Farshid Moussavi Architecture tarafından Fransa’nın Montpellier kentinde tasarlanan Folie Divine, balkon ve strüktür yapısı ile konut sakinlerine 36 farklı daire tipi sunuyor. 9 katlı bir kule biçiminde tasarlanmış yapının, üst katındaki daireler eşsiz deniz ve şehir merkezi manzarasına sahip.

Montpellier şehri 18. yy’a dayanan tarihinde, Flaugergues, de la Mogère ve de la Mosson gibi bahçe içindeki muhteşem köşkleriyle tanınıyor. 18. yy’da Fransız bahçelerinde pratik bir amacı olmayan eğlenceli bir yapı zevk, lüks ve servet göstergesi olarak bahçe ya da peyzaj içine yerleştirilirdi. “Folie Divine” projesi de fikir olarak buradan yola çıkıyor. Farshid Moussavi Architecture’ın tasarımı bu fikrin konut mimarisine uyarlanması için yeni bir olasılık öneriyor.

Yapının bulunduğu arazi, masterplan tasarımı Christian de Portzamparc tarafından yapılmış Montpellier’nin hemen dışındaki kentsel gelişim alanı olan Les Jardins de la Lironde bölgesindeki Îlot M2’de yer alıyor. Bu alan üç tarafında yerleşim alanları, bir tarafında da nehirle çevrelenmiş. Nehir kenarında olduğu için bu bölge hoş bir Akdeniz iklimine sahip.

“Folie Divine”in mimarisi, lüks konut tanımının yalnızca pahalı malzeme kullanımı ile eşleştirilmesine karşı geliyor. Bunun yerine lüksü üç şekilde yeniden tanımlıyor: birinin eşsiz yaşam biçimine saygı duymanın ötesine geçen mekân çeşitliliği, evini gerektiği gibi değiştirme esnekliği ve son olarak evin iç ve dış alanlarından en üst düzeyde mahremiyet içerisinde yararlanma özgürlüğü.

Folie Divine, balkon ve strüktür yapısı ile konut sakinlerine 36 farklı daire tipi sunuyor. Yapı, 9 katlı bir kule biçiminde tasarlanmış; üst kattaki daireler eşsiz deniz ve şehir merkezi manzarasına sahip.

İç-dış yaşam dengesini iyi kurabilmek için bütün dairelerde, genellikle balkonların yanal manzaralarını engelleyen, komşular arasındaki balkon bölme duvarlarına olan gereksinimi ortadan kaldırmak için yanlara doğru konik ve eğrisel biçimde daralan balkonlar tasarlanmış.

Eğrisel balkonlar, komşular arasındaki görüşlerin örtüşmesini önlemek ve mahremiyet sağlamak için stratejik olarak konumlandırılmış. Her balkon 180 derecelik manzaraya sahip ancak görüş açısı komşu balkona hiç girmiyor. Tasarımda dört farklı kat konfigürasyonu kullanılmış; bunların her biri farklı balkon yerleşmelerine sahip. Bunun yanısıra tek kat yüksekliğinde ve çift kat yüksekliğinde olmak üzere iki tip balkon bulunuyor. Tek kat yüksekliğindeki balkonlar üst kat zemini sayesinde gölgelik alanlar kazanarak, perdeyle kapanabilecek biçimde tasarlanmış; böylece ek bir mahremiyet ve rüzgâr koruması sağlıyor. Çift kat yüksekliğindeki balkonlarsa güneş ışınlarını en üst düzeyde içeri alıyor ve daha uzun ev bitkileri yetiştirme olanağı sağlıyor.

Balkonlarda mahremiyeti güçlendirmek için, korkuluklar iki paralel düzlemde kaydırmalı olarak dizilmiş ve iki noktadan desteklenmiş. Çift destek noktaları, balkonların görünümlerinde biraz daha şeffaflık sağlıyor. Bu tasarımla içerden dışarısı gayet net görünürken dışardan içerinin görünme olasılığı en aza indiriliyor.

Balkonların şekli, yerleşimi, korkulukların tasarımı, ek olarak kullanılabilen perdeler, hepsi bir bütün olarak iç-dış yaşam dengesinin kurulmasına yardımcı oluyor. Balkonlar bu sayede dış mekân gibi değil de iç mekânın uzantısı olarak işlev görüyor.

Konut sakinlerine kendi yaşam biçimlerine uygun seçenekler sunmak için binanın strüktürü düşey çekirdek ve cephe boyunca yerleştirilmiş. Dolayısıyla daireler yük taşıyıcı strüktürden bağımsız olarak tasarlanmış. Bu tasarım apartman sakinlerini iç mekânlarını kendi gereksinimleri değiştiğinde yeniden yapılandırmaya teşvik ediyor. Böylece her bir daire, özgün ve benzersiz bir iç dekorasyona sahip olabiliyor.