Mimarlıkta Mobilite Kavramı
Dr. Öğr. Üyesi Seval Özgel Felek
Taşınabilen, hareket edebilen, sökülüp takılabilen; yani demonte edilebilen anlamları mobil kavramının karşılığıdır. Hareket edebilen, taşınabilen mekânları mobil mekân olarak; bir araç yardımıyla taşınabilen ya da kendisi hareket halinde olan ve aynı mekânda sabit olarak bulunmayan yapıları ise mobil yapılar olarak tanımlayabiliriz.
Mobilite ise çok yönlü bir kavramı anlatmaktadır, sadece fiziksel bir durumu değil zihinsel ve teknolojik gelişmeyi de kapsamaktadır. Fiziksel hareketi meydana getiren olgular mobiliteyi yer değiştirmeye dayanan fiziksel bir eylemden çıkartarak günümüzde her alanda karşılaştığımız sosyal bir olguya dönüştürmektedir. Günümüzde sürekli ve hızlı bir şekilde gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde daha esnek çalışma ve yaşam biçimleri ortaya çıkmaktadır (Clews ve Henry, 1997).
Evrimsel anlamda çok uzun zaman önce, varlığımızın hareket ve adaptasyon kabiliyetimize dayandığı bir zaman vardı, aslında hayatta kalmamızı bir tür olarak buna borçlu olduğumuzu söyleyebilmekteyiz (Kronenburg, 2007). İnsanlık barınma tarihi kadar eski olan taşınabilir ve mobil yapı anlayışı, doğada hayatta kalmak için sürekli yer değiştiren insanın barınma eylemini kendi yanında götürebildiği nitelikte oluşmasına sebep vermiştir. Yerleşik düzene geçilmesiyle yüzyıllar boyunca stabil mimarlık etkin olmasına rağmen, günümüzde değişen yaşam koşulları ile mobil mimarlık tekrar yeni bir yaşam kültürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçebe yaşama dönüş olarak nitelendirilebilen bu süreç, çağın getirdiği yeniliklerin tekrardan yorumlanmasıyla geçmiş göçebe kültürlerin yerleşme formları günümüz teknolojileriyle yeniden tasarlanmaktadır (Kronenburg, 2003). Yerleşik yaşama geçildikten sonra da savaşlar, afetler ya da sefalet koşullarından kaynaklı olarak yaşam hareketli ve esnek olarak kabul edilebilmektedir. Savaş başladığında, ekinler zarara uğradığında ya da toprak sahiplerince zulümle karşılaşıldığında yaşam alanını terk edip, başka bir yerde yeniden kurulabilecek nitelikte bir yerleşme anlayışı bu dönemde de devam etmektedir (Siegal, 2002).
Günümüzde ise Gestalten’a göre hareketlilik, geleneksel değerlerden ve coğrafi kısıtlamalardan bağımsız yeni bir özgürlük biçimini oluşturmaktadır. Böylece dünyanın bir noktasında ortak bir ofiste altı ay çalışıp sonraki altı ay boyunca başka bir noktada çalışmaya olanak sağlayan yeni bir yaşam tarzına dayanmaktadır. Oluşan bu yeni eğilim, göçebe ve ileri teknolojiyi barındıran bir yaşamı kolaylaştıran ürünler ve mekânlar tasarlanmasını sağlamıştır (Gestalten, 2015). Mobil konut yirminci yüzyıl boyunca hem uygulayıcılar hem de teorisyenler için bir oyun sahası haline gelmiştir. 1920 yılında, Le Corbusier, bir Fransız uçak üreticisi için hangarlarını mobil evler inşa etmek için kolaylıkla dönüştürebileceğine dair bir yazı kaleme almıştır. Evlerin, üretim bantlarında hızlıca üretilebilen parçalar haline getirilerek, Ford nasıl araba parçalarını üretiyorsa, evler için de aynısının yapılabileceği fikrini ortaya atmıştır (Cordescu & Kronenburg, 2002).
