Pandemi ve Kamusal Mekan

Dr. Öğr. Üyesi M. Pınar Sipahi

2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs, çok kısa süre içinde Dünya’nın tamamına yayıldı. 2020 yılı Mayıs ortası itibariyle ile vaka sayısı 4.588.074  ve ölüm ise 307.825 olup Dünya’nın bütünsel olarak 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en çok yara aldığı olay oldu. Maalesef bu makalenin yazılmaya başlandığı 10 gün içerisinde vaka sayısı 1 milyon, ölüm sayısı ise 30 bin artış gösterdi.

Ülkeler demografik yapılarına göre virüsün farklı oranda yıkımına maruz kaldılar. Orta yaş üstünün en çok etkilendiği dönemde, 7,5 milyar dünya nüfusunun tamamı evde kalarak korunmaya çalışıyor. Şirketler uzaktan çalışma düzenine geçerken, eğitim kurumları da uzaktan eğitim sürecine adapte oldular. Toplumsal olarak yaşanan şaşkınlık, gerginlik, merak ve endişe duygularına rağmen, adapte olmaya çalışılan bu süreçte, özellikle sağlık alanında pek çok Ar-Ge çalışması devam ediyor. Ulusal ve global ölçekte pandemi ile mücadeleye yönelik araştırma geliştirme çalışmalarının fonlanması için yeni bütçeler oluşturuldu.

Dünya Sağlık Örgütü, Şubat ayından beri tüm dünya ülkeleri için önlem ve stratejilerle ilgili raporlar yayınlıyor.  Nisan ve Mayıs aylarında güncellenen bu raporlar, hala kesin çözümü bulunamamış Covid-19 pandemisinin yakın ve uzak gelecekle ilgili eski normale dönüş bilgilerine henüz ulaşılamadığını  gösteriyor.

Evde kalma önlemi ile ticari faaliyetler yavaşladı.  Turizm, kültür ve eğlence  faaliyetlerinin tamamı durdu. Çalışma ve eğitim faaliyetleri uzaktan sağlanıyor.

İlk günden itibaren, pandemi süreci ve sonrasına dair senaryolar geliştirildi. Pek çoğu, dünya tarihindeki diğer pandemi süreçlerinden yola çıkarak üretildikleri için inandırıcılığından söz edilebilir.

Türkiye bütün bu kriz ortamında sayısal olarak nispeten iyi aralıklarda kalmayı başardı. Burada sağlık sisteminin gücü, devletçi yaklaşım ve kriz yönetimindeki başarılı politikaların etkisi büyük.

Öngörülerin ve tahminlerin biçimlendirdiği gelecek zamanda, “eski normale dönüş” ve “yeni normale dönüş” kavramları oluştu.

Bu çalışmada ülkemizde ve dünyada pandemi sürecince tasarımla ve kamusal alanla ilgili üretilen yeni fikirler ve pandemi sonrası dönemde kamusal mekanlarda düzenlemelerinin neler olabileceği araştırılmıştır. Kamusal mekanlarda kullanılan bu önlemler, yeni veya eski normale dönüş süreçlerinden insan sağlığını korumada önemli rol oynayacaktır.

Tasarım ve Pandemi
“Tasarım” ürün kadar kullanıcının eylemini de biçimlendirmektir. Özellikle yapı tasarımının insanlara hangi kapıdan girip, nerede dinleneceklerini, hangi görüntü eşliğinde yemek yiyeceklerini, gün ışığından ne kadar istifade edip, hangi pencereden ne kadar taze hava alacaklarını söylerken insan sağlığını sanılandan çok daha fazla etkilemektedir. Pandemi süresince hayatlarımızın neredeyse tamamını yapı içinde geçirmek, mimarinin ve gerektirdiklerinin gelecekte daha fazla önemseneceğini düşündürüyor. Yapıların insan fizyolojisini, psikolojisini şekillendirme kabiliyeti, sağlık ve doğa ile ilişki paralaksında konumunu koruyacak.

