Bir Ulaşım Kültürü: Metro Müzesi

Uğur Özcan, Dr. Öğr. Üyesi 
İbrahim Erol, Mimar

Kullanıcılar, bulundukları mekânı keşfetmek, sınırlarını ve ihtiyaçlarını bilmek, güvenli alanlarını oluşturmak isterler. Tarih öncesi uygarlıklardan günümüze kadar ulaşım önemli bir ihtiyaç olmuştur. Ulaşım, fiziksel bir yer değiştirme ile sınırlı kalmayıp, farklı coğrafyalardan farklı kültürler ile iletişimde bulunabilmeyi sağlamıştır. Başta insan gücü, tekerleğin icadı, karada atın evcilleştirilmesi ve denizde rüzgâr gücü ile ulaşım ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır. Zamanla yaygınlaşan at arabalarının ardından Fransız fizikçi Blaise, Resim 1’de görülen ilk atlı toplu taşıma aracını geliştirmiştir. İlerleyen yıllarda, Paris’te, Omnibus olarak anılan bu araç ve ulaşım yöntemi Resim 2’de görülebilmektedir.

Maden tünellerinde, maden yüklü vagonların çekilebilmesi için geliştirilen raylı sistemler, daha sonra şehirlerde atların çektiği faytonlar için kullanılmıştır. Sanayi devriminden sonra buhar makinesi ve içten yanmalı motorlar sayesinde, ulaşım farklı bir boyut kazanmıştır. Öncelikle tren ve otobüslerde kullanılan, çağına göre yenilikçi bu sistemler, daha hızlı bir ulaşımı mümkün hale getirmiştir. Bununla birlikte, yaygınlaşan ulaşım araçları trafik sorunlarına neden olmaya başlamış, buna çözüm olarak dünyada ilk kez metro yapma fikri, 1850’de Charles Pearson tarafından ortaya konulmuştur.

Zamanla, teknoloji ve mühendislikteki gelişmelere paralel olarak derin metro sistemleri yaygınlaşmıştır. Bu durum, metro ulaşımının bir ulaşım kültürü haline gelmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Metro Müzesi

Metro, diğer kara ulaşımı yöntemlerine oranla, yapımı daha çok mühendislik bilgisi ve profesyonel çalışma gerektiren, pahalı ve zahmetli bir sistemdir. Ülkemizde metro sisteminin, gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında daha geç yaygınlaşması, yapım sürecine ilişkin çeşitli imkansızlıkların ve zorlukların bir sonucudur. Metro hattı tasarlanırken, öncelikle bir güzergâh planlaması yapılır. Güzergâh planlaması, nüfus yoğunluğuna bağlı olarak talepleri karşılayacak şekilde olmalıdır. İstasyon konumları, diğer ulaşım yöntemleri ile kesişerek düğüm noktaları oluşturmalı, bu sayede yolcuya seyahat güzergâhı planlamasında esneklik ve seyahat süresinden tasarruf imkânı sağlanmalıdır. Güzergâh planlamasında topografya ve jeolojik altyapı, metro sistemlerinin kaderini belirlemektedir. Günümüz teknolojisi ile yapılması mümkün olmayan bir güzergâh, gelişen yapım teknolojileri ile birkaç yıl sonra planlanabilmekte ve hayata geçirilebilmektedir. Teknik bilgi ve teknolojik gelişmelerle bu derece ilişkili olan metro ulaşım sistemi, bu yönü ile teknik bilgiye sahip olmasalar da kullanıcılarında merak ve ilgi uyandırmaktadır. Güzergâh seçimi ile başlayan bu merak ve ilgi inşaatın başlaması, iş makinelerinin görülmesi, yapım yöntemlerinin gözler önüne serilmesi ile artarak devam etmektedir.

