Engelli Dostu Milli Park

Dr. Öğr. Üyesi Özlem Belir

M.Ö. 1. yüzyılda mimarlığı, dayanıklılık, uygunluk ve güzellik olarak belirlediği üç temel gereksinime önem vererek yapılması gerektiğini ifade eden Vitruvius’dan, 20. yüzyılda tasarımların tüm yaş ve yetenekteki insanlar tarafından kullanılabilmesi olarak tanımlayan mimar Mace’e kadar olan süreçte, mimarlığın odak noktası hep insan olmuştur. Tasarım kararlarında savunma, barınma ve sağlıkla ilgili hususlar sonrasında, son 50-60 yılda ekonomik büyümeye paralel olarak istihdam ve yaşam koşullarının eşitlenmesi ön planda iken son yıllarda çevre, kadınlar, sürdürülebilirlik, çocuklar, yaşlılar ve engelli insanlar önemli bir ölçüt olmuştur. 

Mace tarafından ortaya atılan “evrensel tasarım” kavramı, insanlar arasındaki eşit yaşam, eşit erişim haklarına vurgu yaparak bağımsız yaşam felsefesine işaret etmektedir. İnsanlara güç veren ve yaşamlarının her alanında etki, seçim ve kontrol uygulamalarını sağlayan özgürleştirici bir felsefe ve pratik olan Bağımsız Yaşam Felsefesi, bağımsız ve üretken yaşam, seçme özgürlüğü, nerede yaşadığını kontrol etmek ve herkesle aynı seçeneklere sahip olmak şeklinde tanımlanmaktadır (1).

Toplumda her türlü fiziksel özelliğe sahip insanların tamamı birbirleri ile direkt ya da dolaylı ilişkiler kurarak bir arada ve mutlu yaşamalıdır. Yapılan tüm mimari tasarımların, oluşturulan mekanların, yapılı çevrelerin evrensel tasarım ilkeleri kapsamında toplumda yaşayan herkese hizmet etmesi hususunun altının çizilmesi gereği vardır. 

Makalede, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen ve “Engellilerin Toplumsal Entegrasyonunun Geliştirilmesi (IDP)” hibe programı tarafından desteklenen “Engelli Dostu Milli Park: Küre Dağları” projesinin tasarım ve yapım evrelerinin açıklanmasının yanı sıra, mimarların, toplumda dezavantajlı olarak niteleyebileceğimiz gruplarla ilgili çalışma alanlarının çeşitliliğinin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. 

Proje, Küre Dağları Milli Parkı (KDMP) içindeki, mevcutta var olan Azdavay – Çatak kanyonu yürüyüş yolunun (parkur), engelli bireyler ile birlikte “herkes”in kullanımına uygun hale getirilmesi amacıyla yapılan düzenlemeleri içermektedir. Projelendirmede hedef, toplumdaki tüm bireylerin parkuru olabildiğince bağımsız, yardımsız ve güvenle kullanabilmesi olmuştur.

Türkiye’deki birçok doğal koruma alanında olduğu gibi KDMP’ye engelli erişiminin gerektiği gibi dikkate alınmadığı görülmektedir. Yaklaşık 8,5 milyon engellinin milli park alanlarına erişimi için alt ve üstyapı yetersizdir. Bu nedenle projenin ana hedefi “Türkiye’de çevre koruma alanlarına ve korunan alanlara engellilerin tam erişimini sağlamak” olarak belirlenmiş olup projenin çıktıları ve sonuçlarının bu hedefe katkı sağlaması beklenmektedir (2).

2015 yılında yapımına başlanan tasarımın halen projesine uygun olarak tamamlanamamış olması nedenlerinin de sonuç kısmında tartışıldığı makalede, mimar-yüklenici-yapımcı-ihale kurumu ilişkilerindeki sorunlara da değinilmektedir (Resim 1).

Resim 1. İmalat halindeki yürüyüş parkuru (foto: Ö. Belir, 13.03.2016).

