Waldorf Yaklaşımının Okul Öncesi Eğitim Mekanları Tasarımına Etkisi
Füsun Seçer Kariptaş,
Prof. Dr. Öğretim Üyesi
Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Mustafa Kemal Yurttaş, Öğretim Üyesi
Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Berfin Dilşah Şahin, İç Mimarlık YL Öğrencisi
MSGSÜ Mimarlık Fakültesi
Okul öncesi eğitim, çocukların doğdukları andan başlayarak zorunlu eğitime geçene kadar olan olan eğitimi kapsamaktadır. Bu eğitimde çocukların gelişimleri, becerileri ve karakter özellikleri dikkate alınmakta, sağlıklı bir biçimde fiziksel, zihinsel ve sosyal beceriler yönünden olumlu gelişimler sağlayarak ebeveynler ile eğitimcilerin ortak bir şekilde katkıda bulunması sağlanmaktadır. Çocukların ilk hayata atılma noktalarında aldıkları bu eğitim, geleceklerinde etkin bir yer almakta ve uzun süre vakit geçirdikleri okul mekanlarının, eğitim üzerine etkisinin önemi tartışılmaz bir gerçek olarak kabul görmektedir. Çocukların tüm hayatlarını etkileyecek bir başlangıcı ifade eden eğitim ortamlarının tasarımlarının dikkatle yapılması gerekmektedir. Alternatif okul öncesi pedagojileri arasında mimari mekan kurgusu ve bu kurgunun sunduğu optimist bir gelecek vaadi bulunan Waldorf eğitiminin yaygınlaştırılması ve ülkemizde az sayıda olan bu eğitim yapılarının doğru anlatılarak ve anlaşılarak sayılarının arttırılmasına yönelik çalışmaların katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Okul öncesi mekanlar, çocukların topluma ilk karıştıkları, iletişim kurdukları mekanlardır. Bu mekanların onları gerçekten koparan değil, bireyselliğini, yaratıcılığını ve farkındalığını cesaretlendirmek için tasarlanmış olmaları önemlidir. Çocuğun gelişim sürecinde doğaya saygı ve doğa ile yaşama bilinci bakımından alternatif okul yapılarından biri olan Waldorf okul öncesi mekan tasarımlarının anlaşılması adına Pedagog Ulla Middelkamp bir seminer konuşmasında “Çocuklar doğar doğmaz hiperaktif bir dünyaya doğarlar. Çevrelerinde bir sürü uyaran, göz yoran, gürültü olan bir dünyaya… Özellikle erken çocuklukta çocuğun olabildiğince sadeliğe, düzene, dinginliğe ihtiyacı vardır. Yuvalardaki sınıfların artık klasik sistemden çıkıp derin bir arınmaya ihtiyacı var.” demiştir.
Gerçekten de küçük çocuklarda hareket, konuşma ve düşünme birbiriyle bağlantılıdır ve duyusal çevre tarafından uyarılır ve örnek alma yoluyla benimsenir. Bu bağlamda duyusal çevre çocuk gelişimi için önem arz etmektedir. Waldorf pedagojisinde çocuk doğanın bir parçasıdır. Doğallık çocuk bütünlüğü açısından esas olarak görülmektedir. Plastikten, elektronikten, yapay olandan genel olarak uzak duran, doğa ile bağlantılı nesnelerle mekanlar oluşturulur. Bu sebeple Waldorf anlayışında şekilllenen mekan tasarımları, insanın daha küçük yaşta doğaya teması, ona duyarlı olması ve ileri yaşlarda ona sahip çıkması açısından önemli olarak düşünülmektedir. İçtenliğin, hayal dünyasının, organik olanın sürekli ön plana çıkarılması, bu mekanların aslında sürekli yok edilen doğayı yeniden sahiplenecek bilinçli bireyler oluşturmak için değerli bir felsefeye sahip olmasını sağlamaktadır. Doğa içinde yaşamanın, ona dokunmanın, onun değerini anlamanın çocuk yaşta verilmesinin önemlidir.