Özellikle kamusal yapıların ve insan nüfusunun yoğun olduğu İstanbul gibi büyük şehirlerdeki stratejilerin , önemsiz gibi görünen detayların bile, yüksek sayıda insanın sağlığının etkileyebileceğini görüyoruz. Yeni stratejilere yönelik düzenlemelere aynı hızda geçilmesi zor olsa da farklı ölçekte ve aşamada düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, virüsün kamusal mekanlarda  bulaşma ihtimalini azaltacak önlemler yapısal, donanımsal ve operasyonel düzenlemeler olarak sınıflandırılıp ele alındı.

BBC, “Pandemi ile savaşan bir şehir nasıl inşa edilir?” adlı raporunda, “Pandemi, kapılarımızın dışındaki dünyayı yeni oluşan bir vahşi doğaya dönüştürdü” ifadesini kullanıyor. Peki  pandemi öncesi dönemde hayatlarımızın neredeyse tamamını geçirdiğimiz kapılarımızın dışındaki  “Kamusal Mekan”a dönüşümüz nasıl olacak?

Geçmişte şehirler ve binaların şekillenmesinde salgınların  etkili olduğunu görüyoruz. 19’uncu yüzyılda yaşanan kolera salgınları, kanalizasyon sistemlerinin gereğini, onların üzerindeki yolların daha geniş ve düz olmasının, nüfusun dengeli yayılmasının önemini göstermiş ve modern şehirleri şekillendirmişti. 1855 yılında Çin’de başlayan üçüncü veba pandemisinin, farelere karşı küresel savaş sürecinde şehirlerdeki atık su borularından, kapı eşikleri ve bina temellerine kadar birçok şeyi değiştirdiğini görüyoruz. Modernizmin tertemiz görünüşlü estetiği de sanatoryumların beyaza boyalı, havadar, bol güneş alan odaları ve temiz beyaz fayanslı banyoları da büyük ölçüde tüberkülozun eseridir. Alvar Aalto’nun modernizmin öncüsü kabul edilen Paimo Sanatoryumu önemli örneklerden biri (1).

Yapısal Düzenlemeler
21. Yüzyıl, her ne kadar ortak kullanım mekan üretiminin artması ve teşvik edilmesiyle başladıysa da pandemi sonrası bireysel alan taleplerinin artacağını görebiliyoruz. Bu bağlamda yeni yapılar yapılırken sosyal mesafeyi korumaya ve dolayısıyla mekanları büyütmeye ihtiyaç olacak. Bu büyümeler maliyetleri de artıracağından, planlamada kullanıcı sağlığını korurken metrekare tasarrufu sağlayacak geometrik marifetlere ihtiyaç duyulacak. Yeni geleceğin kurduğu çok bilinmeyenli denklemde, hızlı bir şekilde adapte olduğumuz uzaktan eğitim ve çalışma becerileri sayesinde sistemlerin kendilerini çalışan kapasitesi ve alan büyüklükleri arasında dengelemeleri de söz konusu olabilir. Yani mevcut yapıların bir kısmı, mevcut kapasiteler için daha fazla metrekarelere ihtiyaç duyacak gibi görünürken, uzaktan çalışma olanağı sayesinde yerinde daha az insan çalıştırma seçeneğine sahip olacaklar.

Bugün kamusal yapıların neredeyse tamamının kullanılmadığı, işletmelerin beklenmedik çöküşlere maruz kaldığı göz önünde bulundurulursa, pandeminin – başta zahmetli ve  maliyetli gibi görünen her çözümün – sistemin devam edebilmesi için fazla seçenek sunmadığını söyleyebiliriz.

Planlama
Planlama kullanıcı eylemini , sınırlarını, yaklaşmalarını, ilişkilerini biçimlendir. Referansını insan boyutundan ve optimum gereksinimlerinden alır. Pandemi ile beraber hayatımıza giren sosyal mesafenin bu referansları değiştireceğini görüyoruz.

Mekan büyüklükleri ve Dünya Turizm Örgütü’nün 1.5 (3)metre olarak tavsiye ettiği sosyal mesafe ile düzenlenecek.

İnsanlar arasındaki bulaşma ihtimalini azaltmak için dünya sağlık örgütünün 1,5 m olarak belirlediği fiziki mesafe , eski normalde çalışma alanlarının dinlenme mekanlarında 20 kişi için 20 metrekare olan alanın, sosyal mesafe ile beraber yeni normalde 65 metre kare olacağını gösteriyor.  Bu verilerin kullanıcının sabit ve hareketli olma durumuna göre de değişmesi söz konusu.

