Karamürsel Belediyesi Balık Adası Sosyal Tesisleri 

Mimari Tasarım
Gebze Teknik Üniversitesi & Gönül Karademir Mimarlık

Tasarım Ekibi
İbrahim Türkeri,Gönül Karademir Türkeri

Uygulama Projesi
İbrahim Türkeri, Gönül Karademir Türkeri

İşveren
T.C. Karamürsel Belediyesi

Tasarım Tarihi
2016

Yapım Tarihi
2018

Arsa Alanı
6950 m2

Yapı Alanı
1955 m2

Yazı
İbrahim Türkeri

Fotoğraflar
Alper Dülger, Esra Nur Acar,Ferhat Aygür, Onur Yılmaz

Ana Yüklenici
3B İnşaat(Mehmet Muhlis Hasar)

Statik Projesi
Ramazan Akkaya,İbrahim Işık, Mekanik Proje, Necmi Uzunbey

Elektrik Projesi
Hasan Hacıeminoğlu

Şantiye Sorumlusu
Metin Şahin

Gebze Teknik Üniversitesi ile Gönül Karademir Mimarlık tasarımı Karamürsel Belediyesi Balık Adası Sosyal Tesisi, İzmit Körfezi’nin olası sert müdahalelerine karşı brüt beton duvarlarla yeniden tariflenerek, adanın mekansallığının yatayda süreklilik kazandırılmasıyla, kullanıcıların körfezi ve kıyıyı deneyimleyebileceği bir eşik olarak ele alınmış.

Özellikle yaz aylarında yoğun bir şekilde kullanılan Karamürsel sahili, sahile haftanın Cuma günleri eklemlenen Cuma Pazarı, kafeler, yelken kulübü, bu artifaktların devamlılığında yer alan vapur iskelesi ve kültür merkeziyle ilçenin tüm kültürel ve sosyal ihtiyacını karşılayan lineer bir omurga durumundadır. Karamürsel’e kimliğini veren bu kentsel açık alanın Marmara Depremi’nin (1999) yıkıcı etkilerine maruz kalmasıyla birlikte Karamürsel sahil şeridinin devamlılığında fakat kıyıdan kopuk bir kara parçası belirmiştir. 2007 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenerek Balık Adası olarak adlandırılmış ve kentin kullanımına açılmıştır. Geçimini balıkçılık ile sağlayan bölge halkı için sandallarını çekebileceği bir marina, İzmit Körfezi ve Marmara Denizi’nden elde edilen bu balıkların satılabileceği büfeler, bir çay bahçesi ve ilçenin en büyük bayrak direğinin bulunduğu bir alan olarak kentin gündelik hayatında yer almaktadır. Adanın kentsel mekân kalitesini artırmayı, balıkçıların balıklarını satabileceği ve Karamürsel mutfağının sergilenebileceği bir alan olarak bu kıyı parçasını kente kazandırmayı hedefleyen yerel yönetim, 2006 yılında Balık Adası Sosyal Tesisleri Projesi’ni 7 farklı proje arasından belediye meclisinin onayıyla seçerek, uygulanmak üzere ihale etmiştir.

Bu bağlamda geliştirilen tasarım, “yer”e ait iki niteliğe tutunma ve bu nitelikleri strüktürel ve mekânsal olarak var edebilme üzerinden geliştirilmiştir. Birinci nitelik, proje alanının Samanlı Dağları ile İzmit Körfezi ara kesitinde bir konuma sahip olmasıdır. İkinci nitelik ise İzmit Körfezi’nin temas ettiği diğer yerleşmelerden farklı olarak Karamürsel sahil yaşantısı sonucu belirginleşen sosyolojidir. Birinci niteliğe bağlı olarak proje alanının bulunduğu coğrafi konum, mimari tasarım bağlamında çözümlenmesi gereken bir “büyüklük” sorunsalını işaret ederken diğer nitelik, önerilecek olan bu büyüklüğün program ile kıyı yaşantısı bağını kurabilme zorunluluğudur. Yapının lineer bir kütle olarak şekillenmesi, hem yapı düzenini kurmakta hem de mevcut yapılı çevrenin aksine yapıyı coğrafi büyüklüklere bağlamaktadır. Açık, yarı açık, kapalı mekân kurgusu ile yatayda süreklilik sunarak tıpkı bir vapur ve iskele bütünlüğü içerisinde mevsimsel bağlama atıfta bulunmaktadır. Bu anlamda yapının bir gemi gibi kıyıya yanaşması ve erişimin köprülerle yapılması hedeflenmiş, yapının denize bakan cephesi çatısıyla birlikte şeffaflaştırılarak bu etki devam ettirilmiştir. Tasarımsal yaklaşımda hedeflenmiş olan çok katmanlılık, konstrüktif oluşumlarda da devam ettirilmeye çalışılarak yapı tektonikleri belirmiştir.

