Fiziksel Mekandan Yer Kavramına Kentin Katmanları ve İmgeleri-Üsküdar

Doç. Dr. Emine Köseoğlu

Üsküdar’ı, eski bir Üsküdarlı olan 1934 doğumlu H. Besim Çeçener’den dinleyerek anlamaya başlayalım ve mimarinin her bakımdan sağlıklı bir toplum için ne türden bir köprü görevi gördüğüne bakalım:

“…Her şeyden evvel bu konutlar, onu yaptıran ailenin özgün ve özel gereksinimlerini çözümlemek için inşa edilmişlerdi. Kullananların toplum içindeki sosyal konumunu yansıtırlardı. Günümüzde ticari amaçlar için inşa edilen apartman dairelerinin dayattığı fiziki ortama göre yaşam tarzlarını değiştirmek zorunluluğu yoktu. Tanımadıkları ve uyuşamayacağı başka ailelerle ortak kullanımın yarattığı sorunlar söz konusu değildi. Bir ailenin en önemli şeyi olan aile mahremiyetini korurlardı. Her evin, o ailenin sosyal ve ekonomik düzeyine göre bir bahçesi mutlaka olurdu. O bahçede süs ve meyve ağaçları        yetiştirirler, çiçek zevkini giderirlerdi. O nedenle, insanlar doğa sevgisine sahiptiler. Bu bahçeler, evcil          hayvan                 beslemeyi kolaylaştırır, özellikle çocuklar hayvan sevgisi ile büyürlerdi. Sokak cephesinde yer         alan yüksek bahçe duvarları, aile mahremiyetini korumakla birlikte sokağın da sükûnetini korur, sıcak  yaz günlerinde geçenlere gölge sağlardı. Üzerlerinden sokağa sarkan çiçekli sarmaşıklar sokağı süslerken kentli olmanın kente ve diğer kentlilere saygılı olma gereğinin nişanesi olurdu. Kimse çöplerini sokağa atmaz, sık sık evinin önünü süpürürdü. O nedenle, genellikle Arnavut kaldırımı olan sokaklar, aynı malzemeden olan yüksek bahçe duvarları ile ahenk kurar, adeta o evin parçası gibi algılanırdı. Arnavut kaldırımları arasından çıkan otlar duvarlardan sarkan çiçeklere eşlik eder, yoldan geçen insanların estetik duygularını güçlendirirdi. Sokak kaplamasının bir diğer yararı, yağmur sularını toprak altına sızdırıp sokakta birikmesini önlemesi, eğimli yerlerde yağmurun sel olmasını engellemesi idi. Eski kent dokusunun bir özelliği de batı ülkelerinde olduğu gibi büyük meydanlar olmayışı idi.                 Çünkü sakin ve dingin olan eski insanlarda, toplu gösteri gelenekleri yoktu. Buna karşın, büyük camilerin anıtsal ağaçlı avluları vardı. Bu ağaçlar, genellikle çınar, atkestanesi ve çitlembik olurdu. Sokakları yeşillendiren bir başka şey hazirelerdi (mescit ve tekkelerin özel küçük mezarlıkları).” (Çeçener, 2010)

Bugün yukarıda anlatılan “poetik” (Bachelard, 2014) mekan ruhunu, sokaklarında, binalarında ve insanlarında hala okuyabildiğimiz ve üst üste binerek bir “palimpsest” (Öymen Gür, 2002) oluşturmak biçiminde günümüze ulaşan Üsküdar kentsel mekanı, mimarinin psikolojiye, sosyolojiye ve antropolojiye uzandığı noktalarda, bu çalışmanın yazarının kurguladığı ve yürüttüğü bir kentsel tasarım dersine beş dönemdir konu olmaktadır. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü’nde verilen ve üçüncü sınıf mimarlık öğrencileri için zorunlu olan Kentsel Tasarım ve Şehir dersi, sırasıyla Bağlam ve İlişkiler; Tipo-morfoloji ve Yer-Mekan modüllerini içerir. Her modül sırasıyla, bir kent mekanını tanımlamaktan anlamaya doğru gitgide derinleşen; somut ilişkilerden soyut ilişkilere doğru yönlenen bir zincirin halkalarını oluşturur. Tanımlama ve anlama egzersizlerinin sonunda öğrencilerden kentsel mekana dair sorun tespiti ve tasarım önerileri geliştirmeleri beklenir. Bu çalışmada, öncelikle Üsküdar’ın mekansal katmanları ve zihinsel imgeleri özetlenecek, sonrasında ders bünyesinde gerçekleştirilen öğrenci çalışmaları aktarılacaktır.