Bugün kullanılması zorunlu olan tüm kamusal mekanlar “duct tape” ile sınırlandırılarak, kapasiteleri düşürülerek ve sıklıkla dezenfekte edilerek kullanılıyor. Bu yöntem , sokağa çıkma kısıtlarının ve evden çalışmanın mümkün olması hareketi azalan nüfusun yönetiminde kullanılabilir.  Ayrıca şu an için pandeminin geçici bir dönem olduğu inancı ile üretilen hızlı ve geçici çözümler.  Kullanım alışkanlıklarının değişmesi ve sınırlayıcıların belirlenmesi başlangıçta bir çözüm olarak düşünülse de tasarımın gücü ile geleneksel tasarım ve üretim biçimlerinin yeni normale göre düzenlenmesi gerekecektir. Bu bağlamda yapı tasarımındaki pandemi ve sonrasındaki döneminde ilk değişim, yapı büyüklüklerinin yeni standartlara göre düzenlenmesi olacağını söyleyebiliriz.

Ana mekanların büyüklüklerinin yanı sıra planlama konusunda ele alınması gereken bir diğer konu ortak alanların konum ve kapasite açısından yeniden düzenlenmesi olabilir. Bu ortak kullanım alanlarının başında giriş çıkışlar geliyor. Öncelikle ana giriş çıkışların ayrı olması kullanıcıların arasındaki mesafenin azalmasını ve çarpışma olasılıklarını azaltacaktır.  Bu değişimin planlamaya ve maliyete getireceği zorluklar giriş çıkış trafiğinin yönlendiricilerle belirlenmesi ile azaltılabilir. Bu giriş çıkışlarda hareketi yönlendiren ve ayıran elemanların kullanılması önerilebilir.

İç mekanlardaki giriş çıkışların düzenlenmesi de farklı yönlerde hareket eden kullanıcıların sosyal mesafesinin azalması olasılığını düşürecektir. Kapıların niş içinde yer alması, veya transparan geçişler oluşturulması karşıdan gelen kullanıcı hareketine göre eylemi yönlendirebilir.

Özellikle sirkülasyon alanlarında dönüşlerin 90 derece yerine genişletilerek, pahlandırılması veya eğik yüzeylerle hareketin yavaşlatılması sağlanabilir. Mevcut yapılarda yine şeffaf yüzeylerin artırılması veya yansıtıcı yüzeyler kullanılması da çarpışma olasılıklarını azaltacaktır. Islak hacim, yeme içme, dinlenme  alanları gibi ortak kullanım alanlarının büyük kapasitelerde az sayıda yapılması yerine, kapasitelerinin azaltılarak daha fazla sayıda  tasarlanması gerekebilir. Bu düzenleme yapı içi hareketliliğini de azaltacaktır. Ayrıca doğa ile ilişkinin kurulması açısından iç bahçelerin, balkonların, terasların da önem taşıyacağını görüyoruz. Özellikle uzun süre kullanılan mekanların doğa ile uyumunun görsel veya dokunsal anlamda artırılması gerekmektedir.

Tüm bunların yanı sıra, fonksiyonların okunurluğu ve erişimi kolay kurgulanması böylece yapı içi gereksiz hareketlerin azaltılması önem taşıyacaktır. Duvarların, fiziki sınırları belirlemenin ötesinde , mekanı zaman ve eylem korelasyonuyla ilişkilendirilmesini gerektiğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Malzeme
Yapılan çalışmalar virüslerin farklı yüzeylerde farklı yaşama süreleri olduğunu gösteriyor. New England Journal of Medicine’de yayınlanan yakın tarihli bir araştırma, virüsün plastiklerde 72 saat, paslanmaz çelikte 48 saat, kartonda 24 saat ve bakır üzerinde 4 saate kadar yaşayabildiği bilgisini veriyor (4). Bu bilgiler ışığında kamusal alanda kullanılacak malzemeler önem arz ediyor. Farklı teknolojik gelişmelerle kendini temizleyen, virüs ve bakterilerin tutunamadıkları yüzeyler üretmenin yanı sıra bazı geleneksel malzemelerin de olumlu tarafları gündeme geliyor. Bu malzemelerin de hakkında en çok veri üretilmiş olanı bakır alaşımları. Bakır oksit (Cu (2) O), sülfür (Cu (2) S), iyodür (CuI) ve klorür (CuCl) dahil olmak üzere birçok katı hal bakır bileşiğinin yüksek verimli antiviral aktivitelere sahip olduğu bilgisi sayesinde özellikle kamusal alanlarda elle temas edilen yüzeylerde bu alaşımlarının kullanılması yaygınlaşabilir.