Çocuk ve Mekan
Çocuk ile mekan kavramları bir arada kullanıldığında genellikle çocuk için yapılmış mekanlar algılanmaktadır. Oysaki çocuğun mekanı nasıl gözlemlediği, yetişkin bireyler ile birlikte mekanı nasıl deneyimlediğide anlaşılmalıdır (1). Çocuk ve mekan bağlantısında, çocukların sıkça kullandığı alanlar dört bölüme ayrılabilir. Bunlar, konut alanı, sokaklar, şehir oyun alanları ve okullardır (2). Oyun ile birlikte öğrenmenin önemli olduğu okul öncesi dönemde, gelişimi destekleyecek, sağlıklı ve güvenli büyüme evresi oluşturacak fiziksel koşulların, kısacası çocukların içinde bulundukları çevre şartlarının ve davranış alanlarının öğrenme yaşantıları ve gelişimleri açısından doğru olarak düzenlenmesi önemlidir. Çocukların iç ve dış mekanlarda farklı çevreleri deneyimlemesi, farklı malzeme, renk ve dokularla ilişki kurması, onların duyusal becerilerini arttıracaktır. Çocuk ve doğa ilişkisi, canlı-cansız farklı malzemeler ve nesneler ile iletişime çocuğun dahil edilmesi, görsel, işitsel ve dokunsal algıların gelişmesine imkan verir (3). Çocuk ve mekan kavramları çocuğu temel alarak, onun gelişimi ve bu gelişim sırasında benlik duygusu ve yaratıcılığının desteklenmesine imkan sağlayacak biçimde ele alınmalıdır. Okul öncesi eğitim mekanları tasarımında ışık, renk ve doku kullanımı, iç ve dış mekân tasarımları ve bu alanların ilişkisinin iyi kurgulanması ile gerçekleşmektedir.
Çocukların bulundukları mekanda doğal ışık olması, evden uzakta, başka bir yerde olsa dahi çocuğun güven duygusuna olumlu yönde etki etmektedir. Doğal ışığın az olduğu iç mekan tasarımlarında, yapay aydınlatma olabildiğince saklı biçimde gerçekleştirilmeli, dolaylı olarak sunulmalıdır. Mekanın rengi ise çocukların algı süreçlerini etkilemektedir. Doğal renkler görüntülerin gerçekliğini arttırmakta, benzerlik ve farklılık gibi kavramların anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Psikolojik açıdan da önemli olan renkler, etkileri göz önüne alınarak çocukların gelişim sürecine uygun olarak kullanılmalıdır. İç mekanlarda kullanılan renklerin yapaylıktan uzak bir atmosfer oluşturabilmesi, açık renklerin küçük alanları dahi geniş gösterme özelliğinde yararlanılmalıdır (1). Çocuklar için oluşturulan eğitim yapılarında tavan yükseklikleri de önemli bir tasarım verisidir. Alçak tavanlı yapılarda çocuklar yetişkinleri olduğunda daha büyük algıladıkları için, tavan yüksekliklerinin 3, 3.5 metre olması ideal olarak önerilmektedir.
Okul öncesi eğitim kurumları yönetmeliğine göre bu yapıların eğitim etkinliklerini hijyenik biçimde ve uygun ortamlarda yapabilmeleri için oyun alanı ve bahçelerinin bulunması ve düzenlemelerinin amaca uygun olarak yapılması esas olarak gösterilmiş ve bu düzenlemeler yapılırken, trafik, kum havuzu, bahçe oyun alanı, doğa çalışmaları için yer oluşturulmasına özen gösterilmelidir diye belirtilmiştir. Bu alanlarda risk almak ve mücadele etmek gibi kavramların deneyimlenmesi çocuğun gelişimi ve oyun kalitesi açısından önemli unsurlardır (4).
Waldorf Yaklaşımı
Alternatif eğitim anlayışları içerisinde, doğayı ana noktaya koyan ve çocuğun gelişiminde doğa içinde kendi sınırlarını öğrenerek bağımsızlığını saygıyla kazanan çocuklar yetiştirmeyi amaçlayan Waldorf yaklaşımı önemli bir eğitim sistemidir. Bu eğitim sistemi Almanya’da Rudolf Steiner tarafından ortaya çıkarılmıştır. Çocukların düşünme, hissetme, meraklı, istekli olma yapısının geliştirilmesi ve yaşam hakkında bilgi sahibi olarak yapıcı ve sağlıklı bir şekilde yaşama dahil olmalarını sağlamak amacı ile Waldorf yaklaşımını geliştiren Rudolf Steiner, bu eğitimin temel ilkesini, öğrencilerin kendi benlikleri, görgüleri ve dünyadaki yerlerini anlamalarına yönelik bir yaşam biçimi geliştirmesini sağlamak olarak belirtmiştir (5).