Metro istasyonlarında, kullanıcı yoğunluğunun fazla olması, istasyonların kamusal alan tanımlamasında öne çıkmasına sebep olmaktadır. Bu durum ve metroların sahip olabildiği sergi alanı potansiyelleri, zamanla metrolarda çeşitli sergiler, daha da geliştirilerek müzeler yapılması fikirlerini doğurmuştur. Çeşitli konseptlere sahip olabilen müzeler, metro istasyonlarında kendilerine yer bulabilmektedir. Resim 8’de görülebileceği gibi metro kazısı sırasında günışığına çıkarılabilen tarihi eserlerin istasyonların içerisindeki müzelerde sergilenmesi de mümkün olabilmektedir.

Metro kazılarından elde edilen tarihi bulgular, metronun başlı başına bir müze olması fikrini güçlendirmiştir. Bu konseptteki müzelerde, yolcular metroda yürürken, istasyonun bulunduğu noktada günışığına çıkarılmış olan buluntular sayesinde geçmişle bir bağ ve iletişim kurabilmektedir. Yüksek teknoloji ile inşa edilen ve işletilen bir yapıda, kullanıcıların meraklarını giderebilecek,  sistemler ve teknolojiler hakkında doğru bilgi verebilecek bir konseptin oluşturulması önemli görülmektedir. Raylı sistemlerin bir parçası olan ve günümüzde bir ulaşım kültürü haline gelmiş bulunan metronun ortaya çıkışı, gelişim serüveni ve yapımı hakkında kullanıcıların istasyonlarda izlere rastlaması, geçmiş ve günümüz arasında bağ kurabilmelerini, bilgi edinebilmelerini sağlayabilmektedir. Bu noktada, dünyada örnekleri görülmeye başlanan ‘metro müzeleri’, teknolojik bilgi birikimi ve kültürün gelecek nesillere aktarılabilmesi için doğru bir seçenek olarak görülmektedir.

Dünya’da Metro Müzesi

Günümüzde, metro yapımını ve ulaşımını konu alan, konum olarak metro içerisinde yer alan henüz az sayıda metro müzesi örneği bulunmaktadır. Ziyaretçiler için ilgi çekici ve kültürel bir detay olan metro müzesi örnekleri, toplumla olan iletişimi ve bu sayede ziyaretçilerde oluşturduğu farkındalık bakımından incelemeye değer görülmektedir.

Yeni Delhi metro müzesi internet arama sonuçlarına ve sosyal medya kullanıcılarının ilgili paylaşımlarına göre, toplumla en çok etkileşim içerisinde bulunan metro müzesi olarak tanımlanabilir.

Yeni Delhi metrosunun otuz iki yıl süren planlama, yapım ve yönetim süreçlerine ilişkin teknik, mekanik, idari veriler ve objeler Patel Chowk İstasyonu içerisinde bulunan müzede sergilenmektedir. Yeni Delhi metro müzesi, araç-istasyon maketleri, mekanik parçalar ve diğer tüm koleksiyonlarının yanı sıra, metro yapım sürecine ışık tutması açısından büyük bir öneme sahiptir. Müzenin bulunduğu Patel Chowk istasyonu, üç fazdan oluşan Yeni Delhi metrosunun birinci fazında inşa edilmiştir. Ancak müze, ikinci faz aşamasında faaliyete geçebilmiştir. Dolayısıyla bu metro müzesi, henüz yapılmış, yapılmakta olan ve kalan kısmı proje aşamasında olan bir metro hattının merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle, müzede  sergilenen koleksiyonların yanı sıra, müzenin metro sistemi üzerinde konumlandırıldığı noktanın seçiminin de titizlikle yapıldığı görülebilmektedir.

Yeni Delhi metro müzesinde görüldüğü gibi, ülkemize kazandırmak isteyebileceğimiz metro müzesinin bir kaç fazdan oluşan, yapılmış, yapımı devam eden ve yapımı planlanan güzergahların konum olarak ilişkili olduğu bir noktada planlanması uygun görülmektedir. İstanbul’da yapılmakta olan M7 Kabataş – Mecidiyeköy – Mahmutbey Metro Hattı projesi, yapım süreçleri, kullanılan teknolojiler ve konumu açısından Yeni Delhi Metrosu ile benzerlik göstermektedir. Bu bakımdan, metro müzesi fikrine ev sahipliği yapabilecek metro hattı olarak M7 metro hattının uygun olduğu görülebilir.