Yüzeylerin oluşturulmasında malzeme kadar kolay temizlenebilir kompakt detayların geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Yüzey ve birleşim detaylarının daha az parçalı olması, özellikle köşe birleşim detaylarının bir bütün şekilde çözülmesi önem taşımaktadır. Bu sayede hem virüsün veya bakterinin tutunma olasılığı azaltılabilir hem de  daha verimli dezenfekte edilmesini sağlar. Üç boyutlu yazıcıların ürettiği tek parça ürünler, bu açıdan hızlı çözümler sağlayacaktır.

Donanımsal Düzenlemeler
Pandemi dönemi kısıtlamalarının ve ekonomik hareketsizliğin eşliğinde yeni yapılar tasarlanıp üretilmesi ne kadar zaman alacak, öngöremiyoruz. Ancak mevcut yapılara birtakım donanımlar eklenerek, hastalığın bulaşma olasılığını düşürmek mümkün olabilir. Her ülke kendi edinim ve olanaklarına göre çözümler üretiyor. Bugün akan suya ulaşma olanağı olmayan ülkelerin bile, kendi olanaklarıyla ürettikleri pandemik çözümler mevcut.

Mevcut kamusal alanlarda yapılabilecek pandemik düzenlemeler, sabit donanımlarının yenilenmesi (havalandırma, iklimlendirme gibi), hareketli yeni donatıların eklemlenmesi ve kullanıcılar için zorunlu kılınan bireysel  donanımlarla sağlanabilir. Türkiye’de ve dünyada ar-ge firmalarının en çok çalıştığı bu konular, 6 ay gibi kısa bir süre içinde kayda değer sonuçlar vermeye başladı.

İzole Edici Donatılar
Kullanıcıların arasındaki mesafeyi koruyan ve birbirlerine temas etmelerini engelleyen yeni tasarımlar gündeme gelmeye başladı. İtalyan  Aviointeriors firmasının uçaklar için tasarladıkları, yolcular arası nefes yayılımını engelleyen bu koltukların, yeni bir teknoloji gerektirmemesi ve üretim ve maliyet konusunda daha erişilebilir olmaları dolayısı ile hayata geçmeleri hızlı olacaktır (8).

Bir yandan dünyanın önde gelen mobilya üreticileri de büyük hacimlerin içinde yer alabilecek kişisel mekan modül tasarımları ile kamusal alandaki hayatın devamlılığına destek sağlıyorlar.

Havalandırma
Korona virüsünün temas ile bulaştığı verisi kadar kesin olmasa da , virüsün havada asılı kalabildiğine yönelik araştırma sonuçları bulunuyor.

Kamusal mekanların havalandırılması ve iklimlendirilmesi birtakım yenilikler gerektiriyor.  Öncelikle her mekana verilen havanın tazelenmiş ve/veya dezenfekte edilmiş olması gerekiyor. Ayrıca yine  kapalı mekanlarda havanın hareketi organize edilmelidir. Virüslerin zeminde bir süre yaşayabilme yeteneği ve havanın aşağıdan yukarıya doğru hareket etmesi, bulaşma olasılığını artırabilir. Bu hareket yukarıdan aşağıya doğru yönlendirilmelidir.  Virüsün zeminde bir süre yaşayabildiği verisiyle yukarı doğru hava hareketinin önüne geçilmelidir. Havalandırma sistemlerinin filtreleri daha sık değiştirilmeli, havalandırma kanalları ayrıca dezenfekte edilmelidir.

Dijitalleşme
Özellikle elektronik donanımı olan ortak cihazların el ile temasının azaltılması gerekmektedir. Bu amaçla geliştirilen sistemler elektronik cihazların mobil kontrol paneli uyumlu olmasını gerektiriyor. Asansörler, havalandırma veiklimlendirme kontrolleri, parmak izi okuyuculu kapılar, kahve ve yiyecek makinaları, ziyaretçiler için verilen kimlik kartları, aydınlatma elemanları gibi donatımların mobil cihazlarla kontrole uygun hale getirilmesi , el ile teması önemli oranda azaltacaktır.

