Deprem Deneyim ve Araştırmalarında Katılımcılığın Önemi: Antakya için Toplam İyileşme (1)

Prof. Dr. Celal Abdi Güzer
ODTÜ Öğretim Üyesi

Yaşadığımız coğrafyanın özellikleri deprem olgusunu sürekli gündemde tutuyor. Deprem kuşağında yaşamanın belirleyiciliği, yapı stokunun sorunları ile birleştiğinde deprem öncelikli risk alanlarından birini oluşturuyor. Son yıllarda Elazığ merkezli depremin ardından 6 şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremde 50 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda yapı yıkıldı. Bu depremlerle birlikte Türkiye, İstanbul’da gerçekleşmesi olası büyük bir depreme odaklandı. 23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem zaten gündemde olan konuyu daha da öne taşıdı. Türkiye’de deprem konusu birbirleri ile ilişkili üç ana çerçeve içinde ele alınıyor. İlki, olası bir depremin hasarlarını azaltmak üzere yapılması gereken iyileştirmeler; ikincisi, deprem sırasında zararları aza indirgemek için gerçekleştirilecek eylem hazırlık ve planları; üçüncüsü ise deprem sonrası oluşan yıkımın yaralarının sarılması ve kentsel alanların yeniden yapılaşması.

Şüphesiz, deprem gibi bir konu bireylerin yanında çok sayıda kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, araştırma merkezi ve üniversiteleri doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiriyor. Tasarım ve mühendislik alanlarının yanında ekonomik, politik, kültürel, sosyal ve ideolojik bileşkeleri olan bir konu. Finans olanaklarından yönetmeliklere, planlamadan tasarıma çok sayıda alt başlığı içeriyor. Başta yerel ve merkezi yönetimler olmak üzere karar verici ve yönlendirici olan kurumların temel sorumluluk ve yatırım alanlarından birini oluşturuyor. Ancak özellikle Kahramanmaraş Depremi bu konudaki uygulama ve birikimlerimizin yeterli olmadığını, birçok konuda geç kaldığımızı gösterdi. Deprem sonrasında ise birçok kurum, kuruluş ve gönüllüler ortak ya da bağımsız çalışmalar gerçekleştirdi. Bu alanlarda gözlenen farklılıklar sorun önceliklerine, çözüm önerilerine ve eylem planlarına yansıyor. Öte yandan deprem konusunun başta seçimler olmak üzere pek çok alanda belirleyici, yönlendirici bir politika alanı olarak görülmesi farklı aktörler için bir çatışma ve rekabet alanı tanımlıyor. Anımsanacağı gibi 31 Mart 2024’te gerçekleştirilen son yerel seçimlerde deprem sonrası dönüşüm nedeni ile gerçekleştirilecek konutlar adeta bir açık artırmanın konusu olmuş; sayısal çokluğun baskınlığı altında planlama, tasarım, nitelik, kentsel ölçekte etki, kimlik, aidiyet gibi konular geri planda kalmıştı. Güvenliğin öncelikli konu haline geldiği, bunun için yenilenen yapılardan medet umulduğu bir ortamda konut üretimin hızı ve sayısal çokluğu, hemen arkasından da kullanıcılara yansıyan maliyetler doğal olarak öncelikli ilgi alanı, hedef ve başarı ölçütü haline geliyor. 

