Kentsel Yoğunluk ve Yapılaşma Düzeni İlişkisi: Ataşehir Şerifali Konutları*

Doç. Dr. Özgür Bingöl

Mimari Tasarım 
BBMD – Bingöl Barka Mimarlık & Danışmanlık 

Proje Ekibi
Özgür Bingöl, İlke Barka, Tuba Bilgiç, Berna Göl, Merve Şen

Proje Yeri
Ataşehir, İstanbul

İşveren
TC Toplu Konut İdaresi Başkanlığı 

klenici
Karakoç İnşaat & GBZH İnşaat İş Ortaklığı 

Proje Tarihi
2012-2013 

Tamamlanma Tarihi 
2015 

Proje Alanı
16.250 m² 

Toplam İnşaat Alanı
45.700 m² 

Toplam Konut Adedi
316 konut 

Yapım Türü
Betonarme Tünel Kalıp 

Yapım Maliyeti
625 TL/m² (250 USD/m²) 

Fotoğraflar
BBMD
 

Bu makale konut ağırlıklı kentsel yapı stoğu üretimi alanında yoğunluk ve fiziksel çevre ilişkisini konu edinmektedir. Şüphesiz kentsel olgular ve mekaüretimi tek başına somut, fiziksel, matematiksel özellikleri ile ele alınması ve değerlendirilmesi mümkün olmayan, katmanlı ve farklı bilgi alanlarını kapsar nitelikteki konu başlıklarıdır. Günümüz kentlerinin sorunlarının da salt mimari çözümler-tipoloji, morfoloji, vb. çalışmalar- aracılığıyla çözüme kavuşturulabileceği düşüncesini savunmak olanaklı değildir. Ancak bu durum, mimari düzlemde ve tasarım aracılığıyla konu üzerine bilgi üretilmesine ve katkı sunulmasına da engel değildir. Bu noktadan hareketle aktarılan çalışma, konunun kapsadığı geniş bilgi alanına mimarlık disiplini ve bilgi alanı içerisinden, somut mimari örneklerle, onların fiziki özellikleri bağlamında katkı sunmayı amaçlamaktadır. 

Konut, yapılı çevreyi oluşturan en baskıöğedir. Yapılı çevrenin genel karakteristiğini belirleyen bu grubun tasarım ve üretim süreçlerinin, yalnızca sonuç imgeleri üzerinden değerlendirilen mimari nesneler silsilesinin yaratıldığı bir mekanizmaya indirgeniyor olmasını kabul etmek güçtür. Yine söz konusu süreçlerin, ekonomik-politik koşullara bağlı olarak salt nicel değerlere dayalı kolaycı yaklaşımlarla klişe yapı formlarına hızla dönüştürülerek sürdürülemeyeceği de açıktır. 

Yapı stoğu üretiminde, hem yapılaşma kurallarının tanımlanması hem de tasarım aşamalarında nicel değerler ile fiziksel çevrenin mekansal niteliği arasındaki ilişkilerin irdelenmesi önem taşımaktadır (Leupen, Mooij; 2011: 61). Söz konusu ilişki, herhangi bir yapılaşma kararının kentsel ve çevresel olgular bağlamında ele alınmasının gerekliliğine dayanmaktadır. Kentleşme sürecinde küresel ölçekte ön plana çıkmış olan yoğunluk konusu, sözü edilen ilişkiler üzerine etraflıca düşünülmesini gerekli kılmaktadır.  

Kentsel yoğunluk, ana hatlarıyla birim alana düşen kişi ya da konut sayısı ya da belirli bir alandaki yapılaşma alanı oranı şeklinde tanımlanabilir (A+T Research Group; 2013: 54-55). Ancak söz konusu sayısal değerler ile yoğunluğun fizik mekansal sonuçlarının saptanması eksik bir değerlendirmeye işaret eder. Sözü edilen sayısal değerler, yapıların zeminde kapladıkları alan oranı, kat adetleri, yerleşmedeki açık alanların niteliği ve yapılaşma düzeni kararları ile bir arada yorumlandığı takdirde, yoğunluğun fizik mekansal karşılığı konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapılabilmesi olanaklıdır (Pont, Haupt; 2005: 56-57). 