Üsküdar’ın Mekansal Katmanları ve Zihinsel İmgeleri

Üsküdar, İstanbul Boğazı’nın doğusunda, kuzey-güney doğrultusunda uzanır ve Tarihi Yarımada’nın karşısında yer alır. Tarihsel izleri arkaik döneme kadar uzanan Üsküdar, M.Ö. 7.yy’da Khrysopolis adı ile bilinen ve Kadıköy’de kurulan Kalkhedon’un köyü olarak anılan bir yerleşimdi. M.Ö. 7.yy yapısı olan ve antik Üsküdar limanına ait bir gözetleme kulesi olarak kullanılmış olan Kız Kulesi, Üsküdar’da Osmanlı öncesi ayakta kalan tek yapı olma özelliğini taşımaktadır (Özgül, 2015). Khrysopolis, Kalkhedon liman kentinin mendireklerini, ticaret iskelelerini ve tersanelerini barındırmaktaydı (Ulusay Alpay, 2010). Arkaik dönemde son derece derin bir çember çizen Üsküdar koyu, M.S. 4.yy’dan itibaren depremler, yabancıların istilaları sonucu oluşan yıkımlar ve Çavuş ve Bülbül derelerinin alüvyonlarıyla yavaş yavaş dolmaya başlar (Şekil 1) (Tokay ve Dağtaş, 2010). Marmaray kazılarıyla birlikte, Geç Bizans Dönemi, 11 ve 12.yy’da inşa edilmiş olan, Hagia Marina Manastırı’nın bir parçası olduğu tahmin edilen (URL 1) apsidal (apsisli) bir yapı ortaya çıkarılmıştır (Karagöz, 2010).

Üsküdar’ın stratejik ve coğrafi konumu bir limanın varlığı ve bu limanın ulaşım ağlarıyla sıkı ilişki kurması sonucunu doğurmuştur. Üsküdar, Bağdat Yolu olarak bilinen ticaret yolunun başlangıç noktasını oluşturmaktadır (Özgül, 2015) (Şekil 2).

İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethi ile birlikte Üsküdar ismini alan yerleşmede, 15.yy’dan itibaren mescid, cami, bedesten, çeşme, hamam, türbe yapıları inşa edilmeye başlar (Tokay ve Dağtaş, 2010). Bu yapıların başlıcaları, bugün hala ayakta olan ve Üsküdar imgesinde önemli yerleri olan, Yeni Valide Camii, Mihrimah Sultan Camii, Mimar Sinan Hamamı (Çarşısı), Şemsi Paşa Camii, Selman Ağa Camii, Kara Davut Camii, III. Ahmet Çeşmesi, Aziz Mahmut Hüdai Camii ve Türbesi, Ahmet Çelebi Camii’dir.

Günümüzde taşıtları ve yayaları İstanbul’un farklı noktalarına ulaştıran ana ulaşım noktalarının ve araçlarının yer aldığı Üsküdar, eski çağlardan beri sahip olduğu stratejik konumunu sürdürmektedir. Üsküdar’ın denizden yaklaşıldığında dışa dönük yüzünü oluşturan mahalleleri, Mimar Sinan Mahallesi, Sultantepe Mahallesi, Aziz Mahmut Hüdai Mahallesi, Salacak Mahallesi ve Selimiye Mahallesi’dir. İstanbul’un iki yakasını birbirine bağlayan Marmaray’ın zemin çıkışları Üsküdar Meydanı’nda yer alır. Tarihi Yarımada’ya, Haliç’e ve boğazın çeşitli noktalarına ulaşımı sağlayan vapur ve motorlar Üsküdar sahili boyunca sıralanırlar. İskele ile Mihrimah Sultan Camii arasında kalan alan, Şemsi Paşa Camii etrafı ve Yeni Valide Camii etrafı, Anadolu yakasındaki pek çok yakın ve uzak semte yayaları ulaştırabilen otobüslerin, minibüslerin ve dolmuşların bekleme ve kalkış alanlarıdır; yine iskele önünden taksi durağı aracılığıyla alternatif ulaşım söz konusudur.

