Bürotime’dan Doğaya ve İnsana Dost Çalışma Alanları…
Ofis mobilyası sektöründe Türkiye’nin global markası Bürotime, sağlıklı ofisler kurgularken tasarımlarıyla çalışana mutluluk ve aidiyet hissi katacak mekânlar sunmayı amaçlıyor.
Bürotime, çalışanların vaktinin çoğunu geçirdiği iş ortamlarında doğaya ve insana dost alanlar yaratma yöntemleriyle öne çıkıyor. Doğal kaynakların kullanımında başta çevreyi koruyup, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye sokmaksızın ekonomik büyümenin sağlanmasıyla ortaya çıkan sürdürülebilirlik kavramı, yeni neslin çalışma anlayışının en temel değerini oluşturuyor. Günümüzde firmalar kurum kimliklerini yaratırken, başta ekonomi-ekoloji dengesini gözetiyor, doğa ve insan odaklı olduklarını belirtiyor.
Sürdürülebilirlik stratejisi temel olarak ekonomik, çevresel ve sosyal olmak üzere üç ana gösterge üzerinden oluşturularak uygulanıyor. Doğal kaynak kullanımı, iş etiği, çalışan mutluluğu ve sağlığının gözetimi, atık yönetimi, toplumsal katkı ve insan hakları gibi alt göstergeler, şirketler tarafından paydaşları göz önünde bulundurularak belirleniyor. Doğayı ve insanı merkeze alan sürdürülebilirlik kavramını benimseyen firmalar için iş hayatının gerçekleştiği ofislerde de sağlıklı bir alan oluşturulması büyük önem taşıyor.
Günümüzde iç mekânlardaki hava kirliliğinin, dış mekânlara oranla 2 ila 5 kat arası daha yoğun olduğu ispatlanırken, bu durumun sebebinin ise, yapı malzemelerinden ve mobilyalardan salınan Uçucu Organik Bileşikler (VOC) olduğu uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Bu sebeple, insanların zamanlarının büyük bir kısmını geçirdiği ofislerde kullanılan mobilyaların, insan sağlığını tehdit etmeyecek şekilde üretilmiş olması büyük önem kazanıyor. Bütün bu değerler ışığında ofislerde doğaya ve insana dost alanlar nasıl yaratılabilir?
Bürotime Pazarlama Direktörü Nuran Efendioğlu ürünler hakkında: “Çalışanların gününün en az üçte birini geçirdiği ofislerde kullanılan mobilyalar, oda sıcaklığında buharlaşan ve kokusuz olduğu için ayırt edilemeyen zararlı kimyasalların havaya karışmasına sebep olabiliyor. Çalışanların fark etmediği ancak önemli hastalıklara sebep olan kimyasallardan korunmak için ham madde ve yarı mamul üretim teknolojinin yönetimi devreye giriyor. “Greenguard” sertifikası, bir ürünün düşük emisyona sahip olduğunu ispatlayarak daha sağlıklı iç mekânlar yaratılmasına katkı sağlıyor, kullanıcısını ve doğayı koruma altına alıyor” şeklinde konuştu.