Reggio Emilia Okullarında Tasarım Kararları

Dr. Özge İslamoğlu

Reggio Emilia Eğitim Yaklaşımı

20. yüzyılın ilk yıllarında İtalya’da Maria Montessori ve Loris Malaguzzi (Reggio Emilia), orta Avrupa’da Rudolf Joseph Lorenz Steiner, Fransa’da Célestin Freinet ve ABD’de John Dewey gibi eğitimciler birbirinden farklı öğretme ve öğrenme yaklaşımları geliştirmişlerdir. Reggio Emilia yaklaşımı bu yaklaşımlardan en çok kullanılanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Reggio Emilia yaklaşımı 2. Dünya Savaşı sonlarında İtalya’nın kuzeyinde ortaya çıkan önemli bir eğitim yaklaşımıdır. Loris Malaguzzi’nin önderliğinde gelişen bu yaklaşım, çocuğun kendi eğitiminde etkin katılımcı olmasını öngörmektedir. Bu yaklaşım öğretmenin aktif öğrencinin pasif olduğu geleneksel eğitim modeline tepki olarak doğmuştur.

Reggio Emilia Yaklaşımı’na göre eğitimin amacı; büyüme sürecindeki çocuğun gelişimini engelleyen “duvar”ın ortadan kaldırılmasıdır. Eski ve katı kurallar, güncelliğini yitirmiş kavramlar, yetişkinlerce benimsenmiş anlaşılması güç davranış ve tutumlar, geleneksel eğitim yöntemleri bu “duvar”ı oluşturmaktadır (Cadwell,  2008; URL 1). Bu yaklaşıma göre çocuk, teoriler geliştiren, verileri elde etmede ve hipotezler oluşturmada kendi yolları olan bir bireydir. Bu süreçte öğretmenin görevi çocuklara yapılandırılmamış ortamlar sunmak ve çocukların hazırlanan ortam sayesinde kendi kendilerine öğrenmelerini desteklemektir (Temel; 2005).

Malaguzzi bu yaklaşımı bütün oyuncuların birbirine etkisi olan pinpon oyununa benzetmektedir (Ceppi ve Zini; 1998). Reggio yaklaşımında öğrenci üç öğretici gücün etkisi altındadır (Resim 1). Bunlardan ilki çocuğun yaşamındaki yetişkinlerdir. Öğrenciler gün içinde öğretmenlerin yanındadır, ancak gün sonunda ailelerinin etkisi altındadır. İkinci öğretmen okulda ve toplum içinde birlikte zaman geçirdikleri arkadaşlarıdır. Üçüncü öğretmen ise çocuğun yaşadığı çevredir. Bu çevre okul yapısı ve çocuğun yaşadığı yerdir (Harrison; 2011). Bu yaklaşım öğrenme çevrelerine verilen önemi vurgulamaktadır.

Reggio Emilia eğitimcileri okul çevrelerinin çocuklara yaratıcı, meraklı, becerikli olmayı öğretecek mekanlar olması/oluşturması konusuyla ilgilenmektedirler (Rinaldi; 1998). Reggio Emilia eğitimcileri karmaşık, çeşitlilik sunan, sürdürülebilir ve farklı din, dil, ırka ait çocuklar arasında etkileşime olanak tanıyan mekanların çocukların yaratıcılıklarını en iyi şekilde destekleyen ve dünyayı anlayabilecekleri ortamlar olabileceğini ifade etmektedirler. Bu yaklaşımda öğretmen bir rehber; çevreyi hazırlayan, keşfetme ve öğrenme ortamları sunan kişidir. Yaklaşımın öncüsü Malaguzzi, eğitim ortamının çocuğun farklı yaştaki kişilerle ilişki kurmasına ve alternatif etkinliklere olanak vermesinin, etkin öğrenmenin gerçekleşmesi açısından önemli olduğunu belirtmektedir (Temel; 2005). Bu okullarda öğrencinin yaratıcılığını destekleyecek mekanlar önem taşımaktadır  (Bennett; 2001). Reggio Emilia yaklaşımına bağlı olarak eğitim mekanlarına verilen önemi konu edinen çalışmaların çoğunda yaratıcı, esnek, keşfetme ve sosyalleşme ortamı sağlayacak mekanların gerekliliği üzerinde durulduğu görülmektedir.

