Geçmişin Elektrik Santralleri Nasıl Günümüzün Sanat Mekanları Oldu?

Prof. Dr. Füsun Seçer Kariptaş
Doç. Dr. Saadet Aytis
Y. Mimar Fatih Kariptaş

Endüstri yapılarının öneminin fark edilmesi, onların bir miras olarak algılanmalarıyla mümkün olmuştur. Mirasın zaman içerisinde kültürel anlamındaki genişlemesi, “endüstri mirası” kavramını ortaya çıkarmıştır. Aslında son yıllarda endüstriyel mirasa gösterilen ilginin kökeninde, teknolojik gelişmelere duyulan merak yatmaktadır. Birçok tasarım teknolojik bakımdan ilginç olduğu için zamanımıza kadar muhafaza edilmiştir. Bunlar, dönemin makinelerinin modelleri, farklı tekniklere ait kayıtlar, eğitim-öğretim araçları, muhtelif eşyaya ait sergilerin kalıntıları, iş ya da ticaret münasebetiyle kuşaktan kuşağa geçen kişisel eşya vesairedir.

Endüstri mirası kapsamındaki yapılar geçmişin izlerini taşımasına rağmen, yıllar boyu çok önemsenmemişlerdir. Aslında bu yapılar, içinde üretim gerçekleştirilen, mekanik donanımları olan, strüktürü ve hatta zamanla çalışanların yarattığı yaşam biçimiyle insan ve kent belleğinde yer alan önemli miraslardır (Seçer Kariptaş, 2009). Ancak mimarlık tarihindeki önemi, geçmişle olan bağları ve taşıdıkları tarihi değere rağmen, endüstri yapıları diğer tarihi yapılara göre uzun yıllar mimari açıdan dikkate alınmamışlar ve işlevsiz kalarak unutulmaya yüz tutmuşlardır.

Elektrik Santralleri
İnsanlar yaşadıkları doğanın kurallarını çözerek yaşamlarını kolaylaştırmaya, onları keşfederek dünyayı kontrol etmeye çalışırlar. Öyle ki, teknoloji ve bilim zamanla insanların elinde büyük bir güç haline gelmiştir. Dünya yaşamını kolaylaştıran ve onu kontrol eden topluluklar, diğer topluluklar karşısında saygınlık kazanmış, onlara hükmetme yöntemi olarak teknolojilerini kullanmışlardır. Elektrik ve manyetizma eski çağlardan beri bilinen gerçeklikler olmasına rağmen, mekanik ve hidrolikteki bilimsel gelişmelerin tamamlanmaması, malzeme konusunda karşılaşılan zorluklar ve bu konuya ilginin oldukça düşük bir şekilde sadece manyetizmayla kısıtlı kalması sebebiyle elektrik kullanımını gelişimi, 16. yüzyıla kadar gecikmiştir. Gelişmeye başlayan elektrik teknolojisi dünyada köklü değişikliklere ve insan yaşamını bütünüyle değiştirecek etkilere yol açmıştır.

Kesintisiz elektrik enerjisi sağlaması amacıyla tasarlanan santrallerde, tesisin işletmesi, insan ve çevre güvenliği, maliyet ve ekonomiklik gibi konularla birlikte güvenilirlik, bakım kolaylığı, esneklik gibi esaslar da göz önüne alınmıştır. Bir elektrik santrali kurulması amaçlandığında, kurulacak santralin gücü, tipi, yeri ve işletme özellikleri dikkate alınarak tasarlanmış ve bu şartlar altında planlanmıştır (Bayram, 1978).

Elektrik Santrallerinin Sanat Mekanlarına Dönüşümü
Elektrik santralleri, endüstri mirasının önemli örnekleridir. Bu yapılar mimari özellikleri ve tasarım ölçütleri açısından yapıldığı dönemin teknolojisini anlatmaktadırlar. Tümüyle ayakta kalmayı başaran santral yapılarının öncelikle mimarisi daha sonra içlerindeki makine ve donanımların her biri birer endüstri mirasıdır. Bu mirasın bir hikayesi ve temeli vardır. Buradan alınacak her detay insanların geçmiş yaşantısını anlatırken, aynı zamanda geleceğe dair ipuçları vermektedir.

