Sanjay Puri Architects imzalı Zen Spaces, arazinin konumu ve bölgenin iklimiyle bağlantılı olarak, her bir parçasında farklı deneyimler sunan, doğayla iç içe bir ev tasarımı sunuyor.

Sanjay Puri Architects, Jaipur, Rajasthan, Hindistan’da bulunan 4 katlı, 27.000 metrekarelik bir ev olan Zen Spaces’i tasarladı. İçerisi ve dışarısı arasındaki çizgileri bulanıklaştıran Zen Spaces, mevcut peyzajla bütünleşiyor, her bir alanın içinde farklı şekillerde filtrelenmiş ışığa izin veriyor ve farklı zamanlarda farklı şekilde dönüşmek için hacimleri ışık ve gölgelerle aşılıyor.

Güney tarafında mevcut bir ev bulunan nispeten büyük bir arsa üzerinde yer alan müşteriler, aile büyüdüğü için yeni bir ev istemişler. Mevcut bahçenin büyük bir kısmı her iki ev için ortak bir alan olarak tutulurken, yeni ev en uç kuzey ucunda, 3 tarafı yollarla çevrili olarak inşa edilmiş. Alandaki mevcut tüm ağaçlar korunmuş ve yeni ev ağaçların arasındaki boşluğa yerleştirilmiş.

Ev, açık bir avlu ile noktalanan kübik hacimlerden oluşan bir kompozisyona sahip ve üç neslin bir arada yaşaması için 4 kat üzerine inşa edilmiş. Batık bir avlu tarafından doğal olarak aydınlatılan yeraltı katında büyük bir salon, spor salonu ve servis alanları yer alıyor. Zemin kat ve birinci katta oturma ve yemek alanları ile her katta üç yatak odası ve küçük bir salon bulunuyor. İkinci katta kuzeye bakan geniş bir terasa açılan çok amaçlı bir oda bulunuyor.

Evin içindeki sirkülasyon omurgası avluyu çevreliyor ve evin içinde hareket ederken peyzajlı alanlara görsel bir bağlantı sağlıyor. Evin her bölümü, iç hacimlere nüfuz eden dağınık dolaylı güneş ışığı ile doğal olarak aydınlatılmış. Jaipur’da yaz aylarının 8 ayı 35°C’yi aşan sıcaklıklarla, kış aylarının 4 ayı ise 12-21°C arasında değişen sıcaklıklarla geçiyor.

Ev, güney tarafında geniş bahçeye bakan bir kış güvertesi ve kuzey ucunda ana yaşam ve yemek alanlarının önünde yer alan doğrusal bir yaz güvertesi ile noktalanmış. Bu iki güverte, yıl boyunca aile toplantıları için kullanılabilecek korunaklı açık hava oturma alanları sağlanıyor.

Basit bir RCC yapı iskeletine sahip olan evin tüm duvarları uçucu küllü tuğladan yapılmış ve su geri dönüşümü, yağmur suyu hasadı ve güneş enerjili su ısıtma sistemi içeriyor. Ev, civardaki yerel sözleşmeli işçiler tarafından inşa edilmiş ve yapımında kullanılan malzemelerin çoğu 100 km’lik bir yarıçap içinde temin edilmiş. Evin her bölümü doğal olarak havalandırılıyor ve avlu pasif soğutmaya katkıda bulunuyor. Mobilyaların %80’i yerel marangozlar tarafından yerinde özel olarak üretilmiş ve pirinç kabuğu yerine kullanılan çevre dostu bir ahşap olan Indowud’dan yapılmış. Tüm duvarlarda yerel ustaların kireç sıvası kullanılmış ve böylece çimento kullanımı en aza indirilmiş.

Evin çoğu alanında tavan brüt beton olarak bırakılmış. Küçük bir dua odası, dolaşım omurgası boyunca bir odak noktası oluşturuyor. “Pooja odası” olarak adlandırılan bu oda, evin içindeki küçük bir tapınak ve çoğu Hint evinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. Tüm Hindu tapınaklarının girişinde bir çan olduğu gibi, evdeki dua odası da yüksekliği azalan eşmerkezli daireler halinde bir dizi küçük çanla süslenmiş ve geleneksel tapınağı yansıtan bir kubbe şekli oluşturmuş.

Yaşam, salon, yemek, dış mekan ve dolaşım alanlarının her birinin sorunsuz bir şekilde entegre edildiği iç mekanlarda değişen derecelerde şeffaflık barındırıyor. Mekanlar, daha uzamsal bir deneyime izin verecek ölçüde görünür ve aynı zamanda özel olarak tasarlanmış. Geceleri ev, heykelsi bir şekilde bir araya getirilmiş katı ve delikli hacimlerini sergileyerek bölümler halinde ışıklandırılıyor. Avlusu, perdeleri, dolaylı doğal ışığı ve eksiksiz doğal havalandırması ile evin tasarımı, onu son derece enerji verimli hale getiriyor.