Medyatik Konut

Doç. Dr. Muteber Erbay

Mimarlık yarattığı mekanlarla insanlara işlevsel çözümler üretirken aynı zamanda yeni yaşam tarzları da sunar. Kentleşme süreci topluma, konutun dışında da bir yaşam vaat etmiştir. Aslında modernleşmenin öngördüğü bu yeni yaşam tarzları zaman içerisinde toplumun her kesimi tarafından benimsenen ya da ulaşılması gereken bir unsur haline gelmiştir.

Modernleşme ile gelişen teknolojiler ve ardı sıra gelen yenilikler insanların yaşamına sayısız kolaylıklar getirirken, yeni sektörlerin oluşmasına, yeni yaklaşımların ve tarzların gelişmesine de yol açmışlardır. Sanayi Devrimi ile birlikte, fabrikaların kurulduğu kentsel alanlara göç eden insanların yaşamında, o güne kadar kullanılan eşyalardan alışkanlıklara, yaklaşımlardan tekniklere, kavramlardan hitaplara kadar pek çok yaşam unsuru dönüşüme uğramış ve değişmiştir (1).

Bu duruma aracılık eden en önemli etmenlerin başında medya gelmektedir. Öyle ki, yoğunlaşan sanayi ile mekanikleşen kent yaşamı içinde medya, iletişim aracı olmaktan çok bir eğlence aracı aynı zamanda da toplumu şekillendiren bir kaynak konumuna gelmiştir (2). Bu etkileşim sonucunda toplumun büyük bir kesimi zaman içerisinde, düşünmek yerine medyanın yönlendirmelerine ve denetimine bağlı kalmıştır (3).

Tüketim Kültürü, Tüketim Nesnesi Olarak Konut ve Yeni Yaşam Tarzları
Tüketim kültürü kavramı, yalnızca üretilen malların birer nesneye dönüştürülerek simgesel değer kazanmalarını değil, anlam yüklenerek tüketilmelerini sağlayan süreçleri de içerir. Bu bağlamda Baudrillard (4) bu nesneleri göstergelerle ilişkilendirirken, Featherstone (5) da bu süreçte sıradan gündelik tüketim mallarının özgün ya da işlevsel kullanım değerlerinin giderek gözden yitirilerek lüks, egzotizm, güzellik ve cazibeyle ilintilendirildiğini belirtir. Bu durumda Marcuse’un ortaya attığı gerçek gereksinimler ile sahte gereksinimler kavramları arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve statü sağladığına inanmaya başlar (6).  Çünkü tüketim toplumlarında metalar simgesel bir değer de kazanmıştır. Yani insani ilişkiler, yerini maddelerle ilişkiye bırakmıştır. Dolayısıyla da tüketmek zamanla birey için bir gereksinimden çok zorunluluğa dönüşmüştür.

1920’lerde Fordizm ile gelişen seri üretim aslında tüketen bir toplumu varsaymaktadır. Bu durum kitle tüketiminin oluşturulmasında belli politikaları da beraberinde getirmiştir. Yeni düzen içinde tasarımcılar yenilik üretir ve yaşam tarzları biçimlendirirken, vitrinlerde mal satmak yerine, tarz satmaya yönelmişlerdir. Şirketler o dönemde marka kimliği yaratmak yerine insanların yaşam tarzlarını değiştirmekle ilgilenmişlerdir (7). 1980’lerden sonra ise şirketler ürün yerine marka üretmeye yönelmişlerdir ki bu dönem post-fordizm olarak adlandırılmaktadır.

Ev, konut, apartman dairesi arasında üretim ya da yaşam düzeyine bağlı anlamsal farklılıklar vardır. Ancak Fransa’da hangi düzeye ait olursa olsun ev, babadan oğula kalan bir miras, bir kuşaktan ötekine aktarılan ve kendisiyle özdeşleşen bir mekan olduğu için, alınıp satılan bir nesne değildir. Baudrilland bu durumda konutun tüketim nesnesi olması için evle kurulan organik bağın kopması gerektiğini, ev sahibi olmanın simgesel, ekonomik ve mülk sahibi olmayı arzulamak gibi nedenler tarafından belirlendiğini söylemektedir (8).