Proje Alanı: Milli Parklar
Toplumsal düzeyde bir farkındalık yaratma amacı da hedeflenen proje, örnek bir korunan alan yaratılması amacıyla Milli Park çevresinde tasarlanmıştır. Küre Dağları Milli Parkı, Türkiye’de ilk milli park çalışmasının yapıldığı 1958 yılından günümüze kadar ilan edilen 45 milli park içinde, 2000 yılında ilan edilen 28’incisidir (3).

Ülkemizdeki 2873 sayılı Milli Parklar kanunu (4) Milli Park tanımını; bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçaları olarak yapmaktadır.

Şekil 1. Proje alanı.

KDMP, Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz bölümünde, Küre Dağları üzerinde, Bartın ve Kastamonu illeri sınırları içerisinde yer alır ve 37,753 hektar alanı kaplar (Şekil 1). Milli Parkın bulunduğu bölge içinde hiçbir yerleşim birimi bulunmamakta, sosyal hayat milli parkın yakın çevresinde devam etmektedir (5). Türkiye’de korunması gerekli 9 sıcak noktadan biri olmasının yanı sıra Türkiye’nin ilk Pan parkıdır. PAN Parks kar amacı gütmeyen bir kuruluş olup amacı, Avrupa’nın olağanüstü doğal güzellikleri ile turizm arasında karşılıklı denge ve uyuma dayalı bir korunan alanlar ağı oluşturmak suretiyle kalitenin artırılmasını teşvik etmektir (6). 

Milli park etrafında 8 ilçeye bağlı 123 köy bulunmaktadır. Köylerin zengin kültürel geçmişleri bölgenin folklorik turizm potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Yerel ürünler, organik gıda pazarı, tarihi evler, kaskadlar bölgenin turizme tabii tutulabilecek doğal ve kültürel değerleri arasındadır (7). 

Günümüzde tehlike altındaki “Karadeniz Nemli Karstik Orman” ekosistemlerinin, en iyi yabanıl örneklerine sahip olan KDMP, Avrupa’da korunması gereken 100 orman sıcak noktası içinde yer alır (Şekil 2). Sıcak nokta, doğa korumacıların dünyada endemizm düzeyi yüksek ve aynı zamanda hızla habitat kaybına uğrayan alanları tarif etmek üzere kullandıkları terimdir. “Kuzey Anadolu ve Kafkasya Ilıman Kuşak Ormanları” Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) doğa koruma açısından küresel düzeyde öncelikli 200 ekolojik bölgeden biridir. KDMP alanı da, çok sayıda endemik bitki türü ile bu çok değerli bölgenin bir parçasıdır. Taşıdığı tüm özellikler dolayısıyla alan 2000 yılında “Milli Park” statüsü ile koruma altına alınmıştır. Buna ek olarak, korunması amaçlanan biyolojik çeşitliliği güvence altına almak için “tampon bölge” kavramı da Türkiye’de ilk kez KDMP ile gündeme gelmiştir (8).

Şekil 2. Küre Dağları Milli Parkı.

Parkın doğal varlıklarına ek olarak, tampon bölgedeki folklorik değerler açısından zengin ve çeşitliliği olan yerleşimler ve geleneksel ahşap evler turizm için oldukça önemlidir. 

Ormancılık faaliyetleri ve turizm her ikisi birlikte idarenin kamu yararı amacıyla hareket ettiği hizmetler olup, her iki sektörün ürettiği faydadan sürekli olarak yararlanılması gerekmektedir (9) .

Hızlı şehirleşme ve kırsal kesimdeki değişimlerle birlikte insanoğlunun doğaya olan özlemi ve ihtiyacı artmıştır. Bu gelişmeler sonucunda sürdürülebilir kalkınma anlayışında, sürekli kullanma-koruma ilkesine bağlı kalarak doğal faktörlerin insanlar tarafından bu yükü kendi kendine kaldırabileceği kadar kullanılmasını sağlamak ve gerekli önlemleri almak amacını taşıyan doğa koruma bilinci, dünya genelinde 1960’lı ve 1970’li yıllarda oluşmaya başlamıştır (10).  