Kentsel yoğunluk ile yapılaşma düzeni arasındaki ilişkinin metne konu olan proje üzerinden karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi bu çalışmanın yöntemini oluşturmaktadır. Vaka olarak irdelenen proje basitçe, yerleşme formu ile ilgili, pratiğe geçirilme olasılığı bulunmuş kuramsal bir önerme olarak nitelenebilir. Özünde, toplu konut mimarisi üzerine, tipolojik-morfolojik özelliklere odaklanan küçüölçekli bir tasarım deneyidir.  

Projenin hedefi, sınırlı bir bölgede farklı yapılaşma düzenleri ile oluşan komşu konut çevrelerinin somut algılanabilir fiziksel özelliklerinin sergilenmesidir. Konunun fizik mekansal özelliklerinin yanı sıra, bu kapsamı aşan boyutlarının olduğu bilinmektedir. Lakin çalışmada, bu konu tasarım alanında irdelenerek hayata geçirilmiş iki komşu yerleşme ve yakıçevresi üzerinden somut fiziksel özellikleri ile ele alınmaktadır.  

Proje Alanı 
Tasarıçalışmaları 2012 yılında başlayan proje, Ataşehir Şerifali Çiftliği mevkisinde İmar İskan Blokları olarak bilinen bölge içerisinde bulunan ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nce lojman olarak kullanılan bloklara ait alanda yer almaktadır. Yapısal ömrünü tamamlamış 19 adet bloğa ait bölge, proje alanının sınırlarını oluşturmaktadır. Alandaki var olan yapılaşma düzeni 5 katlı ve katta 2 daireli merkezi merdivenli konut bloklarının, dizi bloklar halinde aynı doğrultuda ikili ve üçlü olarak yan yana getirilmesi ilkesine dayalıdır. Alanın kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan İstanbul Çevre Yolu ve yan yol, güneyinde ise İmar İskan Blokları’na ait öteki konut blokları yer almaktadır. 

Proje alanı, idare tarafından hazırlanmış yeni imar planında içerisinden geçen dere ve yüksek gerilim hattı nedeniyle yapılaşma koşulları eşdeğer (Emsal: 2,50) 3 parçaya ayrılmıştır. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, lojmanlarının konumlanacağı alanın yerleşmenin geri kalanı ile ilişkisinin olmaması yönünde iletilen talebi nedeniyle bir parselin de kendi içerisinde iki parçaya bölünmesi sonucunda 4 ayrı parselden oluşan bir proje alanı söz konusu olmuştur. Alanının doğusundaki iki parsel Karayolları Genel Müdürlüğü Lojmanları için, batısındaki iki parsel ise Toplu Konut İdaresinin sosyal konut uygulaması için ayrılan bölgeler olarak belirlenmiştir.  

Lojmanlar için belirlenen alanda, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tek tip konut talebi ve yine bu talebe bağlı simetrik planlı nokta blok tipolojisi ile yerleşmenin planlanması konusu bir başka tasarım girdisidir. Toplu Konut İdaresinin sosyal konut uygulamasının yer alacağı alanda ise yerleşme formu, blok ve konut tipolojisi bağlamında kararlar tasarımcılara bırakılmıştır.  

Genel Yaklaşım
Farklı yapılaşma düzenlerine sahip yan yana parçalardan oluşan proje alanıözgün bir vaka etüdüne olanak sağlaması bakımından önemli görülmektedir. Bu nedenlerle proje alanı, tasarım ekibi tarafından yakıçevresi ile birlikte bir deney alanı olarak değerlendirilmiştir. Şöyle ki, alanın batı kısmı sosyal konut uygulamasına konu olan ve yerleşme formunun tasarımcılar tarafından belirleneceği bölgedir. Alanın doğusundaki kısım, yine tek tip konut birimlerinden oluşması talep edilen -ancak yeni yoğunluk değerine bağlı olarak- çok katlı nokta blok tipolojisi ile planlanacak lojman alanıdır. Proje alanının güneyinde yer alan komşu yapılı çevre ise, tek tip konutlardan oluşan az katlı bitişik düzenli dizi blok karakterinde örgütlenmiştir. Böylelikle, proje alanı, yakıçevresi ve alt bölgeleri ile birlikte 3 farklı yapılaşma formunun bir arada ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır.  