Konutun ve konut sitelerinin tüketim nesnesine dönüşmesinde küresel kültür akışının da etkisi büyüktür. Aslında küreselleşme terimi, ilk ortaya çıktığı 1960’lardan beri, hem popüler hem de akademik literatürde, bir süreci, durumu, sistemi, gücü ve dönemi tanımlamak için kullanılmıştır. Öte yandan, küreselleşme terimi, içinde bulunduğumuz küreselliğe dönüştüren toplumsal süreçleri ifade etmek için de kullanılmaktadır. Demek ki küreselleşmenin özünde, insanların birbirleriyle temas tarzlarındaki değişiklikler bulunmaktadır (9).

Böylece küreselleşme kavramı, yapısal açıdan yeni olmayan, ancak yeni iletişim araçlarıyla aşırı biçimde hızlandırılan bir süreci tanımlamaktadır. Aslında yeni olan, bilgisayar ağı ile yaratılan küresel çaptaki iletişim olanaklarıdır. Küreselleşme konusundaki güncel ilgi, süreci hızlandıran yeni bilgi aktarım araçlarıyla yakından bağlantılıdır (10).

Bu bağlamda küresel iletişim içinde medyanın kullanıcıya ulaşma hızı ve etkileme gücü göz önüne alındığında, seri üretim teknolojilerinin yaygınlaşması ile gün geçtikçe sayısı artan konut ve konut siteleri, ticari bir mal olarak değer kazanmış ve yeni yaşam tarzları sunmaya aracılık ettiği süre içerisinde barınak olmaktan uzaklaşarak bir tüketim nesnesine dönüşmüştür, denebilir.

Konut Reklamları, Anlamlandırma ve Ünlü Kullanımı
Reklam bir ileti biçimidir. Görsel ve dilsel tekniklerle, ikna eder, yönlendirir, bazen de bilinçaltı tekniğiyle etkiler. Reklamın iletişim sürecinde her görüntüde aktarılmak istenen belli bir anlatı, bir öykü, bir ileti vardır (11). Bu anlatı, öykü ya da iletinin çözümlenmesi için kullanılan en önemli disiplinlerden biri, işaretler bilimi olan göstergebilimdir. En genel tanımı ile göstergebilim, göstergeleri, gösterge dizgelerini ele alan bir bilim dalıdır. Göstergebilim iletişim için kullanılabilecek her şeyi inceler. Anlamın ne olduğuna değil, öncelikle anlamın nasıl yaratıldığına bakar (12). Anlamın nasıl yaratıldığı bilgisi reklamcılık disiplini açısından çok önemlidir. Çünkü reklamın amacı bilgilendirme, ikna etme, anımsatma ya da bir satın alma kararını pekiştirmektir (13). Bunu yaparken kullanıcısıyla anlamsal bağ kurması başarılı olması için şarttır. Bu nedenle yapılan reklamlarda ünlü kullanımı ön plana çıkmaktadır. Çünkü Chaney’in betimlediği gibi; kişilerin sosyal statüleri, o ortama ait öne çıkan kişilerin ne çeşit insanlar oldukları göz önüne alınarak, yani onların toplumsal kimlikleri aracılığı ile düzenlenir, yapılanır ve anlam kazanır (14). Konut konusuna gelince; ünlülerin emlak piyasası üzerinde artırıcı etkisi olduğu araştırmalarla kanıtlanmış ve ünlülerin oturduğu semtlerdeki evlerin fiyatlarının arttığı gözlenmiştir. Bütün bunlar ünlülerin kullanıcı görüşlerini şekillendirdiği ve insanların en önemli satın alma kararlarını verirken (yaşayacakları yeri seçme ve bu evlere büyük miktarlarda para yatırma gibi) onları örnek almaya hazır olduklarını doğrulamaktadır (15).

