“Bademlik Tasarım Festivali 2019″un Başvuruları Başladı…
Bu yıl bünyesinde 9 atölyeye ev sahipliği yapacak olan “Bademlik Tasarım Festivali 2019″un başvuruları 6 Nisan’a kadar devam ediyor.
İlki 2013 yılında tasarım disiplinlerinin bir arada çalışmasına olanak tanıyacak bir ortam oluşturmak amacıyla düzenlenmiş olan Bademlik Tasarım Festivali, bu yıl 19-21 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Gelenekselleşen disiplinler arası bir etkileşim olan festival, “Tasarlayan kim ne?, Tasarlanan ne kim?” temasıyla düzenlenecek.
Festivalde gerçekleşecek olan 9 atölye
Eli Bensusan, “Keşfetmenin Araçları” atölyesi ile nesneleri farklı düşünsel katmanlarda çözümlenmesi yapılacak, dikkat çekici niteliklerinin üzerinde tekrar düşünerek, bedenler vasıtası ile yarattıkları ruhsal değişimleri göz önünde bulundurup, onların “keşfetmenin araçları” olarak baştan kurgulanması yapılacaktır.
Elif Avcı, “Sorular ve Kusurlar Güzeldir” atölyesi ile katılımcıların çekilen fotoğrafları, var olan güzellik anlayışından ve teknolojiden ödün verilerek bozulup tekrar kurulacak.
Emine Köseoğlu ve Gizem Nur Aksoy, “Belirsizin İmgeleri” atölyesi ile katılımcılar, bir içeriği “Farket-Gör-Üret-Yeniden Üret” kavramları altında tartışarak bir imgeyi yeniden kuracaklar.
Engin Tulay, “Yolcu” atölyesi ile değişken, uyarlanabilir ve çağrışımsal boyutta değerlendirilebilecek olan mekânsal bağlantılar ve çözümlemeler uyarınca hareket, devinim, cisimleştirmek ve soyutlaştırmak gibi temel kavramlar üzerine farklı duyusal eşiklerin deneyimlendiği bir tasarım süreci işlenecek.
“Fakülte Sanat” ekibinden Yasin Bal, Ertuğrul Erkan, Fulya Başak Genç, Tolga Kılıçkap, “Avantür” atölyesi ile oyun kavramı üzerinden tasarlanan ve tasarlayan arasındaki ilişki araştırılıp, tasarım rolleri sorgulanacak ve süreç sonunda sinematik bazlı bir oyun yapılacak.
Merve Yavuz’un “Dip” atölyesi ile duygu, düşünce ve yaşanan olaylara bağlı olarak psikolojik gösterimler ve örneklemeler atölye süresince kelimeler modellenecek ve ardından somut bir gösterim halini alacak.
Nizam Onur Sönmez, Kutay Yüncüler, Tevfik Saygın Özcan ile “Hesapmekân” atölyesi ile çevresel verilerle etkileşme olanaklarını araştıran ve kuklacıların da içinde bir devre olarak yer aldığı programlanabilir mekânsal bir kukla üretimi olacak ve süreç boyunca devam eden mekânsal performans kayıtlarından bir film üretilecek.
Pınar Akkurt’un “Kişisel Alan” atölyesi ile seyyar veya sabit, küçük veya büyük, katılımcıların içerisinde rahat hissettiği kişisel bir alan üretimi yapılacak.
Suat Batuhan Esirger ve Erdem Kahraman’ın “Başkası İçin Tasarla” atölyesi ile eşleşen katılımcıların, birbirlerine ürün tasarlaması ve elektronik geliştirme kartları ile fonksiyonel prototip üretimi yapmaları hedefleniyor.
Rahmi Öödül, Bademlik Tasarım Festivali ’19 sürecinde “Labirentindeki Tasarımcı” başlıklı konusu ile konuşmacı olarak yer alacaktır.
Tema hakkında
Beden, tekil bir varlıktan öte sosyal ve ilişkisel bir nesnedir. Sarmaladığı öz ve dış dünya arasında bir aracı olarak işlev görür. Bu bağlamda beden, bellek, tarih, gelenek, kültür ve tanık olmanın kelimenin tam anlamıyla kazınmaya başladığı bir mekân halini alır. Claude Levi-Strauss bedeni “Kültür tarafından damgalanmayı bekleyen bir yüzey”* olarak tarif etmiştir. İlişkisel olarak maruz kaldığı toplumsal mekâna, bu aracı ile bakar ve onun kendisini bu aracı ile tanımasını sağlar.
Salt benlik, mekân ve beden arasındaki döngüden beslenir. Bu karşılıklı ilişkide her gün yeniden tasarlanmaya devam eden beden, mutlak bir desene varamaz. Dolayısıyla sabit bir benden bahsetmek mümkün değildir. Sürekli değişen ve yeniyi aramayı kesmeyen birey, günümüzde sahip olduğu kısıtlı farklılaşabilme alanında kimliğini nasıl oluşturur?
Kendimizi ait hissettiğimiz oluşumlar günümüz hayat tarzı tarafından ele geçirilmiş olup bize sorgulamaya ve tartışmaya kapalı bir kimlik sunmaktadır. Özünde zaman tüm insanları homojen ve değiştirilebilir veri giriş devreleri olarak gören, bizleri özgür düşünen varlıklar olmaktan uzaklaştıran bir model halini almıştır. Foucault bu oluşumları, bireyin modern teknolojiler tarafından üretilen bir nesne konumuna indirgenmesi ve modern dönemde “bireyin ölümü”** sözleriyle anlatır.
Tasarlama ve tasarlanma döngüsündeki beden bu oluşumlara teslim olmuş durumdadır. Ancak bu kısıtlı alanda var olmaya çalışarak, bireysel dışa vurumunu başkalaştırma arzusu ile kendinin sonsuz mümkün varyasyonlarını keşfeder. Bu dünyanın olmanın, bu dünyada olmanın, dünyanın kendisi olmanın öteki hallerini araştırır.
Peki, bu kaosun içinde tasarlayan ve tasarlanan rolleri nasıl şekillenir? Birey bulunduğu dünya üzerindeki aracılık işlevi gören üst bedenini tasarladığını düşünürken aslında, bulunduğu dünyanın tasarladığı bir nesne midir?
Dünya mı bizi tasarladı yoksa biz mi dünyayı tasarladık?
* Levi-Strauss, C., Structural Anthropology, Basic Books, New York, 1963, 144.
** -Best,S. ve Kellner,D.,1998, Postmodern Teori-Eleştirel Soruşturmalar,( Çev: M. Küçük), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, s.263-264
Lesley Lokko, Bir Aslanın, Bir Leoparın… Bir İnsanın Derisine Bürünmek
Sinem Serhatlı, Kültür Endüstrisi’nde Kaybolan Birey
Boris Groys, Öztasarım ve Üretken Narsisizm