Bu gelişmelerin yanı sıra dijitalleşmenin getirdiği ve yine insan sağlığını olumsuz etkileyen elektro manyetik alan kirlenmesinin  önüne geçmek için ultrasound ile çalışan elektronik sistemler geliştiriliyor. El ile teması azaltan bu sistemler, bir cep telefonu uygulamasından herhangi bir elektronik giriş tuş takımına gönderilen “sessiz” sesli mesajlar kullanarak, cep telefonu tutan bir kişinin manyetik kartın, biyometrik parmak izinin veya basmalı tuş takımının yardımı ile çalışıyor.

Otomatik Dezenfektanlar
İlk olarak mecburi kullanım alanlarından marketlerin girişlerine yerleştirdikleri sterilizasyon dispanserleri kullanılıyorken bir süre sonra kamusal yapıların yeni geliştirilen sterilizasyon cihazlarını kullanması önem taşıyacaktır. Bu cihazlar kullanıcı üzerindeki açık tüm yüzeylerin sterilizasyonunu sağlıyor.  Yerli bir firmanın otellerin duşları  için geliştirdiği bu sistem, pandemi döneminde sterilizasyon amaçlı kullanım için dönüştürülmüş (13). Tasarımda 7 noktadan solüsyon püskürtme sistemi bulunuyor ve tabanı 360 derece dönebiliyor. Cihaz ultraviyole özelliği ile kendini temizlerken, termal kamera ile vücut sıcaklığını ölçebiliyor. Ayrıca Çin’de üretilen ve talebin arttığı hava artıma robotları da yeni normal sürece geçişe yardımcı olabilecek donatılardan.

Ayakla kontrol edilen sistemler
Çoğu zaman yüksek teknoloji gerektirmeyen , daha basit ,mekanik ve az maliyetli çözümler de üretilebilir. Kapı kolları, musluklar, pencereler, dolaplar, lambalar, pedallı sistemlerle çalıştırılabilir. Basit alışkanlıkları değiştirmek, kamusal alanlarda virüsün bulaşmasını azaltacaktır.

Operasyonel Düzenlemeler
Yaşadığımız pandemi döneminin ez zor tarafı “yarın”ın, dünün ve bugünün olağan bir  uzantısının olmaması, ve bu belirsizliğin süresini öngörememek. Tüm kamusal mekanların, bu belirsizliklerle kalıcı ve maliyetli kararlar alarak üretilmesi zor olabilir. Mevcut düzenin yeni veriler ve standartlar doğrultusunda yenilenerek yönetilmesi, geçici senaryolar için daha hızlı cevaplar üreteceğe benziyor.

Mekan Kullanım Kotalarının ve Zaman Düzenlemelerinin  Oluşturulması
Sosyal mesafenin hayatımıza girmesi mekan kapasitelerinin değiştirdiğinden, ticari fonksiyonlar sınırlı sayıda müşteriyi içeri alarak hizmet vermeye devam ediyor. Bu düzenlemeler eski normale dönüş döneminde toplantı, konser, fuar , turizm gibi alanlarda katılımcı sayısını azaltacak. Yemek yeme gibi mecburi rutin eylemlerin devamı da aynı sayıda kullanıcının tek bir mekana farklı zamanlarda ve kontrollü olarak alınması ile sağlanabilir. Bu düzenlemeye destek olarak,  uzaktan yemek seçimi yapılması,  menülerin önceden hazırlanması sayesinde sıraya girme ve mekanda kalma süresini azaltılabilir.

Alışveriş merkezlerinin daha önce kullanıcıyı daha çok dolaştırmaya yönelik planlarının içinde, pandemi sonrası kullanım için belli bir rota ve tek yöne hareket edilmesine yönlendiren  düzenlemeler yapılması gerekiyor. İnternet alışveriş ortamı olarak bildiğimiz Amazon,  son dönemde açtığı “store”larda gerçek alışveriş eylemine getirdiği yenilikle sıraya girme, bekleme ve ödeme eylemlerini tamamen ortadan kaldırıyor (17).

