Kocaeli Kongre Merkezi

Mimari Tasarım
Özer/Ürger Mimarlık

Tasarım Ekibi
Ahmet Mucip Ürger, Ali Özer, Seda Gecü, Sinan Günay, Elif Düzel, Uğur Sarışen, İsmer Güngör

Proje Ekibi
Ahmet Mucip Ürger, Ali Özer, Gökçe Ejder, Tuğba Kayaköy Ercan Koca, Mustafa Tekin

İşveren
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

Statik Projesi
Erduman Mühendislik

Mekanik Projesi
Metta mühendislik

Elektrik Projesi
Trifaz mühendislik

Peyzaj Tasarımı
Özer/Ürger Mimarlık

Danışmanlar
Erdem Özlü (İDEArc), Cüneyt Kurtay

Tamamlanma Tarihi
2020

Toplam İnşaat Alanı
15.000 m²

Fotoğraflar
Egemen Karakaya

Özer/Ürger Mimarlık tarafından üstlenilen Kocaeli Kongre Merkezi tasarımının ana hedefi, yapının mimari detaylarını ve yapım tekniklerini öne çıkararak bu mekanın üretim mirası ile ilişkisinin kurulması olmuş.

Türkiye endüstri altyapısının büyük kısmı Kocaeli ve İzmit Körfez’inde yer alıyor. Ancak, son yıllarda şehrin büyümesiyle, körfez kıyısındaki fabrikalar kent içinde kalmış ve kıyı erişimini engellemeleri sebebiyle başka bölgelere taşındılar. Bugün, fabrikaların terk ettiği alanlar kent nüfusunun artmasıyla ortaya çıkan kamusal alan eksikliğinin giderilmesi adına fırsatlar sunuyor. 2007 yılında SEKA park etap 1, 2009 yılında SEKA park Etap 2 projeleriyle endüstri alanlarının kamusal alana dönüşümü süreci başladı ve kıyı halkın erişimine açıldı.

Yeniden canlandırma projesini yürüttüğümüz, eski Mannesman Boru Fabrikası 1955 yılında inşa edilmiş ve uzun yıllar faaliyet verdikten sonra bugün terk edilmiş haldedir. Fabrika SEKA park 1 ve 2 etaplarının birleştiği noktada dar bir geçişe izin veriyor. Bu dar geçiş, parklar arasında fiziksel bir bağ sağlamakla birlikte, parkları kullanım olarak birbirinden ayırıyor. Bu durum iki parkın tasarımına da yansımış ve iki alan fabrika sınırında birer tepe ile sonlandırılmış.

Proje bu tespitle, yeniden işlevlendirilen fabrikanın çevresiyle kopukluğunu gidermeyi ve kıyı boyunca var olan kapalı kamusal alan ihtiyacını gidermeyi hedefliyor. Bir kültür ve sanat altyapısı sağlayacak yapı, bir anlamda kıyı boyunca kesintisiz devam eden açık alanların fuayesi olarak hizmet verecek. 

Eski kampüs yıllar içerisinde doğan ihtiyaçlarla eklenen, farklı yapım teknikleriyle inşa edilen, 3 ayrı fabrika bloğundan oluşuyor. Orijinal yapı, farklı zamanlardaki müdahalelerle, özgün detaylarını büyük oranda yitirmiş ve görsel bir karmaşa ortaya çıkmış. Proje orijinal yapıyı özgün detaylarını restore ederek korumuş, sonradan eklenen yapıların yeniden tasarımında aynı detayları kullanarak yapılarda dil birliği sağlamayı hedeflemiş. Bu sayede yapı bir yandan bir kültür yapısına dönüşürken, bir yandan da kent hafızasındaki yerini koruyor ve geliştiriyor.

Yapı üç bloktan oluşuyor. Kuzeybatı ve güneybatıdaki bloklar sırasıyla A ve B, kuzeydoğudaki ise C bloktur. Fabrikanın inşa edildiği yıllarda A ve C bloklarının önüne 130 cm genişliğinde bir kaldırma sahip Güneş Caddesi inşa edilmiş. Bugün fabrikanın bir kamu yapısına dönüşmesiyle bu dar kaldırım yetersiz kalıyor. Bu sorunu çözmek adına, A ve C blokların yola komşu son aksları, kolonlar hariç, yıkılmış ve dar kaldırım bu yönde genişletilmiş. Blokların altında açığa çıkan kolonlar, iki blok arasına eklenen yeni kolonlar ile sıra sistemine dönüştürülmüş. İç avlu hakkında ipuçları veren bu yeni revak, demiryolu yönünden gelen ziyaretçiler için bir giriş olarak tasarlanmış.

