İstanbul’da ‘R_Urban’ Kır-Kent Arayüzleri: Üretim-Tüketim Pratikleri için Kente Kırsal Enjeksiyon Önerisi
Dilara Girgin, Mimar, Y. Lisans Öğrencisi
Hülya Turgut, Prof. Dr.
İnsanın temel ihtiyacı olan gıda, insan-doğa ilişkisine yön verir. Doğayı farklı formlara dönüştürerek gıdayı üretme pratiğini gerçekleştiren insan, mekanı bu bağlamda biçimlendirir. İnsan-doğa-mekan ekseninde yaşanan tarım devrimi, ilk üretim mekanı olarak toprağı işaret eder. Toprağın işlenmesi, yerleşik düzeni beraberinde getirerek ilk kentlerin oluşum sürecini başlatmıştır. Gıda üretiminin yapıldığı verimli tarım arazileri etrafında şekillenen kentlerde tüketimin de eş zamanlı gerçekleşmesi, kır-kent bütünleşik dokusunun ilk örneğini teşkil etmiştir. Birbirini besleyen bu döngüde ilk kırılma noktasını ise sanayi devrimi meydana getirmiş; kentlerde hızlı nüfus artışından kaynaklı birikmelere neden olarak, yoğun kentleşmeye, demografik sorunlara, doğa tahribatına ve çevresel kirliliklere neden olmuştur. Bu noktada insanlığın doğaya hakimiyet kurabilme gücü, kendini doğadan üstün görmesi ile doğayı metalaştırmış; kentlerdeki tarım üretim odağı endüstriyel üretime evrilmiş; yeni üretim odağı, topraktan koparak kentsel mekan üretimine geçmiştir. Kırın ve kentin birbirine uzaklaşma sürecini beraberinde getiren bu durum; kırsalı üretim, kenti ise tüketim odağı olarak ötekileştirmiş; insan-doğa ilişkisindeki birliktelik kırılarak, kır ve kent arasındaki ayrım keskin sınırlar ile çizilmiştir.
Günümüzde ise, kır ve kenti birbirinden farklılaştıran faaliyet ayrımının ortadan kalktığını (Tekeli, 2016); kır ve kentin bir kopuşu değil bir sürekliliği temsil eder hale geldiğini (Brown, 2012); kentin çevresinde sürekli bıraktığı ayak izleri ile kenti kırdan ayıracak çizginin artık olmadığını (Amin & Thrift, 2002), ideal yerleşme yapısında kırsal ve kentsel alanların kesin sınırlarla ayrılmadan birbirini etkileyen çekim alanı olduğunu (Tekeli, 2015); bunun da sürdürülebilir dirençli gıda sistemleri için başlangıç noktası olacağını (Florin & Renting, 2015) ve gelecekte kentsel-kırsal yerleşim kalıplarının bugünkünden farklı bir biçim kazanacağını (Hatt & Reiss, 2002) söyleyebiliriz. Çevreci sosyal hareketlerin de gelişmesiyle kent tarımı kategorisi ortaya çıkmış (Tekeli, 2016), gıda jeopolitiğinde de rol oynayabileceği (Tornaghi, 2014) belirtilmiş, ayrıca kırsal ve kentsel yaşam bileşenlerinin iç içe geçtiği yeni mekansal modeller (Girardet, 2008) üretilmiştir. Kent ve kırsalın güçlenen etkileşimleri ile dünya için yeni bir üretim modeli (United Cities & Local Governments, 2016) önerilirken, Türkiye’de kentsel dönüşüm ile ilgili çalışmaların nadiren gıdaya yer verdiği (Turkkan, 2018), yine de mimarlık ve mekan çalışmalarında gıda üretim-tüketim sürecinin artık görmezden gelinmediği ve ilginin arttığı (Tan, 2020) belirtilmektedir.
Konuya İstanbul özelinde bakıldığında; İstanbul, Bizans dönemine kadar uzanan kentsel tarım pratikleri ve tarihsel süreç içinde değişip dönüşen kır-kent ilişkisi ile katmanlı bir kırsal hafızaya sahiptir. Ancak küreselleşmenin de etkisiyle, 21. yüzyılın başından itibaren ülkenin kırsal kesimlerinden aldığı yoğun göç nedeni ile hızlı nüfus artışı sürecine girmiş, bu durum hızlı ve kontrolsuz kentsel genişleme formunu ortaya çıkararak kırsal alanları tahrip etmeye başlamıştır. Günümüzde, çok boyutlu kentsel dinamikler neticesinde yayılmaya devam eden kent formu, kent içinde ve çeperlerindeki kırsalı tahrip eden veya yok eden bir kentleşme süreci sergilemektedir. İstanbul’un kırsal hafızasına yönelik günümüzdeki kır-kent ilişkisi Şekil 1’de verilmiştir.
Şekil 1. İstanbul’un günümüzdeki kır-kent ilişkisi (1)
Figure 1. Current rural-urban relationship of Istanbul.
Kentin kırsal hafızasını tanımlayabilmek için, kentin zaman içinde çeperine yayılarak geçirdiği dönüşümü sorgulamak önem arz etmektedir. Kentin çeper bölgesi; tarımsal aktivitelerin gerçekleştiği, bünyesinde mera alanlarını, kırsal yerleşimleri barındıran kır pratiklerinin gerçekleştiği geçiş bölgeleridir. Çeperler, çok boyutlu kentleşme dinamikleri neticesinde; kentin genişlemesinden en çok etkilenen, kıra yönelik aktivitelerin dönüştüğü alanlardır. İstanbul’un yakın zamanlı kentleşme dinamiklerinde birinci kırılma noktasını Fatih Sultan Mehmet köprüsü ve çevre yollarının yapımı (1986-1988) meydana getirmiştir. Otoyol inşaatı doğrultusunda yayılan kent, ikinci köprü hattı boyunca genişlemeye başlamıştır. İkinci kırılma noktası ise, 17 Ağustos 1999 depremidir. Deprem sonrası hızlı kentsel dönüşümü beraberinde getiren bu duruma 2000’lerin başından itibaren küreselleşmenin de eklemlenmesi; kentin, çeperlerine doğru hızlı ve kontrolsuz yayılmasının önünü açmıştır. Yavuz Sultan Selim köprüsü (2013-2016) ise üçüncü kırılma noktasını oluşturmuş ve kent, kuzey ormanlarına doğru genişlemeye başlamıştır. Söz konusu üç kırılma noktası, kentin çeper bölgelerini geri dönülemeyecek şekilde tahrip etmiştir. Günümüzde, çeper tahribi devam ederken kentleşme dinamiği farklı bir boyut kazanarak kuzey ormanlarına doğru saçaklanmaktadır. Bahsedilen kırılma noktaları kapsamında kent-çeper ilişkisinin geçirdiği dönüşüm Şekil 1’de verilmiştir.