Tarihi endüstri yapıları zamanla işlevlerini yitirerek, boş ve bakımsız kaldıkları için yeni bir işlev ile yenileme yoluna gidilerek yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu yapılar büyüklüklerinden ve belirgin mimari özelliklerinden dolayı çevresel algıyı etkilemekte, sağlam strüktürel yapılarından ötürü de iç mekanlarında değişiklik yapmaya olanak veren esnekliktedirler. Genellikle bu binalar yüksek duvarlı, geniş pencereli, dıştan bakıldığında yalın, ancak iç mekanında belirli bir karmaşa olan yapılardır. Bu nedenle yeniden işlevlendirilirken sanat mekanları için aslında çok uygun konumdadırlar. Dünyadaki tarihi santral yapıları incelendiğinde, genellikle sanat ve kültür mekanları olarak yeniden değerlendirildikleri görülmektedir. Bunun sebebi bu yapıların öncelikle mimari olarak, sanat ve gösteri mekanları için uygun bir ortam yaratmalarıdır. Ayrıca strüktürel yapıları, geniş ve ferah iç mekânları, yüksek duvar ve geniş pencereleri ile esnek bir kullanıma da olanak sağlamaktadırlar. Dünyadan ve Türkiye’den örnekler incelendiğinde geçmişin güç santrallerinin zamanla birer birer sanat merkezine dönüştükleri görülmektedir.

Bandırma Elektrik Santrali (Bandırma Kültür ve Sanat Merkezi)
Bandırma’da bulunan tarihi elektrik santrali 1929 yılında, dönemin belediye başkanlığı görevini yürüten Servet Bey zamanında, ilçenin elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuştur. Kurulduğunda 220 V elektrik ürettiği bilinen santralin mazotla çalıştığı ve tüm malzemesinin Alman ürünü olarak seçildiği bilinmektedir (Güney, 2013).

1957 yılından sonra santral binasına eklemeler yapılmış, yeni motorlar konulmuştur. 1966 yılında Bandırma’nın ulusal dağıtım şebekesine bağlanmasıyla birlikte Bandırma Elektrik Santrali’nde üretim durmuştur. 1983 yılında santral binası yeniden düzenlenmiş, içerisinde ofis meknları oluşturulmuş, kentin arıza bakım servisi olarak hizmet vermiştir. Santral 1993 yılında TEDAŞ’a devredilmiştir. Değişen yaşam şartları ve teknoloji sonucunda atıl durumda kalarak zarar gören santral binası, 13 Aralık 2006 tarihinde tamamen boşaltılmış, yeniden işlevlendirildiği tarihe kadar TEDAŞ’ın atık deposu olarak kullanılmıştır (URL-1).

Bandırma Elektrik Santrali, 2015 yılında Bandırma Belediyesi tarafından restore edilerek “Kültür ve Sanat Merkezi” ne dönüştürülmüştür. Binada yaklaşık 200 koltuklu bir ana salon ve fuaye bulunmaktadır. Santral yapıları ne kadar büyük ve geniş açıklı olsalar da yeniden işlevlendirilirken geçmişi dikkate alınmalı ve ona göre bir iç mekân düzenlemesi dikkate almak gerekir. Santral Kültür Merkezi’nin bu açıdan bakıldığında başarısı tartışma konusu olsa da boş ve harap bir biçimde ayakta kalması yerine sanatla yaşaması her zaman tercih sebebidir.

Eski Elektrik Santrali’nin, Santral Kültür Merkezi’ne dönüşümünden sonra bu salonda çoğunlukla belediye tarafından düzenlenen tiyatro, konser, söyleşi, panel, toplantı gibi programlar ve resmi kurumlar, sivil toplum ve özel kuruluşların çeşitli etkinlikleri gerçekleştirilmektedir.