Öncelikle sayısal değerler sağlıklı bir karşılaştırma yapılabilmesi için önem arz etmektedir. Var olan komşu yapılı çevre, proje alanındaki yeni yapılaşmaya oranla -yaklaşık yüzde 50 oranında- daha düşük yoğunluğa sahiptir. Bununla birlikte Toplu Konut İdaresine ait sosyal konut uygulaması ile Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait lojman uygulamasının yapılaşma oranları birbirleri ile eşdeğerdir. Bu durum aynı yapılaşma oranlarının farklı iki yerleşme formu ile mekansal tercümesinin nasıl sonuçlar doğuracağına yönelik sağlıklı bir karşılaştırma olanağını barındırmaktadır. Aynı nicel değerlerin, farklı yerleşme formları ile ele alındığında farklı nitel değerlere karşılık geliyor olması bağlamında sayısal değerler ile mekansal algının kıyaslanması söz konusudur.  

Karşılaştırmada bir başka konu başlığı ise tek tip konut birimi ve tek tip blok düzeni ile planlanması talep edilen bir yerleşme parçasının, bir sistem üzerine kurulu kontrollü çeşitlenmeye dayalı bir yerleşme formu ile yan yana değerlendirilmesidir. Proje, konut üretiminde sıkça karşılaşılan tek prototipe dayalı kolaycı anlayış ile çeşitliliği hedefleyen bir yaklaşımın, fizik mekansal sonuçlarının bizzat deneyimlenmesi üzerinden karşılaştırılmasını olanaklı kılmaktadır. 

Dolayısıyla, yerleşmenin tasarım süreci, aynı yoğunluk değeri ve yapılaşma koşullarına tabi olmakla birlikte, aynı tasarımcılar tarafından iki farklı anlayışla planlanacak olan karşılaştırmalı bir etüde dönüşmüştür. Uzun bir zaman dilimi içerisinde, yapılı çevrenin şekillenmesi süreçlerinde nicelikler üzerinden yapılan değerlendirmelerin ötesine geçilerek mekansal ölçütlerle birlikte niceliklerin yorumlanması konusuna vurgu ile çalışmalarını sürdüren tasarım ekibi olarak proje bu durumu sergileyen bir vaka şeklinde ele alınmıştır.

Tasarım Süreci 
…..altta yatan sorunları saklamayacak bir şekilde inşa ettiğimiz INA-Casa yerleşmelerinde sosyal meselelere işaret ettik. O zamandan beri “auteur”ün imzasını önemsizleştiren ve herhangi biri tarafından üretilen bir mimarlığı savundum. 

…..Durum şu anda öyle bir noktaya ulaştı ki tanınmamak bile bir farklılık unsuru oldu. Eğer herkes garip şeyler yaparsa, o zaman iki pencereli ve tek kapılı normal bir ev bile bir imza oluyor.”  Giorgio Grassi (Tozzi; 2007: 28) 

Grassininkiler gibi fikirleri habis modern şehre karşıt olarak düşünmek ve değerlendirmek önemlidir. Sessizlik muhakkak, etrafı gürültüyle çevrelendiğinde bir sese dönüşebilir.”  Manfredo Tafuri (1989: 142) 

Önceki sayfalarda da belirtildiği gibi proje alanı sosyal konut ve lojman bölgesi olarak iki ayrı parçadan oluşmaktadır. 

214 konutu içeren sosyal konut yerleşmesinde 9 adet konut bloğu yer almaktadır. Bu bloklar katta 2 ve 3 daireli 3 farklı blok türünden oluşmaktadır. Küçük parselde zorunlu olarak tek bir nokta blok ve büyük parselde ise her iki yönde yan yana getirilmiş bloklardan oluşan iki konut grubu bulunmaktadır. Söz konusu iki konut grubu bir anlamda “çözünmüş avlulu kent bloğu” olarak nitelenebilir. Bu yapılaşma tarzı zeminde daha fazla alan kullanması ve blok arası uzaklık konusunun devrede olmaması nedeniyle ayrık düzende nokta blok şeklinde ele alınan bir yapılaşma tarzına kıyasla görece daha az katlı kütleler ile yerleşmeyi örgütlemeyi olanaklı kılmaktadır. 