Reggio Emilia Yaklaşımının Uygulandığı Beş Örnek Okul
Çalışma kapsamında Reggio Emilia yaklaşımının uygulandığı beş okul belirlenip okulların mekansal analizleri yapılarak, bu eğitim yaklaşımını destekleyecek mekanların genel özelliklerinin ortaya koyulması hedeflenmiştir. Okulların seçiminde Reggio Emilia yaklaşımının uygulandığı literatüre geçmiş nitelikli ve ulaşılabilir güncel örnekler olmasına özen gösterilmiştir (Resim 2). Bu kapsamda irdelenen okullar aşağıdaki gibidir:

1. San Felice Sul Panaro Anaokulu
Kütlesel olarak değerlendirildiğinde yalın ve az katlı bir yapı olduğu görülmektedir. Okul içerisinde iç bahçeyi gören merkezi “piazza” (1) yer almaktadır. “Piazza”nın uyuma alanı ile ilişkisi merdivenle sağlanmaktadır. Zemin kat Reggio Emilia yaklaşımının tipik mekansal düzenlemesi niteliğindedir. Merkezde yer alan “piazza” bütün etkinliklerin içerisinde gerçekleştiği, dersliklerin çevresinde konumlandığı ortak çekirdek,  öğrenciler, veliler ve öğretmenlerin bir araya geldikleri kamusal bir alandır. Bu alan aynı zamanda yemek yeme alanı olarak da kullanılmaktadır (Dudek; 2007). Çocuk ölçeğinde ve esnek bir tasarım yaklaşımı görülmektedir. Çatı pencereleri, yapay aydınlatma, renk çeşitliliği, doğal malzemeler, farklı renk kullanımları, iç – dış mekan ve kişisel-kamusal mekanlar arasında iletişim sağlamaktadır (Resim 3).

2. Colovo Anaokulu
İtalya’da tasarlanan okul 16. yüzyıldan kalma kilise ve çan kulesini tamamlayan bir parça olarak tanımlanmaktadır. Abartılı olmayan strüktürel kurgusu taş duvarların birbirine kaba sıva ile bağlanmasıyla oluşturulmuştur. Duvarlar ve boşlukların yer aldığı okulda doğal ışığı içeriye alan, buğday tarlaları ve üzüm bağlarının görülmesini sağlayan bir kurgu yaratılmıştır. Bu kurgu güneye açılan büyük kemerli yapısıyla bölgenin geleneksel sütunlu barınaklarını anımsatmaktadır. Katlanır ve kayar kapılar farklı renklerde boyanarak vurgulanmaktadır. Mekanların birbirinden farklılığını sağlamak için de renk kullanılmıştır. Merkezde toplanma ve sosyalleşme alanı olarak kullanılan “piazza” vardır. Derslikler geniş cam pencerelerle çevrilerek doğa ile iç içelik ve görsel iletişim sağlanmaktadır. Mekanlar birbirine duvarlar boşaltılarak bağlanmıştır. Okulun giriş alanında kırmızı renkte bir avlu vardır (Resim 4).

3. Tellus Anaokulu
Kentsel bir alan ile küçük bir ormanlık alan arasındaki sınırda yer alan okul farklı özellikteki bölgeleri birleştirmektedir. İç ve dış mekan arasında bağlantı sağlayan organik form okulun mekansal kurgusunu oluşturmaktadır. Bu form sayesinde oluşturulan yarı kapalı giriş ailelerin ve öğrencilerin toplandıkları, karşılaştıkları ve ayrıldıkları alanlardır. Yarı kapalı giriş alanı gizemli bir etki yaratarak öğrenciler için davet edici bir özellik göstermektedir. Sarı renkteki dikey ahşap cephe panelleri, bütün gün oyun oynanabilecek ve eğlenceli bir alan görünümü vermektedir. Kütle kurgusunda pencerelerin farklı yüksekliklerde olduğu ve bunun sayesinde ışık ve görüş alanlarının öğrenci ölçeğine göre ayarlanabilirliğinin sağlandığı görülmektedir. Pedagoglar ve yöneticiler tarafından alışılmışın dışında, (tümüyle düz bir alan yerine) altı grup tarafından ortak kullanılan, farklı etkinlikler, oyun ve öğrenme etkinlikleri için kullanılabilen esnek bir alan oluşturulmuştur. Bu ana mekan atölye ve sanat alanlarını tamamlamakta, aynı zamanda dinlenme ve tek grup etkinlikleri için kullanılmaktadır (Resim 5).

