Arnhem Müzesi

Mimari Tasarım
Benthem Crouwel Architects

Proje Yeri
Arnhem, Hollanda

Tamamlanma Tarihi
2022

Toplam İnşaat Alanı
5 870 m²

Fotoğraflar
Jannes Linders

Hollanda’da bulunan Benthem Crouwel Architects tasarımı Arnhem Müzesi, eski yapının mekansal karakterini de gözeterek, malzeme seçimi ve kütle kurgusuyla öne çıkan, çevresiyle uyumlu bir sanat merkezi ve erişilebilir bir kamusal alan oluşturuyor.

Benthem Crouwel Architects Arnhem Müzesi’nin eski yapısını, kenti doğa ve sanatla buluşturan, görünür, iyi düzenlenmiş ve erişilebilir yeni bir müzeye dönüştürüyor. Moren üzerinde dengede duran özel yüzer kanat ve onu yenilenen heykel bahçesine bağlayan geniş bir kamusal merdivenin yanı sıra bir diğer göz alıcı unsur da dış cephe oluyor. Yeni kanat 82.000 adet benzersiz, el yapımı karo ile döşenmiş. Cephedeki karoların özel renk geçişleri, cadde tarafındaki toprak tonlarından nehre bakan taraftaki buz mavisine kadar, müzenin bir buzul tarafından oluşturulan moren üzerindeki konumunu sembolize ediyor. Doğal renklerin ve zıt formların bir araya gelmesiyle yapı öne çıkıyor ama aynı zamanda çevresine de uyum sağlıyor.

Müzenin dönüşümü 2017 yılında başlamış. Yenileme ile bina, orijinal anıttaki 1.350 m²’ye ek olarak sergi ve kamusal alanda 1.100 m²’nin üzerinde bir alana genişletilmiş. Müze 1.935 m²’lik son teknoloji ürünü sergi alanına sahip olma niteliği taşıyor. Geniş yeni binada beş yeni sergi salonu ve doğal bir yönlendirme ile birbirine bağlanan iki kamusal alan bulunuyor. Mimar Cornelis Outshoorn tarafından 1873 yılında inşa edilen ve aslen bir beyefendiler cemiyeti binası olan anıtsal kubbe, orijinal, mekansal karakterini yeniden kazanmış ve müzenin kalbini oluşturuyor. Bu merkezi buluşma yeri girişe, mağazaya ve kafeye ev sahipliği yapıyor. Kubbenin üst katında, bir asansör veya yeni dairesel merdivenlerle ulaşılabilen, müze tarafından sürekli bir kamusal programın sunulduğu erişilebilir bir etkinlik salonu oluşturulmuş.

Kubbenin yenilenmesi sırasında bazı tarihi unsurlar restore edilmiş. Örneğin, kubbedeki bahçeye açılan tüm pencereler ve veranda kapıları orijinal mimarisine döndürülmüş. Zaman içinde, sanat eserlerine yer açmak için bunlardan birkaçı tuğlalarla örülmüş. Pencereler ışık yeniden içeri akmaya başlamış. Zemin ve birinci katta bulunan cömertçe dekore edilmiş dökme demir sütunlar da yıllarca gözlerden uzak kaldıktan sonra yeniden görülebilir hale gelmiş. Kubbenin iç mimari tasarımı Studio Modijefski tarafından üstlenilmiş. Kafe, giriş, oturma elemanları ve mağazanın vitrinlerinin her biri, bu anıtsal mekana kendine özgü bir karakter kazandıran, kendi materyalizasyonuna ve tasarım diline sahip.
Binayı doğudan batıya delen geniş bir merdiven, heykel bahçesine bağlanıyor. Merdivenler, ziyaretçilere müze bileti olmaksızın içerideki etkinlik ve sergilerin bir tanıtımını sunuyor. Bu merdivenler aynı zamanda heykel bahçesindeki performansları izlemek isteyen izleyiciler için bir tribün işlevi görüyor. Parkın, nehrin ve çevredeki geniş peyzajın muhteşem manzarasını sunan yüzer bir balkona çıkan bahçe ve beton merdiven tüm halka açık olacak şekilde kurgulanmış.

Yenilenen binada eski ve yeni şaşırtıcı bir şekilde birbirine bağlanırken, manzara da müze deneyiminde önemli bir rol oynuyor. Şehrin merkezinde yer alan ancak yine de yeşilliklerle çevrili olan bina ve konumu, Ren nehrinin dikkat çekici panoramik bir manzarasını sunuyor. Ziyaretçinin sanata odaklanabileceği sessiz alanlar ile yansıma odaları arasında net bir yönlendirme oluşturulmasına özellikle dikkat edilmiş. Kesintisiz duvarlara sahip sessiz sergi salonları, müzenin eşsiz konumunu en iyi şekilde kullanan ve vurgulayan açık ve büyük, kesintisiz pencereler aracılığıyla manzara ve şehrin serbest manzarasını sunan alanlarla serpiştirilmiş. Gün ışığı alan sergi salonları bu nedenle manzarayla rekabet etmiyor. Bu içe dönük ve dışa dönük ritim, insan yapımı sanat deneyimi ve farklı manzara türleri, yeni Arnhem Müzesi’ni ziyaret etmeyi teşvik edici ve çeşitli bir deneyim haline getiriyor.