Kent, çeperindeki kırsalı tahrip ederek genişlerken, kent içinde geçmişten günümüze varlığını koruyan, yok olan veya yeni ortaya çıkan kıra dair oluşumlar kır ile kentin ilişkisini tanımlayabilmek için potansiyelli bulunmuştur. Günümüzdeki kentin kırsal hafızası, geçmişteki çukurbostanlar, pazar bahçeler ve sebzehaneler gibi bir zamanlar kentin kırsal üretiminin gerçekleştiği mekanlara işaret etmektedir. Bu duruma ek olarak, geçmişten bugüne tarımsal aktivitelerin gerçekleştiği tarihi kent bostanları günümüzdeki kentin kırsal hafıza mekanlarıdır. Tarihsel süreç boyunca aynı fonksiyonu taşıyan ve üretim-tüketim pratiklerini eş zamanlı gerçekleştirerek günümüze erişen mekanlardır. Aynı zamanda kentin kır ile güncel ilişkisini tanımlayabilmek için çeperindeki kırsal yerleşim, tarım ve mera alanları; kent içinde yeni oluşturulan kent bostanları, rapor edilen bostanlar (Kaldjian, 2004), kırsal örgütlenme dernekleri, kent içi tarım yapılan ticari yerler, kolektifler, eko-girişimler gibi kıra referans veren oluşumlar Şekil 1’de harita üzerinde gösterilmiştir. Kentin kırsal hafıza mekanları olan bostanlar harici bahsedilen oluşumlar günümüzdeki çok boyutlu kent dinamikleri neticesinde ortaya çıkan farklı formlarda kırdan izler taşıyan mekanlardır. Bu mekanlara, kırsal örgütlenme dernekleri örneklenebilir; tarımsal aktivitenin kent içindeki mekanda gerçekleşmediği ancak kentin farklı yerlerinde gerçekleşmesinin desteklendiği ve katkıda bulunulduğu mekanlardır, bu nedenle kırdan izler taşımaktadır. Öte yandan, tarihi kent bostanlarının yanı sıra, günümüzde kent içinde yeni kolektif bostanlar oluşturulmaktadır bu durum aslında kent dinamikleri neticesinde ortaya çıkan kırsal hafızanın yeni kente yansımalarıdır. Bahsedilen kıra referans veren bu oluşumların hepsi günümüzdeki kentin katmanlaşmış kır birikimini meydana getirmektedir.
İstanbul’un Kır-Kent Kavramsallaştırması
Tarihsel süreç boyunca İstanbul, Bizans dönemine kadar uzanan kent içi tarım aktivitelerinin gerçekleştiği bostanlar ile, gıda üretim-tüketimin aynı anda gerçekleştiği kırı ve kenti harmanlayan bir dokuya sahip iken; teknolojinin gelişimi ile gıdanın uzun süre muhafaza edilebilir hale gelmesi ve 1950 sonrası karayolları inşası, İstanbul’da kır ve kentin uzaklaşma sürecinin başlangıcını oluşturmuştur. 21. yüzyılın başından itibaren küreselleşme ve kapitalizmin de etkisiyle tüketim merkezi haline gelen kent; üretim odağı kırı, kent çeperine dışlayarak yoğun yapılaşma-kentleşme sürecine girmiştir. Günümüzde ise süregelen bu etkilerin kente yansımalarının katlanarak artması, kır-kent arakesiti oluşturmaya yönelik çözüm arayışlarını yoğunlaştırmıştır.
Kent içinde kır-kent bütünleşik bir yaşam için, Lefebvre’nin “kent hakkı” kuramındaki “dönüşmüş ve yenilenmiş bir kent hayatı hakkı” (Lefebvre, 1996) yol gösterici olabilir. Kent hakkı üzerine; Lefebvre (1991), kenti ‘kapitalizme direnme ve yeni mekansallaşan hayat üretme yeri’ olarak tanımlamış; Harvey (2008) ise, var olan toplumsal ve mekansal ilişkileri dönüştürerek kapitalizme meydan okuyabilecek bir potansiyelin olduğunu, ayrıca kent hakkı mücadelesinin insan-doğa ilişkisinin dikkate alınmadan başarılı olamayacağını belirtmiştir. Kuran (2019) her hak mücadelesini kent hakkının parçası olarak değerlendirmiştir. Bu bağlamda insanın temel gereksinimlerden biri olan gıdaya erişim hakkı öne çıkmaktadır. Kentlinin gıdaya erişimi çoğunlukla pazar yerleri, marketler, bakkallar gibi mekanlar aracılığıyla sağlanmaktadır. Kapitalizmin ortaya çıkardığı ekonomik düzende kırda üretilen gıda ile karşılaştırıldığında kentlinin gıdaya erişimi daha maliyetlidir. Bu noktada Tornaghi (2014) gıda jeopolitiğinde, yeniden üretim faaliyetlerinde ve kent-kır ikilemini kıran alternatif kentleşme biçimlerinde rol oynayabilecek kentsel tarıma dikkat çekmektedir. Kentsel tarım, üretim odağı kır ve tüketim odağı kentin arakesitini yaratabilecek; kent bostanları, kolektif üretim bahçeleri, topluluk bahçeleri gibi mekansal oluşumları barındırabilmesi açısından da potansiyellidir. Bu kapsamda, İstanbul kentinin günümüzdeki, kırı yok ederek veya çeperine iterek yayılma eğiliminin yakın gelecekte sürdürülebilir olmayacağı öngörüsü ile; henüz kır ve kente dair arayüzleri barındıran çeper bölgelerinde, kır-kent arakesitine dair potansiyel gıda üretim mekanlarının kurgulanması gereklidir. Bu bağlamda, İstanbul’un kır-kent ilişkisine yönelik kavramsal bir diyagram geliştirilmiştir (Şekil 2).
Şekil 2. İstanbul’un kır-kent ilişkisi kavramsal açılım diyagramı.