Waldorf pedagojisi “antroposofi” ye dayanmaktadır. Steiner toplum içinde bireyin yeri hakkında belli çalışmalar yapmış ve bunların sonucu olarak Waldorf ortaya çıkmıştır. Steiner’a göre antroposofi ruhani bir bilimdir. Steiner kendi verdiği derslerde ve makalelerinde, ruhun insanın özü olduğunu dile getirmiş ve zihinden ayrı olduğunu belirtmiştir. Antroposofinin temel prensibi ise insanın bilgeliği ve her bireyin kendi kapasitesini geliştiren özel bir sistem olmasıdır. Bu sistemde insanın içsel olarak yaşadıkları ortamın birleşimi ile şekillenmekte, o ortamın kültürü, akademik ve sosyal öğelerinden etkilenmektedir. Beyin, kalp ve eller adlı bir programa sahip olan yaklaşım, eğitimde düşünerek, hissederek ve yaparak bilgiye ulaşılabileceğini belirtmektedir (6). Çocuklar eğlenerek öğrenmekte ve yaratıcılığı gelişerek benlik duygusunu geliştirmektedir. Kendi görgülerini ve dünyadaki yerlerini çocukların anlaması ve sanat yardımı ile irade, duygu ve düşüncelerinin geliştirilmesi önemlidir. Tüketim yerine yeterli kullanım gibi alışkanlıkların geliştirilmesini esas olarak belirleyen yaklaşımda, doğa içindeki tüm canlıların, doğal varlıklara eşit olarak ulaşma hakkı olduğunun bilincini vermek öncelikli amaçlarından birini oluşturmaktadır.
Waldorf okulları doğa ile iç içe olabilecekleri, doğanın imkanlarından faydalanabilecekleri yerlerde kurulurlar. Sınıf ortamlarında estetik ve doğal bir ortam oluşturulmasına dikkat edilmektedir. Çocukta doğa sevgisinin oluşturulması, çocuğun doğal uyumu algılamasını ve doğanın bir parçası olduğunu hissetmesinin onu mutlu edeceği düşünülmektedir. Bundan dolayı Waldorf sınıfları doğaya yakın biçimde, doğa döngüsünün ve ritminin algılanmasını sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır. Okulda hiyerarşi yoktur ve öğretmenler kendileri okulu yönetmektedir. Öğretmenler, öğrencilerine topluluk olarak değil, her bir ferdi farklı olarak tanımaya çalışmaktadır. Her sabah çocuklar sınıfa girerken, tek tek onları isimleriyle selamlamakta onlarla el sıkışarak göz teması kurarak onları dinlemektedirler. Aynı şekilde velilerde okulun parçasıdır. Ev ve okul bir bütün olarak işlemektedir ve velilerde bazı dersler için gerekli yetenek ve becerilerini ortaya koymaktadırlar. Tüm bu yapısal, çevresel ve toplumsal boyuttaki eğitim ortamının tek amacı, çocuğun benlik bilincini kazandırarak yetişkin bireyler haline getirmektir (7).
