Dönüşümlü Felaket: Çürümüşlükten Çürümüşlüğe – Kırılganlıktan Kırılganlığa

Pelin Tan, Prof. Dr. , Sosyolog/Sanat Tarihçi
Batman Üniversitesi, Batman, Kıdemli Araştırmacı CAD+SR, Boston.

“Bu durumu, tüm bu birbirine karışan ve değişen geniş ölçeklerdeki güçlere maruz kaldığımız bir tür kaos olarak düşünebiliriz ve bedenlerimizin bu gerçekliğe savrulma şeklini kavrayamayız.”(Fukuşima felaketi hakkında – Sabu Kosho)

Dönüşümlü felaket, hiç bitmeyen sürekli kendini derinleştikçe tekrarlayan, devlet ve kapitalizmin çürümüş ve yozlaşmış birlikteliğini olağanüstü hal ile meşrulaştıran bir toplumsal rejimdir. Bu toplumsal rejim, en ufak yerel bir mekansal ölçekte gerçekleşmiş, önlenebilir bir felaketin emsalsiz önlenemeyen etkilerini sürdüren mekanizmalarını korur. Gerçek zamanda gerçekleşmiş felaketin öncesi ve sonrası var olan çürümüş ve yozlaşmış yönetişim biçimine geniş bir zamana yayılmış bir şekilde hizmet eder. 

Son yıllarda, arşiv çalışması ile birlikte güncel dönüşümlerle araştırdığım Lice Depremi’ni 1975’den bu yana geçirdiği dönüşümlerle tekrarlayan bir dönüşümlü felaket olarak örneklendirebilirim. 1975 yılında gerçekleşen Lice Depremi hem barınma, hem devletin politikaları hem de uluslararası yardımların etkisi bağlamında Türkiye deprem arşivinde önemli bir örnektir. Lice Depremi’nden sonra, 7269 sayılı kamulaştırma kararı ile 2,5 km²’lik alana farklı ölçeklerde hazırlanmış imar planları ile oluşturulan parsellere 52m²’lik, 1672 adet prefabrik yapılar, inşa edilmiştir (Keleş, 2019, s15). Günümüzde, depremzede ailelerin bir sonraki neslinin, deprem sonrası inşa edilmiş konteyner (yarı betornarme) evlerde hala yaşamaktadır. Hak ve tapu sahipliği belirsiz olan ve yerine ev yapılamayan prefabrik evlerde oturan Liceli Kürt aileler, 1980 ve 1990 yılların sosyo-siyasi baskısını da yaşayarak evlerini farklı betonarme ve ahşap eklemeler ile dönüştürmüşlerdir. LiceDepremi’nden bu yana prefabrik konutların yer aldığı mahalleler, toplumsal ve siyasi baskılar, şiddet, toplumsal sınıfın farklılaşmasından etkilenmiştir. Bu bağlamda, Lice deprem konutları tarihi, dar bir sosyo-mekansal ölçek olsa da, Türkiye’deki deprem felaketi sonrası mekansal haklar ve barınma, kentsel adalet hakkında bize bilgi vermektedir (Tan 2022 , Tan 2023).