Proje, yapılı ve doğal çevreyi kullanımda dezavantajlı olarak nitelendirebileceğimiz grupları kapsamaktadır. Söz konusu tasarımdan, yaşlı, çocuk, bebek arabalı ebeveynler, yürüme zorluğu yaşayanlar, işitme sorunu olanlar veya çeşitli fizyolojik veya psikolojik durumları nedeni ile kısa zaman aralıkları ile yürüyüşleri sırasında dinlenmesi gereken kişiler gibi çok sayıda kullanıcının yararlanması hedeflenmiştir.   

Tasarım Kriterleri
Kültürel, tarihi, dini veya kayda değer doğal özellikler içeren mirasımızı korumak tüm insanlar için yüksek bir önceliğe sahiptir. Planlanan parkurun, bulunduğu ortamın özellikleri üzerindeki potansiyel etkisinin göz önüne alınması önemlidir. Çevrenin, doğal ve kültürel mirasın, tehdit veya yok edilebileceği bir yol geliştirmek uygun değildir (11). 

Projede temel tasarım ölçütü olarak benimsenen evrensel tasarım kavramı, yaratıcısı Ronald L. Mace tarafından şöyle tanımlanmıştır: “Adaptasyona gerek duyulmaksızın tüm yaş ve yetenekteki insanlar tarafından kullanılabilen ürün ve yaşanabilen çevrelerin tasarımıdır” (12). Story, bu ilkelerle yapılan tasarımların, erkek–kadın, çocuk-yaşlı, kısa-uzun, geçici ve uzun dönemli engelli insanlar gibi, farklı nüfus ihtiyaçları dikkate alınarak geliştirildiğinden ve bu tip tasarımların, yorgun olduğumuzda, karanlıkta, gürültüde, yağmurlu havada ihtiyaca yanıt vereceğinden söz eder (13).

Tasarım aşamasında en dezavantajlı grup olarak belirlenen ve “engelli” olarak tanımlanan kişilerin, parkurun tamamını tehlikesiz olarak kullanmasını sağlamanın yanı sıra doğaya uygun malzemelerle yapılmış düzenlemelerin, ağaçlara, doğal bitki örtüsüne ve dolayısıyla canlı yaşamına zarar vermemesi de önemli ancak karşıt bir ölçüt olarak dikkate alınmıştır. 

Projelendirmede, çevre dokuya uyum sağlamak ve herkesin faydalanabileceği bir ortam yaratmak birbiri ile aynı önem derecesinde, kimi zaman birbiri ile çelişebilen, iki kavram olarak tasarımcının karşısına çıkmıştır (Şekil 3).

Şekil 3. Kavram çatışması.

Mimari erişilebilirlik çözümlemeleri sırasında, mevcuttaki doğal yolun belirli kısımlarının “tercih edenler” tarafından kullanımının sağlanması ve korunması öngörülmüştür. Böylece sporcular, gençler veya zorluk derecesi yüksek parkuru tercih edecek kişilere seçenek bırakılmıştır. 

Projelendirme aşamasında, 

  • Evrensel Tasarım ilkeleri ile tasarlamak,
  • Çevre/doğal dokuya uyum sağlamak,
  • Çoklu kullanıcı seçenekleri sunabilmek 

önemli tasarım kriterleri olmuştur.

Projelendirme 2 farklı alanda yapılmıştır (Şekil 4).  

  1. Azdavay İlçesi, Karakuşlu köyünde bulunan, kullanım dışı kalmış 5 adet ilkokul binasının yeniden düzenlenmesi ile oluşturulan Ziyaretçi Merkezi. Merkezde, bilgilendirme ve yönetim ofis ve salonları, seminer salonu, dinlenme alanları, yöresel ürün üretim ve satış alanları, v.b. idari ve sosyal alanlar oluşturulmuştur. 
  2. Azdavay ilçesindeki Çatak Kanyonu’na erişimi sağlayan Çatak Kanyonu Yürüyüş Yolu (parkur) ve Seyir Terası. 