Esnek mimari olarak da adlandırılabilen bu dönüşüm, ömürleri boyunca değişime kolayca yanıt vermeyi amaçlayan binalardan oluşmaktadır. Esnek mimarlık yeni bir fenomen değil, insanın yaratıcılığını geliştiren, yaratıcı becerilerle birlikte gelişen bir yaşam formudur. Bu tasarım formuyla kullanımı daha uzun süre olan, amacına daha uygun, kullanıcının deneyimini ve müdahalesini içinde barındıran bir yapı ortaya koymaktadır. Esnek binalar, kullanımının, işletilmesinin veya lokasyonunun değişen durumlara cevap verebilmesini sağlamaktadır. Durgunluktan, stabiliteden ziyade, adapte olabilen mimaridir. Disiplinler arası ve çok işlevli bir tasarım biçimidir (Kronenburg, 2007).
Küçükerman’a (1995) göre taşınabilir mimarlık yapıyı teşkil eden parçaların kolaylıkla birleştirilerek inşa edilmesi gerekliliğinden bahsetmektedir. Parçaların kalıcı bir temel üzerine, modüler biçimde yerleştirilmesini taşınabilirliğin bir ölçütü olarak değerlendirmektedir. Zenger’e (2010) göre mimarlık tarihi boyunca mekânlar kemerler, tonozlar ve kubbelerle örtülürken modernleşmeyle beraber yapıda hafiflemeyi sağlayan membran mimarisine kadar değişen bir teknolojinin hakimiyetinden bahsetmektedir.
Mimarlık tarih boyunca insanların bulunduğu dönemdeki ihtiyaçları doğrultusunda hizmet vermiştir. Artan çalışma temposu, rekabet gibi nedenlerle iş ve özel hayat sınırları ortadan kalkmaktadır; böylece daha esnek ve değişken bir yaşam biçimi hüküm sürmektedir. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, sosyal nedenlerle aile yapısındaki değişimler daha bireysel ve yere bağımlı olmadan bir yaşam biçimi oluşturmaktadır. (Kronenburg, 2002).
Bu sebeple, teknolojiye dayalı yeni göçebe yaşam anlayışı bir model olarak insanların karşısına çıkmaktadır. Kronenburg’un ve Gestalten’ın “yeni göçebe yaşam” olarak adlandırdığı mobil yaşam insanların ani ve değişen ihtiyaçlarına, pek çok alanda hızlı ve pratik çözümler önermektedir. Afet sonrası hızlı ve geçici çözümleri, kültürel ve ekonomik sebeplerle dönemsel olarak ortaya konan çözümleri ya da kişisel tercihlerle yeni bir göçebe yaşam çözümleri olarak ele alınabilmektedir. Eğitim, eğlence, alışveriş ve sağlık gibi hizmetleri yere bağımlı olmayan mekânlarla ihtiyaç durumuna göre kullanıcılara ulaşmaktadır. İsmi mobil, esnek, taşınabilir olarak farklı isimlerle ele alınsa da hepsi aynı mantığa hizmet eden kavramları ortaya koymaktadır.
Dünyadan Örnekler
Tricycle House and Tricycle Garden
Tasarımcı: People’s Architecture Office (PAO) + People’s Industrial Design Office (PIDO)
Boyutları: 3581x1440x2502 mm
Yapım Yılı: 2012
“2012 Get It Louder” sergisi için People’s Architecture Office (PAO) ve People’s Industrial Design Office (PIDO) tarafından tasarlanan “Tricycle House and Tricyle Garden” yani “Üç Tekerlekli Ev ve Bahçe” konsepti bir prototip olarak hazırlanmıştır. İnsan ve kamusal alan arasındaki geçici ilişkiyi irdeleyerek bir gelecek yaşam formu önermektedir. Şebeke dışı bir yaşama izin veren, evdeki tüm olanakları minimum mekânda sağlayabilen bir yapıdır. Lavabo, ocak, küvet, su deposu, yatak, yemek masası ve tezgâhtan oluşan ve birbirine dönüşebilen mobilyalardan oluşmaktadır. Evle ortak olan bir bahçe kullanımı da önermektedir ve bu bahçede ağaç ve sebze dikilebilmesini de öngörmektedir.