Yapı gruplarının tasarımında, parsel ölçeğinde aşina olduğumuz bitişik düzenli sıradan yapıların, neredeyse anonim bir karaktere bürünmüş basitliği referans alınmıştır. Yine basit mekansal düzenlemeler ve alelade malzemeler ile üretilen, gücünü bir araya gelme yönteminden alan kentsel ve yapısal kurgular göönünde bulundurulmuştur. Önerilen kütle, cephe ve renk düzeni dikkate alındığında proje, kent içi geleneksel yapılaşma tarzı ile diyalog halindedir. Zaman içerisinde oluşmuş bir kent parçası siluetine benzer bir yerleşme algısı yaratılması amaçlanmıştır. 

Planlamanın ana karakterini ise, kontrollü bir farklılaşma ve çeşitlenmeyi içeren sistematik yaklaşım oluşturmaktadır. Söz konusu esnek sistematik yaklaşımın sonucu elde edilen sekansiyel kurgu projenin ön plana çıkan bir başka özelliğidir. Konut çevrelerinde sıkça karşılaşılan tekdüzelik sorununun aşılması yönünde, yerleşmenin çevresinde yer değiştirdikçe mekansal algının farklılaşması hedeflenmiştir. Bir araya gelen kütlelerin, yatayda farklı kat adetleri; düşeyde ise kütle kompozisyondaki hareketlere bağlı farklı renk kullanımları ile ayrışması sağlanmıştır. Planda her iki istikamette yan yana gelerek kümelenmiş kütleler grubunun renklerle vurgulanan düşey etkisi yüzeylerdeki düşey pencere düzeni ile pekiştirilmiştir.  

Güney yönünde yer alan dere ve dere çekme mesafelerine bağlı oluşan boşluğa doğru yönlendirilen sosyal konut gruplarının otopark gereksinimi alanın kuzeyinde çözümlenen açık ve kapalı otoparklar ile giderilmiştir. Kapalı otoparklar kot farkından da yararlanılarak konut gruplarının altında konumlandırılmıştır.  

102 konutluk lojman bölgesi ise katta 2 daireli ve 12 katlı 4 adet nokta bloktan oluşmaktadır. Küçük parselde 1 adet, büyük parselde ise 3 adet nokta blok bulunmaktadır. Yerleşim planında ölçüt blokların yön, manzara, eğime göre ve blok arası uzaklıklar kontrol edilerek konumlandırılmasından ibarettir. Tanımlı açık alan yaratma becerisi zayıf olan nokta blok tipolojisi tek başına kullanıldığında kaçınılmaz olarak bu durum ortaya çıkmaktadır. Bütün otopark alanları yüzeyde çözümlenmiştir.  

Proje, iki farklı yerleşme formu üzerinden yoğunluğun düşeyde ve yatayda örgütlenme biçimi, ölçek değişiminin kontrolü, açık alanların tanımlanması, konut çeşitliliği, otopark çözümleri, sekansiyel algı, vb. konu başlıklarında karşılaştırmalı değerlendirme yapılabilmesi olanağını sunmaktadır.  

Genel Değerlendirme 
Farklı nedenlere bağlı olarak yükselmekte olan kentsel yoğunluk ve yapılaşma oranlarının niceliksel düzeyde tartışılmasınıötesine geçilerek, planlama ve mimarlık alanlarında akademik çalışmalarla ilişki içerisinde söz konusu niceliklerin mekansal tercümeleri üzerine değerlendirmelerin yapılması önem arz etmektedir. Bu değerlendirmelere bağlı olarak, özellikle yapılaşma koşullarını tanımlayan aktörlerin/karar-alıcıların salt niceliksel hedeflerin ve çözümlerin dışında konuyu ele almalarına yönelik bir ortamın yaratılması olasıdır. Aksi takdirde fiili durum kentleşme alanında fiziksel ve sosyal boyutları ile düzeltilmesi çok güç sorunları hızlı bir şekilde ortaya koymaktadır. 