Balıkesir Elektrik Santrali (Salih Tozan Kültür ve Sanat Merkezi)
Balıkesir’in merkezinde bulunan santral binası, 1920’li yılların başlarında, Balıkesir Mutasarrıflığı’nca elektrik fabrikası olarak inşa edilmiş ve uzun yıllar bu işlevini sürdürmüştür.

Halk arasında “elektrik işletmesi” olarak bilinen tesisin 1980`li yılların başında başka bir yere taşınması üzerine bina, belediyece “Su ve Otobüs İşletmesi Tamirhanesi” olarak kullanılmıştır. Daha sonra bina, Anıtlar Yüksek Kurulu`nun 14 Mart 1986 tarihinde aldığı kararla tescilli anıtsal yapılar arasına alınmış ve mevcut tamirhanenin Paşaalanı mahallesindeki binasına taşınmasıyla da boşaltılmıştır (URL-2).

1993 yılında onarılan bina, kültürel etkinliklerin yapılabileceği bir salon haline dönüştürülmüş ve 1994 yılı Mart ayında, bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmiştir. Daha sonra merkeze, Balıkesirli eski sinema sanatçısı Salih Tozan`ın adı verilerek, “Balıkesir Belediyesi Salih Tozan Kültür ve Sanat Merkezi” olarak adlandırılmıştır.

Salih Tozan Kültür ve Sanat Merkezi, 313 koltuk kapasiteli bir toplantı salonu ile iki kata ayrılmış soyunma ve dinlenme odalarından oluşmaktadır. Şehrin sosyal ve kültürel etkinliklerin büyük bölümünün gerçekleştirildiği bir merkez olarak tasarlanmıştır. Merkez, 2004 yılı yaz aylarında çevresiyle birlikte düzenlenerek yeniden hizmete sunulmuştur. Düzenleme çalışmalarıyla binaya bitişik durumda bulunan ve eski garaja bakan dükkanlar yıkılmış ve binanın çevresi dinlenme alanları, yeşil alanlar ve taşıt trafiğine kapalı alanlarla donatılmıştır (URL-2).

Edirne Elektrik Santrali (Edirne Belediyesi Kültür Merkezi)
Cumhuriyetin kurulmasının ardından ülkenin kalkınması adına yurdun hemen hemen her bölgesinde kurulan elektrik santrallerinden biri de Edirne Elektrik Santrali olmuştur. 1930 yılında İtalyanlar tarafından kurulan santral, Edirne kentinin elektrik enerjisini üretmek üzere inşa edilmiştir. 1937 yılında santral binası Edirne Belediyesi’ne devredilmiş, 1965 yılında kentin yurtiçi elektrik dağıtım şebekesine katılmasına kadar bu şekilde devam etmiştir. Bu tarihlerde fabrika ile bağlantılı altı adet trafo üzerinden elektrik dağıtımı yapılmıştır. 1982 yılında Edirne kentinin elektrik dağıtımı Türkiye Elektrik Kurumu’na devredilmiştir.

Bina kuzeydoğu-güneybatı yerleşim aksı doğrultusunda, ana cephesi ise güneybatı yönündedir. Santral atölye ve yönetim olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Atölye bölümü tek katlı, 16 m x 25,5 m boyutlarında ve yüksek tavanlıdır. Yönetim, bodrum ve iki kattan oluşan, 9,5 m x 16 m boyutlarındadır. Yönetim katında merdiven holü ve bir koridora açılan büro mekanları bulunmaktadır. Atölye mekanı ve yönetim bloku bir arada planlanmıştır (Zağra,2008).