4. Loris Malaguzzi Anaokulu
2008 yılında tamamlanan okulda 3 tane okul öncesi sınıf ve 2 tane ilköğretim sınıfı yer almaktadır. Okuldaki öğrenme alanları, yaratıcı etkinliklerin gerçekleştiği atölye, bilimsel ve teknolojik çalışmalar için kullanılan laboratuvar, çok amaçlı kullanılan “piazza”nın çevresinde yer almaktadır. Sınıf içerisinde oluşturulan kot farkı, farklı bir sınır öğesi kullanmadan ayrı bir öğrenme alanı oluşturmaktadır. Bu alanlar aynı zamanda toplanma ve performans alanı olarak esnek kullanılmaktadır. Depolama alanları öğrenme alanlarıyla ilişkili olarak oluşturulmuş ve bazı duvarların çok işlevli kullanılmasıyla sağlanmıştır. Bütün çocukların depolama ve çalışmalarını sunabildikleri kendi alanları yer almaktadır (Resim 6).

5. CEDEI Anaokulu
CEDEI Anaokulu’nda birbirinden bağımsız kütleler bir araya gelerek kütlesel kurguyu oluşturmaktadır. Bu kütleler birbirine geniş kaldırımlar, plazalar ve üst geçitlerle bağlanmaktadır. Kapalı ya da açık plazalar okulu kullanacak farklı grupların, farklı yaştaki öğrencilerin, öğretmenlerin, velilerin ve çalışanların bir araya gelebilecekleri alanlardır. Bütün alanlar doğal ışık almakta ve doğal havalandırılmaktadır. Yatayda ve düşeyde geniş cam pencereler açılmış ve görsel süreklilik sağlanması hedeflenmiştir. Zemin kat yönetime giden kaldırımın bir uzantısı şeklinde velilerin ve öğrencilerin kullanabileceği bir kapalı plaza şeklinde tasarlanmıştır. Bütün okulun kullanabileceği bu alan akışkan ve saydamdır. Bu alanlar cam, çelik ve ahşap panellerle çevrilmiştir. Zemin kat özel ve parçalı yapıdadır, yönetim, kreş ve 10 sınıf, 2 farklı blokta yer almaktadır. Bütün bloklar dış mekanda gölgeleme yapan metal panellerle dışa açılmaktadır. Böylece Reggio Emilia yaklaşımına göre iç ve dış mekanlarla açık kapalı alanlar birleştirilmektedir (Resim 7).

Değerlendirme ve Öneriler
Seçilen okulların analizlerine bağlı olarak Reggio Emilia eğitim felsefesinin uygulandığı okullardaki tasarım kararları ortaya çıkarılmış ve şematik olarak ifade edilerek bir tabloya dönüştürülmüştür (Tablo 1).

İç-dış ilişkisi: Reggio Emilia okullarında iç-dış ilişkisi çok önemlidir ve bu mekanlar arasında güçlü bir ilişki vardır. Tasarımda ortaya çıkan açık, yarı açık alanlar iç ve dış arasında geçiş sağlamaktadır. Oluşturulan verandalar, revaklar, saçaklar, iç ve dış bahçeler, iç avlular ve kış bahçeleri karşılama alanları ile iç-dış ilişkisi sağlanmakta, içeride yapılan etkinlikler dışarıda da devam ettirilmektedir. Ayrıca dışarıda yaşanan doğa olaylarının içeriden algılanabileceği mekanlar tasarlanmaktadır. Giriş mekanları içeride gerçekleşen etkinliklere katılımı destekleyecek ve bilgi verecek şekilde etkili karşılama alanlarıdır.