Pazarlama gurusu olarak bilinen Philip Kotler, ürün ya da hizmetin tüketici ile temasa geçme noktasında markaların pazarlama stratejileri geliştirdiklerini, kendi adlarını parlatmak için ünlülerin havalarını ödünç almaya başladıklarını söylemektedir. Ünlülerin, dikkatleri fazlasıyla markaya çektiklerini, markanın inandırıcılığına katkıda bulunduklarını ve güven telkin ettiklerini belirtmektedir (16). “Şöhret Satar” (Celebrity Sells) kitabının yazarı Hamish Pringle ise ünlülerin reklamlarda markalar adına; müşteri (markanın kullanıcısıdır), yerleştirme (marka tanıtımlarında adı ya da resmi kullanılmaktadır), tavsiye (ürünü tavsiye etmektedir), sahip (markanın sahibidir), çalışan (marka adına çalışmaktadır) ya da sponsor (marka ünlüyle anlaştığı dönem içinde sponsordur) olarak “nasıl” kullanılabileceğini, marka ve ünlü kişi doğru eşleştirildiğinde satışların 2’ye hatta 3’e katlanabildiğini söylemektedir (17). Marka ve ürün eşleşmesi her zaman ünlünün kendi mesleği ile doğru orantılı olmayabilir. Örneğin bir sporcunun bir spor malzemesi satan firmanın reklamında değil de alakasız bir ürün reklamında kullanılması söz konusu olabilir (18).

Sonuç olarak konut reklamlarında ünlüler; hem tüketim nesnesi olarak konuta ticari bir değer katmakta, hem de kullanıcıya kendi yaşam tarzlarına uygun evlerde oturmayı telkin ederek sosyal statü vaat etmektedir.

Türkiye’de Konut Reklamları ve Sunulan Vaatler
Özünde konut barınma işlevini üstlense de, insanın çeşitli eylem ve etkinliklerine olanak tanıyan, dış mekanla ilişki kurarak sosyalleşmesini sağlayan, aynı zamanda sosyal/ekonomik statüsünü belirleyen kültürel işlevlere de sahiptir (19). Ama günümüzde konut, Cengizkan’ın da belirttiği gibi bir barınma nesnesi, bir mimari tasarım nesnesi, bir kent nesnesi ve bir kültürel aidiyet nesnesi olmasının yanı sıra, bir emek nesnesi, bir üretim nesnesi, bir yatırım nesnesi, bir meta nesnesi, bir tüketim nesnesi, bir prestij nesnesi olarak da karşımıza çıkabilmektedir (20).

Türkiye’de konut ve konut sitelerine ait özellikle 2000 sonrası reklam metinleri incelendiğinde bir vaatler dizisi ortaya çıkmaktadır. Bunların; ekonomik, konum, fiziksel özellikler, fiziksel konfor, çevresel konfor, psikolojik konfor, ek işlevler ya da yapılar, özel hizmetler ve yaşam biçimleri gibi alt başlıklar altında toplandığını görmek olanaklıdır.

Alt açılımlarında sunulan vaatler ise şunlardır:

