Xi’an Taibai Wushanju Sanat Oteli

Mimari Tasarım
IAPA PTY

Proje Yeri
Xi’an, Çin

Tamamlanma Tarihi
2020

Toplam İnşaat Alanı
14.500 m²

Fotoğraflar
Tan Xiao – Studio Ten

IAPA PTY tarafından tasarlanan Xi’an Taibai Wushanju Sanat Oteli kullanıcılarına Çin’in Xi’an şehrindeki Taibai Dağı’nın eteklerinde sanat ve hayatı oryantal bir tarzda dengeleyen huzurlu bir yaşam alanı sunuyor.

Bir kıyı oteli olan ve kültürel sergiler ve eğlence için açık alanlar barındıran Taibai Wushanju kompleksi, antik Xi’an şehrine yakın, Qinling sıradağlarının en yüksek noktası olan Taibai Dağı’nın eteklerinde yer alıyor. 

Tarihi nehrin üzerinde doğudan batıya 73 metre, kuzeyden güneye ise 120 metre uzanarak yayılan sembolik yapı, Çin’in Tang ve Song hanedanlarındaki Lifang kentsel planlama sisteminin tasarım fikirlerini çağrıştırıyor. Tasarımdaki her bir bina bu fikirlerden ilhamla yeniden yorumlanarak geliştirilmiş. Arazi alanı yaklaşık 10.000 m² ve toplam inşaat alanı 14.500 m² olan kompleks yapının, 6300 m²’lik alanını butik otel, 4500 m²’lik alanını oturma salonu ve 2000 m²’lik kısmını ise sanat sergi salonu oluşturuyor.

Bir Çin atasözü olan “Aya uzanıp dağ yokmuş gibi ilerlemek” cümlesinden ilham alınarak tasarlanan Wushanju Oteli, mimari ideallerle hayata geçirilmiş bir yapı. Tasarım, Taibai Dağı’nın eteklerinde huzurlu bir yaşam alanı oluşturmak ve sanat ile hayatı oryantal bir tarzda dengelemek amacıyla estetiği, şiiri, beşeri bilimleri ve felsefeyi duygusal bir paydada bütünleştirirken az ve çok, hafif ve ağır, siyah ve beyaz arasında orantılı bir denge kurmanın yollarını arıyor. “Wushanju” kelimesindeki “Wu”, aynı zamanda Taibai Dağı’nın doğallığını yansıtırken doğu sanatının özlü, doğal, basit ve minimalist yönlerini de ifade ediyor. 

Tasarım, Çin’in kentsel yerleşim planına uygun, geleneksel “uzunluk, meydan, yol, şehir” teknikleriyle oluşturulmuş. Yapıdaki 57 otel odası, kitap barı, çay salonu, sanat merkezi ve yüzme havuzu bölümlerinin avluyla bağlantısı bu teknikler kullanılarak sağlanmış. Yapının dikey ve yataydaki bölümleri arasındaki ilişkiler dama tahtasına benzer bir ızgara sistemi kullanarak tanımlanmış. Geleneksel şehir planlama fikrinin sürekliliğini modern bir dille yansıtan tasarım, basit bir bina olmak yerine yapının, insanlar, doğal unsurlar, ışık, gölge ve yansımalarla arasındaki etkileşimi hakkında bir hikaye sunuyor.

Tasarımda, bina, koridor ve avluyu birbirine bağlayan ve ana gövde görevi gören dairesel bir Taibai avlusu bulunuyor. Avludaki açık alan, kullanıcıların uzaktan dağ manzarasının ve huzurun tadını çıkarmaları için mükemmel bir alan sağlarken renk, doku, desen ve malzeme seçimi ile de yapıya eşsiz bir cazibe, güçlü bir modernizm ve yenilik duygusu kazandırıyor.

Yapıdaki ritmik pencerelerden binanın içine düşen ışık ve gölgeler ile ağaçlardan süzülen güneş ışığı ve gölgelerin duvarlarda yarattığı zarif harmoni, yapının içinde de dışında da varlığını sürdürerek mekanın derinliğini artırıyor. Tasarımdaki tüm bu unsurlar yapıyı Zen felsefesine uygun, huzur dolu bir alana dönüştürüyor.