Selimiye Camii Çevresi Kentsel Tasarım Projesi

Mimari Tasarım
Beril Serbes Architects 

Tasarım Ekibi
Beril Serbes, Emre Açar, Dilan Yüksel, Gürkan Kaya, Tuğçe Onuk 

Yemiş Kapanı Han Kalıntıları Koruma Projesi 
Buka Mimarlık

Danışmanlar
Sercan Özgencil, Orkun Özüer, Tuncer Çelik 

İşveren
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 

Ana Yüklenici
Pekerler İnşaat 

Tamamlanma Tarihi
2022

Toplam İnşaat Alanı
43.300  m²

Fotoğraflar
Egemen Karakaya

Beril Serbes Architects tasarımı Selimiye Çevresi Kentsel Tasarım Projesi’nde yapılar kentteki sokakların devamlılığını sağlamak ve onları ana koridora aktarmak için boşluklu olarak planlanırken peyzaj örüntüsü içinde etkinliklerin yapılacağı, insanların toplanıp vakit geçireceği, çevre donatıları ile zenginleşmiş bir kent mekanı kurgulanmış. 

Selimiye Çevresi Kentsel Tasarım Projesi, tasarımcıları tarafından, “Mimar Sinan’ın ustalık eserinin etrafını saran, onunla birlikte yaşayan, mimari sorumluluğu oldukça yüksek bir proje” olarak tanımlanıyor. Bunun yanında çoklu bürokratik parametrelerin içinden bir şekilde çıkmış, zor koşullarda uygulanmış bir yarışma projesi olma özelliği gösteriyor. Birincilik ödülünün hemen ardından Edirne Belediyesi, uygulama projelerinin uygulanmasını talep etmiş. Projenin uygulaması ise 9 ay sürmüş, yarışmadan 12 yıl sonra tamamlanmış. Bu süreç, Koruma Kurulu’nun proje alanındaki tarihi Yemiş Kapanı için kurtarma kazısı kararı ve kazıların yapılmasını da kapsıyor. Belediye, UNESCO, ICOMOS, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Yarışma Jürisi, Valilik ve STK’lar ile defalarca kez görüşülmüş ve gerekli onaylar alınmış. Süreçte proje defalarca kez engellenmeye, değiştirilmeye, iptal edilmeye çalışılmış. Adeta bir orkestrayı yönetir gibi bütün bürokratik katmanları dengeleyerek yarışma projesinin aslına sadık kalınması için yıllarca uğraş verilmiş. Projenin finansmanı ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmuş. Projenin uygulaması Haziran 2022’de tamamlanmış.

Osmanlılar, Edirne’nin var olan kent yerleşimini korumuş ve burayı Osmanlı Kent Merkezi olarak yeniden düzenlemiş. Kentin kamusal belleğinde yer almış önemli noktalar aynen korunmuş, yeni kentsel elemanlar bu odaklarla ilişkilendirilerek düzenlenmiş. Edirne’de çoklu kültür aktarımıyla kent biçimlenmiş, kültürlerin aktardığı zenginlikle bu biçim kendine anlam bulmuş. Sokak, kent kurgusu içinde düzenleyici eksen ve kentsel eylemlerin gerçekleştiği yaşamsal bir mekan olarak kurgulanmış. Osmanlı sokaklarında ve sokakların açıldığı meydanlarda yakalanan farklı perspektifler mekansal zenginlik sağlıyor. Bu bağlamda Osmanlı’da sokak hem ikinci, hem üçüncü boyutta sürprizli bir mekan kurgusu yaratıyor. Tarihte; dükkanlar, pazarlar, yüksek duvarlı kapanlar, arasındaki dar sokaklardan ve bu dar sokakların açıldığı meydanlardan algılanan Selimiye, daha sonra camilerin önündeki “eski yapıların kaldırılması” politikasıyla ve bazı afetler sonucunda eski algısından kopuk bir biçimde yalnızlaşmış. Bu bağlamda, Selimiye’nin etrafından kaldırılmış olan ticaret yapılarının, yarı açık pazar yerlerinin oluşturmuş olduğu mekansal kurgunun değerli olduğu saptanmış. Selimiye’nin tarihteki algısının yeniden canlandırılması adına, etrafındaki yapıların yeniden ayağa kaldırılması önerilemiyor. Böyle bir öneri, replika olmaktan ileriye gidemeyerek sonucu yalnızca sanal bir yapılanmaya dönüşeceği için tasarımda yer bulmuyor. 