Yeniden üretilecek yaşam çevreleri ve fiziksel dokunun oluşturduğu anlam ve değer sayısal özelliklerinin ötesinde çok girdili planlama ve tasarım yaklaşımlarına ve önceliklerine dayanır. Bu öncelikler katılımcı, bütüncül, ölçekler arası ilişkileri gözeten bir planlamanın gerçekleştirilmesi; yerel kimlik, işaret ve kentsel bellek değerlerinin korunması; çok boyutlu sürdürülebilirlik hedeflerinin benimsenmesi ve nitelikli bir tasarıma zemin oluşturulmasıdır. Sayısal çokluk ve hıza odaklanan, bu anlamda parçacı planlama ve tip projelerin oluşturduğu kısa yollardan medet uman yaklaşımlar daha güvenli yapı elde etmeyi başarsalar bile daha önce yapılmış planlama hatalarını tekrar etmeye ve güvenlik dışındaki çok boyutlu planlama ve tasarım beklentilerini ihmal etmeye açık süreçlerdir. Bu nedenle bu saptamanın geçerliliğine inanan farklı gruplar deprem sonrası gerçekleştirilen yeniden yapılaşma sürecine katkı koymaya, çalışmaların katılımcı ve eleştirel bir kültüre geçirgen hale gelmesine çalıştılar. Ancak maalesef sayısal hız ve çokluğa odaklanan üretim beklentileri ve sürecin katılımcı bir yapıya açık olmaması bu katkıları kısıtladı. Bu bağlamda şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması problemine kafa yormaya gönüllü olan bir grup, Ortak Akıl-Antakya adıyla bir araya geldi. Ortak Akıl–Antakya grubunu ayırt eden en önemli özelliklerden biri farklı alanlardan gelen ve alanlarında önemli birikim ve deneyime sahip kişilerden oluşan geniş ve kapsayıcı bir platform olması. Bu grup, deprem bölgesi içinde gerek tarihsel birikimi gerekse bu birikime dayalı kimlik ve kültür yapısı ile özgün bir alt bölge olan Antakya’yı bir çalışma ve örnekleme alanı olarak ele aldı. Grubun çalışmaları bir bölgeye odaklanmakla beraber pek çok bölgede tekrarlanabilecek ve model oluşturacak bir nitelik taşıyor. Kendini Ortak Akıl-Antakya Platformu olarak adlandıran grup 2025 yılı başında süreci ve çalışmalarını belgeleyen, farklı başlıklar altında öneriler içeren bir kitap/belge oluşturdu. 

Resim 1. “Antakya İçin Toplam İyileşme” kitabı, Ortak Akıl-Antakya.

Resim 1. “Antakya İçin Toplam İyileşme” kitabı, Ortak Akıl-Antakya.

“Antakya için Toplam İyileşme” adını taşıyan kitap bir yandan mevcut durumun saptanmasını, alt başlıklar halinde değer ve planlama önceliklerini içerirken öte yandan bir yöntem ve buna bağlı öneriler geliştirmeye çalışıyor. Kitapta sunulan birikim, her şeyden önce farklı alanlardan uzmanları ve paydaşları içeren geniş katılımcı yapısı ve hafızadan mekana, toplumdan ekonomiye farklı alt başlıkları içeren kapsayıcı kurgusu ile dikkat çekiyor. Büyük bir mesai ve emek ürünü olan ama hepsinden önemlisi gönüllü bir katkıyı temsil eden çalışma, sadece önerdiği çözüm önerileri ile değil; aynı zamanda bu bir aradalığın oluşturduğu ortak değerler ile de umut kaynağı oluyor. Çözüm önerilerinde kısa yollardan medet ummaya alışkın olunan bir coğrafyada alternatif yaklaşımların olanaklı olduğunu kanıtlıyor.

Resim 2. Antakya’da gündelik yaşam. Cengiz Bektaş Arşivi, Salt Araştırma.

Resim 2. Antakya’da gündelik yaşam. Cengiz Bektaş Arşivi, Salt Araştırma.

Resim 3. Antakya sokak dokusu. Tarih İçinde Antakya, Ataman Demir, s.207.

Resim 3. Antakya sokak dokusu. Tarih İçinde Antakya, Ataman Demir, s.207.

Resim 4. Geleneksel konut cephesi örneği. OAA Arşivi.

Resim 4. Geleneksel konut cephesi örneği. OAA Arşivi.