Polipropilen malzeme kullanılarak CNC’de kesilerek hazırlanmıştır. Malzemenin yarı saydam olması da gündüz güneş ışınlarını, gece ise sokak lambalarının aydınlatmasını kullanarak iç mekânın her zaman iyi aydınlanmasını sağlamıştır (URL-1).
The Small-Coal-Man’s Tiny Travelling Theathre
Tasarımcı: Aberrant Architecture
Yapım Yılı: 2012
İngiliz tasarım firması Aberrant Architecture tarafından geliştirilen seyyar tiyatro aslında 1678 yılında Thomas Britton tarafından tasarlanan mini eğlence mekânının yeniden kavramsallaştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Tiyatro ilham alınan tasarıma çok benzer bir şekilde inşa edilmiştir: İç mekânda üretilen müziğin büyük bir ses hunisi yardımıyla dışarıda toplanan kalabalığa dağıtılmasını sağlamaktadır. Küçük müzikal toplulukları ve izleyicileri performans alanına çekebilen tekne kulplu bir sahne kapısı ile tasarlanmıştır. Yapının iç hacmi sınırlı olsa da samimi bir konser deneyimi yaşatmayı amaçlamaktadır. Clerkenwell Designweek 2012’de serginin bir parçası olarak yer almıştır ve Londra sokaklarında karavan minibüs yardımıyla taşınarak dolaşmıştır (URL-2).
De Markies
Tasarımcı: Eduard Böhtlingk
Yapım Yılı: 1986 (Tasarım)-1995 (Üretim)
Boyutları: 2.20×4.40×2.90 m (katlanmış hali), 6.60×4.40×2.90 m (açılmış hali)
1986 yılında geçici yaşam yarışması için tasarlanmış ve 1995 yılında üretilerek Rotterdam Tasarım Yarışması’nda “Kamu Ödülü” almıştır. Bir karavan ya da mobil ev olarak tasarlanan “De Markies” açıldığında boyutlarının üç katına çıkmaktadır. Yan duvarlar açıldığında yaşamak için yeni iki bölge oluşturmaktadır. Bir tarafı oturma odası/teras gibi güzel havalarda açık bırakılabilen şeffaf bir tente ile kaplıdır. Merkez alanı mutfak, yemek ve banyoyu barındırmaktadır. Mobilyalar iç mekân için özel tasarlanmış ve kısmen katlanabilmektedir. 2002 yılından beri Vitra’nın “Living in Motion” adlı sergisinin bir parçası olarak hareket halindedir (URL-3).
Refuge Wear
Tasarımcı: Studio Orta
Yapım Yılı: 1992-1993
Boyutları: 125x125x125 cm
Daniel Sibony’nin mottosu olan “Bir mekânda yaşamak, onu bir bedene asimile etmektir” sözünden yola çıkarak Studio Orta tarafından bazı evsiz insanlarla birlikte geliştirdiği bir projedir. Bireyin minimum bir kişisel alana ihtiyaç duyması gerekliliğinden etkilenerek, yoluna devam etmeden önce durabileceği temel bir rahatlık sağlayan geçici bir sığınak tasarlamayı hedeflemiştir. Hem meditasyon nesnesi olarak tasarlanmıştır hem de evsizlerin topluma yeniden kazandırılması amacını daha dokunaklı bir şekilde ele almaya çalışmıştır.
Kıyafetlerden bahsetmek tasarımcı için çıplaklık bilincinden kendi farkındalığına doğru giden bir yolu tanımlamaktadır. Giysileri giyenin doğasına yabancı nesneler olarak değil temel gerçekliğini anlattığını varsaymaktadır (URL-4).
