Cadde

Prof. Dr. İhsan Bilgin

40-50 yıl, kentlerin yaşamı için uzun aralıklar değil. Ama halen İstanbul’un üstelik de eski ve köklü bir bölgesinde yarım yüzyıl öncesinin imar peyzajını tamamen değiştirmiş güçlü bir kentleşme dalgasını yok sayarcasına tersine çeviren bir gelişme yaşanıyor:

20. yüzyıl başlarında “cadde” denince akla önce İstiklal gelirmiş, artık Bağdat geliyor. Anlatacağım beklenmedik tuhaf gelişmenin yaşandığı yer de orası (1).

1970’lerde ilk Boğaz Köprüsü’yle birlikte yapılan çevre yolu İstanbul’un iki yakasını yaklaştırırken Bursa’daki Renault ve Fiat fabrikalarıyla yayılan otomobil sahipliği birkaç yüzyıldır konforlu ve ferah sayfiye yeri olarak kullanılmış Bağdat Caddesi çevresini yeni yapılan apartmanlarıyla İstanbul’un hali vakti yerinde burjuva sınıflarının yeni gözde iskân alanına dönüştürmüştü. Köşk parsellerinin şık köşkleri yerlerini modern apartmanlara bırakırken zengin yeşillikleri kısmen korunup yeni ayrık nizam apartman peyzajı aralıkları ile sokaklarını bezeyen şık bir çevre peyzajına dönüşmüştü (2). Ana omurga Bağdat aksı da bu yeşil içine yayılmış dokunun anıtsal ağaç dizileriyle donanmıştı.

Bağdat peyzajı diye adlandırdığım Kızıltoprak-Bostancı arasındaki iskân alanı tamamen homojen bir sosyal tabakalaşmayı barındırmıyordu. Caddenin Marmara tarafı demiryolu tarafına göre statüsü daha yüksek olan bölümdü. Dolayısıyla Marmara’ya paralel Cemil Topuzlu hattı, üst-orta; kara tarafındaki demiryolu hattı da alt-orta tabakaların yoğunlaştığı alanlardı.

Buraya kadar her şey beklendiği gibi ve sürecin aktörlerinin iradesiyle seyrederken 1999 Depremi bu tarihsel akışı altüst etti. Yapılan araştırmalar Bağdat Caddesi dahil,bütün Marmara kıyısının riskli bölge olduğunu gösterince, caddenin 40-50 yaşında apartmanlarının çoğu sağlamlık testini geçemediler ve teker teker yıkılıp yeniden yapılmaya başladılar. Aynı sokakta yeniden yapılan iki apartmanda oturan tanıdıklarıma gittiğimde ne sokağı tanıyabildim, ne de apartmanları.

İstanbul’un önemli bir bölümünü oluşturan hali vakti yerinde orta sınıfının 40-50 yıl önce dolgun bedeller ödeyip konforlu hayat sürmek üzere taşındıkları apartmanlar son yıllarda değişken yaşam standartlarına değil, asgari sağlamlık standardına uymadıklarından teker teker yıkılıp yeniden yapıldı. Dünya kentleşme tarihine bir istisna katkımız daha…

Notlar

1. Bu yazıyı tez izleme jürisinde de bulunduğum örnek nitelikte bir doktora tezinin ilhamı ve referanslarıyla yazdım. Nurbin Paker Kahvecioğlu yönetimindeki doktora tezi; Emel Cantürk; Konut Üzerinden Bir Mikro Tarih Anlatısı: İstanbul, Bağdat Caddesi; İTÜ-FBE, Mayıs 2017.

2. Apartmanların arkalarında otopark olarak ayrılmış bir alan bulunması da yine “cadde” peyzajına özgü bir standarttı.