Yapının mevcut strüktürü ve kabuğu bir endüstri mirasıdır. Tüm kampüsün tasarımda belirlenen ana strateji bu yapının korunması ve sergilenmesidir. Tasarımın ana hedefi, misafirlerin ziyaretleri boyunca, yapının mimari detaylarının ve yapım tekniklerinin rahatlıkla görülmesi ve bu mekanın üretim mirası ile ilişkisinin kurulmasıdır. Bu amaçla tüm yapı açık plan şeklinde tasarlanmış. Programlar, yapının kendi kabuğuna ve birbirine dokunmayan, ayrık birimlerin içlerine yerleştirilmiş. Bu sayede tüm mekanlar birbiri içine akıyor ve kesintisiz bir mekan kurgusu ortaya çıkıyor. Mekanları bağlayan asma katlar ve köprüler yapı içinde gezinmeyi daha heyecanlı hale getiren görüş açıları sunuyor ve sergi-seyretme imkanlarını artırıyor.

İşveren tarafından talep edilen 1.500 – 2.000 kişilik bir konferans salonu için en uygun yer A blok olarak belirlenmiş.  Ancak, yeraltı suyunun yüksek olması sebebiyle konferans salonu için gerekli sahne arkası mekanların ve teknik hacimlerin konumlanacağı bir bodrum inşa etme imkanı olmaması sebebiyle Güneş Caddesinden 250 cm aşağıda olan A ve C bloklarda 100 cm’lik bir kazı ile bir bodrum tasarlanmış ve sahne arkası bu alana konumlandırılmış. B blok ise A blokta yer alan salonun fuayesi olarak tasarlanmış.

Ana salon, yapının orijinal işlevine atıf yapan ve onun yapısal elemanlarını sergileyen tasarım fikrinden ayrılarak tümüyle farklı bir mekan kurgusu sunuyor. Ana salon zemin, duvar ve tavan kaplamaları ile ideal akustik ve görüş kalitesi sunan bir mekandır.  Fuayeden ana salona giren ziyaretçi iki farklı dünya arasında geçiş yapıyor.

C blok, yapının farklı aktivitelere de ev sahipliği yapmasını sağlamak adına, esnek tasarlanmış. 2 çok amaçlı salon ve bunları birleştiren fuaye gerektiğinde ayrı, gerektiğinde birlikte kullanılabilecek şekilde kurgulanmış. Tüm salonlar yapının doğusunda yer alan bir servis bandından destek alıyor. Bu servis alanının üzerinde yer alan mekanlar kuluçka odaları olarak tasarlanmış.

Orijinal yapının özgün tuğla cephesinin görsel karakteri tüm yapıların ortak görsel karakteri olarak belirlenmiş. Ancak bu sistem kesiti güncel şartnamelere göre yeniden yorumlanmış, ısı yalıtımının tuğla cephe kaplamaları arasına yerleştirilebilmesi için yeni bir detay geliştirilmiş. Yeni kamusal işlevin gerektirdiği şeffaf cepheler, metal taşıyıcı elemanlar kullanılarak, tuğla cepheye bütünleştirilmiş. 

Proje 7/24 esasına göre kullanılabilecek mekanlara sahip bir kültür merkezi kurgusu öneriyor. Böylelikle hem yapının kullanım verimliliği hem de SEKA parkın kullanım süresi artırılıyor. Kongre merkezinin ve Seka Park’ın kapalı/açık mekanlarını ve altyapılarını beraber kullanmaları sayesinde iki projenin de verimliliğinin artacağı öngörülüyor. Projede yer alan tüm mekanlar birden fazla işlevi yerine getirebilecek esnek mekanlar olarak organize edilmiş. Yapı dinamik kullanımlara ve taleplere göre dönüşebilecek bir kurguyla tasarlanmış. Avlu bu esnekliğin kilit noktasıdır. Avlu bir yandan esnek açık alan sunarken, bir yandan da yapının programları için birleştirici/ayırıcı bir tampon vazifesi üstleniyor.