İBB’nin yürüttüğü Üsküdar Meydanı Düzenleme Projesi kapsamında, Üsküdar kentsel mekanı için bazı hedefler konmuştur (Resim 1). Bu hedeflerin başlıcaları proje kapsamında sıralanmıştır:

“Meydanda her yönde yaya ulaşımının kesintisiz olarak sağlanması için deniz kısmına kazıklı sistem ile deniz doldurulmadan üzerine bir platform kurup 11.000 m²’lik kullanım alanı yapılarak meydan genişletilmesi. Açılacak olan Çekmeköy-Üsküdar Hattına ait metro istasyonu da dikkate alınarak toplu taşıma duraklarının yeniden düzenlenmesi. Üsküdar’ın geçmişten mirası tarihi yapıların (Valide-i Cedid Cami, III.Ahmet Çeşmesi, Şemsipaşa Cami) görsel ve fiziksel olarak ortaya çıkartılması. Marmaray’a ait havalandırma yapılarının zeminaltına alınarak meydandaki yaya kullanım alanının genişletilmesi ve tarihi kimliğine uymayan kötü yapılardan arındırılması. Üsküdar Meydanı’nın açık alan organizasyonları ve ramazan çadırı için uygun hale getirilmesi, olası afetler için toplanma alanı olarak kullanılabilecek olması. Marmaray ve metro istasyonuna ait yaya giriş-çıkışlarının, (engelli erişimi dikkate alınarak) hemzemin olacak şekilde meydan kotlarının yeniden düzenlenmesi. Şiddetli yağışlarda sular altında kalan, uzun süredir çeşitli çalışmalar nedeniyle şantiye durumunda olan Üsküdar Meydanı yerine zihinlerde kalan “Üsküdar Meydanı”nın kamu kullanımına sunulacak olması. Mimar Sinan Meydanı’na doğru yaya aksı oluşturularak iki meydan arasında bütünleşmenin sağlanması. Mevcut parçacıl yeşil alanların meydandaki yaya aksını engellemeyecek şekilde ilave ağaçlarla yeniden düzenlenmesi.” (URL 3)

Üsküdar Meydanı Düzenleme Projesi, bir taraftan Marmaray kazıları nedeniyle en eski katmanlarla ilişki içinde olurken bir taraftan da Üsküdar’ın son katmanını oluşturan düzenlemeleri içermektedir. Eski haritalar incelendiğinde, tarih içinde Üsküdar kentsel kıyı çizgisinin farklı dönemlerde değişikliğe uğradığı görülür (Şekil 3).

1932-1933 tarihli Pervititch haritalarında, Mimar Sinan Hamamı’nın (günümüzde çarşı) üzerinde konumlandığı Hakimiyet-i Milliye Caddesi üzerindeki bitişik düzendeki yapıların varlığı dikkat çekerken, alandaki dokunun büyük ölçüde açık mekanlardan oluştuğu göze çarpar. Öte yandan, aynı haritalarda, iskele ile Mihrimah Sultan Camii arasında kalan ve günümüzde yoğun bir kavşak özelliği gösteren alanda tramvay hattının olduğu görülür (Şekil 5).

Üsküdar kentsel imgesinde önemli bir yeri olan tramvay, ilk olarak 1928 yılında Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı arasında, sonrasında ise 1929 yılında Üsküdar-Haydarpaşa-Karacaahmet-Bağlarbaşı arasında seferlerine başlamıştır. 1935 yılında, Henry Prost Planı’yla birlikte iskele meydanı trafik noktası olarak tanımlanmıştır. 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü’nün (bugün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) açılışı ve çevre yollarının yapımıyla Üsküdar bir aktarma kavşağı olma özelliği artmıştır (Sirel ve Sirel, 2006) (Şekil 5).

Üsküdar zaman içinde sivil mimari yapılarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Ancak bazı sokaklar sahip oldukları insan ölçeği, organik dokuları ve korudukları yatay ve dikey oranlarıyla, eski Üsküdar konutlarını ve sokağı destekleyiş biçimlerini imlemektedir (Resim 2).