Figure 2. Conceptual diagram of Istanbul’s rural-urban relationship.
İstanbul’un kır-kent ilişkisine yönelik kavramsal açılım diyagramı, süregelen birbirine ötekileşmiş tüketim odağı kent ve üretim odağı kır ilişkisinde arakesit oluşturmaya yöneliktir. Kır-kent arakesiti, insan-doğa ekseninde temellenerek, toprak-üretim-insan ilişkisine evrilmiştir. Bu üçlü ilişki, İstanbul kentinin geçirdiği farklı tarihsel aşamalar bağlamında, kent içindeki değişen ve dönüşen kıra dair pratikler Bizans dönemi, köy ve halk bahçeleri; Osmanlı dönemi, çukurbostanlar ve sebzehaneler; Cumhuriyet dönemi, topluluk bahçeleri ve kolektif bahçeler gibi mekanlar ile okunabilmektedir. Bahsedilen süreç boyunca değişip, dönüşen ve üst üste binerek katmanlaşan kentteki kır pratikleri, kentin kırsal üretim hafızasına işaret etmektedir. Bu kapsamda, geçmişten bugüne kent içi üretimin gerçekleştiği Yedikule, Piyalepaşa ve Kuzguncuk tarihi kent bostanları, kentin kırsal üretim hafızasına referans veren mekanlar olarak kodlanabilir. Toprak-üretim-insan ilişkisinde endüstriyel üretime geçiş ile tetiklenen, kırsaldan kentlere gerçekleşen merkez kayması üretim-tüketim pratiklerinde bir kırılma noktasını meydana getirmiş, kent içindeki tarımsal üretim, kent dışı veya kent çeperinde üretime evrilerek kenti tüketim ve kırı üretim odağı olarak birbirine ötekileşme sürecini başlatmıştır. Kentlerdeki mekan üretimi kapsamında, üretim-tüketim pratikleri; haller, pazar yerleri gibi kırın kentteki mekansal yansımalarına dönüşmüştür. Bu mekansal yansımalarda üretim-tüketim pratik-lerinin döngüsel olarak gerçekleşmesi, kentlinin gıdaya erişimi için kilit rol oynamaktadır ve bu durum kentlinin kent hakkının bir parçasıdır. Kırın kentteki mekansal yansımaları ile ortaya çıkan bahsedilen üretim-tüketim döngüsü, sürekli değişip dönüşerek, kent büyüdükçe, eklemlenmeye devam etmektedir. Kentin farklı noktalarındaki bu mekanların bir araya gelerek oluşturduğu artiküle form ise, kent ölçeğinde altyapısal bir ağı meydana getirmektedir.
İstanbul’un Kırsal Üretim Hafızası
İstanbul, Bizans dönemine kadar uzanan sürekli değişim-dönüşüm içinde katmanlaşan kırsal birikime sahiptir. Kırsal birikim; kentteki süreç içinde yeni oluşan, dönüşen veya yok olan tarımsal aktivitelerin gerçekleştiği mekanlara referans vererek, günümüz İstanbul’unun kırsal üretim hafızasını meydana getirmektedir. Bu bölümde, geçmişten günümüze kır-kent ve üretim-tüketim döngüsündeki eş zamanlı dönüşüm, kronolojik sırayla haritalaştırılarak incelenmektedir (Şekil 3-5).
Kentin kırsal hafızası, Bizans İmparatorluğu’nda kır ile kentin iç içe olduğu bir yaşam ile başlamıştı; kent içinde ve çeperinde yapılan tarım ile, kentin kendi kendine yeten bir döngü içerisinde beslenmesi sağlanmaktaydı. Kent içerisinde üretim odaklı tarımsal faaliyetlerin (halk bahçeleri, köy bahçeleri) yanı sıra, pazar bahçelerde ürün satışının da gerçekleşmesi (Akdal, 2016), üretim ve tüketimin aynı anda hemhal olduğu mekanlardı. Tarihi yarımada; şehrin çeperindeki kara surlarının çevresinde ve şehrin içindeki tarım faaliyetleri (Uğurlu, 2010) ile kır-kent bütünleşik yapıdaydı. Kara surları hattında dünyanın en eski şehir içi tarım alanlarından biri olan Yedikule Bostanları (Lohrberg, 2012) Bizans dönemine uzanmaktadır. Kentin günümüze kadar olan evrimsel sürecinde, faaliyet alanı azaltılmış olsa da kent içinde kırsal pratiklerin gerçekleştiği yer olarak günümüzde de varlığını korumakta ve kentin kırsal hafızasına referans vermektedir (Şekil 3).
Şekil 3. Bizans ve Osmanlı Dönemi İstanbul’un kır-kent ilişkisi & Üretim tüketim pratikleri (2).
Figure 3. Istanbul’s rural-urban relationship & Production consumption practices in Byzantine and Ottoman Period.
Bizans’tan Osmanlı dönemine geçildiğinde ise; açık sarnıçların çukurbostanlara çevrilerek (Altuğ, 2013) kentin tarım faliyetlerine eklemlenmesi, 1735 tarihli Kefil Defteri kaydına göre İstanbul’da sur içinde 344 adet bostan bulunması (Shopov & Han, 2013) ve Yedikule-Topkapı arasında surlara paralel şeritin Davutpaşa’ya kadar bahçe ve bostanlardan oluşması (Kuban, 1998) kent içindeki kırsal pratiklerin yoğunlaşarak devam ettiğine işaret etmektedir. Gıda tedariği ise, denizden kıyı taşımacılığı ile yapılmaktaydı; üretim ve tüketimin, dolayısıyla ticari faaliyetlerin, aynı mekanda gerçekleştiği pazar bahçeler bu nedenle sahil şeridinde konumlandırılmıştı. Eminönü sahilinde yer alan Balıkpazarı Kapısı ve Yemiş İskelesi bölgesine, toptan kuruyemiş ve yaş meyve satan dükkanlar nedeniyle “meyvehoş” adı verilmiştir (Göncüoğlu, 2014). Bu dönemde kentin genişlemesine karşılık, ulaşım olanaklarının yetersizliği ve gıdaların muhafaza edilmesine yönelik teknoloji eksikliği (Akdal, 2016), tarımın kent içinde ve çeperinde kalmasını zorunlu kılmaktaydı.
Şekil 4. Cumhuriyet sonrası dönem İstanbul’un kır-kent ilişkisi & Üretim tüketim pratikleri (3).