Şekil 4. Proje alanı

Parkur ve seyir terası bu makalenin konusudur.

Çatak Kanyonu Parkuru ve Seyir Terası
Çatak Kanyonuna erişim sağlayan bölgede, sporcuların, dağcıların ve fotoğraf meraklılarının kullandığı mevcut bir parkur bulunduğu görülmüştür (Resim 2). Kanyona erişimi sağlayan yaklaşık 1,5 km’lik mevcut yaya yolu, arazinin eğimi nedeniyle çoğu yerde dik iniş ve çıkışlar gerektirmektedir. Ortalama %20 eğim bulunduğu parkurda, eğimin iki noktada %40-45’lere çıktığı ölçülmüş, bazı kısımlarda doğal basamaklı çözümlere gidildiği belgelenmiştir (Resim 3).

Resim 2. Çatak Kanyonu Mevcut parkur ve basamaklı alanlar (foto: Ö. Belir, 05.03.2014).

Resim 3. Çatak Kanyonu Mevcut parkur ve basamaklı alanlar (foto: Ö. Belir, 05.03.2014).

Parkurda tekerlekli sandalye veya bebek arabası kullanımının sağlanabilmesi için, zeminin maksimum düzeyde engelsiz olması gereği ile ahşaptan imal edilmiş, sürekli olmamak şartıyla, en fazla %6 eğim ile bir platform yapılması öngörülmüştür. Platformun, mevcut yol aksı doğrultusunda imal edilmesi halinde %6’lık eğimi sağlamadığı görülmüş ve eğimin azaltılması için yol, doğanın da el verdiği ölçüde, eğime paralel olarak uzatılmıştır (Şekil 5). Bu uzatmalar sırasında, arazi şartları nedeniyle kimi yerde yükseklik artmış ve yol zorunlu olarak “köprü” niteliği almıştır (Şekil 6). Köprü ayakları iki yerde yaklaşık 2,5 m yüksekliğe kadar çıkmıştır.   

Şekil 5. Parkur.

Şekil 6. Parkurda oluşan köprüler.

Tasarlanan yolun mevcut parkur ile kesiştiği yerlerde, zorlu parkur şartlarını tercih edenlerin, toprak zemin ile devam eden mevcut yola geçebilmeleri sağlanarak kullanıcıya seçim hakkı tanınmıştır.

Projelendirme sırasında, platformlar ve köprülerin ahşap malzeme ile imal edilmesi planlanmıştır. Masif ahşap imalatın, gerekli kimyasallarla ve önerilen detaylarla, bölgenin dokusuna uyumlu olduğu ve açık hava koşullarına daha dayanıklı olacağı öngörülmüştür.

Parkurda, 3 ana prensipte zemin planlanmıştır;

1) Doğal zemin: Tekerlekli sandalye, koltuk değneği, yürüteç, bebek arabası gibi donanımları kullanan kişileri engellemeyecek düzeyde düzgünlüğe sahip ya da sıkıştırma vb. yöntemlerle düzeltilebilecek kısımlarda, mevcut hali ile bırakılacaktır. Sivri taş ve kayalar tıraşlanacak, 25 mm’den daha fazla tümseğe izin verilmeyecek derecede temizlik ve düzenleme yapılacaktır. Zeminin iki kenarına görme engelliler ve tekerlekli sandalye kullanan kişileri korumak için ahşap koruma bordürü yapılması planlanmıştır. Bordür görme engeli olan kişiler için aynı zamanda, yönlendirme amaçlı “kılavuz” görevi de görecektir. 

2) Ahşap Platform: Doğal zeminden yüksekliği 40cm’den az olan ahşap platformlardır. Korkuluksuz olarak planlanmıştır. Bu platformlarda da görme engelliler ve tekerlekli sandalye kullanan kişiler için bordür yapılması planlanmıştır (Şekil 7). 

Şekil 7. Ahşap platform kesit detayı.