20 Mayıs 2015 tarihi itibariyle santral binasının kültür ve sanat merkezi olarak restore edilmesi ile ilgili çalışmalar başlamıştır. Zamanla kültür merkezi işlevinin yanına nikah salonu olarak yeni bir işlev daha eklenmiş ve bu şekilde yeniden planlanmıştır. Tarihi santral binası yenileme çalışması sonrasında, Edirne Belediyesi Kültür Merkezi ve Nikah Salonu olarak 14 Mayıs 2017 tarihinde halkın hizmetine açılmıştır. Binada yaklaşık iki yüz kişilik salon, sahne ve bir fuaye bulunmaktadır. Ancak 2018 yılının sonlarına doğru nikah salonu işlevi kaldırılarak yalnızca kültür merkezi olarak işlevine devam etmesine karar verilmiştir. Mimari çevrelerde iyi yönde bir gelişme olarak karşılanan bu durum sonrasında, santralin tamamen eski günlerini ve kuruluş amacını anlatan enerji müzesi olarak yeniden tasarlanmasına yönelik görüşler bulunmaktadır.

Silahtarağa Elektrik Santrali (Santral İstanbul)
İstanbul’da saray ve sokakların aydınlatılması, evler ve endüstriye yönelik harcamalar ve tramvay işletilmesinde kullanılmak adına ülkenin ilk termik santrali olan Silahtarağa Elektrik Santrali inşa edilmiştir (Cengizkan, 2004). 1910 yılında uluslararası Macar şirketi Ganz Electric Company, İstanbul’da bir elektrik santrali kurmak için, elli yıl işletim karşılığında Osmanlı Devleti’yle anlaşma imzalamıştır. O dönemde Banque Generale de Credit Hongrois ve Banque de Bruselles tarafından desteklenen Ganz Electric Company şirketi, 1911 yılında Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi’ni kurmuştur. Yapılan inceleme çalışmaları sonucunda İstanbul’da yeterli su kaynağı bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle şirket bir termik santral inşa etmeye karar vermiştir. Zonguldak’ta çıkan kömür, suyoluyla Karadeniz üzerinden İstanbul’a getirilerek bu kaynak sorunu da çözümlenmiştir. Haliç kıyısında adını Silahtar Mehmet Ağa’dan alan bölgede bir arazi satın almış, ancak 1913 yılında faaliyete geçmesi planlanırken Balkan Savaşı ve 1913 Eylül’ünde yaşanan bir sel felaketi nedeniyle açılışı 1914 yılına sarkmıştır. Silahtarağa Elektrik Santrali 11 Şubat 1914 yılında faaliyete geçmesiyle öncesinde havagazıyla aydınlatılan İstanbul şehrinin üç noktasına elektrik vermeye başlamıştır. Böylece Silahtarağa Elektrik Santrali, Osmanlı Devleti’nin ilk kent ölçekli ve termik santrali olmuş ve 1914 yılından 1952 yılına kadar İstanbul’un elektrik ihtiyacını tek başına karşılamıştır (Aksoy, 2007).

1966 yılında kurulan ambarlı elektrik santralinin 1976 yılında tam kapasite çalışmaya başlamasıyla İstanbul’un elektriği genel olarak bu santralden verilmeye başlanmıştır. Veriminin azalması ve Haliç’in iyice kirlenmeye başlaması nedeniyle alınan bir kararla 1 Mart 1983 yılında kapanmıştır. 1991 yılında, Kültür Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararıyla, santral ve yapılar grubu tescil edilmiştir. 1914-1983 yılları arasında İstanbul’a elektrik sağlayan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk kent ölçekli elektrik santrali olan Silahtarağa Elektrik Santralı 2004 yılı Mayıs ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir (Kaşlı, 2009).

Silahtarağa Santrali yerleşkesinde ana fabrika binası, makine daireleri, işçi lojmanları, depolar, büro yapıları, işlikler, dükkan ve iskele bulunmaktadır. Günümüzde var olan bu mevcut yapıların yanında ek binalar da inşa edilerek bir müze ve üniversite yerleşkesi haline gelmiştir.