Ortak Akıl-Antakya Platformu kitabın “Biz Kimiz/Niyet Beyanı” bölümünde kendisini “şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması problemine kafa yormaya gönüllü bir grup” olarak tanımlıyor ve ana odaklarının depremlerde büyük hasar alarak neredeyse yok olmanın eşiğine gelen Antakya olduğunu vurguluyor (2). Kitabın bir anlamda başlangıç metni olan “Kapalı Plandan Açık Plana Geçmek…” başlıklı metinde İlhan Tekeli, Türkiye’nin planlama alışkanlıklarındaki sorunların altını çizerek, kapalı olarak niteliği planlama süreçlerinden açık olarak nitelebilecek bir planlama alternatifini yaşama geçirmenin önemine vurgu yapıyor. Yazısında: “Günümüzde genel demokrasi anlayışı için açık plan; insanları dışlamayan, topluma emrivaki yapmayan, katılımcı ve müzakere edilmiş planlardır. Açık planlama sürekli açık kalarak, gerektiğinde fırsatları ve tehditleri değerlendirerek, yeterli ve zamanındaki kararları üretecektir….. açık planlama aklıyla yaklaşanlar, kademeler arası uyumu ve tutarlığın kademeler arasında konuşularak saptanmasından yana olacaklardır (3).” diyen Tekeli, bir anlamda sürecin kaynağı olan planlama anlayışını özetliyor.

Kitabın “Nasıl Bir Yöntem” bölümünde alçakgönüllü olarak nitelenen hedefler için üç ana ilke sunuluyor: 

  1. Bütün problemlere temas etmek yerinde tekil problemlere alternatif öneriler sunmak 
  2. Proje değil tanımlı problemlere yönelik seçenek üretmek
  3. Sonuçta şehrin iyileşmesi için idari, sosyal ve mekansal bir model önermek (4)

Şüphesiz sonuç ürün olan kitap arka planında çok sayıda kişi ve kurumun katkısı ile düzenlenen araştırma ve çalışmalar, çalıştay, toplantı gibi etkinlikler barındırıyor. Bu süreçte ana çalışma grubu Adem Sözüer, Bedia Ceylan Güzelce, Ece Ceylan Baba, Eda Yazkurt Pelenk, Emre Arolat, Levent Erden, Mithat Rende, Murat Tabanlıoğlu ve Şerif Süveydan’dan oluştu. Danışma grubunda ise İlhan Tekeli, Bekir Ağırdır ve Yiğit Gülöksüz yer aldı.

​Antakya özelinde, afetler sonrası kentlerin nasıl yeniden ayağa kaldırılacağını toplumsal, ekonomik, mimari başta olmak üzere, farklı disiplinler açısından ele alan “Antakya İçin Toplam İyileşme” kitabının konu başlıklarını “Hafıza, Kamu, Toplum, Ekonomi, Ulaşım, Ekoloji, Mekan, Miras ve Stratejik İyileşme” oluşturuyor. Sunuş bölümünde değinildiği gibi katkı ve değişikliklere açık olan bu bölümlerin sonunda yer alan stratejik iyileşme planı önceki bölümlerde genişletilen tartışmaların sonucunda ortaya çıkan önerilerin bütünlüklü bir stratejiye dönüştürülmesini hedefliyor.

Şekil 1. Antakya’nın mekansal alt bölgeleri.

Şekil 1. Antakya’nın mekansal alt bölgeleri.

Şekil 2. Antakya için stratejik iyileşme planı. 

Şekil 2. Antakya için stratejik iyileşme planı.   

Kitabın sonuç bölümünde, İlhan Tekeli’nin “Açık Kent Planı Nasıl Yapılır?” başlıklı yazısı yer alıyor. Tekeli açık planın özelliklerinin ve bu planın yapılması sürecinde izlenecek yolların tartışıldığı yazıyı “özellikle açık plan yaklaşımının temelde demokrasinin kalitesini geliştirmek için önerildiğini, zaman içindeki yayılmasının ve gelişmesinin de demokratik kent planlama pratiği içinde gerçekleşmesini umutla beklediğini” belirterek bitiriyor (5). Kitabın ekinde “Depremin Birinci Yılı Kronolojisi” başlıklı bir poster/harita sunuluyor. Burada geçen süre içinde depremle ilgili köşe taşı oluşturacak olay, açıklama, etkinlik, düzenleme gibi konulara tarihsel bir sıra içinde yer veriliyor. Bu poster her şeyden çok deprem sonrası çabaların kurumsal farklılıklar içinde parçacı yapısını temsil ediyor. Kitap yerinde yapılan bir dizi çalıştayın notları ile bitiriliyor.