7) Ahşap Köprü: Doğal zeminden yüksekliği 40 cm’den fazla olan platformlardır. İki yanında ahşap korkuluk vardır. Korkuluk ara dikmeleri açıklıkları nedeni ile özellikle çocukların güvenliği için hasır çelik tel ile kaplanacaktır (Şekil 8-9). Köprünün taşıyıcı ayakları ilk planlamada masif ahşap olarak planlanmış, sonrasında proje işveren isteği ve ısrarı ile revize edilmiş ve çelik taşıyıcı sistem ile çözüm sağlanmıştır. Taşıyıcı ayaklar 4 metre aralıklarla doğal zeminde yapılan betonarme temellere ankraj ile bağlanmıştır.

Şekil 8. Ahşap platform/köprü detayı.

Şekil 9. Ahşap köprü detayı.

Doğal zemin, platform ya da köprü olarak tanımlanan parkurun tamamında yol genişliğinin en az 155 cm olması planlanmıştır. Ancak, doğal bitki örtüsünün korunması amaçlı, kısa mesafelerde bu genişliğin 95 cm’e kadar daralabileceği, yürüyüş alanı içinde zeminden 203 cm’den daha alçakta olan ağaç dallarının, görmeyen veya herhangi bir nedenle daimi ya da anlık dikkat eksikliği olan kişilerin zarar görmemesi için budanması gerektiği proje notunda belirtilmiştir.  

Yardımcı cihaz kullanan kişiler, yaşlı veya çocuklar, sağlık sorunu olanlar ya da performans anlamında yetersiz kişiler parkur boyunca, özellikle eğimlerin fazla olduğu yerlerde, hava koşullarına da bağlı olarak yorulabilirler. Bu nedenle, kısa süreli dinlenmeleri için parkurun belirli yerlerinde “dinlenme alanları” öngörülmüştür. Dinlenme alanlarının yeri eğim-mesafe ilişkisi göz önüne alınarak tespit edilmiştir (Şekil 10). Bu alanlarda, parkur ve çevre ekosistemi ile ilgili bilgilerin, bir sonraki dinlenme alanının uzaklığı bilgisinin yer alacağı panolar ile geri dönüşüm kutuları ve banklar planlanmıştır. Tekerlekli sandalye kullanıcıları için de yeterli boş alanlar bırakılmıştır (Şekil 11). Yapım aşamasında doğal zeminin el vermesi halinde projede gösterilen alanlar dışında da dinlenme alanı yapılması önerilmiştir. 

Şekil 10. Dinlenme alanları arası mesafe (13).

Şekil 11. Dinlenme alanı tip plan.

Görme engellilerin yönlenebilmesi ve dolayısıyla bağımsız hareket edebilmelerine olanak sağlamak için parkur boyunca özel önlemler alınmıştır. Öncelikle yukarıda bahsedildiği gibi platformlarda ve köprülerin iki yanında “kılavuz” olarak kullanabilecek bordür tasarımı yapılmıştır. Yönlendirme ve bilgilendirme panolarının kabartma ve Braille alfabesi ile hazırlanması ve sesli bilgilendirmeler yapılması gereği plan notlarına ilave edilmiştir. Parkurdaki kavşak, yön değiştirme, uyarı/bilgilendirme panolarının olduğu noktalarda veya tehlikeli bir noktada görmeyen kişinin dikkatini çekebilmek için, metal, pvc vb. esaslı malzemeler ile yapılan hissedilebilir yüzey uygulaması yerine, çevreye uyum sağlaması açısından emprenye edilmiş ahşap latalarla imal edilecek, beyaz baston veya ayak ile hissedilebilecek detayda bir sistem tasarlanmıştır. Parkur başlangıcında veya Ziyaretçi Merkezinde görmeyen kişilerin bu detay hakkında bilgilendirileceği ön görülmüştür (Şekil 12).  

Şekil 12. Hissedilebilir yüzey uygulaması.