Bu sayede kasaya, kasiyerlere, bekleme sıralarına, para veya kart alışverişlerine gerek kalmadan temas en aza indirilerek kamu sağlığı korunmuş oluyor. Bu uygulamanın yaygınlaşması pek çok sektörü yeniden hareketlendirebilir.

Temizlik Ve Havalandırma İşlemlerinin Sıklaştırılması
Mekanların kullanım kapasitelerini düşürüp, farklı zamanlarda kullanılmasını sağlayacak operasyonlar yapılırken, mekanların gün içinde her kullanım sonrası dezenfekte edilmesi gerekecektir.

Uyarıcı / Bilgilendirici Faaliyetler
Salgının başlangıcından beri kamusal mekanların tamamında gördüğümüz yönlendirici, öğretici görsellerin kullanımının devam etmesi, büyüyen mekanlarda ise sesli sistemlerde uyarıların yapılması gerekebilir.  Bu uyarılar yapılırken görme ve işitme engelli kullanıcıların da  göz önünde bulundurulması gerekecektir. Çalışma ortamlarına geri dönüşün en büyük tehlikesi, gündem konularının değişmesi ile kişilerin rehavete kapılması yönünde olacaktır. Dolayısıyla mümkün olan her ortamda, hatırlatmalar ve bilgilendirmenin yapılması gerekmektedir.

Bireysel Korumalar
Öncelikle maske, eldiven ve siperlik gibi gereçlerin kullanılmasının ardından, teknolojik gelişmelerle birlikte giyilebilir kalkanlar geliştirilmiştir. Çinli mimar Sun Dayong’un tasarladığı virüsten korunma kalkanı UV ışınları kullanarak kendini sterilize ediyor. Bireysel kalkanlar özellikle fuar alanları gibi  kalabalık sirkülasyonlar oluşan alanlarda kullanılabilir.

Kamusal Açık Alanlarda Yeni Düzenlemeler
Pandeminin getirdiği kısıtlamalar, açık alanlara ve doğa ile ilişkiye duyulan ilgiyi artıracaktır. Uzun zaman evde kalınan dönemde, yeşil alanlar özellikle büyük kentlerde apartmanlarda yaşayan çoğunluğun arzulayıp da erişemediği alanlar oldu.  Pandemi sonrasında kullanıcıların, doğa ile yakınlaşmak adına konut değişikliği yapmaları , hatta şehir dışına taşınmaları dahi söz konusu olabilir. Bugüne kadar şehir dışında yaşamak, iş yerine veya eğitime erişim sıkıntısından dolayı tercih edilmiyordu. Ancak uzaktan çalışma seçeneğinin hayatımıza girmesi ile, kullanıcılar tercihlerini bu yönde yapabilirler. Öte yandan, şehirlerin kalabalık hayatlarına kısmen devam edeceği de bir gerçek. Devam eden bu yeni normal hayatta doğaya erişimin kestirme yolları üzerine tasarımlar yapılmalıdır. Özellikle düşey mimari bu yönde evrilmezse, yakın gelecekte pek çok plazanın, rezidansın boşalacağını öngörmek mümkün.

Kamusal açık alanlarda sosyal mesafeyi korumak için yeni projeler tasarlanıyor. Avusturya merkezli stüdyo Precht’in önerdiği “ Parc de la Distance” , peyzajın bir araya getirici etkisinin yanı sıra ayırıcılığından da faydalanmış (19).  Doğa ile kurulan geleneksel ilişki, bitkilerin sınırladığı  boşluklarda, gölgelerde bir araya gelmek üzerine  kurulmuştu. “Parc de la Distance” tasarımının arkasında yatan fikir, temelde insanların 20 dakika boyunca hareket edecekleri,  bunu yaparken giriş ve çıkış noktalarının tanımlanmış olmasının da yardımıyla, karşılaşma ihtimalini en aza indiren  bir labirent üzerine  kurulmuş. Sabit konumda 1,5 m olarak tanımlanan sosyal mesafenin hareket halindeki kullanıcılar arasında artması, tekli yürüyüş parkurlarının tercih edilmesini sağlayabilir.

Hollanda merkezli Shift Architecture and Urbanism, yiyeceğe erişmenin pandemik dönemde en önemli ve riskli eylemlerden biri olduğunu fikri ile , kent içine yayılan mikro ölçekte pazarlar kurulmasın öneriyor.

