Antalya Nekropol Müzesi

Mimari Tasarım
Erkal Mimarlık

Tasarım Ekibi
Emre Erkal, Ozan Erkal

Mimari Proje Ekibi
Bekir Aşçıoğlu, Cennet Aşçıoğlu, Atakan Palaşoğlu, Ogün Tuzcuoğlu, Murat Karaca

İşveren
Antalya Büyükşehir Belediyesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

Ana Yüklenici
İŞSAN İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd.

Statik Projesi
ENDECO Mühendislik

Mekanik Proje
Ünlü Mühendislik

Elektrik Projesi
Promete Mühendislik

Altyapı Projesi
Diyap Proje

Proje Yeri
Antalya, Türkiye

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
2000 m²

Fotoğraflar
Ömer Kanıpak, Yerçekim

Erkal Mimarlık tarafından tasarlanan Antalya Nekropol Müzesi, çevresindeki yerleşim dokusunda dikkat çeken ama uyum içindeki mimari karakteri ile peyzajın hikayesini iki asal program elemanının mekanlarıyla anlatarak kente kazandırıyor. 

Erkal Mimarlık tarafından tasarlanan Antalya Nekropol Müzesi, kent merkezinde bulunan Doğu Garajı alanı için 2005 yılında açık ulusal bir yarışma ile çözüm aranmasıyla ortaya çıkmış. Yarışmada birincilik ödülünü kazanan projenin 2008 yılında başlayan inşaat kazısı sırasında güneydeki parselde antik Antalya nekropolüne ait arkeolojik buluntulara rastlanmış. Nekropol alanı antik dönemde gerçekleşen bir sel felaketinin getirdiği toprak tabakası altında günümüze dek varlığını korurken kent 5 metreye yakın toprak tabakanın üzerinde gelişmiş. Proje çalışmaları kuzeydeki parsel için aynı işlevlerle devam ederken güneydeki parselde Antalya Müzesi’nin denetiminde arkeolojik kazılara başlanmış. Birkaç yıl süren kazının bulguları Antalya kenti tarihini bilinenden daha eskiye, M.Ö. 200-300 aralığına götürürken, antik nekropol alanının yalnızca bu parsel ile sınırlı kalmayıp oldukça geniş bir bölgeye yayıldığı ve günümüz modern kentinin altında yattığı da doğrulanmış.

Antalya’nın üzerinde kurulduğu ve kentin kıyı karakteristiğini tanımlayan jeolojik zemin formasyonu olan traverten katman, bağlantılı boşluklardan oluşan yapısıyla yeraltı suları ve Akdeniz ile canlı bir ilişkiye sahip. Nekropol kolay şekillendirilebilen traverten doku içinde yüzyıllar boyunca noktasal kararlar ve el işçiliğiyle oluşmuş, gereksinimlere göre olanak bulduğu yönlerde genişleyerek bugün gördüğümüz hale gelmiş bir ekolojik peyzaj parçası. Antalya Nekropol Müzesi, bu tarihi ve doğal peyzajın hikayesini iki asal program elemanının mekanlarıyla anlatarak kente kazandırıyor. Birincisi, nekropolü deneyimletebilmek için bir rampa ile başlayan yürüme yolları dizisi, ikincisi ise alanda ortaya çıkarılan eserlerin yanı sıra dönemin insan topluluklarına ait yaşam ve ölüm döngüsünün görselleştirildiği müze ve kültürel işlevlere ait kapalı ve yarı-açık mekanlar.

Yapının mimari kurgusu da iki katmandan oluşan mekansal düşüncelerin etkileşimine dayalı olarak tasarlanmış. Kent katmanındaki koruyucu örtü, parseli ve diyagonali boyunca ikiye ayrılarak iki asal işlevde karşılıklı yer buluyor. Ayrım hattı boyunca ziyaretçileri mezarların düzlemine indiren bir köprü-rampa, ana hareket omurgası olarak üçüncü boyutta kent içinde vurgulanıyor. Kentsel bir jest haline gelen omurganın doğu tarafında müze mahalleri yer alırken karşısındaki Cebesoy Caddesi boyunca, nekropol peyzajının izleneceği ve günün sonunda alanı süpüren batı güneşinin derinliğini canlandıracağı yarı açık bir hacim bırakılıyor.

Alt katman olan nekropol düzlemi, tüm çarpıcı verilerine karşın zemin düzleminden incelendiğinde arkeolojik kalıntıların doğal traverten boşluklardan kolayca ayırt edilemediği, engebeli bir doğal taş yüzey olarak algılanıyor. Travertenin üst yüzeyi kalabalıkların dolaşımından zarar görecek kadar narin olduğu için travertenin herhangi bir sınır tanımadan uzanan karakterinin makro ölçeği ile tekil mezar basamaklarının mikro ölçeğinin karşıtlığı yürüme yolları tasarımına temel oluşturmuş. Traverten dokuya olabildiğince az sayıda noktada inerek büyük açıklıkları geçen çelik taşıyıcı sistem, el işçiliği ile mezarların arasındaki boşluklarda kazılan kuyu temeller üzerine inşa edilmiş. Çelik taşıyıcı birbirinden çok farklı yerel çözümleri içinde barındıran karmaşık bir sistem olarak bir köprü, bir çanak, düşey yük aktaran ağaçlar gibi birbirinden çok farklı alt bileşenleri barındırıyor.

Müze yapısı 1400 m² alana yayılan kapalı ve yarı-açık sergileme salonları, bir toplantı salonu, ofisler, bilet gişeleri ve giriş, kafe, mağaza, teknik mahaller ve müze destek birimlerinden oluşuyor. Nekropol alanı boyunca dağılan gezi yolları ve platformlara ek olarak düşünülen yarı açık bir dinleti çanağı, nekropol alanı üzerinde toplanma ve basit performanslar için zemin olanağı da sunuyor. Yapının giriş platosu hemen kuzeyindeki Doğu Garajı kompleksinin iki ayrı kottan bağlandığı merdivenleriyle bir meydan tanımlıyor. Bu meydandaki ışıklıklar hemen altlarındaki lahitlere bakış sağlıyor.