Neil Smith’in 2005 Ağustosunda gerçekleşen Katrina Kasırgası afeti üzerine “Doğal afet diye birşey yoktur” (There’s No Such Thing as a Natural Disaster) makalesi afetlerin doğal koşulların sonucundan ziyade etkisine hazırlıklı olmamanın yöntemsel bir hazırlıksızlık ve ırk, sınıf gibi farklı kırılganlıklara sahip insan topluluklarının görece etkilenmelerinin de öngörülmesi gerektiği üzerinde duruyor: “Doğal diye bir şeyin olmadığı çevre coğrafyacıları arasında genel kabul görmektedir. Bir felaketin her aşamasında ve yönünde (nedenleri, savunmasızlığı, hazırlıklılığı, sonuçları ve müdahale ve yeniden inşa) felaketin sınırları ve kimin yaşayıp kimin öleceği arasındaki fark az ya da çok bir sosyal hesaptır.” Smith’e göre afet sonrası barınma odaklı toplumsalın inşasında toplumsal baskı, ayrıştırma ve sömürüyü daha keskin hale getiriyor. Birçok afet sonrasında deneyimlediğimiz, olağanüstü hal, yeni afet yasaların çıkarılması, sigorta şirketlerinin etkinliği, yeni altyapı ihaleleri…. gibi birçok post-afet durumları yeni tür toplumsal sömürü, ayrıştırma ve rant biçimlerine yol açabiliyor. Dönüşümlü felaket olarak adlandırdığım bu süreç yıllar sürerek gelecekteki başka bir felaketin altyapısını hazırlıyor.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunun işlevi İstanbul, Van Depremleri sonrası, özellikle kentsel dönüşüm projelerinin geniş alanların kamulaştırmasını meşrulaştırmıştır. Yıllardır deprem üzerine entografik çalışmalar yürütmüş olan sosyal bilimciler Ebru Kayaalp ve Onur Arslan çalışmalarında Afet Yasası’nın inşaat piyasasındaki uygulama avantajı açıklayarak aslında son deprem ile birlikte yaşadığımız felaketin ipuçlarını vermekteler: “Bu sarsıntılarda çok fazla kayıp yaşanmasının temel nedenlerinden biri Van depreminden sonra hazırlanan, kamuoyunda Afet Yasası olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’dur. Bu yasa hem içeriğiyle hem de uygulama biçimiyle depreme hazırlık politikalarının inşaat sermayesinin inisiyatifine bırakılmasının hukuki altyapısını oluşturdu. Bunu birbiriyle ilintili iki yoldan yaptı: bir yandan riskli alan ilanı konusunda devlete istisnai yetkiler tanırken, diğer yandan özellikle riskli konutların tespitini ve yenilenmesini sadece “piyasa aktörlerinin” çözebileceği bir probleme dönüştürdü”. Kentsel dönüşümü meşrulaştıran koruma ve dönüşüm yasaları ile başlayan bu süreç yasaların meşrulaştırılmasından öte; devletin düzenleyici olarak rolünden çekilerek iskan düzenleme ağını inşaat sektörü ve şirket aktörlerine bırakır. Kent plancı Tayfun Kahraman, bu durumun kent içinde hukukun adaleti ve sosyal adaletin zayıflatılması yol açtığını belirtir (Kahraman, 2013, s.17). Afet yasası ve risk ilişkisinde devletin rolüne dair Kahraman’ın da hem doktora tezinde ve bir çok yazısında belirttiği gibi: “Risk ve devletin kentsel risklerle mücadelesi olarak yansıyan, riskli alanların yeniden iskânını getiren düzenlemelerin, örtük gerekçeleri de sürekli bu nedenler etrafında dolanmaktadır. Devletin kentsel mekânın içerdiği risklerin bertaraf edilmesi üzerine gerçekleşen kentsel dönüşüm örneklerinin sonuçları, bu tespiti kanıtlamaktadır. Başka bir örneği ise Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile birlikte meclis gündemine taşınan Orman Kanunu’nun 2. Maddesi (b) fıkrasında tanımlanan orman vasfını kaybetmiş alanların satışı oluşturmaktır. Bu kanun tasarısı ile riskli alanların gerektiğinde kamulaştırılıp dönüşümlerinin gerçekleştirileceği ifade edilirken, diğer bir tasarı ile tamamı kaçak olarak yapılaşmış ve mühendislik hizmeti almadığı için riskli bulunan yapıların bulunduğu alanların satışı gerçekleştirilmektedir. Riskin ortadan kaldırılması için satışları öncesinde dönüşümün sağlanması gereken bu alanlar satışa konu edilirken, özel mülkiyete konu olan alanların dönüşüme tabi olması tasarının gerçek amacına ilişkin büyük bir soru işareti oluşturmaktadır” (Kahraman, 2013 s.45). 

