I-AM, Leb-i Derya’yı Yeni Neslin İhtiyaçlarına Göre Yeniden Tasarladı

İstanbul’un en ünlü restoranlarından Leb-i Derya, uluslararası deneyim tasarımı ajansı I-AM tarafından yeniden tasarlanan marka kimliği ve tasarımı ile müdavimlerin yanı sıra, yeni neslin de favori mekanları arasında yer alacak. 

Türk-İngiliz ortaklığında kurulan ve 4 ülkedeki ofisleriyle dünya çapında faaliyet gösteren deneyim tasarımı ajansı I-AM, İstanbul’un ünlü restoranlarından Leb-i Derya’yı marka kimliği ve iç mekânı ile yeniden kurguladı.

14 yıldır İstanbul, Beyoğlu’nda yeme-içme kültürüne önemli katkılarda bulunan ve şehrin ünlü mekanları arasına giren Leb-i Derya 15. yılında, kültürel birikimine sahip çıkarak konseptini yeni nesil meyhane olarak değiştirmeyi hedefledi ve markanın sahip olduğu müşteri sadakati ile marka ruhunu kaybetmeden, yeni nesli de kapsayacak şekilde restoranlarına yeni bir marka kimliği kazandırmak üzere I-AM ile çalıştı. Leb-i Derya, günümüzün öne çıkan yeme-içme trendlerinden “paylaşım kültürü” göz önünde bulundurularak yeniden tasarlandı.

Leb-i Derya için gerçekleştirdikleri çalışmalar ile ilgili olarak bilgi aktaran deneyim tasarımı ajansı I-AM’in Kurucu Ortağı Emre Kuzlu, yeme-içme deneyiminin, sipariş aşamasından ödeme anına kadar kolektif bir form kazandığını belirtirken, “Sırayla servis edilen porsiyonlar, gece boyu masada kalarak deneyimin süresini uzatan etkili tadımlara dönüşüyor. Biz de yemeklerin paylaşıldığı kolektif ortam ruhunu yansıtmak üzere, Leb-i Derya’ya meyhane kültürünü yansıtan ve ‘yaşanmış bir mekân’ hissi verebilen dokunuşlarda bulunduk. Sıfırdan tasarlanan restoran deneyimlerinin yanı sıra, bütüncül tasarım yaklaşımımız sayesinde küçük dokunuşlarla da istenen değişimi yakalamayı hedefledik ve bu yolda başarılı olduk.” dedi.

Bütün projelerinde olduğu gibi, bu projede de iç görü sağlayacak metodolojilerinden yararlanarak tasarım sürecine başladıklarını belirten Kuzlu, Leb-i Derya markasını en iyi şekilde yansıtan, mekân içerisinde müşteri yolculuğunu iyileştirecek bir restoran deneyimi tasarladıklarını aktardı.

Leb-i Derya için girişten itibaren iki katta da farklı konseptler uygulayan I-AM, daha sakin görünümlü pastel tonlar, farklı tipte aydınlatmalar ve meyhane kültürünü yansıtan görsel elemanlar kullanarak mekânda daha rahat bir atmosfer yarattı. Etkileyici Leb-i Derya manzarasını mekân tasarımının merkezine oturtacak şekilde bir konsept geliştirdi.

Alt katta özel etkinliklerin gerçekleştirilebileceği iki bölümden oluşan bir lounge alanı yaratılırken, antikacılardan toplanan mobilyalar kullanılarak daha eklektik bir dil oluşturulan bu katta, farklı tipte etkinliklere ev sahipliği yapabilecek esnek bir format yaratıldı. Üst katta ise yine antikacılardan toplanan ikinci el dekoratif parçalar, uçuşan tül perdeler ve masaları tanımlı hale getiren duvar aplikleriyle ferah bir atmosfer yaratan deneyim tasarımı ajansı I-AM, arka bölümde ise yoğun bitki kullanımını ön plana çıkararak sakin bir kış bahçesi konsepti oluşturdu.

Türk-İngiliz ortaklığında kurulan ve 4 ülkedeki ofisleriyle dünya çapında faaliyet gösteren deneyim tasarımı ajansı I-AM, tasarım araştırmacıları, mimarlar, servis ve kullanıcı deneyimi tasarımcıları, iletişimcilerden oluşan ekibi ile insanı tasarımlarının kalbine yerleştirirken, Türkiye, İngiltere, BAE ve Hindistan’da markaların kullanıcılarına yaşatmayı hedefledikleri deneyimlere ulaşmalarını sağlıyor. İnsanların her gün kullandıkları servislere fiziksel ve dijital tüm temas noktalarını kapsayan bütüncül bir anlayış ile yaklaşan I-AM, markalar ile kullanıcıları için hedefledikleri deneyimleri kurguluyor. 3 Türk ve 3 İngiliz ortak tarafından kurulan ve 100’den fazla yaratıcı akıldan oluşan ekibi ile hizmet veren I-AM, markalar ve insanlar arasında bu güçlü bağı kurmak için ilhamını yine insanlardan alıyor.