Boş bir arazide topoğrafyayla birlikte uzanan duvarlarıyla, sığınaktan ve megarondan ilham alarak oluşturulmuş Issa Megaron Evi, Hırvat mimarlık ofisi Proarh tarafından Hırvatistan’ın Vis Adası’nda tasarlanmış.

Mies van der Rohe 2019 Ödülü’ne aday olarak gösterilen 383 proje arasında yer almış olan Isaan Megaron Evi, herhangi bir altyapı sisteminin bulunmadığı boş bir arazide yer alıyor. Bir aile için dinlenme evi olarak tasarlanan yapı, “genius loci” (yerin ruhu) düşüncesini özümseyen bir anlayışla, sadece bulunduğu Vis Adası değil bütün Akdeniz coğrafyası içindeki konumu göz önüne alınarak oluşturulmuş.

Antik taş duvar sistemini yeniden yorumlayarak, basit inşaat teknolojileriyle kırsalda, insan yapımı yeni bir topoğrafya yaratmayı amaçlayan tasarımcılar, oluşturdukları bu uzayan duvarlar arasında bir konut cebi yaratmış. Açık ve kapalı teraslara ve aynı zamanda havuza açılan iki kattan oluşan yapının birinci katında yatak odası ve salon, alt katında ise açık mekân olarak kurgulanmış yemek ve mutfak bölümleri yer alırken, yapının kullanıcının ihtiyaçlarını maksimum düzeyde karşılaması hedeflenmiş.

Ulaşım zorluğu ve alt yapı yetersizliği de dikkate alınarak yapının sürdürülebilir olması amaçlanmış. Doğal soğutma ve havalandırma, yağmur suyu kullanımı, güneş panelleri ve doğal kaynaklardan yararlanmanın tüm yolları düşünülerek yapının hem yaşam hem de iş yeri olarak kullanımı sağlanmış.

İlk bakışta göze çarpmayan, zarif bir yapıya sahip olan Isaan Megaron Evi, bulunduğu bölgeden kolayca temin edilebilen, yenilenebilir malzemelerle inşa edilmiş ve böylelikle malzemenin taşıma masrafları azaltılarak, maliyet düşürülmüş.