Rigshospitalet Kuzey Ek Binası

Mimari Tasarım
3XN, LINK Arkitektur

Proje Yeri
Kopenhag, Danimarka

Mühendislik
Sweco

Peyzaj Tasarımı
Kristine Jensen Tegnestue

Tamamlanma Tarihi
2020

Proje Alanı
54.000 m²

Fotoğraflar
Adam Mørk

LINK Arkitektur ve 3XN iş birliğiyle, kardiyogram grafiğindeki çizgilerden ilham alınarak tasarlanan Rigshospitalet Kuzey Ek Binası, yapılı ve doğal çevreyle diyaloğu, gün ışığıyla aydınlanan mekanları ve sanat eserlerine ev sahipliği yapan atriyumlarıyla, geleneksel hastane binalarının aksine güvenli, renkli ve samimi bir atmosfer sunuyor.

Kopenhag’ın en büyük hastanesi Rigshospitalet’in son uzantısı olan kuzey binası, 54.000 m²’lik alanda yedi kata yayılmış ve 196’sı özel banyolu tek kişilik oda olan toplam 209 hasta odası, 33 ameliyathane, yoğun bakım üniteleri, poliklinikler, tanısal görüntüleme işlevleri ve araştırma mekanlarını barındırıyor. Hasta refahı ve iyileşme süreci, sağlık personelinin ihtiyaçları ve binanın farklı kullanım senaryolarına uyarlanabilirliği temel tasarım kriterlerini oluşturmuş.

Bir zikzak formundaki bina tüm yapı boyunca uzanan bir ana arterle kesişiyor. Merkezi sirkülasyon hattı, personelin binanın bir ucundan diğerine kolayca hareket etmesine izin vererek hastane içindeki akışı kolaylaştırıyor. Merkezi koridordan ve yoğun hastane ortamından uzakta yer alan zikzak formundaki kütle, hastalara sessiz ve konforlu alanlar sunuyor.

Tasarımda servis ve poliklinik işlevleri üç kata yayılmış ve sürekli bir eksenle birbirine bağlanmış. Giriş alanları günübirlik hastalar için optimize edilirken ameliyat öncesi ve sonrası için ayrılan alanlar ameliyat alanlarının yanına yerleştirilmiş. Katların ortak alana bağlantısı iki döner merdiven ve dört merkezi asansörle sağlanıyor. Merdivenler, cephedeki büyük cam bölümlerin yanı sıra binaya doğal ışık sağlayan cam tavanlı avluda yer alıyor. Her katta merdivenlerle bağlantılı ortak bekleme alanları oluşturulmuş. Oryantasyona yardımcı olmak için her katın kapı, döşeme ve seçili duvarlarına özel renk şeması uygulanmış.

Yapının atriyumunda sergilenen sanat eserleri, dışarıdan geçen yayalar da dahil olmak üzere olabildiğince çok insanla etkileşim kurmak üzere stratejik olarak yerleştirilmiş. Olafur Eliasson, Malene Landgreen ve Erik A. Frandsen’in ait eserler, geleneksel steril hastane ortamını yumuşatarak binaya renk ve yaşam getiriyor.

Tasarımda kullanılan doğal ışık sağlayan büyük cam pencereler, iç mekanlarla yapının çevresindeki kamusal Fælledparken parkı ile bağlantı sağlıyor. Yapının Fælledparken’e bakan şeffaf cephesinde bir duvar oluşturmak yerine parkla diyalog kurmak amaçlanmış.

Karakteristik zikzak formu, doğal gün ışığından yararlanarak yapay aydınlatmayı en aza indirildiği için enerji tasarrufu sağlıyor. Gün ışığıyla aydınlanan, yeşil çevre içindeki yapı, hastalar ve yakınları için huzurlu bir ortam yaratarak hastaların iyileşmesi için uygun koşulları sağlamayı amaçlıyor.

Cephede parlak ve samimi bir görünüm oluşturma hedefiyle doğal taş tercih edilmiş. Yapının dinamik formu,  kuzeybatıdan güneydoğuya kademeli olarak küçülerek çevresindeki kentsel dokuya uyum sağlıyor. Yeni yapının, hastanenin mevcut yüksek binalarına yakın konumlanan  bölümü yolun karşısındaki klasik Kopenhag konutlarına doğru saygılı bir şekilde alçalıyor.

Yeni tedavi yöntemleri ve dijital yeniliklerle mevcut hastane ortamlarına meydan okumaya devam eden tasarım, gelecekteki operasyonel ihtiyaçlara uyarlanabilen uzun ömürlü, esnek mekanlara sahip bir hastane yaratırken açık, şeffaf, güvenli ve samimi bir atmosfere sahip.