M7 Kabataş – Mecidiyeköy – Mahmutbey Metro Hattı

Özellikle, İstanbul’da son yıllarda raylı sistemler hızla yaygınlaşmıştır. Metro hatlarının uzunluklarındaki ve güzergâh çeşitliliklerindeki hedefler arttırılmaktadır. 2017-2019 yılları arasında yapılması planlanan, raylı sistemler arasında, 19 istasyon ve 22,5 km hat uzunluğu ile en büyük paya sahip M7 metro hattının inşası, günümüzde devam etmektedir. Bu hat Kabataş istasyonunda, Kabataş-Taksim füniküler hattı ve Eminönü-Kabataş tramvay hattı ile  Kabataş Transfer Merkezi’nde birleşecektir. M7 hattı ayrıca, Mecidiyeköy istasyonunda, Yenikapı-Hacıosman metro hattı ile, Karadeniz Mahallesi istasyonunda, Topkapı- Sultançiftliği tramvay hattı ile, Mahmutbey istasyonunda ise, Bağcılar (Kirazlı)-Başakşehir metro hattı ile birleşecek şekilde planlanmıştır. Hattın gelecek yıllarda uzatılması da planlamalar arasındadır.

M7 metro hattı, ileri mühendislik ve teknolojik çözümleri gerektiren yapısı ile dikkat çekmektedir. Hattın inşası sırasında karşılaşılan zemin formasyonlarına bağlı olarak Viyadük, Yarma, Aç-Kapa veya Derin Tünel yapım yöntemlerine başvurulmuştur. Klasik tünel yapım yöntemlerinin yeterli olmadığı yerlerde ise Tünel Sondaj Makineleri (TBM-Tunnel Boring Machine) kullanılmaktadır.

Proje, idari yapı, müşavirlik hizmetleri ve üç yüklenici şirketin bir arada çalıştığı, bir organizasyon şemasına sahiptir. Kendi içerisinde farklı disiplinleri barındıran, bu organizasyonun birlikte sağlıklı ve hızlı hareket edebilmesi için, Türkiye’de ilk kez bir kamu projesinde Yapı Bilgi Modellemesi (BIM- Building Information Modeling) kullanılmıştır. BIM en temel tanımı ile, farklı mimari projelerin tasarımında ve inşasında, görev üstlenenlerin ortak olarak yararlanabileceği üç boyutlu bir bilgi paylaşım sürecidir.

M7 hattının BIM modellemesi, yapının parametrik nesne tabanlı olarak modellenmesi ile sınırlı kalınmayıp, modele zaman ve maliyet verisi girilmesi, hattın açılmasından sonra modelin işletme sürecine uyarlanması ile, tamamlanacak olan bir proje yönetim sürecine sahiptir. Bu yöntem sayesinde yapıyı oluşturan mimari, statik, mekanik ve elektrik modelleri bütüncül bir platform içerisinde birlikte görüntülenebilmektedir. Projeyi meydana getiren bu modeller tamamlandıktan sonra, çakışma kontrolleri yapılarak, henüz yapım aşamasında iken gelecekte karşılaşılabilecek, tüm sorunlar tespit edilebilmektedir. Uygulama esnasında karşılaşılabilecek tadilatlar bu şekilde en az düzeye indirilebilmektedir. Uygulama sırasında saha, üç boyutlu lazer tarama yöntemi ile analiz edilebilmekte ve elde edilen verilerin modeller ile karşılaştırmaları yapılabilmektedir. İş programı, iş ilerleme simülasyonları, metraj, maliyet tahmini ve bütçe kontrolleri BIM ile görüntülenebilmekte ve kontrol altında tutulabilmektedir.