  • Ekonomi; fiyat seçenekleri, yatırım özellikleri.
  • Konum; bulunduğu mevki, ulaşım ağlarına yakınlık (toplu taşıma, metro, havalimanı, deniz otobüsü, vb.), kamu kurum ve kuruluşlarına yakınlık (hastane, okul, finans, kamu kurumları, vb), sosyal merkezlere yakınlık (alışveriş merkezi, sinema, tiyatro, eğlence, vb.), doğaya yakınlık (orman, park, vb.).
  • Fiziksel özellikler; yapı malzemeleri (ısı, su ve ses yalıtım malzemeleri, teknolojik malzemeler, iç ve dış mekânda kullanılan her tür malzeme), yapı sistemleri (temel özellikleri, taşıyıcı sistem, depreme dayanıklılık, vb.), tesisat (sıhhi, ısıtma, klima, havalandırma, yangın, elektrik, vb.) dış görünüş (mimari, estetik, vb.)
  • Fiziksel konfor; otomasyon ve intercom sistemleri, farklı metrekare seçenekleri, teraslar, yeşil bahçeler.
  • Çevresel konfor; güvenlik (görevliler, kamera, vb.), otopark (açık/kapalı), çocuk oyun alanları, süs havuzları, yeşil peyzaj, açık/kapalı yüzme havuzları, yürüyüş/koşu parkurları, tenis sahası, paten sahası, basketbol sahası, futbol sahası, voleybol sahası, golf sahası, (su parkı) aquapark, amfitiyatro, rekreasyon alanları, piknik alanları.
  • Psikolojik konfor; güvenli, huzurlu, mutlu, rahat, konforlu.
  • Ek işlevler/yapılar; kreş, okul, market, sosyal tesis, kafeterya, restoran, bar, alışveriş merkezi, mağaza, Türk hamamı, sauna, spor salonları, fitness salonları, wellnes salonları, güzellik salonları, bowling, bilardo salonu, giyinme odaları, sinema, tiyatro salonu, lostra, eczane, kuru temizleme, otel, vb.
  • Özel hizmetler; kartlı giriş sistemi, vale hizmetleri, lobi hizmetleri, rezidans hizmetleri, sağlık hizmetleri (eve doktor hizmeti, evde yeni doğan bakım hizmeti, 7/24 tıbbi danışmanlık hizmeti, ambulans, vb.) organizasyonel hizmetler (gıda alışverişi ve her türlü teslimat, kuru temizleme, ev temizliği, evde yemek hizmeti, konut yardım hizmetleri, çiçek ve hediye gönderim, sinema/tiyatro/restoran rezervasyonları, özel şoför hizmeti), danışmanlık hizmetleri (seyahat danışmanlığı, eğlence danışmanlığı, stil ve alışveriş danışmanlığı, veteriner danışmanlık, peyzaj danışmanlık, hukuki danışmanlık, vb.), seyahat hizmetleri (evde özel gün, davet organizasyonu ve catering, özel şoförlü araçlarla transfer, indirimli oto kiralama, otel ve uçak rezervasyonları, servis bedelsiz uçak bileti, özel gün ve davetler için kısa süreli vale hizmeti, vize hizmeti, vb.), deniz limuzini, helikopter pisti, kulüp hizmetleri.
  • Sunulan yaşam biçimleri; yepyeni bir yaşam, yeni bir yaşam merkezi, yeni bir çağ, ayrıcalıklı bir yaşam, seçkin bir yaşam, prestijli bir yaşam, lüks bir yaşam, elit bir yaşam, farklı bir yaşam, “a plus” bir yaşam, butik bir yaşam konsepti, 5 yıldızlı tatil köyü konsepti, 5 yıldızlı otel konsepti, büyülü bir dünya, üst düzey yaşam, country yaşam tarzı, muhteşem bir yaşam, cazip bir yaşam, yeni nesil yaşam, yüksek yaşam standartı, vb.

Özellikle 2000’li yıllarda yoğunlaşan konut reklamlarının vazgeçilmezi yukarıda sıralanan vaatlerdir. Ancak zaman içinde bütün vaatler benzeşmeye hatta aynılaşmaya başlamıştır. Örneğin 1990’lı yıllarda havuzlu bir konut imajı güçlü iken, bugün havuzu olmayan konut sitesi yok gibidir. Tıpkı zamanında otomobil klimalarının, satın almada bir seçim ölçütü durumundayken günümüzde standart bir donatıya dönüşmesi gibi. Hatta kapalı, ısıtmalı, açılır kapanır havuz özellikleri ile farklılıklar yaratılmaya çalışılsa da zamanla bunlar da sıradanlaşmıştır. Sonuçta ortaya çıkan reklam metinleri sürekli tekrara düşen, yukarıda belirlenen başlıklardan derlenen birer seçki sunmaya başlamıştır. Bu durumda alım gücü yüksek tüketici, temel gereksinimlerini ikinci plana koyarak, satın alacağı konutun ötekilerden farklı olma noktasında bir statü göstergesi olarak da kullanabileceği bir nesne olmasını arzulamaya başlamıştır. Bu aşamada da yukarıdaki başlıklara son yıllarda eklenen bir başka özellik göze çarpmaktadır;

  • Prestij/statü belirleyiciler olarak marka isimler (firmalar, ünlüler), konsept tasarımlar, konsept tasarımcılar, seçkin komşular, seçkin sakinlerdir.

Elbette ki buradaki hedef kitle üst gelir düzeyine sahip olanlardır. Ama orta ve orta-üst gelir grupları için de prestij ve statü sağlaması açısından olanaklarını zorlama şansı sunulmaktadır.