Blobvb3
Tasarımcı: dmvA (David Driesen, Tom Verschueren, Thomas Denturck)
Yapım Yılı: 2009
Boyutları: 20 m2
XfactorAgencies ofisi için dmvA tarafından tasarlanan mobil birim aslında yerel bina yönetmelikleri tarafından reddedilmiştir. Bu uzay yumurtası olarak tasarlanan yapı, kişinin ihtiyaç duyabileceği tüm gerekli eşyaları barındırmaktadır: Banyo, mutfak, aydınlatma, bir yatak ve eşyalarınızı saklamak için birkaç niş. Burun kısmı otomatik olarak açılabilmektedir ve bir çeşit sundurma görevi görmektedir. Bu mobil üniteyi ofis, misafir odası, resepsiyon, bahçe evi veya istenilen bir amaç için kullanılabilmektedir. Boyutları büyük bir karavan olarak tasarlanmıştır, polyester malzeme kullanılmış ve istenilen herhangi bir noktaya taşınabilmesi için oluşturulmuştur (URL-5).
New Mobile Space
Tasarımcı: GLA ve LB of Camden
Yapım Yılı: 2008
Gelecekteki öğrenme ortamlarını araştıran 30 pilot projenin DfES insiyatifinin bir parçası olarak GLA ve LB of Camden tarafından geliştirilen genişletilebilir prototip bir mobil sınıftır. Standart bir düz yataklı kamyonun arkasından teslim edilen kapsül, tek bir açık alanla geniş bir alan oluşturacak şekilde uzanmaktadır, üst kat aydınlatması ve rampa girişiyle sürekli olarak tavandan aydınlatılmaktadır. Konsept esnek bir tasarıma ve yenilikçi ve hızlıca değiştirilebilen bir kapasiteye sahip, inovatif bir yapıdır. Sınıflar ihtiyaçlara göre teknolojik donanımlara sahiptir. 2008 yılında RIBA ödülünü almıştır (URL-6).
Halley VI Research Station
Tasarımcı: Faber Maunsell ve Hugh Broughton Architects
Yapım Yılı: 2012
Halley VI Research Station, küresel iklim, iklim duyarlı bir bölgede atmosfer ve uzay hava gözlemi için uluslararası olarak önemli bir platformdur. Weddell Denizinde yüzen bir buz rafına inşa edilen Halley VI, dünyanın ilk yeniden yerleştirilebilen araştırma tesisidir. Bu ödüllü ve yenilikçi araştırma istasyonu, bilim insanlarına en son teknolojiye sahip laboratuvarlar ve yaşam alanları sağlıyor. Bu sayede iklim değişikliği ve deniz seviyesinden yükselen uzay havası ve ozon deliğinden gelen küresel sorunların incelenmesine olanak tanıyor.
Merkezi kırmızı modül, yemek ve sosyalleşme için ortak alanları içerirken, mavi modüller konaklama, laboratuarlar, ofisler, jeneratörler, bir gözlem platformu ve diğer tesisler sağlar. Halley VI’de ayrıca bir kar pisti vardır ve birçok bilim aktivitesini desteklemektedir.
Haziran 2004’te Halley VI için yeni bir tasarım sağlamak amacıyla RIBA Ödülleri ve İngiliz Antarktika Araştırması tarafından bir mimari tasarım yarışması başlatılmıştır. Yarışmaya birçok mimari ve mühendislik firması proje hazırlamıştır. Faber Maunsell ve Hugh Broughton Architects tarafından kazanan tasarım Temmuz 2005’te seçilmiştir.
Halley VI, Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde, Güney Afrika konsorsiyumu tarafından inşa edilmiştir. 8 modül olarak monte edilen toplam 26 modüler konaklama kapsülü eklenmiştir, bu da 32 kişiye tam hizmet vermiştir. İlk bölümler Aralık 2007’de Antarktika’ya gönderilmiştir. Halley VI’nın yanına monte edilmiş, ardından birer birer 15 km sürüklenerek yeniden bağlanmıştır. Halley VI İstasyonu resmi olarak 5 Şubat 2013 tarihinde Antarktika’da açılmıştır. İskoçya’dan bir film yapımcısı olan Kirk Watson, kısa bir film için dört yıllık bir dönem boyunca istasyon binasını kaydetmiştir (URL-7).