Anarşist yazar/aktivist Sabu Kosho, Japonya’daki Fukuşima nükleer çevresel felaketin toplumsallık, devlet katmanlarının yolsuzluk, çürümüşlük, ve felaket sonrası örülen alternatif dayanışma ağları ile ilişkilerini irdelediği Radiation and Revolution kitabında; felaket, harabe, yıkım ve kapitalizm kavramlarını bir arada değerlendiriyor. Bu bağlamda, Kosho için Fukuşima felaketinin anlamı şöyle: “Felaket dünyanın her yerindeki insanlar için gerçek bir deneyimdir. Katastropy (Catastrophe) (bir felaket ile sonuçlanan olay), çağdaş kapitalizmin ve devletlerin işleyiş tarzı tarafından giderek daha fazla sahiplenilen; toplumsal ve çevresel süreçlerin sinerjik bozulmasıdır. Kıyamet, yozlaşmış dünyayla yüzleşmemiz ve onun radikal değişimini tasavvur etmemiz için metafizik, yaratıcı bir duygulanım aracıdır. Radikal değişim. Bunlar, Fukushima felaketinin tekil adının bugün bizim için ima ettiği şeyin kavramsal bileşenleri olarak kabul edilir.” (Kosho, 2021, s.4). Bu tür felaketler krizler, ulusal ve küresel ölçekte yönetişim ve kar elde etme koşullarını belirlemeye devam edecektir. Bu durumlarda, Kosho’ya göre üç eylem ilkesi belirlenebilir; ilki, yaşamı korumak, ikincisi ise çatışmayı azimle karşılamak ve üçüncüsü, ikisini birbirine bağlamak için özerklik: “Felaket ve krizlerin geleceğine dair biraz umut varsa, o da kıyamet benzeri durumlarla yüzleşirken bu üç girişimin özellikle geliştirilip birbirini güçlendirebilmesidir.” (Kosho, 2022, s.5). Deprem sonrası Düzce Umut Evleri ve İstanbul Mahalleler Birliği’ne destekleri ile 1999 depremi gibi bir felaket sonrasında umut mekanlarını müşterekleşme pratikleri ile tesis etmek deneyimine sahip 1 Umut Derneği gönüllüleri; depremin olduğu ilk 6 Şubat 2023 günü yola çıkarak Hatay/Kırıkhan’a gittiler; depremzedelere ve bölgede çalışma yapan arama kurtarma ekiplerine lojistik destek verdiler ve çadır imal edip dağıttılar. 1 Umut Derneği benzeri, küçük çaplı fakat kırılganlık deneyimleri ile ortaklaşan dayanışma gramerine sahip, farklı bilgi ve eylem biçimlerini gönüllüleyen esnek ve dirençli yapılar olan İnşaat işçileri sendikası (İnşaat-İş) ve IMECE İnisiyatifi Derneği gibi oluşumlar, ivedi bir şekilde örgütlenerek Antakya merkez, Antep/Adıyaman köylerinde depremin ilk gününden itibaren depremzedeleri arama kurtarma, acil ihtiyaç karşılama ve barınma ihtiyaçlarına dönük çalıştılar ve hala çalışmaktalar. Toplumsal mimarlık ve barınma desteğine odaklanan Herkes İçin Mimarlık Derneği ise, dayanıklı kerpiç ve doğal malzeme ile hazırlanmış esnek afet sonrası geçici barınma konutları önerileri ile Maraş’talar. Barınmanın ihtiyaç ve hak olduğu günümüzde; ucuz, dayanıklı ve altyapısı örgütlü barınma konutlarını ortaklaşa tasarlamak hala eşikte barınmanın en önemli meselesi.

Resim 1. Lice depremi yemek dağıtımı, 1975.Image 1. Lice earthquake food distribution, 1975.

Resim 1. Lice depremi yemek dağıtımı, 1975. Image 1. Lice earthquake food distribution, 1975.

Resim 2. 1 Umut Derneği, Antakya.Image 2. 1 Umut Association, Antakya.

Resim 2. 1 Umut Derneği, Antakya. Image 2. 1 Umut Association, Antakya.

1 Umut Derneği kurucularından Erbay Yucak’ın dayanışmacı birliktelik deneyimini odağına aldığımız 2011 yılındaki söyleşimizde, İstanbul ve afet yasası üzerine şöyle demektedir: “Bu deprem olacak. Bunda kamusal sorumluluğun tarif edilmesi gerekiyor. Parası olanın kendi çözümünü ürettiği bir yönteme, bu kadar kesif bir sınıfsallığa dayanmayan bir ortak aklı daha aşağıdan ve toplumun içinden icat edebilmekti amaç. Elbette kamuya da sorumluluğunu hatırlatabilmekti. Deprem davaları esnasında iddia ettiğimiz de buydu. Sınırlı sayıda olsa bile birkaç olayda kamunun bunu bilebileceğini ortaya koyduk. Elbette kamu depremin zamanını bilmeyecektir, ama depremin olacağını bilir ve dolayısıyla da önlem almak zorundadır. Birkaç örnekte bu eğilim mahkeme kararlarına da yansıdı ve biz bunun genel bir eğilim olabilmesi için bir platform oluşturduk. Ama deprem konuşmaları 2001’de bir anda bitti. Çünkü insanların tüketim alışkanlıkları değişiyordu.” (Yucak/Çavdar/Tan, 2013, s.201-202). 