Bankside Elektrik Santrali (Tate Modern Sanat Müzesi)
Bankside Elektrik Santrali 1891 yılında kömür yakıtlı bir santral olarak kurulmuştur. Elektrik santrali Thames Nehri kıyısında yer alan Bankside ilçesinde bulunmaktadır. 1947 yılında çevreyi kirlettiği ve eski olduğu öne sürülerek yeni bir elektrik santrali kurulmuştur. İngiltere’de yağ yakıtlı ilk enerji santrali olan yapı Mimar Giles Gilbert Scott tasarımına göre inşa edilmiştir. Santral, 1947-1952 ve 1958-1963 olmak üzere iki aşamada tamamlanmıştır. 1952 yılında büyük ana türbin salonu ile merkezi kazan dairesi, 1963 yılında ise binanın batı kısmı tamamlanmıştır. “Bankside Elektrik Santrali”, 1981 yılı Ekim ayında, yakıt fiyatlarının artması nedeniyle kapanmıştır. Dünyanın en önemli güç santrallerinden biri olan Tate Elektrik Santrali yeniden işlev verilerek modern sanat müzesi haline getirilmiştir.

Santral, sıvı yakıt ile çalışan ve elektrik üretmek üzere, aynı yerde daha önce inşa edilmiş olan, yakıt olarak kömür kullanan, yine aynı işlevi gören başka bir enerji santralinin yerine inşa edilmiştir. Yapı, Londra çevresinde üretilmiş bulunan yenileşme projesinin önemli bir simgesi olarak kent yaşamına katılmakta ve bölgenin ekonomik anlamda canlanmasına katkıda bulunmaktadır (Argüner, 2000).

Bankside Santral Binası 200 metre uzunluğundadır. Çelik strüktüre sahip binanın, cephesi tuğla kaplı ve yaklaşık 100 metre uzunluğunda bir bacası bulunmaktadır. Santral Binası, mimarlar grubu olan Herzog&de Meuron tarafından yeniden tasarlanarak müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Tate Modern Sanat Müzesi’nin inşaatını ise Carillion adlı bir inşaat firması gerçekleştirmiştir. Mimarlar binanın tarihsel varlığını azaltmadan çağdaş kamusal bir alan yaratarak bir yeniden işlevlendirme projesi yapmışlardır. Bugün Tate Modern Sanat Müzesi yeni yapılan ek binasıyla birlikte dünyanın sayılı sanat merkezlerinden biri olarak işlevine devam etmektedir.

Mediodia Elektrik Santrali (Caixaforum Madrid)
Caixaforum Madrid binası, La Caixa Bankası tarafından satın alınmadan önce adı Central Eléctrica del Mediodia (Mediodia Santrali) idi. Mediodia Santrali binasını, 1899 yılında Mimar Jesus Carrasco-Muñoz Encina ile Mühendis José Maria Hernandez yapmışlardır. Alameda ve Gabernador caddelerinin girişinde yer alan ve yaklaşık 2.000 metrekarelik bir alan kaplayan binanın ana cephesi Gobernador Caddesi’ne bulunmaktadır. Santral içerisinde, Madrid şehrinin güneyine hizmet eden, yanan kömür ile güç sağlayarak elektrik üreten üç buhar kazanı ve 120 beygir gücünde üç adet buhar motoru ayrıca ek olarak, üç adet de 80 kilovatlık akım dinamoları bulunmaktadır.

Caixaforum Madrid, günümüzde İspanya’nın Madrid şehrinin modern sanat galerisi ve müzesidir. Katalan-Balear ortaklığında, La Caixa tarafından desteklenmekte ve Paseo del Prado’da yer almaktadır. Santral konum olarak Madrid’in en kültürel ve ünlü müzelerinin yer aldığı bölgededir.