Figure 4. Rural-urban relationship & Production consumption practices of Istanbul in Post-Republican period.
Cumhuriyet sonrası süreçte (Şekil 4) ise, karayolları ulaşımı ve gıdanın muhafaza edilebilmesine yönelik teknolojik gelişimin yanı sıra, kırdan kente yoğun göç sonucu çok boyutlu hızlı kentleşme dinamikleri nedeniyle, kent içerisindeki bostanlar zamanla işlevlerini kaybetmiş, aynı zamanda kırın kentin çeperine itilme süreci başlamıştır. Gıdanın deniz kıyı taşımacılığından, 1950 sonrası hız kazanan karayolları inşaatı nedeni ile karayolları taşımacılığına geçişi, kent içindeki merkez hal’lerin yer değişimini beraberinde getirmiştir. Bu duruma ek olarak kent merkezinin yoğunlaşmasından kaynaklı olarak artan ulaşım sorunları nedeniyle, 1927’de kıyıya inşa edilen Kadıköy Hali (4) 1973’de Ataşehir’e, 1935’de açılan merkezi Unkapanı Hali 1986’da Bayrampaşa’ya taşınmış, böylece kentin gıda tedarik merkezleri şehrin çeperlerine yönlendirilmiştir. 2000’li yılların ortalarına gelindiğinde kentsel gıda tedarik zincirindeki sorunlar daha belirgin hale gelmiştir (Turkkan, 2018). Üretimin gerçekleştiği kırsal ile tüketimin gerçekleştiği kent birbirine uzaklaşmıştır (Şekil 4-5).
Şekil 5. 2000’li yıllar ve sonrası İstanbul’un kır-kent ilişkisi & Üretim tüketim pratikleri (5).
Figure 5. Rural-urban relationship of Istanbul & Production consumption practices in the 2000’s and after.
Günümüzde, İstanbul’u besleyen aktif bostanların sayısı birkaç düzine azalarak; aynı işlev ile kent içinde varlıklarını sürdüren Yedikule, Kuzguncuk ve Piyalepaşa bostanları kalmıştır. Kır-kent dönüşümü ve üretim-tüketim döngüsüne ait haritaların (Şekil 3-5) ışığında; kent genişledikçe kent içerisindeki tüketim odakları artarken, üretim odaklarının azalarak kent çeperine kaydığı tespit edilmiştir. Kent içindeki kır ise; tarım alanı bostanlar yerine, pazar yerleri gibi kırsalın kent içindeki tüketim odaklı mekansal yansımalarına dönüşmüştür. İstanbul’un kentleşme dinamiklerinde bir kırılma noktası olan 3. köprünün yapımı (2016), çeper hattını yeniden tanımlamıştır; bu nedenle günümüzde kent, kuzey ormanlarına doğru hızlı, kontrolsuz ve çeperdeki kırı yok ederek büyüme formu içerisine girmiştir. Söz konusu değişimler, günümüzdeki İstanbul’un kır-kent ilişkisi ve üretim-tüketim döngüsü haritalaştırılarak Şekil 6’da gösterilmiştir.
Şekil 6. İstanbul 2022, kır-kent ilişkisi ve üretim-tüketim pratikleri (6).
Figure 6. Istanbul 2022, rural-urban relationship and production-consumption practices.
Şekil 6’da, İstanbul’un günümüzdeki kır-kent ilişkisi kent çeperindeki kırsal yerleşimler, tarım ve orman alanları; kentin üretim-tüketim döngüsüne yönelik, merkez Ataşehir ve Bayrampaşa meyve sebze halleri ve diğer haller, sokak ve semt pazarları, ekolojik-organik pazarlar, toptancılar, depolar ve kent bostanları harita üzerinde eş zamanlı gösterilmiştir. Geçmişten günümüze kullanılan tarihi bostanların yanı sıra, yakın zamanda oluşturulan yeni kent bostanları (Roma, Taşkışla, Tarlataban, İmrahor, Acıbadem, Moda, Göztepe ve Fenerbahçe bostanları) dikkat çekicidir. Kent içinde üretim-tüketimin aynı anda gerçekleştiği kolektif kent bostanları oluşturmaya yönelik bir eğilim olduğu söylenebilir.
Kır-Kent Mekansallaşmaları: Üretim-Tüketim Ağı
İstanbul kenti, yoğun insan ve nesne ilişkileri ile yığılmalardan oluşan karmaşık bir üretim-tüketim sisteminin temelindedir. Tekeli (2016)’ya göre, bir araya gelen insanlar ve nesneler ilişki içinde oldukları için bir sistem oluşturur; yeni dünyanın mekan organizasyonu üzerinde konuşabilmek için mekanın ağ biçiminde temsili gereklidir. Bu noktadan hareketle, İstanbul’daki üretim-tüketim ilişkilerinin mekansal kurgusu ile bir ağ sistemi oluşturulması amaçlanmıştır. Kentteki gıda zincirinin başlangıç noktasını oluşturan hal, kırsaldan gelen gıdanın kente dağılmadan önceki ilk durağı olması nedeni ile bir eşik görevi görmektedir. Eşiğin, karşıtlıkların bir araya gelerek etkileşimlerin gerçekleştiği bir geçiş mekanı (Şevik ve Çalışkan, 2019) olması, kıra ve kente dair ilişkilerin harmanlandığı bir ara mekan olarak hal’e işaret etmektedir; bu nedenle hal, kırın kentteki mekansal eşiğidir. Aynı zamanda hal, üretim-tüketim ilişkisini tetikleyen ve sürdüren mekanlardan biri olarak, kentten kırsala uzanan büyük bir mekansal örgütlenme ağının odağındadır (Okudan ve Tan, 2019). Bu kapsamda üretim-tüketim ağının başlangıç noktasını oluşturabilmek için, günümüzde, iki ana odak meyve sebze hali olan Bayrampaşa Hali (Avrupa Yakası) ve Ataşehir Hali (Anadolu Yakası) (7) tespit edilmiş ve kentteki kuru gıda, et, su ürünleri gibi hal’lerin konumları da harita üzerinde gösterilmiştir (Şekil 7).
Şekil 7. İstanbul Üretim-Tüketim Pratikleri, 2022 (8).
Figure 7. Production-Consumption Practices of Istanbul, 2022.
