Eko Müze ve Orla Piratininga Parkı

Mimari Tasarım
KAAN Architecten

Proje Yeri
Rio de Janeiro, Brezilya

Tamamlanma Tarihi
2024

Toplam İnşaat Alanı
2.800 m²

Fotoğraflar
Sebastian van Damme

Latin Amerika’nın en büyük bitkisel arıtma projesinin kalbinde yer alan KAAN Architecten tasarımı Eko-müze, hem çevre bilincini artırıyor hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirerek bölgenin sürdürülebilir mimarlık vizyonuna katkı sağlıyor.

Rio de Janeiro’daki Niteroi Belediyesi’nin vizyonu ve Sürdürülebilir Okyanus Bölgesi Programı kapsamında, KAAN Architecten, şu anda Latin Amerika’nın en büyük fitoremediasyon (bitkisel arıtma) projesi olan 720.000 m²’lik Piratininga Lagünü’nün yeniden geliştirilmesine katkıda bulundu. Proje; filtreleme bahçeleri, sosyal alanlar ve bir eko-müze içeren ekolojik bir park bünyesinde su kalitesi yönetimi ve kirlilik arıtma sistemi uygulayarak bölgeyi yeniden canlandırıyor. Üç kez ödül kazanmış olan bu girişim, Brezilya’da bilinçli tasarım ve dayanıklılık açısından yeni bir referans noktası oluşturuyor.

Phytorestore, Embya ve KAAN Architecten tarafından tasarlanan proje, lagün kıyısındaki müdahalelerde ve park içindeki stratejik konumda yer alan eko-müze tasarımında biyoçeşitliliği ve sosyal kapsayıcılığı teşvik ediyor. Orla Piratininga Parkı projesi, bölge sakinlerinin, balıkçı topluluklarının ve çevre örgütlerinin lagünün uzun vadeli korunması için iş birliği yapmasına imkan tanıyor. Sahil şeridindeki konumu, restore edilen doğal yaşam alanlarıyla halkın etkileşimini artırırken; yürüyüş ve bisiklet yolları, spor alanları ve yaban hayatı gözlem noktaları gibi özellikler ziyaretçilere bölgenin biyoçeşitliliğini deneyimleme olanağı sunuyor. 35.290 m²’lik filtreleme bahçeleri, yukarı havzadaki kirliliği engelliyor ve doğal su döngülerini geri kazandırıyor. Bu yenilikçi sulak alanlar, suyu arıtmak ve canlı yaban hayatı habitatları yaratmak için yerli bitkiler kullanıyor. Bitki seçimi, yalnızca bu ekosisteme ve Rio de Janeiro Eyaleti’ne özgü türlerle sınırlı tutularak otantik ekolojik restorasyon sağlanıyor. Bu yaklaşım, bölgenin geçmişteki çevresel işlevlerini canlandırıyor ve yerel fauna ile doğal bağları güçlendirerek biyoçeşitliliği ve uyum yeteneğini artırıyor. Filtreleme bahçeleri, genelde erişilemeyen sulak alan ortamını keşfetme fırsatı sunarak ziyaret edilebilen peyzajlı bir alan oluşturuyor.

Korunaklı bir forum olarak tasarlanan müze, halka tamamen açık ve yemyeşil çevresiyle bütünleşerek açık ve kapsayıcı bir deneyim sunuyor. Dayanıklı ve zengin altın kahverengi tonlarıyla bilinen Güney Amerika menşeli cumaru ağacı peyzajda en yoğun bulunan ağaç türü olarak öne çıkıyor. Toplam 2.800 m² büyüklüğündeki müze; restoran, çok amaçlı alanlar, kano deposu ve zemin katta hijyen alanları gibi önemli tesisler içeriyor. Asma katta, interaktif etkinlikler, lagün gözlem alanı, merkezi ofis ve toplantı odası gibi işlevlere sahip ana sergi alanı yer alıyor. Bu alanlar, sunumlar ve toplu etkinlikler için bir tribün bulunan açık bir avluyu çevreliyor. Ahşap ve cam cephe kaplamalarının modüler panelleri sayesinde, müze sunumlardan özel etkinliklere kadar çeşitli konfigürasyonlara olanak tanıyan esnek bir mekan sunuyor.

Çatı tasarımı, müzenin kimliğini tanımlıyor; doğal ışığı düzenleyen konsol yapısıyla davetkar bir atmosfer oluşturuyor. Çatı, doğal çevreyle bağı güçlendirirken koruma ve konfor sağlıyor. Geniş saçakları sayesinde iç ve dış mekanlar arasında akıcı bir geçiş sağlanıyor ve müzenin Atlantik Ormanı peyzajıyla bütünleşmesi pekiştiriliyor. KAAN Architecten’in sürdürülebilirlik ve kapsayıcı tasarım taahhüdünü somutlaştırıyor.