Santral yapısı iki paralel binadan oluşmaktadır. Binanın çatısı, çelik kafesler üzerine beşik çatı olacak şekilde tasarlanmıştır. Binanın çatısı gün ışığından daha fazla faydalanmak üzere planlanmıştır. Santral binası cephesi granit taban üzerine tuğla kaplanarak oluşturulmuştur. Bina 2001 yılında La Caixa bankası tarafından satın alınmıştır (Fırat, 2013).

Santral binası yeniden işlevlendirilerek sanat merkezi haline gelmiştir. İsviçreli mimarlar Herzog & de Meuron tarafından 2001-2007 yılları arasında yenilenmiştir.  Eski alt taban yapısı değiştirilerek, havada asılı kalan bir görünüm elde edilmiştir. Görsel olarak çok kuvvetli olan bu bölüm ile caddeye olan ulaşımda kolaylaşmıştır. Bu ara kısımda galvanizli demir levha kullanılmıştır. Günümüzde binanın yerçekimine karşı koyan mimarisi ve sıra dışı eklentileriyle birlikte, kendisi de adeta başlı başına bir sanat eseri kadar ilgi çekmekte ve birçok insan yalnızca binayı görmek için Caixaforum’a gelmektedir.

Batcave Elektrik Santrali (Batcave Sanat ve Tasarım Merkezi)
Batcave Elektrik Santrali, Thomas E Murray tarafından, 1904 yılında elektrikli Brooklyn hızlı tren hatlarına hizmet etmek amacıyla yapılmıştır. Dönemin elektrik santrallerine benzer mimaride inşa edilmiş olan yapı, 1950 yılına kadar faaliyetini sürdürmüştür. Bu tarihten sonra enerji santrali hizmetten çıkarılmıştır. 21. yüzyılın başına kadar atıl durumda kalan bina, o yıllarda gençler ve sanatçılar için bir performans mekanı olmuştur. 2012 yılında santral Powerhouse Çevre Santrali Vakfı tarafından satın alınmıştır. 2016 yılında Herzog & de Meuron tarafından yeniden işlevlendirme çalışmalarına başlanmıştır (URL-7). Powerhouse Atölyesi adı verilen bina çağdaş bir üretim merkezi olarak işlevlendirmiştir.

Bu atölyede sanatçıların çalışma gereksinimlerini desteklemek, üretimde istihdam sağlamak ve aynı zamanda bireysel yaratımı desteklemeye çalışan bir platform oluşturulması hedeflenmiştir. Ziyaretçileri periyodik olarak sanat merkezine getirmeyi teşvik eden ve halka açık etkinliklere ev sahipliği yapacak olan santralin, mimari yapısından dolayı sahip olduğu büyük ölçekli iç mekanlarda sergiler, gösteriler ve etkinlikler rahatlıkla yapılabilecektir.

Santral yapısı türbin salonu ve kazan dairesi olmak üzere temelde iki bölümden oluşmuştur. Türbin salonu dinamo ve motorları, kuzeydeki kazan evi ise fırınları ve kömür depolarını içermektedir. 1950’li yıllarda enerji santrali hizmetten çıkarıldığı zaman kazan dairesi yıkılmıştır. Yeniden işlevlendirme projeleri kapsamında türbin salonunun yenilenmesi ve yıkılan kazan dairesinin yeniden yapılması planlanmıştır. Eski santral yapısının iç mekanları işlevi nedeniyle esnek atölye yapılandırmalarına olanak tanıyacak şekilde planlanmıştır. Atölyede metal, ahşap, seramik, tekstil ve özgün baskı için fabrikasyon imkanları sağlanması düşünülmektedir.