Genelde deprem konusuna, özelde de 6 Şubat Depremi sonrası duruma odaklanan çalışmalar Ortak Akıl-Antakya Platformu’nun çalışmaları ile sınırlı değil. Çok sayıda kişi, kurum ve kuruluş bu konuda saptama ve değerlendirme yapmaya, çözüm önerileri geliştirmeye çalışıyor. Belediyelerin ve bakanlıkların yanı sıra üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve farklı kurumları temsil eden kişilerin çalışmaları var. Örneğin ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TAÇDAM bünyesinde depremden hemen sonra iki önemli rapor ve bir dizi sunum hazırlandı. Bunlar açık kaynak olarak erişime sunuldu. ODTÜ’nün yerinde yaptığı çalışmalar bir belgeleme ve saptama olmanın yanında geliştirdiği önerilerle önemli bir katkı sağlıyor (6). Öte yandan başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere belediyeler, Türkiye Tasarım Vakfı, Mimar ve Mühendis Odaları gibi çeşitli kurumlar, üniversiteler çalışmalar gerçekleştirdi. Kentin yeniden inşası ve iyileştirilmesine yönelik uygulamaların arka planını oluşturan çalışmalar ise ağırlıklı olarak bakanlığın yetki ve yönlendirmesi ile gerçekleşti. Bu çalışmaların çoğu, tip projelere dayalı olarak oluşan planlama sürecini oldukça parçacı biçimde ele alan konut alanlarını oluşturmaya odaklandı.

Bugün gelinen noktada deprem bölgelerinde yoğun bir yeniden yapılaşma olgusuyla ve bu yoğunluğu temsil eden şantiye kentlerle karşı karşıyayız. Şüphesiz depremden zarar gören kişilerin yaralarının sarılması ve barınma sorunlarının hızla çözülmesi bir öncelik olmakla beraber bu yapılırken geri dönülmez hatalar yapmamak, nitelikli ve bütüncül bir planlamayı sürecin ana ekseni olarak görmek yaşamsal bir önem taşıyor. Barınma sorununu çözmek kadar kentsel kimlik, hafıza gibi konuları, aidiyet hissini, bağlamsal değerleri, altyapı gerekliliklerini, sürdürülebilirlik hedeflerini bir arada ele alan toplam bir iyileşmeye odaklanmak sağlıklı ve nitelikli bir kentleşmenin ön koşulları. Bu nedenle Ortak Akıl-Antakya platformunun  “toplam iyileşme” çağrısı ve buna paralel olarak geliştirdiği açık plan önerisi önemli bir katkı olarak görülmeli. Umarız bu birikim daha katılımcı, bütüncül planlama süreçleri için de bir çağrı ve model geliştirme çabası olarak görülür ve sürmekte olan uygulamalar daha nitelikli bir planlamanın parçası haline gelir.  

Notlar

  1. Süveydan, Şerif (ed), 2025, Antakya için Toplam İyileşme, Ortak Akıl-Antakya, İstanbul.
  2. Süveydan, Şerif (ed), 2025, Antakya için Toplam İyileşme, Ortak Akıl-Antakya, İstanbul, s:30.
  3. Tekeli, İlhan, 2025, “Kapalı Plandan Açık Plana”, Antakya için Toplam İyileşme, Süveydan Ş. (ed), Ortak Akıl-Antakya, İstanbul, s:26.
  4. Süveydan, Şerif (ed), 2025, Antakya için Toplam İyileşme, Ortak Akıl-Antakya, İstanbul, s:37.
  5. Tekeli, İlhan, 2025, “Açık Kent Planı Nasıl Yapılır?”Antakya için Toplam İyileşme, Süveydan Ş. (ed), Ortak Akıl-Antakya, İstanbul, s:663.
  6. ODTÜ raporları için bkz: (https://tacdam.metu.edu.tr/tr/system/files/kvmgm_raporu_v2_final_02062023.pdf)

*Ortak Akıl-Antakya Platformu’nun ürettiği “Antakya için Toplam İyileşme” kitabındaki sayfa numaraları açık kaynak olarak sunulan pdf metninden alınmıştır. Bu nedenle kitabın kendisi ile farklılık gösterebilir.