Bugün bile hissedebildiğimiz eski Üsküdar sokaklarının ruhu edebiyata da sıklıkla yansımıştır.

“Üsküdar’da, iki ara sokaktan sonra deniz kıyısına inilen, uzunca bir yokuşla çarşı pazara ulaşılan, vapurdan çıkınca salına salına eve gelinen, dar, ama gürültüsü az sokakta, gençliğini altmışlı yıllarda bırakmış; yine de sapasağlam duran bir apartmanın o şirin çatı katında oturuyorlardı. Mutfağının dar, kışın da zor ısınır olmasından şikayet etseler de, karı koca birçok mutluluğu orada yakalamış, orada paylaşmışlardı.” (Güngör, 2012)

Öyle ki, öyküler Üsküdar’ın kolektif kimliğini ve mekan ruhunu betimler:

“1. Üsküdar, içinde rahat edilen, insanları rahatlatan, onları sarmalayan bir mekandır.

  1. Eski konutlar huzursuzluk vermez, bilakis yenilenen siluet insanları rahatsız eder.
  2. Üsküdar çevresi ile birlikte İstanbul’un en güzel yerlerindendir, eski bağ bahçeleriyle de çok verimlidir.
  3. Üzerinde bulunan manevi sembolleriyle, cami, tekke gibi yerleriyle ruhani olarak da insanlara sükûn verir.
  4. Üsküdar’ı tamamlayan görünüm öncelikle Kız Kulesi’dir.
  5. Üsküdar’ın yangınlarla sınanması hafızalarda büyük yer etmiştir.
  6. Üsküdar dört mevsimi, tabii güzelliği, tarihiyle göz alıcı bir bölgedir.
  7. Üsküdar’ı sevenler, Üsküdar ruhunun korunmasını arzu etmektedir.” (Üçler Topçu, 2012)

Üsküdar’ı Konu Alan Öğrenci Çalışmaları 

Bağlam ve İlişkiler; Tipo-morfoloji ve Yer-Mekan biçiminde bir sıra izleyen Kentsel Tasarım ve Şehir dersi modülleri kapsamında, öğrencilerin öncelikli olarak analiz çalışmalarını, devamında ise kentsel tasarım fikirlerini geliştirebilmeleri için Üsküdar’ın farklı bölgelerinden geçen ortalama 1000 metrelik rotalar oluşturulmuştur (Şekil 6). Rota seçiminde, eksensel hat boyunca yer yer farklılaşan morfolojik ve sosyal kesitlerin bulunması öncelenmiştir. Her bir kesit aynı zamanda bir eşiğe işaret edebilir ve eşikler bölgeler arasındaki geçiş noktalarını imler.

Rota seçimindeki söz konusu ölçüt, öğrencilerin Üsküdar’a dair zihinsel imgesini oluşturmak bakımından önemlidir. Seçilen rotalar boyunca karşılaşılan farklılaşma, Üsküdar’ın günümüz düşey katmanlarını öğrencinin zihninde imgeleştirecektir. Kevin Lynch, 1960 yılında yayımlanan The Image of the City isimli kitabında “kentsel imge”yi tarifleyen beş mekansal ögeyi tespit etmiştir. Yeni morfoloji olarak adlandırılan bu teoriye göre insanlar bir kentsel mekanı, yollar (paths), bölgeler (districts), sınırlar (edges) ve işaret ögeleri (landmarks) yoluyla öğrenirler ve okurlar; sözü geçen bu beş öge aynı zamanda mekan ile zihin arasında köprü kurarak mekanın bilişsel boyutlarını tarifler.

Bu çalışmada, örnek olarak sunulan öğrenci çalışmasına konu olan rota, III. Ahmet Çeşmesi yakınından başlayarak Hakimiyet-i Milliye Caddesi boyunca devam eder; ilk olarak Tepsi Fırını Sokağı’na kıvrılır, Aziz Mahmut Efendi Sokağı boyunca devam ederek Doğancılar Caddesi’ne ulaşır (Şekil 6).