Felaketlerin süreklileşerek dönüşümlü bir şekilde kıyamete doğru gitmesini önlemek; Kosho’nun önerdiği gibi yaşamı korumak, hakları adına çatışmak ve yüzleşmek, ve  tüm bunlar arasında ilişkilendirmeyi özerk bir şekilde yapmayı gerektiriyor. Çürümüşlüğe karşı kırılganlıkların ortaklaşıp kuvvetleneceği bir toplumsal yapı.

Resim 3. Afet sonrası barınma: Herkes İçin Mimarlık, Kahramanmaraş Mimarlar Odası, 19-23 Şubat 2023, Kahramanmaraş.Image 3. Post-disaster shelter: Herkes için Mimarlık, Kahramanmaraş Chamber of Architects, 19-23 February 2023, Kahramanmaraş. 

Resim 3. Afet sonrası barınma: Herkes İçin Mimarlık, Kahramanmaraş Mimarlar Odası, 19-23 Şubat 2023, Kahramanmaraş. Image 3. Post-disaster shelter: Herkes için Mimarlık, Kahramanmaraş Chamber of Architects, 19-23 February 2023, Kahramanmaraş. 

  • Kosho, S.  2021 Radiation and Revolution, Duke University Press.
  • Keleş Doğan, H.  2019 Konteyner Mimarlığı: Lice’de Bir Yerleşme Pratiği Olarak Deprem Konutları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Danışman:Prof.Dr.Pelin TAN, Mimarlık Fakültesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Mardin.
  • Tan, P.  2023 “The Architecture of Entanglement Ontology”, Swamps and the New Imagination, MIT Press & Sternberg Press, Cambridge & Berlin, Editör: Gediminas & Nomeda Urbanos.
  • Tan, P.  2020 “Surpassing Disaster: territories, entanglements, methods.”, Mediating the Spatiality of Conflicts, TU Delft Faculty of Architecture and the Built Environment. BK Books.
  • Smith, N. 2006 “There’s No Such Thing as a Natural Disaster”, https://projects.iq.harvard.edu/files/retreat/files/smith_2006_theres_no_such_thing.pdf (21.02.2023).
  • 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6306.pdf (son giriş 21.02.2023)
  • Kayaalp, E. &  Arslan, O.  16 Şubat 2023: “Afet Yasası, İnşaat Sektörü ve Depreme Hazırlık”,  

https://birikimdergisi.com/guncel/11258/afet-yasasi-insaat-sektoru-ve-depreme-hazirlik (22.02.2023).

  • Kayaalp, E. & Arslan, O., 2022. Earth in practice: Uncertainty, expertise and the expected Istanbul earthquake. Environment and Planning E: Nature and Space, 5(3), pp.1579-1596.
  • Kahraman, T.  2013 “Kent hukukunun yeni yüzü: Düzenleyici devletten seçkinleştirici devlete”,  İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali, Editör: Ayşe Çavdar & Pelin Tan, Kentsel Dizisi, SEL, İstanbul.
  • Peterson M. & Kosho, S. 2022 The Catastrophe Revealed: On Radiation and Revolution, Sayı 131, E-flux Journal, New York. https://www.e-flux.com/journal/131/501328/the-catastrophe-revealed-on-radiation-and-revolution (22.02.2023)
  • Yücak, E., 2013 “İstisnalar Şehrinde Muhalefet”,  Erbay Yücak/Ayşe Çavdar / Pelin Tan (2011),  İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali, Editör: Ayşe Çavdar & Pelin Tan, Kentsel Dizisi, SEL, İstanbul.
  • https://www.birumut.org/
  • https://youtu.be/KGw7PruaSRk Turkey Earthquake, Lice, September, 1975
  • Bir Deprem ve Yeni Lice – https://youtu.be/KGw7PruaSRk , Yönetmen Behlül Dal, 1975.
  • İlave ve Revizyon İmar Planı Araştırma Raporu, İller Bankası Anonim Şirketi Mekânsal Planlama Dairesi Başkanlığı, 2014, Lice/Diyarbakır.