Beatified Restituta Kilisesi

Mimari Tasarım
Atelier Štěpán

Tasarım Ekibi
Marek Jan Štěpán, Vanda Štěpánová, František Brychta, Jan Vodička, Martin Kopecký

Proje Yeri
Lesná, Çek Cumhuriyeti

Tamamlanma Tarihi
2020

Proje Alanı
1.220 m²

Fotoğraflar
BoysPlayNice

Atelier Štěpán tarafından tasarlanan Beatified Restituta Kilisesi, gereksiz görsel ve duyumlardan arındırılmış, kolayca algılanabilir temel geometrilere sahip formuyla kullanıcıların günlük hayatın koşuşturmasından uzaklaşıp kendilerini hatırlayabilecekleri, fiziksel deneyimin ötesinde manevi bir odak noktası oluşturuyor.

Mimar Marek Jan Štěpán’ın düşüncelerini 30 yıldır meşgul eden bu kilisenin inşa edilme fikri ilk olarak 1968’in rahat atmosferinde ortaya çıkmış ve 50 yıl sonra gerçekleştirilmiş. Bulunduğu konumdan yaklaşık 1,5 km uzakta doğmuş Marie Restituta’ya adanan ilk kilise, kutsal mahallenin bulunduğu arsa üzerindeki dikdörtgen bir platoda inşa edilmiş.

Čertova Rokle vadisinin ağzında, konut bölgesinin yüksek apartmanlarla kaplı merkezinde yer alan kilise, büyüklük bakımından onu çevreleyen bloklarından ayrışan, farklı bir ölçeğe sahip, ifade açısından basit, temel geometrilere sahip ve kolayca okunabilir şekilde tasarlanmış.

Tasarımda, kilise, kule ve Zdeněk Bureš tarafından tasarlanan manevi merkez olmak üzere üç temel kütle bulunuyor. Dikdörtgen merkez, üçgen kule ve dairesel kilise, üç temel geometrik şekli temsil ediyor.

Kilise, yeryüzü ve geçiciliği ifade eden karenin aksine, cennet ve sonsuzluğun sembolü olan dairesel plana sahip. Dairesel form aynı zamanda İsa’nın Havarilerle masada oturarak yediği yemekle kilisedeki çağdaş ayin anlayışının temsil edildiği Son Akşam Yemeği eserine atıfta bulunurken diğer yandan toplu konut alanında bir durak oluşturarak insanların günlük koşuşturmadan kaçabileceği, dinlenebileceği ve kendilerini hatırlayabileceği manevi bir odak noktasını temsil ediyor.

Yapıdaki tapınak bölümü, kilisenin sol tarafında, yukarıdan aydınlatılmış yüksek bir apsis içinde yer alıyor. Kilise duvarı, Kudüs tapınağı perdesindeki yırtığa gönderme yapan üçgen bir açıklıkla yırtılmış. Kilisenin içi Tanrı ile iletişim sağlayan bir iç evren oluşturarak ziyaretçilerin, anne karnındaymış gibi güvende ve dış dünya tarafından rahatsız edilmediklerini hissetmesini amaçlanmış.

Tasarımda cennetin Lesná’nın üzerinde olduğuna dair mecazi fikir, çatının altındaki kiliseyi kapsayan renkli dairesel pencereyle somutlaştırılmış. 80 metre uzunluğundaki pencerede Tanrı ile insanlar arasındaki sözleşmenin sembolü olan gökkuşağı resmedilmiş. Dairesel gökkuşağı, genellikle yüksek irtifadan, uçaklardan gözlemlenebiliyor.

Yapının yumuşak ve gösterişli hatları, çatıdaki dairesel pencereden gelen ve sert gölgeler oluşturmayan dolaylı, yumuşak gün ışığıyla yıkanan bir iç mekan oluşturuyor. Yapının çatısındaki pencereler geniş bir çıkıntının arkasına gizlenerek ışığın kaynağı örtülü hale getirilmiş. Kaynağı görünmeden kilisenin içine düşen ışık, fiziksel deneyimin ve Tanrı’nın varlığının ötesinde dünyanın varlığını temsil ediyor.

Tanrı’nın dokunuşunun sembolize edildiği büyük bir parmak izine benzeyen asimetrik kubbe, ahşap plakalardan yapılmış bir matrise yerleştirilmiş. Kiliseden daha uzakta olan kulenin üçgen formlu planı, kilisenin içinin dışarıdan göründüğünden farklı algılanmasını sağlıyor. Kulenin kiliseye bakan cephesinde çanın bulunduğu sarı renkte ve Brno şehir merkezine bakan cephesinde kırmızı renkte kare açıklıklar bulunuyor.

Kule, hem dikey hem de yatay olarak tasarlanarak bir roket gibi sadece cennete işaret eden geleneksel kulelerden ayrışarak Tanrı’yla insanlar arasındaki ilişkiyi temsil eden kiliseyi işaret ediyor. Çevresindeki bloklarından yüksek olmasa da 31 metre yükseklikteki kuleyle, yerel bir hakimiyet sağlanmış.

Kuleden geçen çelik spiral merdiven yukarıdan bakıldığında kilise kubbesinin şeklini ve renk şemasını hatırlatıyor. Kule üzerinde Mikulčice Arkeopark’ındaki Büyük Moravya döneminden kalma arkeolojik kazılarda bulunan ve ışık ve hayat anlamındaki haç şeklindeki “FOS ZOE” işareti yazılmış.

Yapının malzemesi, çoğunlukla çevredeki bloklarda kullanılan beton malzemeyi takip ediyor. Beton malzeme, ayırt edici renkli unsurlarla tamamlanmış. Somut ve sade bir yaklaşımla yapıya görsel ya da anlamsal olarak aşırı yüklenmeyerek çağdaş bir algı oluşturulmuş. Kilise, kullanıcıların da talep ettiği gibi çevre dostu tasarlanmış. Isıtma, toprak kaynaklı bir ısı pompası ile sağlanıyor.