Sleepbox
Tasarımcı: Mikhail Krymov, Aleksei Goriainov
Yapım Yılı: 2009 (tasarım) – 2011 (üretim)
Boyutları: 2.5 x 1.6 x 2.5-3 m: 4 m2
“Sleepbox” yani uyku kutusu 2009 yılında Mikhail Krymov ve Aleksei Goriainov tarafından tasarlanmıştır. Bulunulan ülkenin ya da şehrin yerlisi olmayan bir kişi sürekli kalacak bir mekândan ziyade birkaç saat dinlenmek için bir mekân arayışındaysa veya kalacak bir yer ayarlamamışsa, bu konforsuz duruma çare olmak üzere tasarlanan yapı, havaalanı ya da tren istasyonları içerisinde güvenlik ve hijyen sorunu yaşamadan konaklamayı sağlamayı amaçlamaktadır. Bir otel arayarak zaman kaybetmek yerine dinlenmeyi ve uyumayı sağlamaktadır. Tren istasyonları, havaalanı, sergi merkezleri, kamu ve alışveriş merkezleri hatta sıcak iklimlerde açık havada kullanılabilecek, bagajı bir noktaya bırakmadan dinlenmeyi sağlayacaktır. MDF, metal ve cam takviyeli plastikten yapılabilen; bir, iki veya üç yataklı bu yapılar saatlik belirli bir ücret karşılığı kullanıma sunulmaktadır. Dizüstü bilgisayar ve cep telefonu şarj cihazları için prizler ve havalandırma bulunmaktadır. Bagaj için alan yatağın altındadır ve her yatak bir komodine sahiptir. Genel aydınlatmaya ek olarak, led okuma lambalarına sahiptir. Pencereler, gizlilik için elektrikli panjurlar ile donatılmıştır. 2011 yılında ilk “Sleep Box” Moskova, Rusya’daki Sheremetyevo Uluslararası Havalimanı’nın Aeroexpress terminalinde kurulmuştur. Yolcuların ve büyük şirketlerin oldukça ilgisini çektiği için havalimanı içerisinde ve şehirde başka noktalarda da kurulması planlanmıştır (URL-8).
Snail Shell System
Tasarımcı: N55
Yapım Yılı: 2001
Boyutları: Çapı 153 cm, yükseklik 105 cm
“Snail Shell System” kişilerin hareket etmelerini, bulundukları yeri değiştirmelerini ve çeşitli ortamlarda yaşamalarını sağlayan düşük maliyetli bir sistemdir. Tek birim bir kişilik yer sağlamaktadır. Kişi birimi yavaşça hareket ettirebilir, teker gibi iterek içinde ya da üstünde yürüyebilir, su üzerinde kürek çekebilir, bir feribot ya da gemiye bağlanabilir. Düz bir yüzey üzerinde durabildiği gibi, göl, nehir, liman ya da denizde demirlenebilmektedir. Karaya, tarlaya, ormana da yerleştirilebilmektedir. Yer altına da gömülebilir ve sadece girişi açıkta bırakılabilir. Ünite, şehrin mevcut altyapılarına bağlanabildiği gibi özel ekipmanlar eklenerek kendi enerjisini de sağlayabilmektedir.
Yere gömülebilir, sadece girişi açığa çıkarır. Mevcut binalarda rahat bir alan olarak da işlev görebilir. Bazı birimler buluşabilir ve geçici topluluklar oluşturabilir. Ünite, telekomünikasyon hatları ve elektrik kabloları gibi mevcut altyapıya bağlanabilir (örneğin, sokak lambalarına bağlayarak). Özel cihazlar eklenirse, ünite kendi enerjisini sağlayabilir. Silindirik polietilen tanktan yapılmıştır. Tırtıl lastik parçaları ile sürüklenirken tank zarar görmeden daha kolay hareket ettirilmesi sağlanmaktadır. Hava girişi ve içerisine giriş çıkışı sağlayabilmek için bir kapak bulunmaktadır.
Üniteye bir kürek ve sintine pompası takılmıştır. Sintine pompası taze su elde etmek için kullanıldığı gibi içerideki suyu da boşaltmak için kullanılmaktadır. Tabanı yatak işlevi de gören köpük tabaka ile kaplanmıştır. İçerisinde tuvalet mevcuttur, malzemeler yanabileceği için yemek pişirimi ünite dışarısında yapılmaktadır (URL-9).