Bakü Elektrik Santrali
Elektrik Santrali’nin yeri ile ilgili çok tartışmalar yaşansa da son olarak üç tarafı denizlerle çevrili bir noktaya inşa edilmesine karar verilmiştir. Dört yoğun yıl süren çalışmalardan sonra deniz kıyısında büyük bir santral binası inşa edilmiştir. İnşaat sırasında Almanlar, Danimarkalılar, İngilizler ve diğer Avrupa ülkelerinden pek çok kişi çalışmıştır. Bakü’nün eski sanayi alanının yenilenmesi projesi kapsamında ele alınan tarihi elektrik santrali binasının yanında yeni bir bina da inşa edilmiştir. Hazırlanan masterplan kapsamında Bakü Elektrik Santrali yenileme projesi geçirmiş, hemen yanında Power Station adında yeni bir bina tasarlanmıştır (URL-10).

Bakü Elektrik Santrali, Bakü’nün güney kıyılarında yer almaktadır. 1901 yılı temmuz ayında Azerbaycan’ın ilk elektrikli güç istasyonu olarak hizmete girmiştir.  Siemens tarafından yapılan enerji santrali binası, işlevini yitirmekle beraber, görkemli bir taş bina olarak bölgenin karakterini belirleyen bir etkiye sahiptir. Tasarımcılar masterplanı şekillendirirken dikkat ettikleri en önemli unsur, mevcut “Power Station” binalarının, istenilenin aksine, yıkılıp yeniden yapılması ve bölgeye yeni bir kimlik kazandırması olmuştur. Bu doğrultuda binaların, Bakü’nün hızlı gelişimine paralel olarak doğan eğlence ve kültür mekanları ihtiyacına cevap verecek şekilde yeniden işlevlendirilmesi düşünülmüştür (Erginoğlu&Çalışlar, 2013). Elektrik santrali binaları, farklı organizasyonlara imkan tanıyan, içerisinde caz kulübü, kongre, seminer ve fuarların gerçekleşeceği çok amaçlı salonların bulunacağı bir yapı grubu olarak tasarlanmıştır. Ancak son olarak bina müze olarak yeniden değerlendirilmiş ve günümüzde bu şekilde hizmet vermektedir.

Bakü Elektrik Santrali Binası endüstriyel bina denildiğinde akla gelen mevcut endüstriyel karaktere sahiptir. Yapıların, yüksek tavanlı ve geniş iç hacimlere sahip özgün yapısı, binada yer alacak fonksiyonların, kütlenin içerisine yerleştirilmesinde avantaj yaratan bir tasarım verisi olmuştur. Mevcut iki kütle arasında bir köprü ile geçiş sağlanmıştır. Böylelikle bina içindeki farklı alanlara kolaylıkla ulaşımın sağlandığı özel bir kompleks oluşturulmuştur. İçerisinde bulunan, restoran, caz kulübü ve konser salonları fonksiyonları arasında geçişler yaratılarak mekan içerisinde dinamik bir dolaşım yaratılmıştır.

Bakü’nün güneye doğru uzanan büyük sahil yolu “promenade”ının en son noktası bu alana kadar geldiği için, insan trafiğini binaya yönlendirebilmek ve koyun sonuna doğru döndürebilmek için peyzaj çalışmaları da gerçekleştirilmiştir. Enerji santralinden sökülmüş olan bobin, türbin, elektrik direği gibi endüstriyel unsurlar temizletilerek binanın peyzajında kullanılmıştır. 2014 yılından itibaren bina hizmete açılmıştır.

Sonuç
Endüstri yapılarına bakış açısının değişmesi, endüstri mirası kavramının anlaşılması ve değerlendirme kapsamına alınması yönünde çalışmalar son yıllarda artmıştır. Bu konuda yazılı kaynakların yeterli olmaması eski sanayi yapılarının varlığına daha fazla önem katmaktadır. Bu konuda en fazla bilgi sunacak belge olarak yapıların bizzat kendileri kalmıştır. Ancak endüstri mirası kapsamına giren yapıların hem mimari hem de teknolojik süreçle bağlantılı her türlü verisinin korunması zorunludur. Endüstri mirası kavramının tüm dünyada yaygınlaşması ve değerinin anlaşılması için doğru şekilde yapılmış yeniden işlevlendirme örnekleri çoğalmalı, binalar yeni işlevleri ile kentin yaşamına katılmalıdır. Bu şekilde endüstri alanlarının ve yapılarının korunması, yenileme uygulamaları, özgün nitelikleri ile karakteristiklerinin olduğu kadar, gizlenmiş anlamlarının ortaya çıkarılması ve sonunda kimliklerinin yeni bir anlayışla yeniden yorumlanması ile başarılabilir.