Kırın kentteki mekansal eşiği olan hal ile artiküle olmaya başlayan üretim-tüketim ağını oluşturabilmek için, öncelikle hal’e eklemlenen mekanlar tespit edilmiştir. Hal’in kırdan gelen gıdanın, ilk durağı ve kente dağılmadan önce gelmesi zorunlu yer olması nedeniyle; sistem ağının başlangıç ve birincil düğüm noktası olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamda gıdanın hal’den sonra, direkt tüketiciye ulaştığı ve kentte kırsal aktivitenin gerçekleştiği mekanlar olarak pazar yerleri hal’e eklemlenen birincil ağlar olarak tanımlanmıştır. Pazarlar, kent içerisinde kır pratiklerinin gözlemlenebildiği ve kültür alışverişinin (Tan, 2020) gerçekleştiği mekanlardır. Sokak pazarları, belirli günler ve zaman dilimlerinde sokak üzerinde kır pratiklerinin mekansallaştığı devingen bir kırsal dışavurumdur. Semt pazarları ise tanımlanmış bir mekan içerisinde, kır pratiklerinin kentteki yansımasıdır. Gıdanın marketten önceki son durağını oluşturan toptancılar ve depolar burada, perakendeciler ile hal arasındaki geçişi sağlamaları ve tüketiciye direkt ulaşım sağlamamaları nedeniyle ikincil düğüm noktası olarak tanımlanmıştır. Kırsal hafızanın mekanları olan kent bostanları ise hallere eklemlenmeyen bağımsız mekanlardır; gıdanın üreticiden direkt tüketiciye geçişini sağlayarak, üretim-tüketim döngüsünü aracısız gerçekleştirirler. Bu bağlamda hal’ler, sokak ve semt pazarları, toptancılar, depolar ve kent bostanlarının kent içindeki konumları da harita (Şekil 7) üzerinde gösterilmiştir.
Yığılmalar (kent) mekansal değil, ağsal oluşumlar olarak temsil edilerek her yığılmada değişik işlevler assemblajlar halinde kümelenir (Tekeli, 2016); assemblajlar (Farias & Bender, 2012) çok sayıda insan (canlı) ve nesnenin (cansız) oluşturduğu işlerliği olan bir araya gelişlerdir. Bu kapsamda makalede, kır-kent arasındaki eşiği oluşturan hal’ler ile eklemlenmeye başlayan bir üretim-tüketim ağı oluşturulmuştur (Şekil 8). Oluşturulan ağ çözümlemesinde hal’ler; tek merkezli odak olması nedeniyle, karmaşanın ve sistem ağının düğümlendiği nokta olarak belirlenmiştir. Bu problemi çözmek ve yeni bir sistem önerisinde bulunabilmek için; kurgulanan üretim-tüketim ağı, Aktör-Ağ teorisi (Callon,1997) bağlamında yeniden ele alınmıştır. Aktör-Ağ teorisi, nesneleri sosyal altyapının parçası (Latour,1996) olarak ele alan bir araştırma yöntemidir; nesneler arası ilişkinin yanı sıra kavramsal ilişki de aynı anda kurulmaktadır. Ağ ile aktörler, içerisinde bulundukları durumu korumak ve olası yeni durumlara geçmek için sürekli yeniden oluşma hallerindedir. Bu kapsamda çözümlenen sistem ağındaki tek merkezden kaynaklı düğüm noktaları, problemli bölge olarak tanımlanmıştır.
Şekil 8. Kurgulanan Üretim-Tüketim Ağı.
Figure 8. Constructed Production-Consumption Network.
Şekil 9. Aktör-Ağ Teorisi ile geliştirilen simbiyotik ağ.
Figure 9. Symbiotic network developed with Actor-Network Theory.
Tekeli (2016)’ye göre, assemblaj kente ilişkin bilimsel bilginin üretimini, insan ve insan olmayanın arayüzleri üzerinde, ağ ilişkisinde oluşmuş karşılıklı bağımlılıklar ve sosyo-maddi altyapıların üretimi üzerinde yoğunlaşarak yapmaktadır, bu yığılma sürekli olarak var olanın entegrasyonunu bozarak yeniden yapma eğilimini taşımaktadır. Bu bağlamda, sistemdeki aktörlerin vurgularıyla oynayarak, “tek merkezli odak”tan “çok merkezli odak”a geçilmesi sağlanmış ve sistemdeki düğüm noktaları ortadan kaldırılmıştır (Şekil 9). Her kent tek bir mekanda ve ölçekte var olmamakta, çoklu bir mekanda ve ölçekte yer almaktadır (Farias & Bender, 2012). Bu nedenle, kendi kendini örgütleyen karmaşık bir sistem olarak kentin, düzenini yeniden üretmesi söz konusu olacaktır. Ortaya çıkan yeni sistem simbiyotik kavramı ile ele alınmıştır; simbiyotik ilişki iki ya da daha çok canlının birbirini olumlu etkileyerek ortak bir yaşam sergilemesidir. Bu kapsamda, üretim ve tüketimin birbirine fayda sağlayacağı bir düzen öngörülmüştür. Ortaya çıkan yeni sistem ile üretim-tüketim pratikleri simbiyotik yaşayan canlı bir ağ sistemi olarak tanımlanmış ve kır-kent bağlamında birbirini besleyen döngüsel bir zaman pratiği oluşturacağı öngörülmüştür.
Kırsal Enjeksiyon Önerisi: Sarıyer
Bu makalede enjeksiyon kavramı, kentin bünyesinde belirli bir oranda onarım gerçekleştirebilmek için ihtiyacı olan kırsal bileşeni nüfuz ettirmek olarak ele alınmış, kente bostan enjeksiyonu önerisi geliştirilmiştir. Fikrin ortaya çıkmasında Bookchin (2015)‘in modern insanın yok etme kapasitesine karşılık doğayı yeniden inşa potansiyeli olduğu ve Tekeli (2016)’nın kentsel ve kırsal olanın varlığının birbirine muhtaç olduğu görüşleri ilham vermiştir. Kent bostanları, üretim-tüketim pratiklerinin aracısız gerçekleştiği mekanlar olarak; oluşturulan ağ kurgusunda, hallere eklemlenmeyen bağımsız ağlar olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda “gıda sağlayıcı merkezler” olarak, hallerin düğüm noktası konumundan çıkabilmesi için alternatif bir çözüm önerisidir. Kent bahçeleri, uzun zaman dilimlerinde doğal, sosyal ve ekonomik dinamikler arasındaki ilişkilerle şekillenmiştir (Durusoy & Cihanger, 2016). Bu bağlamda İstanbul kent ölçeğinde, kırsal hafızanın canlandığı mekanlar olarak işlevini kaybetmemiş Yedikule, Kuzguncuk ve Piyalepaşa bostanlarının yanı sıra, günümüzde kent bostanlarına yönelik yeni bir trend ile İmrahor, Roma ve Tarlataban gibi yeni kolektif kent bostanları oluşturulmaktadır.
