Grand Egyptian Museum Açıldı

Kahire’nin Giza Platosu’nda yer alan ve tek bir uygarlığa adanmış dünyanın en büyük müzesi olarak nitelenen Grand Egyptian Museum, yıllar süren inşa ve ertelenmiş açılış sürecinin ardından tüm galerileriyle ziyarete açıldı.

Kahire’nin batısındaki Giza Platosu’nda yer alan Grand Egyptian Museum (GEM), yaklaşık 20 yıllık planlama ve inşa sürecinin ardından tam kapsamlı olarak hizmete girdi. İrlanda merkezli mimarlık ofisi Heneghan Peng Architects tarafından tasarlanan yapı, Giza’nın üç büyük piramidiyle hizalanacak şekilde konumlandırılmış; çöl ve kentin eşiğinde yer alan 500.000 metrekarelik arazi üzerinde yükseliyor.

Müzenin ana salonunda 3.200 yıllık bir heykel olan Colossus of Ramesses II yer alıyor ve geniş cam cepheler aracılığıyla ziyaretçilere piramit manzaraları sunuluyor. Gösterim alanları ve sergi galerileri toplam 81.000 metrekarelik bir sergi alanı içinde yer alırken, koleksiyonda 100.000’i aşkın eser barındırıyor. Bunların arasında, ilk kez eksiksiz şekilde sergilenecek olan Tutankhamun Treasures koleksiyonu da bulunuyor.

Ziyaretçiler için yalnızca bir sergi mekanı değil; aynı zamanda araştırma, koruma ve eğitim işlevlerini taşıyan bir kompleks olarak kurgulanan GEM, sürdürülebilirlik açısından da örnek bir yapı. Müze; yerel alabaster cephe malzemesi, doğal ışığın kontrollü kullanımı, çöl koşullarına uygun biçimde planlanan yapısı ve peyzajıyla dikkat çekiyor.

Ayrıca, finansal ve bürokratik zorluklar, siyasi değişimler ve küresel salgın gibi engelleri aşan proje, açılışıyla birlikte Mısır’ın turizm stratejisinde merkezi bir konuma yerleşti. Özellikle bölgeye gelen turist sayısının artması, Giza’daki kültür altyapısının güçlendirilmesi ve eski müzelerden eserlerin bu yeni mekana taşınmasıyla birlikte mimarlık, müzecilik ve miras yönetimi açılarından da önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, Grand Egyptian Museum yalnızca Mısır’ın tarihine değil, küresel kültür mirasına dair güçlü bir yatırım ve dönüştürücü bir mimarlık ürünü olarak öne çıkıyor. Giza Platosu’nda şekillenen bu modern yapı, geçmişle bugünün, arkeolojiyle çağdaş müzeciliğin ve yerel bağlamla evrensel izleyicinin kesiştiği bir nokta olarak ziyaretçilerini bekliyor.