JSPA Design imzalı Yulaf Fabrikası, üretim sürecini sergileyen bir mekan sunarken işlevselliğinden ödün vermeyen dolaşım sistemi kurgusuyla hem pragmatik hem de estetik bir fabrika tasarımına sahip.

Shanxi eyaletinin Ningwu kentinde yer alan Yulaf Fabrikası, ham yulafı un ürünlerine dönüştüren bir yulaf ezmesi fabrikasının kurulması ile başlıyor. Çoğunlukla otomatik olan üretim süreci, yüksek hacimli makinelere sahip iki farklı üretim hattına ve mağaza, kafe ve ofis alanlarıyla halka açık alanlara ihtiyaç duyuyormuş.

Projenin çevresi, yeni inşa edilmiş endüstriyel binalar, kuru peyzaj ve kömür madenleri ile çok düşük bir niteliğe sahipmiş ve fabrikayı kendi doğal ortamını yeniden yaratacak içe dönük bir bina olarak geliştirmek JSPA Design mimarlarına potansiyeli yüksek bir tasarım görevi tanımlamış. Tüm işlevsel gereklilikleri karşılamanın yanı sıra, projeyi insan duyularını harekete geçiren, ziyaretçiye şaşırtıcı bir deneyim sunacak bir bina olarak düşünülmüş.

Fikirleri, fabrikanın çeşitli teknik alanlarını opak bir zemin katın içine almak ve gizlemek için bir tuğla duvar sistemi kullanmak ve programın tüm kamusal alanlarına ev sahipliği yapmak için bunun üzerine basit bir beton hacim kurmakmış. Doğal ışık sağlamak ve fabrika içinde etkileyici mekansal açılımlar yaratmak amacıyla, tüm binayı delip geçecek avlular ve geniş bahçeler tasarlanmış. Merkezi üretim alanları da çatıyı kuzey ışığına açan beton sundurmalardan doğal ışık alıyor.

Tuğla duvar sistemi, çocukların oynaması için banklar ve su havuzları ile yerel halkın kullanımına gönüllü olarak açık bırakılan bir peyzaj alanının bulunduğu fabrikanın önünden başlıyor. Tuğla duvarlar bank şeklinden yavaşça büyüyerek fabrikanın özel çiti ve daha sonra da tüm binanın cephesi haline geliyor.

Tuğla duvarların aldığı şekil, her biri belirli bir işleve sahip olan fabrikanın farklı girişlerini oluşturuyor ve tanımlıyor: Hammadde teslimatı, ürün yükleme, personel ve ziyaretçi girişi. Farklı yollara ayrılmış olan personel ve ziyaretçilerin fabrika içinde yolları asla kesişmiyor ve işçiler işlevsel bir organizasyonun keyfini çıkarırken, ziyaretçiler planlanmış bir mekansal deneyimden geçiyor. Üretim hattı, atölyeye bakan yükseltilmiş bir koridorda ziyaretçiye sadece bir an için gösteriliyor.

Çalışanlar için yatakhane fabrikanın arka tarafına yerleştirilmiş ve görünmez bir mimari olarak tasarlanmış. Binayı barındırmak için tuğla çit duvar kalınlaştırılmış ve mahremiyetlerini korurken odalara ışık getirmek için avlular oluşturulmuş. Fabrika ile yatakhane arasındaki boşluk, beton bir masa ve kare koltukların yerleştirildiği bir bahçeye dönüşmüş.

İnşaat malzemelerinin seçimi güçlü bir anlam taşıyor: gri tuğla kullanımı, yerel inşaat yöntemlerini kullanarak sahayla derin bir ilişki kurmanın bir yolu oluyor. Açıkta bırakılan beton ise binanın modernliğini vurguluyor ve yapı ile mimarinin birbirine bağlanmasını sağlıyor.

Peyzaj tasarımında tasarım sürecine tamamen entegre edilmiş ve çatıda toplanan yağmur suyu, yerinde dökme beton su egzozları aracılığıyla farklı seviyelerdeki su havuzlarına yönlendirilerek yağmur suyunun doğal sirkülasyonunu mekan deneyiminin bir parçası haline getirmiş. Su, fabrikanın girişine kadar akıyor ve burada son bir su düşüşü, on iki metrelik konsol beton logo duvarı ile birleşerek ziyaretçiyi mimariye girmeye davet ediyor.