Bu kapsamda çalışmada, pilot bölge olarak Sarıyer; var olan kırsal dokusunu kaybetmeden önce; kentin, kır ile entegre büyümesi ve bölge sakinlerinin gıdaya erişimi için bir öneri geliştirmek amacı ile seçilmiştir. Kentin çeperi konumunda olan Sarıyer’in kuzey kısımları, 3. Köprü yapımıyla (2016) beraber hızlı kentleşme sürecine girmiştir ve kent genişlerken kırsalı yok eden bir büyüme formu içerisindedir. İlk aşamada, bölgedeki pazar yerleri ve şehir içindeki gıda tedarik zinciri çözümlenerek, ortak buluşma noktalarının hal olduğu tespit edilmiştir. Tek merkezli odak olan hal, gıda dağıtımında düğüm noktası oluşturması nedeniyle, problemli bölge olarak saptanmıştır. Bölge içerisindeki tüketim pratiklerinin yoğunlukta olduğu yerlere üretim enjeksiyonunda bulunabilmek için, pazar-yer ilişkisi çözümlenmiştir. İkinci aşamada ise; bölgenin tarım faaliyetleri, kırsal yerleşim yerleri, kırsal aktivitelerin yapıldığı yerler ve yeşil alanlar URL-18 aracılığıyla tespit edilerek, bölgedeki kırsal örgütlenme derneği ile ilişkileri kurulmuştur (Şekil 10).
Şekil 10. Kır-kent bölgesel tespitler: Sarıyer.
Figure 10. Rural-urban regional determinations: Sarıyer.
Tarım faaliyetlerinin kent içinde ve kent çeperlerinde gerçekleştirilmesi, kentsel sürdürülebilirlik için önem arz etmektedir. Kentsel tarım “yerel için yerel” yaşamı teşvik ederek gıda üretimi ve tüketimi arasındaki mesafeyi en aza indirger (Al-Kodmany, 2018). Çevreciler büyük ölçekli tarımsal üretim yerine küçük ölçekli ve yerel pazarlar için tarımsal üretimi önermektedir (Tekeli, 2016). Yerel, ulusal yönetimler ve uluslararası kuruluşlar da kentsel tarımı gitgide daha fazla kalkınma stratejilerine dahil etmektedirler (Mougeot, 2005). Diğer taraftan kentlerde gıda güvenliği (9) de önemli bir sorundur ve Tekeli (2016)’ya göre kent tarımcılarının önemli bir bölümü aynı zamanda kent fakirleridir; kent planlarında tarıma, alternatif arazi kullanma biçimi olarak imkan sağlanmalıdır.
Şekil 11. Kır-Kent arakesit bölgesel öneri: Sarıyer.
Figure 11. Rural-Urban intersection regional proposal: Sarıyer.
Bu kapsamda son aşamada bölgesel öneri; tüketim odaklarının yoğunlaştığı bölgelere, alternatif üretim odakları enjeksiyonu yapılarak geliştirilmiştir. Kent içindeki kırsalın, bölgede saptanan dernek aracılığıyla örgütlenmesi sağlanarak, tespit edilen kırsal yerleşim alanlarında tarımsal faaliyetler; yeşil alanlarda ise, kısmi fonksiyon değişikliği ile, kolektif kent bostanlarına dönüşüm önerilmiştir. Böylece pazarlara, alternatif gıda sağlayıcı merkezler (çok merkezli odaklar) tanımlanarak; tek merkezli odak olan hal’in, düğüm noktası konumundan çıkarılması planlanmıştır (Şekil 10).
Öneriler
Geçmişte ihtiyaç duyduğu gıdayı aracısız ve yerel olarak elde eden kentlinin, endüstriyel pazarların büyümesi sonucu gıda ile olan yerel bağları zayıflamış, gıdaya erişimindeki aracı sayısı artmış ve zaman içinde tüketim biçimi üzerindeki kontrolünü yitirmiştir. Bu araştırmada, tarihsel süreç boyunca değişen kır-kent ilişkisi, kırsal hafıza kavramı ile sorgulanarak ve günümüzde kırsal hafızanın yansımaları olarak kent bostanları irdelenmiştir. Kentin tarihsel süreç boyunca kırsalı yok etme eğiliminden yola çıkarak değişen ve dönüşen üretim-tüketim döngüsü incelenmiş; hal, kırsalın kentteki mekansal eşiği olarak tanımlanmıştır. Hal ile eklemlenmeye başlayan altyapısal üretim-tüketim ağı kurgulanarak; hal’in düğüm noktası olduğu belirlenmiştir. Kurgulanan ağ, bu problemi çözebilmek için, Aktör-Ağ teorisi bağlamında yeniden ele alınmış ve aktörlerin vurgularıyla oynanmıştır. Tek merkezli odak olması nedeni ile problemli olan ağ, çok merkezli odaklara dönüştürülerek öneri geliştirilmiş ve yeni geliştirilen ağ, canlı yaşayan simbiyotik bir ağ olarak tanımlanmıştır. Çok merkezli bir ağ geliştirilebilmesi için, kent içerisindeki üretim odaklarının artması gerektiği öngörüsünde bulunulmuştur.
Pilot bölge olarak seçilen Sarıyer bölgesi ; kentin çeper bölgesini oluşturan, ancak 3. köprünün yapımıyla beraber hızlı kentleşme sürecine giren bir bölgedir. Araştırmada bu kentleşme sürecine kır pratiklerini eklemleyebilmek için öneri geliştirilmeye çalışılmıştır. Simbiyotik ağdaki çok merkezli odaklardan yola çıkarak, aynı zamanda kırsal hafızanın güncel yansımaları olan ve günümüzde hızla artan kent bostanlarının bölgeye kırsal enjeksiyon yapılması önerilmiştir. Böylece kır ile kentin arakesiti oluşturulmuş ve pazarlara alternatif gıda sağlayıcı merkezler (çok merkezli odaklar) tanımlanarak; tek merkezli odak olan hal’in, bölgesel olarak düğüm noktasından çıkarılabilmesi için öneri geliştirilmiştir. Üretim-tüketim pratiklerinin aracısız gerçekleştiği alternatif üretim mekanlarının tüketici bölgeye simbiyotik bir yaşam önerisi getireceği tahmin edilmektedir.