Değerli görülen algı, ancak bu sokakların korunmasıyla ve yeniden yorumlanmasıyla yakalanabilir. Projede, bu tarihi sokakların vurgulanması için etrafındaki topografya pahlı olarak çok yumuşak eğimlerle yükseltilmiş. Topografyanın üzerinde ise yine yumuşak eğimlerle Selimiye yönünde algıyı asla kesintiye uğratmayacak şekilde yalın bir peyzaj örüntüsü ve bu örüntünün içinde etkinliklerin yapılacağı, insanların toplanıp vakit geçireceği, çevre donatıları ile zenginleşmiş bir kent mekanı kurgulanmış. Sokakların buluşarak oluşturduğu, tarihte de sebil ile sağlanan meydanlaşma, insanların buluşacağı ve etkinliklerin yapılacağı yarı açık mekanları, turistlerin Edirne ve Selimiye ile ilgili enstalasyon ve video görüntülerine ulaşacakları bir sinevizyon odasını, kent kültürüne ait ürünlerin üretilip, sergilenebileceği atölyeleri (bir adet meyve sabunu atölyesi, bir adet süpürge atölyesi, bir adet ahşap işleme atölyesi, bir adet ebru atölyesi, bir adet heykel atölyesi) barındırıyor. Saray kenti Edirne’nin tarihten gelen yüksek nitelikli sanatsal yaratım etkinliğinin yansımaları sonucu kentte el sanatları çok gelişmiş. El sanatları gibi kent kültürünü yansıtan diğer sanatların atölyeleri de tüm proje alanına homojen olarak yayılmış. Projede dış mekan kurgusu mimari elemanların kullanımı ile güçlendiriliyor. Mimari elemanların biçim ve ölçeğini etkileştiği yapılar ve dış mekanın hiyerarşik dizge içindeki yeri belirlemiş. Proje alanında canlandırılması istenen akslar, geçirgen bir tipolojiye sahip olan yapılarla tutulmuş.

Yapılar, kentteki sokakların devamlılığını sağlamak ve onları ana koridora aktarmak için boşluklu olarak tasarlanmış. Yapıların malzemesi ahşap ve camdır, nitekim üzerinde kent koridoru boyunca uzanan revaklar da ahşap olarak tasarlanmış. Bu yapılar geometrilerini etraflarındaki önemli yapıların geometrilerinden alıyor, Osmanlı kent dizgesi mantığındaki gibi, var olana saygı göstererek, onunla birlikte var olma durumu üzerinden tasarlanmış. Tarihte kullanılan patikaların yönlenmelerinin kent kurgusu içinde doğru olmasından dolayı günümüzde patikalar yok olmuş olsa bile insanlar yine aynı doğrultuda hareket etme eğilimi gösteriyorlar. Örneğin tarihte bedestenin aksı, İki Kapılı Han’ın kapılarını tutup, onun içinden insanları Kervansaray’a aktarırmış. Bugün de İki Kapılı Han’ın olduğu yerde bulunan parkın içinden insanlar aynı doğrultuda hareket ediyorlar. 

Edirne’ye ait izler tahrip edilmiş olsa bile, o izler varlıklarını sürdürüyor. Bu bağlamda Selimiye’nin önünde yeniden canlandırılması gereken izler, insanları kentte ulaşmak istedikleri noktalara atıyor. Alt kottan peyzaj kotuna ulaşım, tarihi izlerden geçtikten sonra sağlanmış, dikey sirkülasyon bulunmuyor. Bunun nedeni, insanları bu koridorlardan geçirerek eskiyi hissettirmek, yeniden yaşatmak, kent kurgusunun içinde doğru yönelimleri sağlamak. Edirne Belediyesi önündeki aks da (Mimar Sinan Caddesi) revaklarla ve yine birtakım fonksiyonlarla güçlendirilmiş. Bu yapılar bu aks üzerinde de geçirgen ve sokakları tutuyor. Pergolalar hem yola hem de arkalarında oluşturdukları avlulara uzanıyor ve kent yaşantısını destekliyor. Selimiye’nin kuzeydoğusunda atıl durumdaki Osman lı mezar taşları sergisi bölümü, projede kent yaşamına kazandırılmış. Bu bağlamda bu alan, pergolalarla saçaklaşan ve burayı bir buluşma mekanı haline getirecek birtakım fonksiyonlarla zenginleştirilmiş. Bu naif yapılaşma, Selimiye’den geri çekilerek önünde saçaklı bir avlu oluşturuyor. Osmanlı mezar taşları bu avluda giriş-çıkışı olan döngüsel bir sergi alanı içinde sergileniyor. Fonksiyon olarak Edirne’de meşhur olan mezar taşı işçiliği atölyesi, modern heykel atölyesi ve iki adet yeme-içme birimi bulunuyor. Böylece Selimiye’nin “arka”sının da artık kent içinde yaşayan mekanlarla zenginleşmesi sağlanmış. Yemiş Kapanı Hanı arkeolojik kazı alanı düzenlenerek kente kazandırılmış. Yemiş Kapanı Hanı’nın iki ana kapısının konumu belirlenmiş, peyzajda bu tarihsel aksın yeniden okunması sağlanmış. Yönelimi destekleyen peyzaj elemanları ve aydınlatma ile Yemiş Kapanı Han’ının doluluk-boşluk (yapı-avlu) oranları okunur hale getirilmiş.

Peyzaj içinde yürüyen insanları kazı alanına çekerek ve tarihle buluşturarak tarihsel bilgi yeni nesillere aktarılıyor; Osmanlı, Bizans’tan kalan kent dizgesine saygı gösterip, onun varlığından yola çıkarak kente yerleşiyor. Projenin politikası da tüm bu bozulmuş tarihi dizgenin, günümüze uygun olarak yeniden canlandırılması olarak kuruluyor.