Waldorf Eğitim Mekanları
Okul öncesi çocukların etkinliklerine ev sahipliği yapan Waldorf eğitim mekanları, evin bir uzantısı olarak işlev görerek bir evin atmosferini yeniden üretmeyi amaçlar. Bu mekanlarda farklı yaş grupları kardeşler gibi birbirleriyle ilişki kurarlar ve böylece bilinçaltından birbirlerini eğitirler. Steiner’in antroposofik mimarlık yorumu ise farklı yaş gruplarının mekanla etkileşiminde ortaya çıkmaktadır. Antroposofik felsefede insan gelişimi doğumdan 21 yaşa kadar her yedi yılda bir değişen aşamalara bölünür. Okul öncesi eğitimi içeren 0-7 yaş arası ilk aşamada ise çocukların zaman geçirdikleri mekanlardaki hareket özgürlüğü ve yapılı/doğal çevreyi keşfetmeleriyle kendilerini geliştirmeleri belirleyici olmaktadır. Bu aşamadaki eğitim mekanları çocukların gelişimi için çok önemlidir çünkü her insanın hayatındaki en önemli başlangıçlar bu aşamada gerçekleşir: Dik durabilmek, yürümek, konuşarak iletişim kurmak, kendini anlamak ve anlatmak, ben öznesiyle ifade etmek. Tüm bu ilk adımların yaşandığı mekanların esnekliği, özgürlüğe, keşfetmeye alan açması okul öncesi çocukların sonraki aşamalardaki hayatını ve psiko-duygusal durumlarını etkilemektedir. Mekanlardaki esneklik Waldorf yaklaşımının canlı, dinamik ve yaşam dolu etkinliklerini destekleyecek türdedir: Masa ve sandalye gibi donatılar sabit değildir ve hafiftir, gerektiğinde taşınabilir ve her an yeni kombinasyonlarla düzenlenebilir. Mekanların geometrik algısı da bu esnekliği ve özgürlüğü destekler. Plan şemaları katı ve sert geometriler yerine alışılmadık trapezoid ya da eğrisel formlardadır. Çünkü bu şemalarla oluşan mekanlardaki bakış açıları duvar ve zeminlerin sundukları kısıtlı ve geleneksel bakış açılarını kırarak mekandaki görünürlüğü artırır ve Steiner’ın mimarlık anlayışına göre mekandan başlayarak topluma yayılan bir demokratikleşmeye olanak sağlar. Aynı zamanda Steiner’a göre mimarlık tüm sanat dallarının bir entegrasyonudur ve bunların arasındaki sanat dallarından biri olarak müziği mekanlara aktarır (10). Müziğin ritmik yapısını mekana yansıtarak mimari elemanları, geometrik formları çeşitlendirir; ritmik tekrarlarla yeniden yorumlar. Bu sanatsal çeşitlilik de okul öncesi çocukların gelişiminde yine keşfetme ve özgürlüğe olanak sağlar.
Doğa içinde yerleşimin şart olduğu bu eğitim programında, kullanılan malzeme, renk ve doku önem taşımakta, mekan tasarımına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Okulların mekan tasarımında estetik ve doğal ortam oluşumu önemlidir. Sınıfların doğal ortamlara olabildiğince yakın, doğal döngüyü ve ritmi hissettirebilecek bir yaşam sunması gerekmektedir. Okul binasının içinde renklerin açıktan koyuya veya koyudan açığa doğru gidişi Waldorf okullarında önemli bir bileşendir. Bulunulan iklim ve yörenin belirli renkleri tasarımda etki göstermektedir. Okul içinde çocuklar en çok sınıflarda vakit geçirmektedir. Sınıflar aynı zamanda oyun alanlarıdır. Bundan dolayı okul iç mekan tasarımında en önemli mekan sınıflardır. Sınıflar çocuklara rahatlık hissi oluşturacak ve bazı araştırmalara göre doğum öncesi huzuru çağrıştıran pembeye yakın tonlarda tasarlanmaktadır.
Okul öncesi dönem sınıflarında doğa masası bulunmaktadır. Bu masalara mevsimsel nesneler konmakta, çocuklar isterlerse katkıda bulunabilmektedirler. Masalar sayesinde çocuk doğanın güzelliklerini görmekte ve değişimini sürekli olarak fark etmektedir. Ayrıca yine bu masa çerçevesinde kendi kültürlerini ve geleneklerini yansıtan sanat eserleri ile sınıflarını süsleyebilmektedirler. Genel olarak ahşap malzemeler tercih edilmekte, teknolojik materyallerden uzak durulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca Waldorf sınıflarında dikkat çeken bir diğer özellik oyuncaklardır. İşlenmemiş malzeme kullanımı çocukların problem çözme yeteneğini ve hayal dünyalarını geliştirir. Ayrıca okul içinde çocukların kullanacakları mobilyaların çocukların ölçeğine uygun olması önemlidir.