Red+Housing
Tasarımcı: Obra Architects
Yapım Yılı: 2009
Ulusal Sanat Müzesi’nde düzenlenen Sichuan depreminin yıldönümünü anmak için “Mimarlık için Acil Durum Diyaloğu” projesi bir acil konut prototipi olarak “Red + Housing” adıyla OBRA Architects tarafından tasarlanmıştır. Dünyanın herhangi bir yerinde doğal veya insan yapımı felaket bölgelerinde bir acil konut prototipinin geliştirilmesini içermektedir. Hayatta kalmanın kenarında yaşarken acil bir eylem planı olarak hızlı bir yanıt sunmaktadır. Görsel olarak bakıldığında planda haç şekli ve çatı kaplama malzemesi olan kırmızı rengiyle sığınak, acil durum ve yardımın sembolik olarak bir işaretini oluşturmaktadır. Örneğin, uçak ya da helikopterle yardım tedariğini sağlayabilmek için kolaylıkla tanımlanabilmektedir. Geçici acil konut olarak düşünüldüğünden su temini ve kanalizasyon gibi günlük olanakları sağlayamamaktadır. Sadece acil duruma odaklanmakta, hayatta kalmanın kenarında tabiri ile geçici yaşamı sağlamaktadır. Prefabrik olarak OBRA Architects tarafından tasalanan katlanabilir mobilyalar ile döşenebilmektedir. Bu ekstra parçalar “hayatta kalma konut kiti” olarak sahaya teslim edilebilmektedir. Konutun şekli, barınağın farklı işlevlere sahip alanlara bölünmesine izin vermektedir. Yatak/mutfak/oturma alanlarının sağlandığı aileleri barındırmak için kullanılabilmektedir. Alternatif olarak farklı yaştaki çocuklar için sınıflar, küçük çocuklar için kreşler, hastane olarak bile kullanılabilmektedir (Acharya, 2013 & URL-10).
Sonuç
Basitçe tanımlayacak olursak mobil yapılar hareket eden yapılardır. Hareket eylemini sadece fiziksel olarak ele almak doğru olmayacaktır. Hareketliliğin nedenini farklı biçimlerde ve farklı düzeylerde ele almak gerekmektedir. Sadece yapının kendisinin yerden bağımsız olarak bir noktadan bir noktaya hareket edebilmesi gibi tamamen sökülüp başka bir noktada kurulması da mobiliteye dahil edilmektedir. Bu anlayış insanlığın barınma tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. İnsan, doğada hayatta kalabilmek için sürekli hareket halinde olan ve barınağını yanında taşıyabildiği niteliklerde çözümlemiştir. Yerleşik düzene geçilmesiyle stabil bir mimarlık döneminin başladığı söylenebilmektedir. Yerleşik yaşama geçildikten sonra da savaşlar, afetler ya da sefalet koşullarından kaynaklı olarak da yaşam mobil bir hale gelebilmektedir. Savaş sonucunda, ekinler zarara uğrayıp yiyecek kıtlığı çekildiğinde ya da bir zulüm ile karşılaşıldığında da yaşam alanı terk edilip yeni bir yaşam alanı kurulabilmektedir.
Ancak günümüzde değişen yaşam koşulları, teknolojik gelişmeler sonucunda göçebe yaşama dönüş süreci oluşmaktadır. Geçmiş göçebe yaşam formları günümüz teknolojileriyle yeniden oluşmaktadır. 20. yüzyılın getirdiği değişimle uçak, otomobil, gemi, uzay araçları gibi hareketli nesneler mimarlık için de esin kaynağı olurken gelişen yapım teknikleri ve değişen yaşam koşulları da mimarlığı değişime uğratmıştır. Mobilitenin gerekliliği olan çok işlevli, esnek kullanıma olanak sağlayan, ortama adapte olan, demonte olup tekrar kurulabilen yapılar prefabrik, asma germe, şişme ya da modüler sistemlerle birlikte hem yeni malzemelerin hem de yeni teknolojilerin gelişimiyle şekillenmiştir.