Merkezi “Piazza”: Reggio Emilia yaklaşımında çocukların yaşadıkları ve gelecekte yaşayacakları sosyal çevrenin bir modelini görmeleri ve gelecek yaşantılarına hazırlık yapmaları amaçlanmaktadır. Bu amaçla çocuk ve yetişkin arasındaki sosyal alışverişi kolaylaştırmak için okulların içerisinde büyükçe bir alan bulunmaktadır. Gelecekte birey olarak karşılaşacakları çevrenin ilk örneği olarak karşılaştıkları yer olarak değerlendirilen bu alanlara “piazza” adı verilmektedir. Piazzalar Reggio Emilia yaklaşımına göre okulun kalbini oluşturmaktadır. Bu alan şehirlerde yer alan meydanlar gibi sosyalleşme ve karşılaşma alanları taşıması açısından pedogojik bir anlam ifade etmektedir. Piazzalar karşılaşmaları, grup etkileşimini ve sosyal bağları güçlendiren alanlardır. Buna paralel olarak merkezde yer alan piazzalar geleneksel koridor gereksinimini ortadan kaldırmaktadır. Derslikler bu alan çevresindedir ve piazzaya açılmaktadır.

Esneklik: Reggio Emilia yaklaşımına göre okullar öğretmenler ve öğrenciler tarafından esnekliğe olanak vermelidir. Bu yaklaşıma göre önceden kurgulanan kesin bir program yoktur. Okullar gün içinde ve yıl içinde, farklı yaş gruplarındaki öğrencilerin günlük etkinliklerine ve gereksinimlerine göre sürekli olarak değiştirilebilir olmalıdır. Mekan ölçeğinde öğretmen ve öğrencilerin küçük-büyük grup etkinlikleri gerçekleştirebileceği, gerektiğinde bireysel çalışmaları destekleyecek mekansal kurgular sağlanabilmeli, kütle ölçeğinde ise okulların eklemlenebilir ve genişleyebilir olması bu yaklaşımın bir gerekliliğidir. Mekan ölçeğinde hareketli bölücüler ve donatıların kullanımı, farklı renk ve biçimdeki düzlemler, yatay ve düşey düzlemlerin çok amaçlı kullanımı (sergileme, iletişim, etkileşim, öğrenme, sınır, vb.) ile esneklik sağlanırken kütlesel olarak seçilen formun biçimi ve strüktürel yapısı sayesinde esneklik gösterebilmelidir.

Atölyeler/Mini atölyeler: Sanatsal ürünler ve yaratıcılığın önemli olduğu Reggio Emilia okullarında, sanat ve deneysel çalışmaların yapılacağı büyük alanlar bulunur ve bu alanlar atölye olarak adlandırılmaktadır. Bu alanlar dersliklerle birlikte kullanılmaktadır. Çocukların kendilerini ifade etmelerini sanatsal açıdan desteklemeyi amaçlamaktadır. Atölyeler araştırma, deney ve farklı malzemelerin birleştirilmesi, atölye çalışması, gözlem için kullanılmaktadır. Aynı zamanda sınıflarda küçük birer sanat stüdyosu, mini atölyeler de yer almaktadır.

Yatayda az katlı yapı: Reggio Emilia okullarında yetişkinler ve çocuklar arasında sosyal ayrımın yapılmaması, eşitliğin sağlanabilmesi için yatay planlama ve az katlı kütleler tercih edilmektedir. Bu tasarım ölçütü servis alanları, yetişkinler ve çocuklar için çalışma alanları, derslikler ve bürolar gibi okulun farklı işlevlerinin gerçekleştiği çeşitli mekanlarda eşitlik ve sosyalliğin fiziksel göstergesidir. Aynı zamanda yatayda az katlı okul kütleleri çocuk ölçeğinde tasarım yaklaşımını desteklemektedir.

