Estetik Diş Hekimi – Çağdaş Kışlaoğlu Kliniği
Künye
İç Mimari Tasarım
Slash Architects
Tasarım Ekibi
İpek Baycan Magriso, Şule Ertürk, Nergis Kahraman
Yüklenici
Aks Architecture & Construction
Aydınlatma Tasarımı
Slash Architects
Mobilya Tasarımı
Slash Architects
Tamamlanma Tarihi
2020
Proje Alanı
250 m2
Fotoğraflar
Altkat Photography
Estetik Diş Hekimi – Çağdaş Kışlaoğlu Kliniği, Slash Architects tarafından, doğada pek çok farklı canlının kabuğunda veya derisinde kendini gösteren katlanma, açılma, esneme ve toparlanma özelliklerinden feyz alınarak tasarlanmış.
İşverenin Zorlu Center ofis bloklarında yer alacak olan kliniğine yönelik “güncel, çarpıcı, heykesi ve alışılagelmiş mekanların dışında bir çalışma alanına sahip olma” talebi, tasarım ekibinin mekana bakış açısını ve yaklaşımını özgürleştirerek kliniği gerçek bir deneyim alanı haline getirmiş. Bu talep, mekanın fısıldadığı akışkanlık hissiyati ile sirkülasyon rotalarının oluşturulmasıyla vücut bulunca, ortaya tektoniği ile çarpıcı ve organik bir mekan çıkmış. Organik bir sürecin ürünü olan akışkanlık teması ile mekanın plastiği oluşturulurken doğadan referanslar alınmış ve insan ölçeğini önceleyen bir mekan yaratılmış. Güncel tasarım teknolojileri kullanılarak, teknolojinin ve özgün sanat işlerinin de mekana entegrasyonu ile oldukça farklı bir klinik olarak karşımıza çıkan mekan, tasarım ve üretim sürecinde parametrik tasarım araçları ve yöntemleri ile şekillendirilmiş.
İki ofisin birleştirilmesi ile oluşan 250 m2 içerisinde beş muayene odasını içeren kliniğin tasarımında mekanın sınırlandırıcıları sebebi ile kullanımda optimum bir sağlık mekanı planlamak, metrekare değerlendirmeleri açısından en zorlayıcı parametre olmuş. Sağlık mekanının ergonomisine uygun mahallerin mekanın mevcut planlamasında korunması gereken ıslak hacimler ile birlikte planlanması gereği, mekan metrekareleri optimumda tutulmuş, sirkülasyon ve ona bağlı bekleme alanı projenin en can alıcı çeperi haline getirilmiş. Planlamanın önemli kararlarından biri olan “ring” koridor sayesinde hasta girişi ve personel girişi ayrışırken, bekleme ve bankonun yer aldığı kamusal kısım ile kliniklerin olduğu steril alan birbirinden ayrıştırılmış. Bu ayrım, kamusal alan ve özel alanı seçici geçirgen bir şekilde birbirinden ayırırken, hekimlerin mahremiyetine imkan sağlıyor. Tüm mekanın sirkülasyonu boyunca akışkan bir şekilde mekanları çerçeveleyen iç kabuk cephesi, kamusaldan özele geçerken yavaşça katlanarak yükseliyor, aynı zamanda bronz tonlarından beyaz tonlarına geçiyor. Bu akışkan geçiş sayesinde ziyaretçi, kliniğin içerisinde steril ortamlara doğru ilerlediğinin bilincine varıyor.
Kliniğe girer girmez kullanıcının algısını şekillendiren “kabuk”, projenin omurgasını oluşturuyor. Projenin dolaşım alanlarını ve kamusal alanlarını sarmalayan kabuk, iç cephede gerekli alanlarda açılım sağlayarak kamusal koridora hizmet eden işlevleri açığa çıkarıyor. Akışkanlığın ve kavrayıcılığın fiziksel bir tezahürü olan bu kabuk, bu açılımlar sayesinde birbirini karşılayan lokasyonların çeşitli ve beklenmedik perspektiflerine imkan sağlıyor.
Projeye kimliğini veren parametrik kabuğun mimari tektoniği, sarmaladığı farklı yüzeylerin ve mekanların kullanımına göre formunu organik bir şekilde değiştiren bir yapıda. Bu kabuk kamusal alanların sirkülasyonunu kaplayan cam cidarların üzerindeki bir katman olarak kendini gösteriyor. Kabuğun toplanarak katlanmasını akışkan ve organik bir şekilde sağlamak isteyen tasarımcılar, parametrik tasarım araçları ile şekillendirdikleri iç çeper için doğadan ilham almış.
Doğanın matematiğinden esinlenerek bio-mimicry yaklaşımını benimseyen tasarımcılar, doğada pek çok farklı canlının kabuğunda veya derisinde kendini gösteren katlanma, açılma, esneme ve toparlanma özelliklerinden feyz almış. Kabuk, tehlike anında yuvarlanabilir bir şekil alan bir “armadillo” ya da hızla ilerlemek için kendisini bir “top”a dönüştüren “tesbih böceği” gibi esnek yapıların sistematiğinden referanslanıyor. Bahsi geçen canlıların kabuklarında yer alan pulların katlanmaya uygun bir morfolojide olup küçülerek esnemesi, tasarımcılar için gözlemlenebilir bir doku akışkanlığı sağlamış.
Kabuğun metalik rengi ve dokusu, organik tektoniğinin yanı sıra “insan yapımı” (man-made) olduğunu hissettiriyor. Projedeki antrasit, beyaz ve bronz renkleri, mekanların kimliğine ve mekanda yaratılmak istenen algıya yönelik tercihler. Bekleme bölümünde kullanılan antrasit rengi kamusal alanı tanımlarken, klinik içlerine doğru ilerledikçe, sirkülasyonu kavrayan klinik odalarının duvarları kendini sterilliği temsil eden beyaz cam çeperlere teslim ediyor.