Yaklaşık 1,5 km’lik parkurun sonunda, Çatak Kanyonu manzarasına sahip Seyir Terası, herkesin hareketine olanak sağlayacak şekilde ahşaptan imal edilecek bir platform ile oluşturulmuştur. Bu noktada zemindeki kayalık alan tıraşlanmadan korunmuş, kayalığın platform kotundan daha yüksek kaldığı kısımlara oturma elemanı tasarlanmıştır (Resim 4, Şekil 13). Aynı bölgede bulunan “ardıç öbeği”nin kesilmesine veya platform altında kalmasına izin verilmemiş, platformda bitkinin ışık almasını, gelişimini sağlayacak ölçülerde yeterli açıklıklar ve boşluklar bırakılmıştır. Tekerlekli sandalyedeki veya farklı boylardaki kişilerin de kanyonu rahatça görebilmelerine olanak sağlamak için, seyir terası çevresindeki korkuluk, paslanmaz dikmeler arası 8+8 mm lamine cam olarak planlanmıştır.  

Resim 4. Parkur sonu, doğal görünüm (foto: Ö. Belir, 5.03.2014).

Şekil 13. Seyir terası oturma ünitesi.

Projelendirme ile birlikte, yönetici ve uygulayıcı kurumlara gerekli öneriler rapor halinde sunulmuştur. Parkurdaki tüm bilgilendirme ve tabelaların, görmeyen, duymayan, tekerlekli sandalyede oturan veya farklı bilgi ve algı düzeyinde olan kişiler için de erişilebilir olması gerektiğinin yanı sıra bu bilgilendirmeler ile kişilerin kendi becerilerine göre zorlu veya daha az yorulacağı parkuru seçebilmesi, varış noktasına kadar ne uzunlukta yol yürüyeceği, ne kadar eğim olduğu vb. bilgileri önceden alması gerektiği ve böylelikle devam etme veya geri dönme hakkını kullanabilmeleri hususuna dikkat çekilmiştir.

Bilgilendirme tabelalarında olması gereken hususlar (11);

  • Parkurun adı
  • Yükseklikteki değişim
  • Kullanımına izin verilen kişiler 
  • Yol genişlikleri
  • Yol uzunluğu
  • Yol yüzeyi tipi 
  • Olası engeller
  • Parkurun zorluk derecesi 

olarak özetlenmiştir. 

Sonuç Yerine
Parkurlar genellikle eğlenme, hoşça vakit geçirme alanları olmakla beraber bir manzara noktasına veya bir başka parkura ulaşmak amaçlı da oluşturulabilirler. Parkurlar, bir bölgenin doğal ve kültürel özelliklerine çeşitli düzeylerde erişim olanağı sağlayarak ziyaretçilerin deneyimini zenginleştirirler. Doğal parkları ve bu alanlardaki erişilebilirlik çalışmaları ile dikkat çeken Kanada’da hazırlanmış, “Erişilebilir Parklar ve Parkur Değerlendirme Araçları” kitapçığında sınıflandırılan parkurlar listesine bakıldığında projenin tüm kullanıcılara hitap edebileceği, “evrensel” olarak tanımlanan grup içinde kalabileceği görülmektedir (Şekil 14).

Şekil 14. Parkur sınıflandırılması (14).

Engelli bireyler ön planda tutularak, toplumdaki her birey için erişimin sağlanması amacıyla hazırlanan projenin tamamlanması ile pozitif ve negatif sonuçlarının olacağı görülmüştür.

Projenin, konumu ve hizmet edeceği insan sayısı ve niteliği bakımından bölgeye bir canlılık getireceği kuşkusuzdur. Yurt içi ve yurt dışından doğal yaşama meraklı kişilerin ziyareti doğa turizmi açısından fayda sağlayacaktır. Görevlendirilecek personelin herkese hizmet edebilecek nitelikte yetiştirilmesi (işaret dili, yaşlıya-görme engelliye yaklaşım, yabancı dil eğitimi vb.) sektörel kaliteyi artıracak, çevre köylerde kırsal turizm gelişecek, yerel halk için yeni iş ve istihdam fırsatları yaratılacak, daha çok ziyaretçi ve uzun turizm sezonu yaratılacaktır. Bütün bu gelişmeler sürdürülebilirlik açısından bölgeye fayda sağlayacaktır. Proje, yakın çevrede yaşayan yerel halk, kamu, özel sektör, STK’lar ve turizm işletmeleri için erişebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, engelli hakları, vb. konularda farkındalık yaratacaktır (14).