Saydamlık/Doğal aydınlatma: Okulda Reggio Emilia eğitim yaklaşımının çocukların fiziksel, motor ve bilişsel gelişimi açısından önemsemiş olduğu doğa ile bütünleşme ilkesi bağlamında doğal ışık, doğal malzeme kullanımı ve saydamlık önemlidir. Mekanlar, öğrenme, oyun ve dolaşım alanlarında tavana kadar pencereler, tavandan açılan ışıklıklar, cam duvarlarla çevrili iç bahçeler ve cam malzeme kullanımı sayesinde doğal ışık almaktadır. Bu alanlarda cam malzeme aynı zamanda bu yaklaşımın görsel iletişim ve saydamlık ilkesini desteklemek üzere kullanılmaktadır. Ortam geniş ve aydınlıktır. Oyun ve öğrenme amacıyla kullanılan malzeme ve donatılar doğal malzemelerden oluşmakta, okul içerisinde bitkiler kullanılarak öğrencilerin doğa ile ilişkisi güçlenmektedir.

Reggio Emilia yaklaşımına göre okullar çocuğun birey olarak sosyalleşme yolunda ilk adımın attıkları yerlerdir. Öğrencilerin öteki çocuklarla, aileleriyle ve öğretmenleriyle olan ilişkisi önemlidir. Genel olarak öğrencilerin sosyalleşebileceği, kendine güven, yaratıcılık, keşif yapma, üretme, problem çözme gibi bilgi ve becerilerini destekleyen mekanlar tasarlanması temel alınmaktadır.

Çalışma, ortaya koyulan Reggio Emilia okulları tasarım kararları ile bu yaklaşımının eğitsel gereksinimlerinin mekansal gerekliliklerle bağlantısını ortaya çıkararak eğitim ve uygulama alanında veri olabilecek ölçütler ortaya çıkarması açısından önem taşımaktadır. Çalışma kapsamında yapılan değerlendirmeler fiziksel çevrenin uygulanan eğitim sistemi ile doğrudan bir ilişki içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır. İncelenen okullarda Reggio Emilia yaklaşımının eğitim mekanları üzerinde etkili olduğu ve bu yaklaşımı somutlaştıran mekanların varlığı ile mimaride karşılığı bulunduğu görülmektedir.

Bu bağlamda

  • okul yapılarının tasarımında eğitimcilerin ve tasarımcıların birlikte verdikleri kararlar doğrultusunda hareket etmenin,
  • planlama yapılırken fiziksel çevre niteliklerinin uygulanacak eğitim sistemi ile ilişkili olarak düşünülmesinin,
  • konunun pedagojik yönünün de ele alınmasının gerekli olduğu

böylece oluşturulan mekansal kurgunun başarısıyla çocukların bilişsel, fiziksel ve duygusal gelişimlerinin destekleneceği düşünülmektedir.

Not 
“Piazza”, Doğan Hasol’un “İngilizce-Türkçe/Türkçe-İngilizce Mimarlık ve Yapı Sözlüğü”nde “yaya meydanı” olarak Türkçeleştirilmiştir. Bu yazıda literatürde “piazza” olarak kullanıldığından bu şekilde bırakılmıştır.

Kaynaklar

  • Bennett, T.; “Reactions to Visiting the Infant-Toddler and Preschool Centers in Reggio Emilia”, Italy, Early Childhood Research and Practice, 2001.
  • Cadwell, L. B.; “The reggio approach to early childhood education bringing learning to life”, New York: Teachers College Pres, 2008.
  • Ceppi, G.; Zini, M.; “Children, Spaces, Relations: Metaproject for an Environment for Young Children”, Milan, Domus Academy, 1998.
  • Dudek, M.; “Schools and Kindergartens A Design Manual”, 2007.
  • Harrison, J.; “It Takes a Village, The Decentralized School”, Syracuse School of Architectural Thesis, 2011.
  • Rinaldi, C.; Projected curriculum and documentation, In C. Edwards, L. Gandini & G. Forman (Eds.), “The hundred languages of children: The Reggio Emilia approach – Advanced reflections Norwich”, CT: Ablex Publishing, 1998.
  • Scott, S.; “Architecture for Children”, Aust Council for Ed Research, 2010.
  • Temel, F.; “Okul öncesi eğitimde yeni yaklaşımlar”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, 2005.
  • URL 1.http://tr.wikipedia.org/wiki/Reggio Emilia.
  • URL 2.http://web.cipiuesse.it/en/projects/nsc-nursery-school-covolo.
  • URL 3.http://www.tvark.se/tellus/
  • URL 4.http://maisk.arq.br/CEDEI,85