Öğrenciler, Mimar Sinan Mahallesi ve Aziz Mahmut Hüdai Mahallesi sınırları içinde kalan  rotayı, Modül 1: Bağlam ve İlişkiler teması altında yer verilen analiz başlıklarından biri olan tarihsel analizle tanımlamaya başlamışlar, öncelikle Üsküdar tarihinin eşik noktalarına yer vermeyi seçmişlerdir.  Sırasıyla, Doğu Roma İmparatorluğu’nun kuruluş tarihi olan M.S. 395, Haçlı Seferleri dolayısıyla Üsküdar’ın etkilendiği tarih olarak 11. yy., kalıcı Türk izlerinin görülmeye başladığı tarih olarak 1071, İstanbul’un fetih tarihi olan 1453, Osmanlı mimarlık eserlerinin yoğun olarak görüldüğü 17. yy., Boğaziçi Köprüsü’nün (bugün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) açıldığı tarih olarak 1973 ve Marmaray’ın açıldığı tarih olarak 2013 not edilmiştir (Şekil 7).

Çeşitli eşikler üzerinden seçilen kesitler, rota boyunca farklılaşan iki ve üç boyutlu morfolojik yapıyı ve fiziksel dokuyu göstermektedir. III. Ahmet Çeşmesi ve etrafı ile Hakimiyet-i Milliye Caddesi’nin toplama ve aktarma özellikleri kesitlere yansırken Tepsi Fırını Sokağı ve Aziz Mahmut Efendi Sokağı etrafındaki organik doku, kendini kesitlerde farklılaşma bileşeni olarak göstermektedir (Şekil 8).

Tipo-morfoloji başlıklı ikinci modül kapsamında öğrenciler, çalıştıkları rota çevresinin fonksiyon analizini yapmışlardır. Fonksiyon analizi daha çok bölgeyi tanımlayan ve bölgenin zihinsel imgesini oluşturan yapıların ön plana çıkarılmasıyla oluşturulmuştur. Hakimiyet-i Milliye Caddesi boyunca fonksiyonel çeşitlilik görülürken, Tepsi Fırını Sokağı ve devamında Aziz Mahmut Efendi Sokağı ve çevresi, Aziz Mahmut Hüdai Camii ve Türbesi’nin domine ettiği organik dokuyu oluşturur. Bu bölge, caddeye göre ölçeğini küçültse de cami ve türbe bir işaret ögesi olarak insan ve araç yoğunluğunu çekerler, dahası alanı bir bölge (District kavramı için bkz. Lynch, 1960) haline getirirler. Mekanın kullanımını ve anlamını belirli zamanlarda değiştiren (Köseoğlu ve Arslan, 2015) pazar alanları, öğrencilerin kente dair zihinsel imgelerinde yerlerini almıştır (Şekil 9).

İkinci modül kapsamında öğrenciler ayrıca rota boyunca belli odak noktalarındaki insan yoğunluklarına ve fonksiyonel nedenlerine bakmışlardır. Buna göre örneğin, Hakimiyet-i Milliye Caddesi başlangıcında, Marmaray ve çevresi en yoğun yerlerden biri olurken, Doğancılar Caddesi üzerindeki İsmek binası çevresi bir odak noktası olmasına rağmen daha az yoğundur (Şekil 10).  Rota boyunca farklılaşan kentsel dokuyu öğrenciler, dört farklı bölgeyi işaretleyerek anlatmaya çalışmışlardır: Selman Ağa Camii ve çevresi, Mimar Sinan Çarşısı ve çevresi, Tepsi Fırını Sokağı ve Aziz Mahmut Efendi Sokağı kesişimi ve Aziz Mahmut Efendi Sokağı ve Doğancılar Caddesi kesişimi (Şekil 11).

Üçüncü modül olan Yer-Mekan modülü kapsamında öğrenciler, uzaktan görülebilen global işaret ögelerinden farklı olarak ancak yakınına gelindiğinde algılanabilen ya da yerel kullanıcı tarafından bilinen lokal işaret öğelerini (Steck ve Mallot, 2000) tespit etmiştir. Buna göre, öğrenciler, Üsküdar Balıkçılar Çarşısı’nı, Ahmediye otobüs durağı arkasındaki açık alanı, Mimar Sinan Çarşısı ve Kara Davut Camii arasında kalan meydanı, Aziz Mahmut Hüdai Camii ve türbesi etrafındaki satış birimlerinin tanımladığı alanı ve İsmek binası ve çevresini lokal işaret ögeleri olarak görmüşlerdir (Şekil 12).

