Helvetia Basel Kampüsü

Mimari Tasarım
Herzog & de Meuron

Proje Yeri
Basel, İsviçre

İşveren
Helvetia Schweizerische

Elektrik Projesi
Hefti Hess Martignoni Basel Ltd, Basel

Mekanik Proje
Hochstrasser Glaus & Partner, Zürih

Tesisat Projesi
GRP Ingenieure, Rotkreuz / Rapp Infra AG, Basel / Schmutz + Partner AG, Base

Statik Projesi
Schnetzer Puskas International AG, Basel

Peyzaj Tasarımı
Vogt Landschaftsarchitekten AG, Zürih

Sürdürülebilirlik Danışmanı
Waldhauser+Hermann AG, Münchenstein

Toplam İnşaat Alanı
27.650 m² 

Tamamlanma Tarihi
2023

Fotoğraflar
Maris Mezulis

Herzog & de Meuron’un tasarladığı Helvetia Campus Basel, ikiz kuleleri, yeniden işlevlendirilmiş yapıları ve kamusal parkıyla kente açılan sürdürülebilir bir kampüs kimliği oluşturuyor.

Basel’de, Aeschenplatz ile tarihi St. Alban Mahallesi arasında, Helvetia Sigorta’nın ana merkezi dört etapta hayata geçirilmiş. Sürecin sonunda, üç yeni yapı, yenilenen mevcut binalarla birlikte kampüse güçlü bir kimlik kazandırmayı hedeflemiş. Alan, bugüne kadar şehre dağılmış durumda çalışan tüm Helvetia çalışanlarını bir araya getiriyor. Parselin içinde yer alan yeniden tasarlanmış geniş kamusal park, yapı grubunu St. Alban-Anlage’nin yeşil bulvarıyla ilişkilendiriyor ve kampüsü kente açıyor.

1950’lerden itibaren parçalı ve düzensiz şekilde büyüyen şirket merkezi, yenilenmeye ihtiyaç duyuyormuş. Son yıllarda iç avluya eklenmiş kullanılmayan binaların kaldırılmasıyla, Vogt Landschaftsarchitekten tarafından tasarlanan kamusal yeşil alan için boşluk yaratılmış. Dışarıdan bakıldığında, beyaz ve yalın mimari diliyle birlik hissi veren kampüs, ikiz kulelerin silüetiyle güçlü bir kimlik kazanıyor. İşlevlerin yeniden düzenlenmesiyle ofisler güney parselde yer alıyor; konut yapısı ise kuzeydeki geniş parka taşınmış. Master plan, mevcut yapıları kentle olabildiğince bütünleştirmeyi hedefliyor ve süreci dört etapta kurguluyor: 1950’lerden kalma ofis kulesinin yenilenmesi ve yanına ikiz bir kulenin eklenmesi; iki kulenin ortasında yer alan, yeni ana giriş işlevi gören oditoryumun inşası; ayrıca kuzeydeki tarihi parkla dengeli bir kamusal yeşil alan oluşturulması bu etapların ilkini oluşturuyor. Sonraki etaplar ise; 1960’larda yapılmış idari binanın yenilenmesi ve yükseltilmesi; 1970’lerde yapılmış idari binanın yenilenmesi ve yükseltilmesi; kuzey parseldeki idari binanın yıkılması ve yerine konut inşası olarak belirlenmiş.

Mevcut kule, 1950’lerde Patria Sigorta tarafından inşa edilmiş. Önceleri, yanında benzer ölçekte bir gazete binası bulunuyormuş; ancak bu yapı 1980’lerde yıkılınca kulenin ilişki kurduğu kentsel bağlamı zayıflamış. Yeni ikiz kule fikri, hem bu dengeyi yeniden sağlıyor hem de şehir silüetinde güçlü bir simge yaratıyor. İkiz kuleler, çeşitli ofis tipolojileriyle esnek çalışma alanları sunuyor. Ortadaki oditoryum bağlantı yapısı, yeni ana giriş olarak işlev görüyor. Çatı katlarındaki teraslar ve geniş saçaklar, 1950’lerin mimari diline göndermeler yapıyor.

Kavisli büyük çatısıyla oditoryum, yarı açık bir plaza gibi işliyor. Dış mekanın taş döşemesi iç mekana kesintisiz devam ediyor; ziyaretçileri doğrudan parka ve diğer kampüs binalarına yönlendiriyor. İçinde üç yüz kişilik kamusal bir salon bulunuyor. Parkla direkt bağlantı sağlayan dış mekan sarmal merdiveni, mekana kamusal bir karakter kazandırıyor.

Oditoryumun cephesi, ince beyaz kolonlar ve geniş cam panellerle geçirgen ve davetkar bir şekilde kurgulanmış. İkiz kulelerin cepheleri ise endüstriyel düz cam ile geleneksel Venedik döküm camını birleştiriyor. Doğu ve batı cephelerinde kullanılan kapalı kavite sistem, güneş kontrolünü etkinleştirirken bakım kolaylığı sağlıyor. Kuzey ve güney cephelerinde ise elmas biçimli açıklıklar ve yirmi dört bin adet üçgen döküm cam karo ile dinamik bir ifade yaratılıyor.

Kampüs, merkezi konumu ve toplu ulaşıma erişilebilirliğiyle sürdürülebilir bir kentsel model oluşturuyor. Mevcut yapıların büyük ölçüde korunmasıyla, yeni inşa gerektirecek gri enerjinin %80’i tasarruf edilmiş. Yenilikçi cephe sistemleri, geri dönüşüm ve yeniden kullanım odaklı tasarım ön planda. Yeni yapılar, DGNB/SGNI Platin Sertifikası ile ödüllendirilmiş. Çatıların tamamına yerleştirilen yaklaşık dokuz yüz metrekare fotovoltaik paneller enerji üretimini destekliyor. Üç bin beş yüz metrekarelik yeni kamusal park, biyolojik çeşitliliği ve mikro iklimi iyileştiriyor.

Kampüs, sanatı kente açılan bir araç olarak kullanıyor. Zemin kattaki Helvetia Sanat Fuayesi, halka açık sergilere ev sahipliği yapıyor. James Turrell’in “Diamond Glass” (2023) ışık enstalasyonu ve “Night Raiment” (2024) ışık işleri, mimariyle bütünleşerek kampüsü hem gün içinde hem geceleri kent dokusuna görünür biçimde bağlıyor.