Sanat mekanları olarak yeniden işlevlendirilen elektrik santrallerinin yenileme çalışmaları ile tekrar hayata dönmeleri, kullanıcıları ile birlikte canlanmaları şüphesiz olumlu bir olaydır. Yapıların konumu, işlevsel ve hacimsel kurguları, sanat binaları olarak işlevlendirilirken dikkate alınmaktadır. Yukarıda bahsedilen örneklerin hepsi konum olarak kent merkezinde yer almaktadır. Restorasyon çalışmaları sırasında işlevsel ve hacimsel kurgularında var olan şekli ile korunan kısımlar olmasına rağmen bir takım ek yapılarla da desteklenmişlerdir. Yıllarca kaderlerine terkedilerek boş ve harap bir halde bırakılan fabrika yapılarının, bu şekilde sanatseverlerle buluşarak hayat bulacağı yeni ve doğru projelerin bir an önce artması umut edilmektedir.

Kaynaklar
Seçer Kariptaş, F., “Re-Evaluation Of Industrial Buildings Within The Scope Of Industrial Archeology Under Present-Day Conditions” LIVENARCH IV “(RE/DE) Construction İn Architecture”, K.T.Ü.,Trabzon, 2009.

Bayram, M., Santraller ve Transformatör İstasyonları, İTÜ Yayınları, İstanbul,,1978.

Güney, Z., Bandırma Elektrik Santrali, İTÜ, İstanbul, 2013.

Zağra, H.Ç., “Edirne Elektrik Fabrikası ve Semt Kuleleri Koruma-Kullanma Önerisi”, Yüksek Lisans tezi, Edirne: Trakya Üni. FBE, 2008.

Cengizkan, A., “Türkiye’de Fabrika ve İşçi Konutları: İstanbul Silahtarağa Elektrik Santrali”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, 2000/20, 2004.

Aksoy, A., Açıkbaş F., Akman A., “Silahtarağa Elektrik Santrali’nin Hikayesi”, Silahtarağa Elektrik Santrali, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2007.

Kaşlı, B., “İstanbul’da Yeniden İşlevlendirilen Korumaya Değer Endüstri Yapıları ve İç Mekan Müdahaleleri: Santral İstanbul Örneği”, İTÜ, S.B.E. Y.L. Tezi, 2009.

Argüner, Ş., “Geçmiş Zaman Gölgeleri”, Domus Sayı 8, S. 35-36, İstanbul, 2000.

Fırat, Z., “İspanya’nın Madrid Kentinde Bulunan Yeniden İşlevlendirilen Yapıların İç Mekan Değerlendirilmesi”, H.Ü.F.B.E.,Y.L. Tezi, 2013.

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık Arşivi, 2013.

URL-1: http://www.bandirma.bel.tr

URL-2: http://www.balikesir.bel.tr

URL-3: http://www.edirne.bel.tr

URL-4: http://www.arkiv.com.tr/www.onderpiyade.com

URL-5: http://www.reaction.life

URL-6: https:www.artandarchitecture.org.uk/ www.flicker.com

URL-7: https://archileeg.wordpress.com/category/caixa-forum-2/

URL-8: http://www.dezeen.com.

URL-9: http://dezeen.com2017/03/09/herzog-de-meuron-transform-brooklyn-batcave-power-station-creative-hub-powerhouse-warehouse

URL-10: https://archello.com/project/new-power-station

URL-11: http://wikimapia.org/12610970/Old-power-plant