Mekanı yer haline getiren görsel özellik ya da bileşenlerin yanı sıra, sesler ve kokular gibi, mekanın görünmeyen boyutlarından söz etmek de önemlidir (Lefebvre, 1996). Ele alınan rota boyunca, çok çeşitli seslerle karşılaşılsa da, üç farklı bölgeye ayrılan rotada her bölgede korna ve inşaat seslerinin vurgulanması dikkat çekmektedir (Şekil 13). Rota boyunca kamusal yaşamın yoğun olduğu bölgelerde kokuların fonksiyonel çeşitlilik ve yoğunlukla ilişkilendiği görülürken, konut alanlarına doğru ilerledikçe örneğin, bina önlerindeki çöplerden kaynaklanan bazı rahatsız edici kokuların insanların gündelik yaşam biçimlerine dair izler sunduğu söylenebilir (Şekil 14).

Analiz çalışmalarının sonunda, öğrencilerin özellikle tipo-morfolojik tespitleri kullanarak oluşturduklarını not ettikleri bir tasarım önerisi geliştirilmiştir. Buna göre, fonksiyon analizi, yoğunluklar, aktivite ve eylemler gibi analitik yaklaşımlar çerçevesinde bir sorun olarak belirtilen çocuk kullanıcılar için kamusal yaşamdaki mekan eksikliği, çocukların yer ile bağlantısını güçlendirecek bir oyun alanı ve kültür merkezi önerisi ile sonuçlanmıştır. Tasarım önerisi için Aziz Mahmut Efendi Sokağı ve Doğancılar Caddesi arasında yer alan ve konut bölgesi içinde bulunan bir yapı adası seçilmiştir. Bu noktada ortaya konulan öğrenci duyarlılığı bize kent yaşamının her türden kullanıcıya uygun olması gerektiği ve kentsel yaklaşımlarda “evrensel tasarım” (Dostoğlu, Şahin ve Taneli, 2009) prensiplerinin göz ardı edilmemesi gerekliliğini hatırlatmaktadır.

Sonuç Yerine

Bir kentin kimliğini en görünür ve somut haliyle ortaya koyan olgulardan biri, onun her ölçekteki mimari yapısıdır. Üsküdar’ı yaşayanlar, belleklerdeki ve bugünkü Üsküdar’ı hatırlarken ve tanımlarken sıklıkla sokaklarından ve binalarından söz ederler. Sonrasında ise, mimarlık aracılığıyla güçlenen sosyal olgu ve durumları anlatırlar. Dolayısıyla bugün kaybedilen her türlü mimari ve kentsel değer, psikolojik, sosyolojik ve antropolojik değerlere, doğrudan ya da örtük biçimde atıfta bulunmaktadır.

Bu çalışmada Üsküdar kent mekanında, birbirine mimarlık aracılığıyla değen psikolojik, sosyolojik ve antropolojik boyutlar, bir kentsel tasarım dersi kapsamında kurgulanan bağlamsal, tipo-morfolojik ve yere dair olan değişkenler üzerinden gösterilmiştir ve mimarlık öğrencilerinin söz konusu açılımlarla Üsküdar kentsel mekanını tanımlama ve anlama biçimleri aktarılmıştır.

Teşekkür

Yazar, dersin yürütülmesine ve işleyişine katkı koyan Prof. Dr. Hüseyin Cengiz, Dr. Öğr. Üyesi Nazire Diker, Öğr. Gör. Müge Yorgancı ve Arş. Gör. Zeyneb Ayla Kirenci Eruzun’a teşekkürlerini sunar.

Notlar

1-Bu çalışma, 2018 yılında, 10. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu’nda sunulmuştur; ancak özeti ve tam metni hiçbir yerde yayımlanmamıştır.

2-Makalede yer alan çalışmalar, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Mimarlık Bölümü öğrencileri, Hande Yurdakul, Zeynep Beyza Gündüz ve Büşra Afranur Çelik’e aittir.

Kaynaklar

Besim Çeçener, “Üsküdar’ın Önlenemeyen Yozlaşması!”, Mimar.ist Dergisi, 38, İstanbul 2010, 41-42.