Kent ölçeğinde üretim-tüketim ağının çözümlenmesi, toplumsal açıdan kentlinin gıdaya erişimine ve kent planlamasına stratejik çözümler sağlayabilir. Yeni bir sistem önerisi geliştirme fikri ise, var olan sistemin anlaşılması ve gelecekte oluşabilecek potansiyel bir sistem öngörüsünün tahayyülüdür. Bu bağlamda, kır-kent arakesiti ilişkilerinden bir sistem ağı tanımlanması, toplum ve kent ölçeğinde mevcut durumun çözümlenmesi ve geleceğe yönelik önem arz eder.
Notlar
* Bu makale, Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Kent ve Mimarlık Tezli Yüksek Lisans Programı “İleri Tasarım Araştırmaları Laboratuvarı I” kapsamında yürütülen ve sonrasında geliştirilen araştırmanın bulgularına dayanmaktadır.
- Şekil 1; Kaldjian, 2004; İBB, 2009; Akdal, 2016; İBB, 2021; URL-1-8 kaynaklarından yararlanılarak oluşturulmuştur. İlgili kaynaklardaki veriler üst üste düşürülmüş; 1990, 2000, 2010 ve 2020 seneleri arasındaki kentin yayılma eğilimi ve yayılırken kırı çeperine ötelemesi katmanlı bir harita olarak tasarlanmıştır.
- Şekil 3; İBB, 2009; Döker, 2012; İBB, 2015; Akdal, 2016; İBB, 2021; URL-1-16 kaynaklarından verilerin üst üste düşürülmesi ile katmanlı haritalar olarak tasarlanmıştır.
- Şekil 4; İBB, 2009; Döker, 2012; İBB, 2015; Akdal, 2016; İBB, 2021; URL-1-16 kaynaklarından verilerin üst üste düşürülmesi ile katmanlı haritalar olarak tasarlanmıştır.
- Kentin kalabalıklaşması ve araba sayısındaki artış nedeni ile Kadıköy’ün merkezindeki sebze-meyve toptancı Hali çevreye rahatsızlık vermeye başlamış, 1973 yılında Kadıköy Hali, Ataşehir/Küçükbakkalköy’e taşınmıştır (URL-9). 1984 yılında yenilenen bina, 1986 yılında konservatuar olarak kullanılmak üzere İstanbul Üniversitesi’ne tahsis edilmiş, binanın zemin katı 1989 yılında tiyatro salonuna (Haldun Taner Sahnesi) dönüştürülmüştür.
- Şekil 5; İBB, 2009; Döker, 2012; İBB, 2015; Akdal, 2016; İBB, 2021; URL-1-16 kaynaklarından verilerin üst üste düşürülmesi ile katmanlı haritalar olarak tasarlanmıştır.
- Şekil 6; İBB, 2009; Döker, 2012; İBB, 2015; Akdal, 2016; İBB, 2021; URL-1-16 kaynaklarından verilerin üst üste düşürülmesi ile katmanlı haritalar olarak tasarlanmıştır.
- Ataşehir Meyve Sebze Hali, yapıldığı dönemde kent çeperi konumunda iken, günümüzde kent merkezi haline gelmiştir, bu yüzden Tuzla’ya taşınması (URL-17) söz konusudur.
- Şekil 7; İBB, 2009; İBB, 2015; İBB, 2017; İBB, 2021; URL-10-13 kaynaklarından verilerin üst üste düşürülmesi ile katmanlı bir harita olarak tasarlanmıştır.
- “Gıda güvenliği”, gıdanın, toplumdaki herkesin ulaşabildiği, miktar, besleyicilik ve çeşitlilik bakımından yeterli ve içinde yaşanılan kültür bakımından kabul edilir olması diye tanımlanmaktadır (Koc ve diğerleri, 1999).
Kaynaklar
- Akdal A. N., (2016). Provisioning The Ottoman Capital: Istanbul’s Market Garden Between The Seventeenth And Nineteenth Centuries, Master Of Arts, Atatürk Institute For Modern Turkish History At Boğaziçi University.
- Al-Kodmany K., (2018). The vertical farm: A review of developments and implications for the vertical city. Buildings Journal, 24(8).
- Altuğ K., (2013). İstanbul’da Bizans Dönemi Sarnıçlarının Mimari Özellikleri Ve Kentin Tarihsel Topografyasındaki Dağılımı (Doctora Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü).
- Amin A. & Thrift N., (2002). Cities: reimagining the urban. Polity Press.
- Bookchin M., (2015). Özgürlüğün ekolojisi, hiyerarşinin ortaya çıkışı ve çözülüşü.
- Brown D. L., (2012). How Mobilities are Restructuring the Rural-Urban Periphery. In Keynote presentation to the Agriculture in an Urbanising Society: International Conference on Multifunctional Agriculture and Urban-Rural Relations, Wageningen, The Netherlands.
- Callon M., (1997). Actor-network theory-the market test, The Editorial Board of The Sociological Review 1999, 180-195.
- Döker M. F., (2012). İstanbul kentsel büyüme sürecinin belirlenmesi, izlenmesi ve modellenmesi. Basılmamış Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
- Durusoy E. & Cihanger D., (2016). Historic Landscape Vs. Urban Commodity?: The Case Of Yedikule Urban Gardens, Istanbul. Megaron (11).
- Farías I. & Bender T., (Eds.), (2012). Urban assemblages: How actor-network theory changes urban studies. Routledge.
- Florin M. & Renting H., (2015). Building sustainable food systems beyond the rural-urban divide [Electronic Version]. Urban Agriculture Magazine, (30), 6-8.
- Girardet H., (2008). Cities, People, Planet: Urban Development And Climate Change. West Sussex: John Wiley & Sons Ltd.
- Göncüoğlu, S. F. (2014). Bahçekapı: Kadim Ticaretin Bahçekapı Ve Çevresindeki Serüveni. İstanbul Ticaret Odası.