Türkiye’de Konut Reklamlarında Ünlü Kullanımı
Reklamların, tüketicinin bilgi edinmesinin yanı sıra ilgisini çekebilecek, ürünü sattırabilecek şekilde yaratıcı, özgün ve etkin düzenlenmesi beklenmektedir (21). Perouse ve Danış gelir düzeyi açısından kısıtlı sayıdaki bir müşteri kitlesini cezbetme yarışındaki geliştirici firmaların konut ve konut çevresi pazarlama stratejilerinin en önemli ayaklarından birinin seçkinlik ve ayrıcalık imgesi, ötekisinin ise bu yeni evlerde edinilecek yeni yaşam tarzı olduğunu vurgulamaktadır (22). Yaşam tarzı sunma yarışında benzerlikler ortaya çıktığında, bunu sağlayacak etkin reklam yöntemlerinden biri de seçkinlik ve ayrıcalık imgesini vurgulayan Pringle’nin “şöhret satar” stratejisidir.

Bu bağlamda Türkiye’de ulusal televizyonlardaki konut reklamlarında ünlülerin kullanılmasında amaç; Kotler’in saptamalarından olan bilgilendirme ve anımsatmadan çok ikna etme ve satın alma kararını pekiştirmektir. Kullanılma biçimleri ise reklamlardaki ünlü kullanımlarına dikkat çeken Kotler’in “ne için”, Pringle’nin “nasıl” sorularının yanıtları esas alınarak bu çalışma kapsamında “ne amaçla” başlığı altında toplanmıştır.

Her üç kullanımda da en güçlü vurgu, öteki konutlardan farklılığı ortaya koyarak tüketiciye güven vererek tanıtım yapmak ve yüksek yatırım değerine sahip, prestijli konutlarda hem yeni yaşam tarzı sunma, hem de ünlülerle komşu olarak sınıf atlatma vaadi üzerinedir. Kullanılan ünlülerin hepsinin gerçek kişilikleri ile reklamda rol almaları vaadin gerçekliğini artıran bir unsurdur. Bu hipotez doğrultusunda Türkiye’de ulusal televizyonlarda gösterilmekte olan konut reklamları taranarak ünlü kullanılan reklamlar yukarıda belirtilen üç kategori altında toplanmış ve göstergebilimin kurucularından Saussure’nın ikili gösterge modeline yorum sürecini de katan Pierce’nin tanımladığı gösterge, gösteren ve gösterilen çerçevesinde değerlendirilmiştir. Burada gösterenler Barthes’ın tanımıyla “anlatım düzlemi”ni (düz anlam), gösterilenler (23) ise “içerik düzlemi”ni (yan anlam) oluşturmaktadır (24). Her bir kullanım için taranan bütün örnekler tablo halinde verilmiştir. Oluşturulan tabloda;

  • gösterge; konut sitesinin adı (yılı, bulunduğu il-ilçe)
  • gösteren; 1. ünlünün adı (popüler kimliği), “reklamda ünlünün söylediği sözlerden alıntı”, 2. “reklam metninden alıntı” 3. reklamdan görseller
  • gösterilen; reklamın gerçekte vermek istediği mesaj çözümlemesi,

verilmiştir.

1. Tanıtım amaçlı kullanım
Tanıtım amaçlı kullanımda ünlü, konut sitesine dikkat çekerek farkındalığı artırmaktır. Böylece konutun ticari değeri de yükselmekte, bir yatırım aracı olarak da sunulmaktadır. Bu noktada, konut sitesinin tasarımına katkı veren tasarımcılar (mimar, iç mimar, vb.), firma sahipleri de ünlü yüz olarak kullanılmaktadır. Bu kullanıma örnek oluşturan 5 reklam Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 2’de ise Emel Sayın’ın rol aldığı reklamın analizi verilmiştir.

