Mohr Niklas Architekten tarafından Innsbruck Üniversitesi’nin yeni öğretim yapısı olarak tasarlanan Agnes Heller Evi, ismini aldığı filozofun ilkeleri doğrultusunda, etrafındaki kent dokusu ile diyalog kuracak şekilde kurgulanmış.

Yaşam ve özgürlüğün en özel erdemler olduğunu düşünen Macar filozof Ágnes Heller’in ilkelerini temel alan canlı kampüs yaşamı ve cömert açık alanlar, onun adını taşıyan yeni üniversite binasının da merkezinde yer alıyor. Innrain ile Inn gezinti yolu arasında canlı bir bağlantı oluşturduğu için Ágnes Heller Evi’nin etrafındaki alan değerli bir rekreasyon alanına dönüşmüş.  13.000 m2’lik alanda 600 kişilik bir oditoryum ve 200 kişilik büyük bir konferans salonu, kantin, kütüphane, ofis ve seminer odaları, okuma ve öğrenme alanları yer alıyor. Avusturyalı sanatçı Peter Sandbichler tarafından tasarlanan çarpıcı giriş kapısı, yakındaki eski Innsbruck kentindeki geleneksel pasajlara bir gönderme niteliği taşıyor.

Kentsel planlama yaklaşımını yönlendiren kararlar, Innrain etrafında gelişen yeni dokunun kentsel alanlarının maksimize edilmesi ve yoğunlaştırılması olarak belirlenmiş. Ortaya çıkan yeşil alan, şehir içi rekreasyon alanı ve sosyal, ekolojik, çevresel ve iklimsel sürdürülebilirlik sunuyor. Binanın konumu iki farklı açık alan tanımlıyor. Christoph Probst Platz, kampüsün ana meydanı olarak yeniden tanımlanıyor; yeni bina tarafından tutarlı bir kentsel ortama kavuşturuluyor. Cömertçe oranlanmış bir ana giriş, binanın meydana açılan alanını oluşturuyor. Yeşil alandan, bitkiler eşliğinde bir merdivenle bodrum kattaki amfilere iniliyor. Kamunun erişimine açık kampüs çayırı, düzenlenmemiş bir kentsel yeşil alan olarak hizmet veriyor.

Binanın strüktürü, küçük ölçekli çevre blok binaları ile yakındaki hastane alanının büyük ölçekli hacimleri arasında arabuluculuk yaparak mahallenin dokusuna uyum sağlıyor. Tasarımcıların ifadesine göre yapı, doğrudan binanın programıyla beraber gelişmiş. Üniversite binasının kalbini bir avlu oluşturmuş; bu avlu yönlendirme, yeni karşılaşmalar ve iletişim için alan yaratmış.

Konsollu merdivenler, binanın çeşitli bölümlerine açılıyor. Avlunun ferahlığı geniş manzaralara izin veriyor ve içerideki geçici çalışma istasyonları için doğal aydınlatma sağlıyor. Ofisler ve kalıcı çalışma istasyonları, doğal ışık ve havalandırmanın yanı sıra şehir manzarası sunacak şekilde dışarıya doğru yönlendiriliyor.