İnsanlar çağımızda değişen yaşam koşulları, sosyal ve ekonomik nedenlerle sabit bir yere bağımlı olmadan yaşamını sürdürmeye başlamıştır. Doğaya ve hayvanlara karşı ya da afet, savaş gibi olağan dışı durumlarla geçici konaklama ve yer değiştirme hali; çalışma saatlerinin değişmesi, ulaşılması gereken mesafelerin artması, özel ve iş yaşamı arasındaki sınırların ortadan kalkmasıyla daha esnek bir barınma yöntemi olan mobiliteyi hayatımıza taşımıştır. “Yeni göçebe yaşam” olarak da adlandırılan mobil yaşam insanların ani ve değişen ihtiyaçlarına, pek çok alanda hızlı ve pratik çözümler önermektedir. Değişen yaşam koşullarının neden olduğu mobil yaşam ayrıca seyyar hale gelebilen müze, kütüphane, hastane, okul gibi alanlarla da sosyal yaşama dahil olmuştur.
Kaynaklar
- Acharya, L., 2013. Flexible Architecture for the Dynamic Societies. Master Thesis, Faculty of Humanities, Social Sciences and Education University of Tromsø, Norway.
- Akgül, A., 2006. Mimarlıkta Mobilite Kavramı: Göçebe Çingeneler ve Sirk Yaşamı Üzerine Bir İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
- Clews, D. ve Henry, R., 1997. Softdwelling: A Programme for Living and Working, Transportable Environments: Theory, Context, Design And Technology: Papers from the International Conference on Portable Architecture, ed. Robert Kronenburg, London, 105-114.
- Cordescu, A., ve Kronenburg, R.,2002. Mobile: The Art of Portable Architecture. Princeton Architectural Press. New York.
- Gestalten., 2015. The New Nomads: Temporary Spaces and a Life on the Move.
- Kronenburg, R., 2002. Modern Architecture and Flexible Dwelling, A., Living in Motion: Design and Architecture For Flexible Dwelling, eds. SchwartzClauss, M., Vegesack, Vitra Design Museum.
- Kronenburg, R., 2003. Portable Architecture, Third Edition, University of Liverpool.
- Kronenburg, R., 2007. Flexible: Architecture that Responds to Change, Laurence King Publishing Ltd., London.
- Küçükerman, Ö., 1995, Eski Bir Endüstri Düşüncesinin Ürünü Olarak Orta Asya’dan Çadır-Ev, Tombak Dergisi, 5, 20-24.
- Siegal, J., 2002. Mobile: The Art of Portable Architecture, Princeton Architectural Press, ed. Siegal, J., New York.
- URL-1: https://www.archdaily.com/312651/tricycle-house-and-tricycle-garden-peoples-architecture-office-pao-peoples-industrial-design-office-pido
- URL-2: https://www.designboom.com/art/aberrant-architecture-small-coal-mans-tiny-travelling-theatre/
- URL-3: https://www.bohtlingk.nl/en/
- URL-4: https://www.studio-orta.com/en/artwork/3/Refuge-Wear-Habitent
- URL-5: https://www.archdaily.com/47298/blob-vb3-dmva
- URL-6: https://golliferlangston.co.uk/portfolio/classroom-of-the-future-project/
- URL-7: http://www.hbarchitects.co.uk/halley-vi-british-antarctic-research-station/
- URL-8: http://arch-group.com/projects/16
- URL-9: http://www.n55.dk/manuals/snail_shell_system/sss.html
- URL-10: https://www.archdaily.com/27744/redhousing-obra-architects?ad_medium=gallery
- Zenger, Y., 2010, Mobil Yaşama Övgü, https://www.konseptprojeler.com/mobil-yasama-ovgu websitesinden alınmıştır.
*Seval Özgel Felek, Dr. Öğr. Üyesi
Ordu Üniversitesi Ünye MYO, Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü Mimari Restorasyon Programı