Belçika’nın sahil şehri De Panne’da yer alan,  Studio MOTO tasarımı Westerpunt, doğal unsurları mekansal deneyim ile bir araya getiren; bölgenin karakteristik unsuru olan kumullarla uyum içerisinde bir tasarıma sahip.

Studio MOTO tarafından gerçekleştirilen tasarımda mimarlar, başından beri çalıştıkları alanın hassasiyetinin farkında olarak karar almışlar. Alanın benzersiz karakteri ve farklı unsurların bir araya gelişini göz önünde bulundurmuşlar: Gelgitleriyle denizin, kumsalın, kumulların ve promenadın; Belçika ve Fransa’nın; kuşların ve yürüyüş yapanların; suyun, kumsalın, betonun ve doğanın. Tasarımın sorusu, tüm bu unsurların bir araya gelişlerini çevreye rahatsızlık vermeden ve dayatmalar olmadan nasıl daha somut kılacakları olmuş. Nihayetinde, tüm bu unsurları içeren bir deneyimin, mekanla bir olmasını, sanki her zaman oradaymış gibi hissedilecek şekilde kurgulanmasını kararlaştırmışlar. Kalıcı, sabit ama aynı zamanda özgür olmasını, anlamlı olmasını hayal etmişler. Aradıkları formun, tüm yönleriyle bu soruya cevap vermesi gerektiğini belirlemişler.

Gözlem kulesi, promenadın eğiminin üzerinde konumlanıyor. De Panne’dan başlayarak promenad boyunca yüründüğünde, gözlem kulesinin yolu uzatarak, promenadla hizalandığı görülüyor. Yola devam edildiğinde ve kule arkada bırakıldığında, otomatik olarak tekrar promenadın olduğu yere ya da sahile dönülüyor. Kulenin yerleşim kararı, bu noktayı farklı unsurlar için bir bağlantı noktası haline getiriyor.

De Panne’ın manzarası, büyük doğa alanı ve sahile açılan kumulları ile benzersiz bir niteliğe sahip. Bu özelliği De Panne’ı Belçika’daki diğer kıyı yerleşimlerinden ayırıyor. Kumullar bu şehrin temel özelliğini oluşturuyor. Konstrüksiyon; ölçek, yükseklik, biçim, renk, malzeme ve yerleşim bakımından kumullarla uyumlanıyor; De Panne’ı özel kılan bu değeri öne çıkarıyor.

Yapının dinamik karakteri, yürüyüşçüye maksimum peyzaj deneyimi sağlıyor. Gezinti yolu boyunca yürüyüş var olan durumunda çizgisel bir hatta sahip. Döngü, yürüyüşü daha dinamik ve mekansal hale getiriyor. Merdivenlerin farklı yönleri nedeniyle, yürüyüşçü köprüye girerken çeşitli peyzaj özellikleriyle yeni bir şekilde temas ettiriliyor. Yeni perspektifler sunuyor. Gelgitin yüksek olduğu zamanlarda yapı kısmen denizin içinde kalarak genel deneyimi zenginleştiriyor; kara ve deniz arasındaki bağlantıyı oluşturuyor.