2. Güven sağlama amaçlı kullanım
Ünlü kişinin toplum üzerinde oluşturmuş olduğu güven duygusu üzerinden, tanıtımını yaptığı konut sitesine bir anlamda kefil olma mesajı veren kullanımlardır. 1994 yılında rastlanılan ilk örnekte firma, o dönemdeki marka kimliğini, yine dönemin ünlülerinden Kadir İnanır’ın güvenilir kimliği ile güçlendirerek iyi bir satış grafiği yakalamış, ancak firmanın batması sonucu toplumun gözünde iki taraflı güven kaybı yaşanmıştır. Bu nedenle güven sağlama amaçlı kullanımlar, hem firma hem de ünlü açısından risk taşımaktadır. Bunun bilincinde olan firmalar, toplumun belli bir kesimi tarafından kabul görmüş ve uzun zamandır yaptıkları işlerinde başarılı ve istikrarlı ünlüleri kullanmaya, ünlüler de firmaları daha titizlikle seçmeye çalışmaktadırlar. Bu kullanıma örnek oluşturan 6 reklam (bir reklamda ünlü reklamın devamı niteliğinde 3 kez oynamıştır.) Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 4’te ise Orhan Gencebay’ın rol aldığı reklamın analizi verilmiştir.

3. Statü/Prestij amaçlı kullanım
Tanıtımı yapan ünlünün konut sitesindeki yaşam tarzına vurgu yapması, ticari değer ve güven telkin etmesinin yanı sıra, o konut sitesinde ev sahibi olması, seçkin komşu ve seçkin sakin vaadiyle artacak sosyal statü mesajını vermektedir. Bu kullanıma örnek oluşturan 12 reklam (bir reklamda ünlü kişi reklamın devamı niteliğinde 6 kez oynamıştır.) Tablo 5’te verilmiştir. Ünlülere bakıldığında bunların dünyaca ünlü teknik direktör, oyuncu, yazar, iş adamı gibi geniş bir yelpazeden seçildiği görülmektedir. Tablo 6’da ise Jennifer Lopez’in rol aldığı reklamın analizi verilmiştir.

Sonuç
Nicel veriler topluca değerlendirildiğinde bir örnek dışında hepsi 2011 sonrasına aittir. Rastlanılan ilk reklam filminde alışık olmadığımız tarzda, konut ve çevresini tasarlayan ünlü tasarımcılar konseptlerini kısaca anlatmakta ve tüketicinin statü belirleme ölçütlerini ortaya koymaktadır. İkinci reklam filminde ise dünyaca ünlü bir teknik direktörün oynaması ve aynı yüzle çekilen 6 reklam filminin eş zamanlı yayımlanması bu ölçütlere bir yenisini daha eklemiştir: “ünlülerle komşu olmak”. Sonrasında Türk ses, sinema, tiyatro sanatçıları, besteci, yazar, manken gibi ünlüler reklamlarda boy göstermiş ve son olarak da dünyaca ünlü bir yıldızla komşu olma hayali statü göstergesini bir üst düzeye taşımıştır. Ayrıca incelenen reklamlardaki ünlü kullanımları açıkça göstermektedir ki Türkiye’de ulusal televizyonlarda yayımlanan son dönem konut reklamlarındaki eğilim yeni yaşam tarzları sunan konutun yanı sıra, sağlanan sosyal statüyü artıran konuta doğru kaymaktadır (Şekil 2). Bunu destekleyen en önemli gösterge reklamlarda özellikle “ünlülerle aynı konut sitesinde oturmak” fikrinin işlenmesindeki artıştır. Bu reklamlarda ünlü; ya tanıtım yaparak dikkat çekmekte, ya yerinde incelemeler yaparak kefil olmakta ya da konut sitesinden ev sahibi olmaktadır. Her üç kullanımda da konut ve konut çevresi bir yandan medyatikleşirken bir yandan da ticari mal olarak değerlenmekte ve bir tüketim nesnesine dönüşmektedir.

Tüketici açısından değerlendirildiğinde ise bütün bunlara ek olarak sınıf atlama düşüncesi satın alma kararlarını etkilemektedir. Çünkü sanal modellemeler üzerinden yaşam tarzları sunan konut siteleri ile reklamlarında ünlü kullanılan konut siteleri arasında fiyat farkları bulunduğu ve ikincisinde satış grafiklerinin hızla yükseldiği bilinmektedir. Bu sayede yatırım değeri yükselen medyatik konut, tüketim nesnesi olarak tüketicinin karşısına çıkmaktadır. Yapay olarak konut arzında artışlara neden olan bu tavrı akademik bir duruşla yeniden düzenlemeye ya da değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği açıktır. Bu nedenle bu yazı bir eleştiri yazısı olma savı taşımamakta, dönemi saptama amacı gütmektedir.