Proje üretimi sırasında Seyir Terası olarak tanımlanan kısımda yerel yöneticilerin talebi ile “cam teras” yapılması gündeme getirilmiştir. Mevcut dokuya aykırı olacağı için tasarımda ön görülmeyen cam teras, projenin uygulaması sırasında yerel yönetimler tarafından ilave ve imal ettirilmiştir. “Engelli Dostu Milli Park” projesine aykırı olarak yaptırılan teras, teknolojinin ve uzmanlığın yetersiz kullanımı nedeni ile betonun çok, çeliğin ise kesitlerinin artırılarak uygulandığı bir iş halini almış, niteliği ve tasarımı tartışılır şekilde imal edilmiştir. Yapılan bu imalat nedeni ile bölgenin gereğinden fazla kişiye hizmet edeceği ve hedef kitle dışından da talep göreceği kuşkusuzdur. Bu durum, devam eden yıllarda altyapı yetersizliğine yol açacaktır. Proje başlangıcında çevrenin korunması, yoğunluğun azaltılması amacıyla kısıtlı tutulan rekreasyon alanlarının cam teras yapılması ile artacağı, dolayısıyla çevreye zarar vereceği kuşkusuzdur. Projelendirmesi ve imalatı sırasında önemli bir kriter olan doğa koruma anlayışının denetleyen, koruyan, imal eden, kontrol eden tüm birimlerce içselleştirilmesi ve kontrollerin mutlaka bağımsız ve yöre dışından bir üst kurul tarafından yapılması gereği olduğu tartışmasızdır. Bu tür uygulamaların, uzmanlardan oluşan bir kurul görüşü alınmadan, kurumların yöneticileri tarafından onaylanarak yaptırılıyor olması da “koruma” açısından sonraki yıllar için önemli bir tehdittir.

Projenin, “Engelli Dostu Milli Park” projesi dışında, sonradan eklenen cam teras nedeni ile oluşan olumsuz etkileri: 

  • Erişimin kolaylığı nedeni ile uzayan sezon ve sezonun uzaması ile artan ziyaretçi sayısı nedeni ile park içindeki canlıların rahatsız edilmesi,
  • Cam terasın yapılması ile seyir terası yakınına sonraki süreçlerde fonksiyon ilave edilme isteği (büfe, wc, turistik eşya satış, vb.) nedeni ile oluşacak olumsuz sonuçlar (su temini, atık su, çöp, vb),
  • Yine artan ziyaretçi sayısı nedeni ile oluşacak çevre kirliliği,
  • Proje kontrolünün eksik yapılması nedeni ile uygunsuz imalatlar

olarak sayılabilir. 

Ancak çalışmanın başında ana hedef olarak koyulan “engelli dostu” kapsamında tasarlanan kısım, 

  • Herkes için erişilebilirlik olanağı,
  • Yeni turizm potansiyeli, 
  • Çevre köyler için doğa turizminin canlanması, artması,
  • Turizm sezonunun uzaması,
  • Bölge halkı için istihdam olanağı,
  • İstihdamın sağlanabilmesi için bölge halkına yeni eğitim olanakları, 
  • Toplumda farkındalık yaratılması  

açılarından örneğine az rastlanabilecek bir çalışma ve kapsamı itibarı ile bir ilktir.  