M7 Metro Müzesi İçerik Önerileri

Metro projeleri,  yıllarca topluma hizmet vermek üzere tasarlanmaktadırlar.  Söz konusu projelerin fiziksel varlıklarını yıllarca koruyabilmelerinin yanı sıra, süreç içerisinde sahip oldukları kültürel ve teknik bilgi birikimlerini de gelecek nesillere aktarabilmelidirler. Bu farkındalık ile tasarlanacak olan bir müzede, ziyaretçilere çeşitli koleksiyonlar sergilenebileceği gibi, interaktif simülasyonlar sayesinde, bilgi aktarımı ve kısa süreli eğitim programları düzenlenebilir.

Metro müzesi içerisinde, mekanik parçaların ve teknolojik ekipmanların tarihsel gelişim ve değişim süreçlerinin izlenebildiği, bir koleksiyona mutlaka sahip olunmalıdır. Araç ve istasyonlara ait tasarım süreçleri ziyaretçilere sergilenmelidir. Gerçek uygulama ölçeğinde hazırlanmış, ziyaretçileri bilgilendirecek, yapısal ve sistemsel detaylara müze içerisinde yer verilmelidir. Metroyu kimler yapar? Metroyu kimler kullanır? Bu iki soru, seçilebilecek işçi ve ziyaretçilere ait kişisel portreler ve biyografiler ile müze içerisinde sergilenerek cevaplandırılabilir.

Müze girişi, müze içi yönlendirmeler, koleksiyon düzenleri ziyaretçilerin ilgisini çekebilecek, araç veya istasyon temalı hazırlanabilir, mekanik parçalar yeniden yorumlanarak tasarımda kullanılabilir. Metro inşaatlarında kullanılan tabela düzenlerine ve renklerine çağrışım yapabilen, ziyaretçilere bulundukları konum itibari ile inşaat koşullarını sunabilen, yönlendirme tabelaları kullanılabilir. Sanal Gerçeklik (VR-Virtual Reality) gözlükleri ile ziyaretçilere, tarihsel dönemler ve inşaat süreçleri arasında gezinme deneyimi yaşatılabilir. Bu gözlükler sayesinde, bilgilendirme yapılacak koleksiyon alanlarında iş sağlığı ve güvenliği tabelalarının mizanpajları kullanılarak, ziyaretçilerde farkındalık oluşturulabilir.

Müzeye ait bir diğer koleksiyon olarak, metro hattının güzergâhına karar verilmesinden, istasyonların projelendirmesine kadar olan tüm süreç adımları, proje bölümlerinden örnekler kullanılarak sergilenebilir. Aynı zamanda metro güzergahı üzerinde bulunan zemin altı durumu, jeolojik boy kesit görselleştirmeleri ile zemin yapısı ve formasyonu sergilenebilir. Jeolojik kesitin sergilenme biçimi, kabartma veya gerçek malzeme kullanılarak oluşturulacak, replikalar ve maketler ile gerçekleştirilebilir.

Ziyaretçilere, zemin kotundan, çok derin bir şaft kullanılarak perona iniş, yine sanal gerçeklik gözlükleri kullanılarak simülasyon şeklinde izletilebilir. Bu bölümde aynı zamanda, zemin formasyonuna bağlı olarak değişkenlik gösteren, istasyon inşa etme yöntemleri sergilenebilir. Viyadük, Yüzey, Yarma, Aç-Kapa ve Derin Tünel inşa yöntemleri ile ilgili teknik bilgiler sunulabilir ve kısa süreli bilgilendirme gezileri, turları düzenlenebilir.

Kullanılan donatılar müzeye ait logo ve şekillerin tasarım unsuru olarak seçilebilir. Metronun yapımı esnasında kullanılan kaplama malzemelerinden bir kolaj çalışması yapılıp sergilenebilir. Metro yapımının yanı sıra, metro yapımında emeği bulunan işçileri konu alan illüstrasyon resim sanatı ve atıklar ile hurda metal sanatlarından eser koleksiyonları oluşturulabilir. Ziyaretçilere metro inşatında kullanılan ekipmanların ve hafriyat sırasında çıkarılan atıkların niceliksel değerleri basit örnekler üzerinden karşılaştırmalı olarak açıklanabilir.