Suyun sadece kenarında değil aynı zamanda içinde olmak, proje alanı üzerinde inşai bir faaliyet gerçekleştirmek için güçlü bir bağlam sunmaktadır. Proje kapsamında ada sınırları yeniden netleştirilmiş ve İzmit Körfezi’nin olası sert müdahalelerine karşı brüt beton duvarlarla yeniden tariflenmiştir. Zemin organizasyonunu gerekli kılan bu durum ada kotunun yükselmesini de beraberinde getirmiş ve bu öneri doğrultusunda sınır hattı boyunca farklı kotlarla kentlinin suya erişimi sağlanmaya çalışılmıştır. Projede var olan, fakat uygulama sürecinde idarenin ekonomik tasarrufları doğrultusunda gerçekleştirilemeyen köprüler ve tören amfisi de bu çaba içerisinde yer almaktadır.

Burada, henüz uyarılmamış fakat verili bir proje alanı olan 6950 m2’lik adanın mekânsal olarak yeniden üretilmesi söz konusudur. Bu yüzden 1200 m2’lik kapalı alan çözümlemesinin hem adayı mekânsal olarak örgütlemesi hem de kente bakan yeni bir arayüz olarak varlık kazanması projenin temel dayanak noktalarından biri olmuştur. Ada üzerinde yeni bir zemin örgütlenmesi ile kıyı sürekliliğinin tanımlı bir devamı olan dış mekânlar sistemi önerilmiştir. Böylelikle fiziki çevrenin daha nitelikli kullanımına izin vereceği öngörülerek kentin gündelik hayatına ve kıyı ile olan ilişkilerine eklemlenen açık ve yarı açık alanlar tahayyül edilmiştir.

Tasarım, kentli için yeme içme ve alışveriş programlarını gerçekleştirmenin ötesinde, kentlinin İzmit Körfezini ve kıyıyı deneyimleyebileceği bir eşik olma amacıyla kurgulanmıştır. Bu yüzden program gerekliliklerini yerine getirirken, dış mekân oluşumunun çevresel ilişkilere katkı sağlayacak kentsel bir mekân üretilmesi amaçlanmıştır. Servis ilişkilerini ve kapalı mekân kurgusunu üstlenen ana kütle, kıyıya lineer olarak konumlandırılmıştır. İzmit Körfezi ve kent arasında bir perde olarak önerilen bu omurga, kentin kıyıya dik uzanan sokakları referans alınarak çelik konstrüksiyondan oluşan parçalı bir bünyeye evrilmektedir. Bu parçalı kurgu ile kıyının geride kalan kısımlarının görüntüsü engellenmezken, aynı zamanda akışın sert esen kuzey rüzgârlarının tahliye koridorları durumundadır. Ana omurganın uzantıları olan ve açık alan ilişkilerine eklemlenen teraslar da aynı sürekliliğe dahil olmaktadır. Yapı, kırma çatı formu detaylarından arındırılarak ve kompoze edilerek denize ve kente bakan dış yüzeyin zeminden çatı mahyasına kadar devamlılığı sağlanmıştır.

İnşaat süreci içerisinde, yapı bünyesinde ve ada içerisinde sürdürülebilir malzeme kullanımına yönelik araştırmalar, proje kapsamında ve üretim sürecinin önemli paradigmaları arasında yer almıştır. Cam ve sökülmüş ahşap kalıp parçaları gerekli yalıtım önlemleri alınarak ana taşıyıcı çelik iskelete dışarıdan giydirilmiş, böylece iç mekânda yapısal çelik strüktür görünür kılınmıştır. Her iki yönde de çatının başladığı hizada dışarıdan görülmeyecek bir gizli dere detayı çözümlenmiştir. Fakat bu gizli derelerde toplanan suların geleneksel bir yapı öğesi olarak bilinen çörtenlerle tahliye edilmesi düşünülmüştür. Çelik strüktürün rengi ahşabın renk tonlarıyla kontrast oluşturacak şekilde mat siyah olarak belirlenmiştir. Her şeyden önemlisi, zeytin ağaçları uygulama aşamasında korunup kurtarılmıştır.