Bağımsız yaşam felsefesinden hareketle, evrensel tasarım ilkeleri ile tasarlanan erişilebilir parkur toplumsal düzeyde bir farkındalık yaratırken, mimari erişilebilirlik kavramını da çeşitlendirmektedir. Mimari erişilebilirliğin salt rampalar ve sarı hissedilebilir yüzeylere indirgenmesi mimari erişilebilirlik sorununun başlıca nedenlerinden biridir. Bununla birlikte özellikle doğal çevredeki yapısal çalışmaların, öncesinde fayda / zarar analizleri ile gerçekleştirilmesi gerektiği, talep-onay-kontrol mekanizmalarının oluşturulacak komisyonlarla denetlenmesi gerektiği de açıktır. 

Not
“Engelli Dostu Milli Park: Küre Dağları” Projesi Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen “Engellilerin Toplumsal Entegrasyonunun Geliştirilmesi (IDP)” hibe programı tarafından desteklenmiştir. 

Yürütücü Kuruluş: Küre Dağları Eko Turizm Derneği

Mimari Proje Müellifi: Dr. Özlem Belir

Kaynaklar

1.  F. Hasler, Independent Living Institute, 2003. www.independentliving.org/docs6/hasler2003.html. [erişim:15 Kasım 2019].
2.  İ. Menteş, Final Narrative Report, Yayınlanmamış, Kastamonu, 2015.
3.  Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2021. https://www.tarimorman.gov.tr/DKMP/Menu/27/Milli-Parklar. [erişim: 4 Mart 2021].
4.  2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2873.pdf. [erişim: 20 Mart 2018].
5.  TC Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Bir Başarı Öyküsü Küre Dağları Milli Parkı,  www.milliparklar.gov.tr/kitap/25/. [erişim: 13 Nisan 2015].
6.  I. Mentes ve S. Kalem, Pan Parks Report, Ankara, 2003.
7.  G. Akbulut, E. Atmış ve B. Günşen, Farklı İlgi Gruplarının Milli Park Algıları Üzerine Bir Değerlendirme: Küre Dağları Milli Parkı Örneği, Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi, pp. 133-145, 2015. 
8.  Küre Dağları Milli Parkı, Küre Dağları Milli Parkı Müdürlüğü, http://www.kdmp.gov.tr/sayfa/kure-daglari-milli-parki. [erişim: 1 Mart 2016].
9.  Y. Güloğlu, Ormanların turizm amaçlı tahsisinin idari işlemin unsurları bakımından değerlendirilmesi, Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, no. 10, pp. 45-55, 2015. 
10.  M. Yucel and D. Basbug, “Doğa Korumanın Tarihçesi ve Türkiye’deki Gelişmeler,” DOA Dergisi, no. 11, pp. 151-175, 2005. 
11.  B. McMillen, Designing Side Walks and Trail for Access, Federal Highway Administration, U.S. Department of Transportation, 2001.
12.  Center for Accessible Housing, Accessible environments: Toward universal design, Raleigh: North Carolina State University, 1995.
13.  F. Story, J. Muller ve R. Mace, Designing for People of All Ages and Abilities, The Universal Design File, The Center for Universal Design, 1998, pp. 5-14.
14.  Küre Dağları Ekoturizm Derneği, Engelli Dostu Milli Park: Küre Dağları Projesi, 2021. http://kuredaglari.org.tr/projeler/engelli-dostu-milli-park-kure-daglari-projesi. [erişim: 4 Mart 2021].
15.  “Küre Mountains National Parks,” https://www.kdmp.gov.tr/en/about-kdmp/kure-mountains-national-park. [erişim: 01 Mart 2016].
16.  “Küre Dağları Milli Parkı Müdürlüğü,” http://www.kdmp.gov.tr/sayfa/kure-daglari-milli-parki. [erişim: 01 Mart 2016].
17.  “The Accessible Parks and Trails Toolkit”, The Report on Accessible Parks and Trails British Columbia, British Columbia, 2008.
18.  United States Department of Agriculture Forest Service, FHWA’s Recreational Trails Program, Ağustos 2012. http://www.fhwa.dot.gov/environment/rectrails/trailpub.htm. [erişim: 20 Şubat 2014].