Müze içerisinde yapılacak tasarımlar, üç boyutlu boyama sanatının ve gerçek ekipmanların birleşimi olan canlandırmalar şeklinde oluşturulabilir. Örneğin, ziyaretçiler müze içerisinde gezinirken, şeffaf algısı yaratılmış bir köprüye yönlendirilebilir,  köprünün alt kısmında,  üç boyutlu boyama sanatı kullanılarak derin bir havalandırma şaftı canlandırılabilir ve oluşturulan görüntünün üzerine gerçek ekipmanlardan hazırlanmış bir pervane yerleştirilebilir. Müze duvarlarında, inşaat sırasında kullanılan teknik ekipmanlardan yola çıkılarak tasarımlar yapılabilir. Bu tasarımlarda, ışık/gölge unsurları kullanılarak algıları güçlendirilebilir.

Metroda oluşabilecek yangın ve benzeri acil durumlarda yolcuların izlemesi gereken yollar ve bu durumlara karşı metro sistemlerinin geliştirdiği güvenlik önlemleri, çeşitli canlandırmalar ve kısa süreli eğitimler ile sunulabilir. Bu eğitimler sırasında, metronun teknik altyapısı itibari ile tüm afetlere karşı aldığı önlemlere şahit olan ziyaretçiler, metro içerisinde kendilerini daha güvende hissedecek ve bilinç kazanmış olabileceklerdir.

Müzelerin kentler ve bireyler için olan önemi ve gerekliliği tartışılamaz. Müze çeşitliliği ise sosyal ve kültürel anlamda sürdürülebilir bir kenti zenginleştiren en önemli detaylar arasındadır. Kültürel zenginlik, kentlerin gerçek hazinesidir ve bireylerin kentlere olan aidiyet duygularının da temel taşlarından biridir. Ulaşım ise, kentin sosyal, ekonomik, gelişimi ve etkileşimi için büyük öneme sahip bulunmaktadır. Zaman kavramı, değişim ve gelişim özelliği gösteren tüm alanlarda olduğu gibi ulaşım alanında da kültürel bir geçmişin ve birikimin oluşmasında etkili olmaktadır. Birikimin bireylere aktarılması ise elbette mümkün olmalı, sürdürülebilir sosyal ve kültürel bir paylaşım sağlanmalıdır. Bu anlamda İstanbul’a kazandırılacak bir metro müzesinin anlamlı olacağı düşünülmektedir. Müzenin içeriği kadar konumu da önemlidir, dolayısı ile M7 metro hattı güzergahı üzerinde, ayrıca seçilebilecek bir nokta metro müzesinin konumu olarak da uygun olabilecektir.

Kaynaklar

  • United, N., (2014), World Urbanization Prospects, the 2014 Revision : Highlights. New York: United Nations Publications.
  • Merrill, S., (2012), Looking forward to the past: London Underground’s 150th anniversary. Journal Of Transport History, 33(2), s: 243-252.
  • Buggey, T., (2007), Storyboard for Ivan’s morning routine. Diagram. Journal of Positive Behavior Interventions, 9 (3), s: 151.
  • Papayanis, N., (1996), Horse-drawn Cabs and Omnibuses in Paris : The Idea of Circulation and the Business of Public Transit. Baton Rouge, La: Louisiana State UniversityPress.
  • Kırmızı, Z. Z., Çalışkan, F.T., (2012), İstanbul Ulaşım Zaman Dizini, Cinius Yayınları, İstanbul.
  • Callaghan, C. (2013), Public Transportation in the 17th Century, Salem Press Encyclopedia.
  • Parker, G., (2013), Going Underground, Britain, 81(1), s: 33.