Sosyal konut ve lojman uygulaması şeklinde iki ayrı bölümden oluşan proje, koşullarına ve farklı yapılaşma düzenlerine bağlı olarak genel anlamda nicel ölçütlerle fizik mekansal nitelik arasındaki karşılıklı ilişkiyi sergiler özelliktedir. Yerleşme, iki alt bölgesi ile aynı yoğunluk değerlerinin farklı yapılaşma düzeni anlayışları ile nasıl farklı mekansal karşılıklarının olabileceğini göstermektedir. Aynı zamanda yerleşmenin yakıçevresi de, farklı yoğunluk değerlerine sahip olmakla birlikte farklı yapılaşma düzenleri ile oluşmuş ya da oluşmakta olan konut çevreleri ile tartışmaya zengin bir arka plan sunmaktadır. İnşa edilmiş olan yerleşme parçaları üzerinden, somut mekansal deneyim aracılığı ile konunun tartışmaya açılması öngörülmektedir. Sınırlı bir alanda farklı yerleşme formlarının yer aldığı bir yapılı çevre üzerinden, konunun fizik mekansal boyutunu gözlemlemekle ve kavramakla başlayan süreç, kaçınılmaz olarak devamında konunun sosyal ve gündelik yaşam ile ilişkili boyutlarını da değerlendirmeyi beraberinde getirecektir.   

Yeniden proje alanına dönecek olunursa, yerleşmenin batısında yükselmekte olan yeni konut blokları yazının kapsamında yer almayan farklı bir yapılaşma düzeni ve konut tipolojisi ile bölgenin geleceği hakkında ipuçlarını vermektedir. Ufukta yükselen konut kuleleri, etüde ya da karşılaştırmalı yoruma yer bırakmayacak şekilde, bir yerleşim bölgesinin daha 1980 sonrası Uzakdoğu Asya Şehirciliği” (Rowe; 2005: 32-33) olarak nitelenen bir anlayışa terk edilmiş olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, vurgulanan konu başlıklarını etüt etmek ve değerlendirmek için geç mi kalındı?” sorusu aciliyet taşımaktadır. Çalışma, bu soruyu gündeme getirmeyi ve sözü edilen anlayışın karşısında farklı yapılı çevreler üretilme olasılığını tasarım pratiğüzerinden tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. 

Not
* Ata
şehir Şerifali Konutları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın, sosyal konut alanında tip proje uygulamasına alternatifler oluşturulması amacıyla 2009 yılında açtığı ulusal proje yarışması ile başlattığı sürecin devamı olarak projelendirilmiştir. Proje ekibince tasarlanan ve hayata geçirilen ikinci projedir. İlk uygulama olan Kayabaşı 17. Bölge Konutları 2012 yılında tamamlanmıştır. İlk yerleşme ertesinde gelinen noktanın daha ileriye taşınması, saptanan sorunların aşılması ve yarışma sürecinde sunulmuş olan ancak idarenin kısıtlamaları nedeniyle ilk uygulamada hayata geçirilemeyen özellikle yerleşme formu konusundaki önerilerin proje kapsamında değerlendirilmesi öngörülmüştür.  

Kaynaklar
A+T Research Group;Why Density?, A+T Publishers, Vitoria-Gasteiz, 2013.
Leupen, B.; Mooij, H.;Housing Design,NAi Publishers, Rotterdam, 2011. 
Pont, M. B.; Haupt, P.;TheSpacemate, Nordisk Arkitekturforskning, No.4, s.55-68, 2005.
Rowe, P. G.;East Asia Modern, Reaktion Books, London, 2005.
Sherwood, R.;Modern HousingPrototypes, Harvard University Publications, Massachusetts, 1978.
Sting, H.;Wohnungsbau, Verlagsanstalt A.K. GmbH, Stuttgart, 1975.
Tafuri, M.;History of Italian Architecture: 1944-1985, MIT Press, Massachusetts, 1989.
Tozzi, L.;An Interview with Giorgio Grassi, Architectural Design, V.77, No.5, s.26-30, W. Sussex, 2007.