Özel Bir Kurumsal Hatıra

Prof. Dr. İhsan Bilgin

Yüzyıl Ortasından Sonuna
2000’lerin İTÜ Mimarlık Bölümü yönetimi, başarılı mezunlarına şık bir jest yapmış. Alışıldık bir yazılı belgeyi diploma eki olarak vermek yerine, eski bir mezunun isme hitaben mesajını vermişler. Bilgi Üniversitesi’nin genç hocalarından Bilge Bal’a, yarım yüzyıl öncenin mezunu Doğan Tekeli’ninki düşmüş. Ne kadar kıymetli bir hatıra olduğu gözlerinin parlayışından belliydi.

Okuldan Ofise
Atölye odaklı eğitim alınan başka disiplinlerde olduğu gibi mimarlıkta da mezuniyet önemli bir dönüm noktasıdır. Ama değişen; yapılan işin esasından ziyade bağlamına ilişkindir. Okulda müfredatın ilgili aşamasına uydurulmuş bir programdan mimari proje üreten öğrenci artık eğitim pratiği bağlamındaki işleviyle tanımlanmış bir programla çalşmak yerine, süregiden sosyal hayata ve doğal/yapay çevre bağlamına eklemlenecek bir programla meşgul olmaya başlamıştır. Muhattabı artık hoca değil, programın sahibidir. Belediye vb. kurumlar ve ilgili yasal/prosedürel şartlar ile sektörün verileri artık ilk tecrübeyi pekiştirmek üzere gözetilecek değil, harfiyen uyulacak tavizsiz sınırlardır. Diplomalı mimar önündeki projeyle  artık okulda veya evinde değil, bürosunda sabahlayarak aralıksız meşgul olmakta, fikrini meslektaşlarına ve diğer muhattaplara benzeri  söylem ve argümanlarla anlatmayı sürdürmektedir.

İfademin ima etmiş olabileceği kadar sabit bir süreç değil tabii, koşullar değişiyor. Tekeli ile hitap ettiği Bal arasında yarım yüzyıl ve iki kuşak var. Ben de o kurumun mezunu olarak birer çeyrek yüzyılla aralarında yer alıyorum. Bu arada dünya ve koşullar hem birkaç kere değişti, hem de kimi özelliklerini ısrarla korudu.

Tekeli bu değişim ve değişmeme hikayesinden payına düşenleri, biri mesleki pratiği, diğeri özel yaşantısı ağırlıklı iki ayrı anı kitabı olarak yayınladı. Geçen yüzyılın tarihine ışık tutan sürükleyici ve ufuk açıcı belgeler olarak bulundurulup feyz alınmalı.