Sınıflar hissetmek yöntemi ile öğrenme temelli tasarlanırlar ve en temelde aile ortamı olan evin devamı niteliğinde tasarlanmaları önemli bir tasarım ilkesidir. Çocuklar okul içinde ve sınıf ortamlarında yemek pişirme yöntemi, uyku alışkanlıkları ve oynadıkları bebek ve hayvanlar ile hayatlarındaki yetişkinleri taklit etmektedir. Bundan dolayı Waldorf okulları yaşamın bir parçası olarak tasarlanmalıdırlar. Steiner’a göre çocukların doğal olarak içten gelen gülme eğilimleri bulunduğundan eğitim gördükleri bina mizahla bütünleşmiş bir tasarımla şekillenmiş ise, çocukların gülüşleri okulda daha çok duyulacaktır (8). Bu mizah anlayışı ile şekillenme keskin hatlardan uzak daha dairesel mekan tasarımlarını beraberinde getirmektedir. Doğal malzeme ile temas eden çocuk, malzemenin doğal özelliklerini tanıma şansı elde edeceği gibi organik bir bahçede çocuklar ektikleri meyve ve sebzeleri büyütecek ve bu gelişimi gözlemleyebilecektir. Doğa ile sürekli temas halinde olan ve doğayı ana noktaya koyan Waldorf okulları sürdürülebilirlik açısından etkin özelliklere sahiptir ve sürdürülebilir mimariye sahip okulda eğitim gören çocuklar bütünsel ve sürdürülebilir sistemler hakkındaki bilgileri artacak, doğa ile insan arasındaki denge yeniden kurulacaktır. Bahçelerde genel olarak boş bırakılmış toprak parçaları, kum havuzları, doğal taş gibi malzemeler çocukların oyun materyallerini oluşturmakta, çocukların bu malzemelerle iletişim halinde oluşturdukları oyunlar yaratıcılıklarına yardımcı olmaktadır. Bahçe düzenlemesinde kullanılan bütün malzemeler doğanın kendi içinde barındırdıklarının dışına çıkmamaktadır. Çocukların büyük kas gelişimlerine yardımcı olacak çekme, inme-çıkma, tırmanma gibi hareketlerine yardımcı olacak bazı materyaller bulunabilmektedir.
Waldorf Okullarının Mekan Tasarımı Bağlamında İncelenmesi
Waldorf Okulu, Berlin/Almanya
Mono Architekten firması tarafından, Berlin’de 2017 yılında inşa edilmiştir. Waldorf felsefine uygun olarak doğal ve yenilebilir malzeme kullanılmıştır. Bina ahşap iskeletli olup duvarları saman ve kil sıvadan yapılmıştır. Çeşitli genişlikteki dikey karaçam ahşap levhalarla cephe kaplanmıştır. Doku, okulun en önemli eğitim yöntemlerinden birisidir. İşlenmemiş malzemeler kullanılması okulun eğitim anlayışıyla paralellik göstermektedir. Okul ağaçlarla çevrili olup yeri stratejik olarak açıklığa bakacak şekilde yerleştirilmiştir. Okul binası S şeklindeki kıvrımlı formu arasındaki boşluklar çocukların oynayabileceği ilginç dış mekanlar yaratılmıştır. Pencerelerin alçak konumlanmasından dolayı çocuklar pencereden dışarıyı görebilmekte, bahçeye bakan pencerelerinden doğanın ritmini takip edebilmektedirler. (URL 1.)
Okul iç mekanlarında renk kullanımı işlenmemiş malzemelerin doğal tonları tarafından oluşturulmuştur. Malzemenin ham halde kullanılması çocukların problem çözme yeteneğini ve hayal dünyalarını da geliştirmektedir. Dış kil duvarlara entegre edilmiş̧ renkli kil sıva, ahşap zeminler ve duvar ısıtması iç mekanlarda doğal bir atmosfer yaratarak sağlıklı bir iç ortam iklimi sağlanmıştır. Koridoru çevreleyen kalın kil sıvalı duvarlar, yapıyı ikiye bölerek her iki tarafa da farklı okul grupları için odalar, depolama alanları ve vestiyer odası yaratmıştır. Okulun tasarımında öğrencilerin yaratıcılığına ve hayal gücüne odaklanan Waldorf Steiner okullarının ideallerini yansıtmayı amaçlamıştır.
El Tiller Waldorf Okulu, Bellaterra/İspanya
İspanya’nın Bellaterra kentinde El Tiller Waldorf-Steiner Okulu, 2018 yılında tasarlanmıştır. Bu okul tamamen prefabrik panellerle kaplanmıştır. Bu paneller yatay ve dikey olacak şekilde düzenlenmiş, bu da cepheye bir hareket katmıştır.