Online alışveriş,  süper marketlerin yerine geçmede başarılı bir rol üstlense de taze gıdaya erişim konusunda pazarların yerini alması mümkün görünmüyor. Paketlenmiş gıdalar belli bir standart sunuyorlar ama taze gıdada standart yakalamak oldukça zor. Bu nedenle açık pazarlar, gelecekte de yeni çözümlerle hayatımıza dönmek zorunda.

Bu öneri ile insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için uzak bir mesafe kat ederek, zaman ve enerji kaybetmelerinin önüne geçilmesi, kent içi trafiğinin azalması ve daha az insanla karşılaşılması sağlanabilir. Haftanın iki günü açılmak yerine sabit pazara dönüşmeleri fikri, hem ürün hem kullanıcı sirkülasyonunu artıracaktır. Pandemi süresinde Hollanda’nın pandemi merkez eyaleti olan Brabant’da sabit pazarların kapatılmamış olması, temel gereksinimlerin karşılanması açısından önemli bir örnek. (20)

Mikro pazarların kurulması fikrinin hayata geçmesi için meydanlar kullanılabileceği gibi, eğitim kurumlarının bahçeleri, otoparklar ve parklar kullanılabilir. Taze gıdaya erişim olanağının artırılması ve eşitlikçi erişim, ekonomik olarak toplumsal kalkınmaya da katkı sağlayacaktır

Sonuç
Dünya Sağlık örgütü ve Harward Üniversitesi, Covid- 19 pandemisinin bütün dünyada yaşamı yavaşlatan, sektörlerin bir kısmını tamamen durduran kısıtlamaların aşamalı olarak kaldırılacağı raporlarını yayınlıyor. Bu geçişler sırasında 2. ve 3. dalgaların oluşabilme ihtimalleri de gündemde.

İçinde olduğumuz kriz ortamı, insanların can sağlığı kadar mevcut kaynakların da korunmasını ve sistemin devamlılığını da korumak zorunda. Her gün vaka sayısı ile beraber , önlem ve mücadele ile ilgili çalışmalar da artıyor.

Bu yazıda ele alınan yapısal, donanımsal ve operasyonel düzenlemeler, yeni çalışmalarla beraber zenginleşecek, insan hayatının korunmasına katkı sunacaktır.

Önümüzdeki normal süreçlerde, Covid-19 pandemisi tamamen ortadan kalksa bile, toplumsal farkındalık sürecektir. Sonuç olarak  insanın yer aldığı tüm mekanlarda sağlık daha önemli bir konuma erişecektir.

Kaynaklar

  1. https://www.alvaraalto.fi/en/architecture/paimio-sanatorium/
  2. Raumpilot Grundlagen, Wüstenrot Stiftung Und Des Karl Krämer Verlags, Ludwigsburg/ Stuttgart, 2010.
  3. https://www.dezeen.com/architecture/
  4. https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMc2004973
  5. Highly efficient antiviral and antibacterial activities of solid-state cuprous compounds , August 2012 Journal of hazardous materials 235-236:265-70
  6. https://cebraarchitecture.dk/project/experimentarium/
  7. https://www.whatdesigncando.com/stories/hand-washing-stations-africa/
  8. http://aviointeriors.it/2020/press/janus-seat/
  9. https://www.layrddesign.co.uk/post/social-distancing-in-the-workplace
  10. https://www.cdc.gov/niosh/topics/aerosols/pdfs/Aerosol_101.pdf
  11. https://www.huaweiupdate.com/huawei-launched-a-contactless-smart-elevator-solution/
  12. https://www.sonarax.com/touchless-access-control-with-ultrasonic-keys
  13. https://www.sonarax.com/touchless-access-control-with-ultrasonic-keys
  14. https://zhuanlan.zhihu.com/p/46189463
  15. https://www.yankodesign.com/tag/door/
  16. https://unimaxsupply.com/equip/sinks/footvalve.htm
  17. https://www.frameweb.com/retail-design-post-covid-19
  18. http://www.penda-china.com/
  19. https://architizer.com/blog/inspiration/stories/studio-precht-social-distancing-park/
  20. https://www.shift-au.com/projects/hyperlocal-micromarket/