- Harvey D., (2008). The Right To The City, New Left Review, (53), 23-40.
- Hatt P. K. & Reiss A. J., (2002). Kentsel Yerleşimlerin Tarihi. B. Duru ve A. Alkan (Ed. ve Çev.), 20, 27-36.
- İBB Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanlığı (2015). Yeni Gıda Ticaret ve Lojistik Merkezi Tasarım Sonuç Raporu, İstanbul. Erişim Adresi: https://tarim.ibb.istanbul/img/1445472952017__4160425067_.pdf
- İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü, (2009). 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu, İstanbul. Erişim Adresi: https://sehirplanlama.ibb.istanbul/arsiv/
- İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü, (2021). 1/100.000 Ölçekli
İstanbul Çevre Düzeni Planı, İstanbul. Erişim Adresi: https://sehirplanlama.ibb.istanbul/wp-content/uploads /2021 /10/TADILATLI_CDP_02.04.2021.jpg - İBB Muhtarlıklar Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanlığı Hal Müdürlüğü, (2017). Hallerin Gelecek Projeksiyonu Raporu. Erişim Adresi: https://tarim.ibb.istanbul/hal-mudurlugu/raporlar.html
- Kaldjian, P. J. (2004). Istanbul’s bostans: a millennium of market gardens. Geographical Review, 94(3), 284-304.
- Koc M., MacRae R., Mougeot L.J.A. & Welsh J., (Eds.), (1999). For Hunger-Proof Cities: Sustainable Urban Food Systems. IDRC, Ottawa.
- Kuban D., (1998). İstanbul Yazıları, YEM Yayınları.
- Kuran S. A., (2019). Kent Hakkı Çerçevesinde 6360 Sayılı Yasanın İncelenmesi-Analysıs Of Law No. 6360 In The Context Of Right To The City. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11(27), 97-110.
- Latour B., (1996). Actor-network theory: A few clarifications and more than a few complications. Soziale Welt, 47(4), 369–381.
- Lefebvre H., (1996). Right To The City, In E. Kofman And E. Lebas (Ed.), Writings On Cities, (122-132), Oxford: Blackwell.
- Lefebvre H., (1996) Writings On Cities. E. Kofman & E. Lebas (Ed.). Oxford: Blackwell.
- Lefebvre H., (1991). The Production Of Space. Malden, Mass: Blackwell.
- Lohrberg F., (2012). The Theodosian Land Walls Of Istanbul: Cultural Heritage And Urban Potential For A Metropolis Of The 21st Century. Draft Report Of The Workshop Carried Out By Chair Of Landscape Architecture, Faculty Of Architecture, RWTH Aachen University.
- Mougeot L. J., (Ed.), (2005). Agropolis: The social, political, and environmental dimensions of urban agriculture. IDRC.
- Okudan A. & Tan G., (2019). Bir Kentsel Artikülasyon Olarak ‘Hal’in Keşfi, IAPS Culture and Space 4, Sonsuz Bir “Kentsel Artikülasyon” Mekanı Olarak İstanbul, Özyeğin Üniversitesi.
- Sezgin S. & Gül İ., (2019). Haller Ve Gıda Güvenliğinde Hallerin Önemi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bayrampaşa Hali Örneği. Assam Uluslararası Hakemli Dergi, 105-118.
- Shopov A. & Han A., (2013). Osmanlı İstanbul’unda Kent İçi Tarımsal Toprak Kullanımı Ve Dönüşümleri, Yedikule Bostanları [Ekektronik Versiyon]. Toplumsal Tarih Dergisi, (236), 34-38.
- Şevik E. & Çalışkan O., (2019). Heterotopyanın Alansallığı: Heterotopolojinin Temel Mekânsal Koşulu Olarak Kentsel Eşikler.
- Tan H. G., (2020). Pazaryerinden: Üretici Pazarları Ağları, Etkileri Ve Dönüştürücü Süreçleri, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi.
- Tekeli İ., (2015). Kent, kentli hakları, kentleşme ve kentsel dönüşüm yazıları
- Tekeli İ., (2016). Dünya’da ve Türkiye’de kent-kır karşıtlığı yok olurken yerleşmeler için temsil sorunları ve strateji önerileri.
- Tornaghi C., (2014). Critical geography of urban agriculture. Progress in Human Geography, 38(4), 551-567.
- Turkkan C., (2018). Feeding The Global City: Urban Transformation And Urban Food Supply Chain İn 21st-Century Istanbul. Journal Of Urbanism: International Research On Placemaking And Urban Sustainability.
- Uğurlu Ö., (2010). Kentlerin tarihsel gelişimi. Kent Sosyolojisi Çalışmaları, 10-33.
- United Cities And Local Governments, (2016). Co-Creating The Urban Future: The Agenda Of Metropolises, Cities And Territories. Fourth Global Report On Decentralization And Local Democracy.
- URL-1 https://zamanmakinesi.ibb.gov.tr/
- URL-2 https://earthengine.google.com/timelapse/
- URL-3 https://www.ekoharita.org/ekoloji-haritasi/
- URL-4 https://bostan.kadikoy.bel.tr
- URL-5 https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/parklarimiz/imrahor-bostani/15
- URL-6 https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/news/uskudarda-nefes-aldiran-bir-bostan/1941
- URL-7 http://romabostani.org/?lang=en
- URL-8 http://yesilkampus.itu.edu.tr/blog/yesil-kampus/2016/03/03/taskisla-bostani
- URL-9 http://mimdap.org/2017/02/kadykoy-hal-binasy-arif-atylgan/
- URL-10 http://gida.ibb.istanbul/hal-mudurlugu/Enstitüsü
- URL-11 http://www.hal.gov.tr
- URL-12 http://cbssr.ibb.gov.tr/sehirharitasi/?bs=pazaryerleri
- URL-13 https://www.bulurum.com/dir/gida-toptancilari/istanbul/
- URL-14 https://istanbultarihi.ist/28-bati-kaynakli-haritalardaki-istanbul
- URL-15 https://istanbultarihi.ist/21-osmanli-istanbulunda-kentsel-mekanin-degisim-sureci
- URL-16 https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/1907?locale=tr
- URL-17 https://tuzla.bel.tr/icerik/414/7183/anadolu-yakasi-yas-sebze-meyve-hali.aspx
- URL-18 https://sehirplanlama.ibb.istanbul/sariyer-ilcesi/