Gaston Bachelard, Mekanın Poetikası, İthaki Yayınları, İstanbul 2014.

Şengül Öymen Gür, Palimpsest: Örselenmiş Parşömen ya da Tablet, Yapı Dergisi, 246, İstanbul 2002, 64-74.

İrfan Özgül, Üsküdar’ın Kentsel-Mekansal Dönüşümü Bağlamında Rum Mehmed Paşa Camisi’nin Koruma Sorunları, Yüksek Lisans Tezi, Kadir Has Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Lisans Programı, İstanbul 2015, 32.

Bilge Ulusay Alpay, “Üsküdar Tarihi Kent Dokusu ve Ulaşım Sisteminin İrdelenmesi”, Mimar.ist Dergisi, 38, İstanbul 2010, 58.

Hale Tokay ve Serap Dağtaş, “Üsküdar Meydanını Tanımlayan Ögeler, Bu Ögelerin Tarihsel Süreçteki Değişimi ve Meydana Etkileri”, Mimar.ist Dergisi, 38, İstanbul 2010, 49.

Şehrazat Karagöz, “Marmaray-Üsküdar Arkeolojik Kazıları”, Mimar.ist Dergisi, 8, İstanbul 2010, 69.

Johannes Preiser-Kapeller, An Analysis of Social Networks of Converts Across Islamic-Christian Borders in Anatolia, South-Eastern Europe and the Black Sea from the 13th to the 15th cent, Workshop „Cross-cultural life-worlds“ Bamberg 2012, 22.

Ayşe Sirel ve Ümit Sirel, “İstanbul Kentiçi Ulaşımında Bir Ana Aktarma Noktası Olarak Üsküdar Meydanı, “Marmaray”ın Etkileri ve Meydanın Geleceği Üzerine”, 4. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, İstanbul 2006, 107-108.

Nihat Öztoprak, “Türk Şiirinde Üsküdar Motifi”, 4. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, İstanbul 2006, 505.

Necati Güngör, Üsküdar’a Gidelim, Alkım Yayınları, İstanbul 2003. İçinde: Fatma Üçler Topçu, “Üsküdar Gölgesindeki Öyküler”, 7. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, İstanbul 2012, 337-338.

Fatma Üçler Topçu, “Üsküdar Gölgesindeki Öyküler”, 7. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, İstanbul 2012, 342-343.

Kevin Lynch, The Image of the City, MIT Press Cambridge 1960.

Emine Köseoğlu ve Nazlı Arslan, “Spor Etkinliklerinin Mekanın Kullanımını Değiştirme Gücü: Beşiktaş İnönü Stadyumu ve Çevresi”, Mimar.ist Dergisi, 52, İstanbul 2015, 74-80.

Sibylle D. Steck ve Hanspeter A. Mallot, “The Role of Global and Local Landmarks in Virtual Environment Navigation”, Presence:  Teleoperators and Virtual Environments Journal, 9/1, Cambridge 2000, 69 – 83.

Henri, Lefebvre, Rhythmanalysis: Space, Time and Everyday Life, Blackwell Publishing, Cambridge 1996.

Neslihan Dostoğlu; Ece Şahin ve Yavuz Taneli, “Evrensel Tasarım: Tanımlar, Hedefler, İlkeler”, Mimarlık Dergisi, 347, Ankara 2009.

Çevrimiçi Kaynaklar

(URL 1) http://www.istanbularkeoloji.gov.tr/TR-205555/uskudar-marmaray.html, Erişim Tarihi: 10 Ekim 2018.

(URL 2) https://ibbqr.ibb.gov.tr/uskudar-meydani-duzenleme-insaati/#undefined, Erişim Tarihi: 10 Ekim 2018.

(URL 3) https://ibbqr.ibb.gov.tr/uskudar-meydani-duzenleme-insaati/#detayGrid, Erişim Tarihi: 10 Ekim 2018.

(URL 4) http://www.istanbulurbandatabase.com/, Erişim Tarihi: 11 Ekim 2018.

(URL 5) https://www.istanbulium.net/2014/07/pervititch-haritalar-kadikoy-uskudar.html, Erişim Tarihi: 11 Ekim 2018.