“Homeostasis”

Galeri 5, 24 Nisan’a kadar devam edecek Homeostasis sergisi ile kapılarını sanatseverlere açtı.

Naz Beşcan’ın küratörlüğünde gerçekleşen Homeostasis, Luna Ece Bal, Patricia Domínguez, Serra Duran Paralı ve Melike Koçak’ın çalışmaları üzerinden Galeri 5 mekanını bir şifa alanı olarak hayal eder.

Homeostasis, bir bütünün dış etkenlere rağmen iç dengesini sağlama işlemlerine ve süreçlerine atıfta bulunur. Yaygın olarak vücudumuzun fiziksel ve kimyasal dengesi için kullanılan homeostazi terimi aynı şekilde insan psikolojisi, bir makine, ekoloji ya da bir toplum için kullanılabilir. Bu bakımdan homesostazi, bir varlığın veya oluşumun özünden kopmamak adına kendini anlık iyileştirmesi olarak düşünülebilir.

Homeostasis, galerinin yer aldığı plaza binasının, hareketli semtin ve İstanbul gibi bir şehrin neden olabileceği iç dengesizlikleri araştırır. Trafik bizi yorabilir, oturduğumuz masalarda belimiz ağrıyabilir, kafamız gürültüden bulanabilir. Homeostasis’te sergilenen işler, çoğumuzun deneyimlediği, iç dengemizin bozulduğu ve pusulamızın şaştığı bu anları bazen eleştirel olarak öne çıkarır, bazen birer şifa anı olarak kutsar, bazense alternatif şifa olasılıklarına işaret eder.

Luna Ece Bal, Galeri 5 demirbaşlarından kuyruklu piyanoya ait olabilecek bir koku tasarlamış. Göremediğimiz ama koklayabildiğimiz bu iş, izleyiciye ahşabın onu piyano haline getiren fabrikasyon işlemlerinden önceki halini, özünü hatırlatmayı amaçlıyor. Piyanoya eşlik eden ve Bal’ın sanat pratiğinde sıkça rastladığımız saten üzeri ebru işlerde ise özünde şifa olan bir ritüel üzerinden evren, varoluş, doğurganlık ve dişilik kavramlarına yumuşakça dokunuyor.

Şilili sanatçı Patricia Domínguez’in Homeostasis’teki fotoğraf baskıları, günümüzün performans odaklı toplumunu iyileştirme çabasına girişiyor. Farklı ekonomilerin çarpıştığı anlara odaklanan Domínguez, sömürgeciliğe ait bağlantıları görünür kılıyor ve süregelen yaraları daha geleneksel yollarla iyileştirmeyi amaçıyor. Domínguez’in Şili’de yaptığı toplumsal gözlemlerin Galeri 5’teki yansımalarında eklem ve bel ağrılarıyla cebelleşen beyaz yakalı çalışanlar görüyoruz. Birer yakı gibi ağrılarına tuttukları Kolomb öncesi döneme ait seramikler ise bu figürlerin daha derin yaralarına işaret ediyor: Öze dönmek ve nereden geldiğimizi hatırlamak bizi iyileştirecek midir?

Serra Duran Paralı’nın Homeostasis için ürettiği video işi, Present Tense, 2020, galerinin bulunduğu binanın deneyimsel bir araştırması üzerinden iç ve dış kavramlarının yerini değiştiriyor, dengelerin mekanın dışında kaydedilen seslerin içeriye taşındığında nasıl değiştiğini sorguluyor. Duran Paralı, içinde yaşadığımız şehrin, düzenin ve teknolojik statükonun hızına boyun eğdiğimiz anlarla kendi içe dönüş pratiğinde ortaya çıkanları kara mizahi bir dokunuşla çarpıştırıyor.

Melike Koçak’ın 2018 yılında hazırladığı Sometimes I Feel Like a Potato Bag Under the Ocean isimli fotoğraf zine’ı, Homeostasis’te bir duvarı kaplayacak bir yerleştirme halini alıyor. Ümraniye’de oturan Koçak’a verilen ve Tuzla’dan Yenikapı’ya giden 500T’i, İstanbul’un en uzun otobüs hattını, araştıran projenin sanatçının içsel sağlığı için verdiği savaşla nasıl çakıştığını görüyoruz. Projeyi oluşturan fotoğrafların etrafında böylece kişisel bir şifa arayış hikayesi oluşuyor.