Ölçeğimiz Şaştı

Prof. Dr. Şengül Öymen Gür

Bauhaus’un öncelikleri; mekan kavramı, yapıda ölçü, taşıma ekonomisi, iskelet sistemine geçişin olanaklarından yararlanma ve geliştirme, geniş açıklıklardan yararlanarak içeriye daha bol ışık alma olanaklarının araştırılması, yapı gereksinmesini az masraf ve çaba ile karşılama arzusu sonucu ölçü/ölçek birliği (modüler koordinasyon) ve standartlaşma, yapımın rasyonelleştirilmesi yoluyla ekonomi sağlama, benzer amaçları olan donatıların çok sayıda üretiminin gerçekleştirilmesi ve bunu sağlayacak makineleşmenin öngörülmesi (homojen, seri ve özenli üretim), tasarım-üretim iş birliği ve sonucunda Bauhaus nesne tasarımlarındaki olağanüstü güzellik! Fonksiyonalizmin tek başına yeterli sayılmaması, tasarlanan nesnenin ruha da hitap etmesinin ve güzel olarak algılanmasının sağlanması gibi çok önemli paradigmalar da vardı (Gropius, 1935).  Bunların her birini burada etraflıca açıklamam olanaksız. Bu yazıda ölçü/ölçek üzerinde duracağım.

Mimari mekan, insan varlığının ve gereksinmelerinin değişkenleriyle belirlenen dinamik bir yapıdır. Maurice Merleau-Ponty (1945)’den sonra mekan algı ve bilişinin salt akıl yoluyla değil, bedenle de kavranan duyumsal nitelikleri olduğu kabul edilir. Buna bağlı olarak, bedenin mekanla kurduğu deneyimsel ilişkilerin dokunsal/duyumsal olarak kavrandığı gerçeği mekanın tasarımında önemli bir boyut olarak ortaya çıkar. Bu denli karmaşık bağlantılar içinde varlık kazanan mekanın ölçüsü nedir, nereden çıkar, nasıl hesaplanır? Bu konuya yanıt ararken mimari mekanın oluşturulmasındaki ölçü kavramının tarihsel evrimine bakmak gerekir.

Rönesans mimarisinde bedenle kurulan analoji mimari üretime çağlarca egemen olmuş bir mimesis yaklaşımıdır ve bundan Antropomorfizm olarak söz edilir. Modern mekanın kurgusu rasyonel düşünce, matematik ve geometrik düzen ilkelerine dayandırılmıştır. İnsanın biyolojik ve zorunlu faaliyetlerini göz önünde bulunduran modern mimarlar, zamanın zor ekonomik koşullarının da baskısı altında, insan boyutlarını ve insanın minimum alanda hareket kabiliyetini esas alarak Ergonomik ilkeleri araştırmış, insan etkinlikleri ve boyutları konusunda standartlar ortaya koymuşlardır. 1960’lar sonrasında başlayan çevre-davranış araştırmaları, kültür, etnik grup, cinsiyet, yaş ve eğitim gibi verilere bağlı olarak esneklik gösteren sosyal-kültürel boyutları ön plana çıkarmıştır. Proksemiks konusunda ölçülebilir bilgiler önermiş, böylece mimarlıkta “standartlar” olgusu bir esneklik kazanarak daha kapsamlı, göreceli ve duyarlı bir hale gelmiştir (Gür, 1996).

İyi ve deneyimli bir mimar antropometrik ve ergonomik ölçüleri ezbere bilir. İyi, deneyimli ve duyarlı mimar proksemik ölçüleri ya bilir ya da sezer. Ancak iyi, deneyimli ve ayrıca duyarlı mimar bugünün getirim ekonomisine teslim olmuş mimari praksis karşısında bir şey yapamadığı için sonuca bakar ve acı çeker. 

Bina gerçekliğine tarafsız bir biçimde bakmak zor. Ama bakabilirsek, kentlerin yeni iş ve ticaret bölgelerinin, yarışan devlerin dikkat çekme, en yüksek ve en ileri teknolojik olma güdülerini belki anlayabiliriz. Ancak, biz sıradan insanların kamusal-sosyal alanının ve konut bölgelerinin ölçeğinin şaşmasını anlamak çok zor. Üstelik bu durum yaşam alanlarımızı istenmeyen ölçüde değiştirerek sosyal mekanlarımızı tanınmaz hale getirirken kent tarihini de silip süpürüyor.  Kasıtlı mı? Onu bilemem.

Diğer yandan, New York yükselirken Çin Mahallesi yerli yerinde; Şangay’da yapımı tamamlanmakta olan yeni merkez yüksek bütçesiyle akılları sarsarken Şangay’ın geleneksel çarşısı yerli yerinde. Üstelik binlerce yıllık  (Resim 1, 2, 3). 

Resim 1. Şangay’ın yeni merkezi (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

Resim 2. Şangay’ın yeni merkezini eski mahallelerden ayıran sınır elemanı (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

Resim 3. Şangay’ın binlerce yıllık çarşısı (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

Ona sadece çok nazikçe, anlayışla ve insan ölçeğine saygı duyarak dokunabilirsiniz (Resim 4).

Resim 4. Şu duyarlılığa ve ince işe hayran olmaz mısınız? (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

Seul’de Hadid’in Dongdaemon’una inat, duruyor eski sokaklar… Aile kavramı durdukça duracak gibi de görünüyorlar (Resim 5). 

Resim 5. Seul’de bir geleneksel sokak (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

La Défense, Paris’e asla katılamayacak. O ötede! (Resim 6). Oysa biz aldırmayız! İnsan nedir, nasıl sosyalleşir umurumuzda olmaz. Ölçek de anımsamıyoruz, hiç bir kıtanın mimarlık tarihinden (Resim 7). Erzurum Demireller Mahallesi insan ölçeğini unutanlar için bir ders bırakmış kent tarihine-unutanlar bakıp anımsasın diye (Resim 8). 

Resim 6. La Défence-Paris (URL 1).

Resim 7. Osmangazi TOKİ Blokları, Bursa (Fotoğraf: Şengül Öymen Gür).

Resim 8. Ölçeği anımsamak: Erzurum Demireller Mahallesi (Fotoğraf: Ayhan Karadayı).

Göz göz olsa da doğanın-kentin yüreği en derine vururuz kazmayı-küreği (Resim 9). Trabzon kentinin mahalleleri sayısız tünel ve otoyolla ayrılmış. Kimse evini bulamıyor! Ne bilir ki şehircilik profesörleri? Ölçeği de biz bilir, biz yönetiriz…

Resim 9. Karadeniz’in Boztepeleri bana göre doğal sittir. (URL 2).

Kaynaklar

  • Gropius, W. (1967) [1935] Yeni Mimari ve Bauhaus. Erdem ve Özgönül Aksoy (çev.).  İstanbul: Mimarlar Odası İstanbul Şubesi. 
  • Merleau-Ponty, M. (2002) [1945] Phenomenology of Perception. Londra: Routledge. 
  • Gür, Ş. Ö. (1996) Mekân Örgütlenmesi. Trabzon: Gür Yayıncılık.
  • URL 1. https://commons.wikimedia.org/wiki/File:La_D%C3%A9fense_vue_depuis_la_Tour_Eiffel.png
  • URL 2. https://www.sabah.com.tr/trabzon/2020/09/02/trabzonda-boztepe-tunelinin-yapimi-suruyor