Notlar

1. Nerlich, B.; “Media, Metaphors and Modelling: How the UK Newspapers Reported the Epidemiological Modelling Controversy during the 2001 Foot and Mouth Outbreak”, Science, Technology&Human Values 32, no: 4, ss.432-457, 2007.

2. McLuhan, M.; Fiore, Q.; “Medya Mesajı, Medya Mesajıdır”, Hazırlayan: Jerome Agel, MediaCat Yayınları, İlke Haydaroğlu (çev.), s.8, İstanbul, 2012..

3. Morison, R. S.; “The Need for New Types of Excellence”, Deadalus 90, No: 4, ss.764-781, 1961.

4. Baudrillard, J.; “Simulacra and Simulation”, Trans: Sheila Faria Glaser, University of Michigan Press, s.157, 1983.

5. Featherstone, M.; “Postmodernizm ve Tüketim Kültürü”, Çev: Mehmet Küçük, İkinci  Basım (İlk basım: 1996), Ayrıntı Yayınları, s.144, İstanbul, 2005.

6. Bocock, R.; “Tüketim”, Çev: Turhan Ilgaz, Yapı Kredi Yayınları, s.97, İstanbul, 1997.

7. Klein, N.; “Co-Opting Dissent”, Fences and Windows, Picador, Kanada, ss.101-110, 2002.

8. Adanır, O.; ”Baudrillard”, Fikir Mimarları Dizisi-22, Say Yayınları, Ankara, s.86, 2010.

9. Steger, M. B.; “Küreselleşme”, Çev: Abdullah Ersoy, (orjinal basım: 2003) Dost Kitapevi, Ankara, 2013, s.24.

10. Lauffer, J.; “Medyanın Globalleşmesi ve Kültürel Sonuçları”, Küreselleşme ve Modernleşme Sürecinde Kültürel Kimlik, Konrad Adenauer Vakfı, Ofset Fotomat, Ankara, 2001, s.42-48.

11. Küçükerdoğan, R.; “Reklam Nasıl Çözümlenir?”, İkinci Baskı, Beta Yayınları, s.180, İstanbul, 2009.

12. Erdoğan, İ.; “İletişimi Anlamak”, Erk Yayınları, Ankara, 2005, s.117.

13. Kotler, P.; “A’dan Z’ye Pazarlama”, Çev: Aslı Kalem Bakkal, Mediacat Kitapları, s.144, İstanbul, 2005.

14. Chaney, D.; “Yaşam Tarzları”, Çev: İrem Kutluk, Birinci Baskı, Dost Yayınları, s.48, Ankara, 1999.

15. Pringle, H.; “Şöhret Satar”, Çev: Evren Yıldırım, MediaCat Kitapları, s.68, İstanbul, 2008.

16. Kotler, P.; s.164, 2005.

17. Pringle, H.; s.155, 2008.

18. Cialdini, B. R.; “İknanın Psikolojisi”, Çev: Fevzi Yalım, MediaCat Kitapları, s.233, İstanbul, 2003..

19. Gür, Ş. Ö.; “Doğu Karadeniz Örneğinde Konut Kültürü”, Birinci Baskı, YEM Yayın, s.62, İstanbul, 2000.

20. Cengizkan, A.; “Kültür Nesnesi Olarak Konut ve Politik Aktörlerin Arka Bahçesi Olarak Konut Üretimi”, Mimarlık 345, s.25-27, 2009.

21. Küçükerdoğan, R.; “Reklam Söylemi”, Es Yayınları, s.19, İstanbul, 2005..

22. Perouse, J. F.; Danış, A. D.; “Zenginliğin Mekânda Yeni Yansımaları: İstanbul‟da Güvenlikli Siteler”, Toplum ve Bilim, 104. s.92-123, 2005.

23. Erkman, F.; “Göstergebilime Giriş”, Multilingual Yayınları, s.95, 112, İstanbul, 2005..

24. Barthes, R.; “Göstergebilimsel Serüven”, Çev: Sema Firat ve Mehmet Rifat, 5. Baskı (ilk baskı: 1993), Yapı Kredi Yayınları, s.47, İstanbul, 2009..