniden şekillenme yeteneği, onun maddi döngüselliğini oluşturuyor. Malzeme, geçmişteki tüm biçimlerin somutlaşmış hafızasıyla, paylaşılan anılara gönderme yapıyor ve geleceğe yönelik toplumsal düşünceleri tetikliyor.

Enstalasyon, kerpiçten inşa edilmiş iki kavisli duvardan oluşuyor ve yarı kapalı bir alan yaratarak samimi bir barınak sağlıyor. Enstalasyonun formu; toprak ve su, katılık ve akışkanlık, hareket ve durağanlık, hafıza ve hayal gücü, ebedi ve geçici olan ve nihayetinde kendi yaşamımız ve ölümümüz gibi zıtlıkların ilişkilerini temsil ediyor.

9. Super Limbo

Mimari Tasarım: Limbo Accra
Proje Mekanı: Sharjah Mall
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

Limbo Accra tasarımı “Super Limbo”, Sharjah Alışveriş Merkezi’nin işgali aracılığıyla Güney’deki birçok tamamlanmamış ve bitmemiş bina projesine anlamlı bir yanıt olarak duran bir kamusal mimari ve sanat pavyonu oluşturuyor. Yaklaşık 64.753 m2‘lik perakende, eğlence ve mutfak alanlarıyla Sharjah Alışveriş Merkezi, Emirlik’in tamamlanmamış en büyük bina projelerinden biri. Bu geniş alan, şehrin gelişmiş peyzajıyla tam bir tezat oluşturuyor ve bu alanın anlatısını yeniden şekillendirmeyi amaçlayan “Super Limbo” işte bu liminalite labirentinde ortaya çıkıyor. Limbo Accra’nın misyonu, bu yapıyı bir bereket sembolüne dönüştürmek, bitmemiş alanlarla ilişkili damgayı tersine çevirmek ve kullanılmayan potansiyellerini kutlamak olarak aktarılıyor.

10. Play You are in Sharjah

Mimari Tasarım: 51-1 Arquitectos
Proje Mekanı: Al Qasimiyah Okulu
Fotoğraflar: Danko Stjepanovic

51-1 Arquitectos tasarımı “Play You Are in Sharjah (Oyna, Sharjah’dasın)”, ulaşılmaz bir arsayı oyun alanına dönüştüren bir yerleştirme kuruyor. Sharjah nüfusunun çoğunluğunun kökeni, alandaki masaları süsleyen en popüler masa oyunlarını icat eden bölgelere dayanıyor: Tavla (Mezopotamya), Pachisi (Güney Asya), Satranç (Güney Asya), Mancala (Mısır, Etiyopya), Go (Çin), Dama (Orta Doğu), Karrom (Güney Asya), Yılanlar ve Merdivenler (Güney Asya).

Oyun masaları, sandalyeler ve gölgelikler günün başlangıcında alan boyunca eşit olarak dağıtılıyor.  Ancak güneşin hareketine ve insanların tercihlerine göre sürekli olarak yeniden yapılandırılıyorlar. Meydan her gün bir çeşit düzenli düzensizlik içinde farklılaşacak.

Al Qasimiyah Okulu’nda “Play You Are in Sharjah “ın bir parçası sergileniyor; masalar ve hareketli bir gölgelik, ortak oyuna davet ediyor ve serginin ana mekanı olan Eski Al Jubail Sebze Pazarı’nın habercisi olacak bir geçiş olma niteliği gösteriyor.

1980’lerde inşa edilen Eski Al Jubail Sebze Pazarı, komşu otobüs terminaliyle bağlantılı yoğun bir kamusal alanmış. Pazar 2015 yılında kapatılmış ve kentsel dokunun izole bir bileşeni haline gelmiş.

Yıkılmaktan kurtarılan pazar, 2019 yılında trienal için bir mekan olarak yeniden açılmış, ancak mevcut otobüs terminalinden tamamen ayrılmış. Çarşı ile istasyon arasındaki alan, gölgesiz ve keyfi bir meydan olarak varlığını sürdürüyor. Bu boş, davetkar olmayan, jenerik alan nasıl daha cömert, daha eğlenceli hale getirilebilir? Play You Are in Sharjah bu soruya renkli bir cevap sunuyor.