Okulun tasarımında doğal malzeme ve ışık kullanımı ön planda tutulmuştur. Okulun genel planlamasında çok fonksiyonlu, değişebilirlik esasına dayalı esnek alanlar şeklinde tasarlanmasına önem verilmiştir. Bu durumda çocukların okulda özgürce hareket edebilmeleri sağlanmıştır. Waldorf yaklaşımında, sınıfların duvarlarına çocukların sanat çalışmaları asılmamasına dikkat edilir (9). Çünkü bu yaklaşıma göre çocukların çalışmalarının sonuçları önemli değildir. Önemli olan etkinliğin kendisidir. Dolayısıyla çalışmaların sınıfta sergilenmesi de tercih edilmez.
Resim 13, 14. El-Tiller Waldorf (URL 2).
Eğitim ortamlarında kullanılan yansıtıcı yüzeyler mekanın doğal ışık ile aydınlatılmasına yardımcı olurken aynı zamanda çocukların merak duygusunu beslemekte ve keşfetme dürtüsünü canlı tutmaktadır. Anaokulunda brüt beton kullanımının yanı sıra derin ahşap pencere pervazları hem oturma hem depolama için alan sağlamıştır. Doğaya saygılı malzemelerle inşa edilen okul, sürdürülebilirlik noktasında örnek olmaktadır. El Tiller Waldorf-Steiner, çocukların yaratıcılığını ve hayal gücünü teşvik etmeye odaklanan başarılı Waldorf okul tasarımlarından biridir (URL 2).
Casa de las Estrellas Waldorf Okulu, Garza/ Costa Rica
Orta Amerika Costa Rica’da Salagnas Arquitectos mimarlık firması tarafından 2019 yılında tasarlanmıştır (URL-3).
Resim 14, 15. Escuela Waldorf School (URL 3).
Eğitimde sanat yardımıyla çocuğun benlik gelişimini arttırmaya amaçlayan Waldorf yaklaşımını benimseyen bir okuldur. Okulun mekaansal örgütlenmesi tüm bu yaklaşımdaki okullar gibi çocuğun özgür iradesine saygıyı ön planda tutan anlayış üzerinden kurgulanmıştır. Mekan tasarımında açık alanların fazla olduğu ve doğal malzemelerin kullanımının tercih edildiği görülmektedir. Çatısı birbirine kenetlenen ağaç parçalarının kendi kendini desteklemesiyle yapılmış, merkezinde güneşin konumuna göre değişen ışığın girişine izin veren dairesel bir açıklık oluşturulmuştur.
Okulun mekansal yapısal düzenini korumak için, modüler bir sistem geliştirilmiş olup inşa sürecinde fazla malzeme kullanımından kaçınılmıştır. Sürdürülebilir mimari ilkeleri kapsamında yeşil alan kullanımı arttırılmıştır. Çevreye duvarlı bireylerin yetiştirilmesi amacıyla çocukların sık sık doğa ile iç içe geçirmeleri sağlanmaktadır. Bu nedenle okulun bahçesinde tarım alanları oluşturulmuş, yetiştirilen ürünler hem çocuklar tarafından tüketilmekte hem de okulun gerçekleştirdiği çeşitli etkinliklerde çocuklar tarafından satışa sunulmaktadır. Böylece çocuklara hem sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılmakta hem de çocukların girişimci eylemde bulunmalarına teşvik ederek erken yaşlardan itibaren sosyal iletişime geçmeleri sağlanmaktadır.
Sonuç
Waldorf okulları genel anlayış olarak çocukların benlik duygularını geliştirerek onları hayata hazırlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle her konuda çocukların özgürlüklerini sınırlandırmamaya özen göstermektedir. Okul öncesi eğitim yapıları dikkate alındığında bu yaştaki çocukların taklit ve oyunla öğrenmesi ve fiziksel gelişim aşamalarını tamamlarken benlik duygu oluşumlarına izin veren belli düzenlemeler yapılması gerekmektedir. İnsanın genel olarak doğanın bir parçası olduğu ve bütün varlıklarla eşit seviyede ona temas etmesi gerektiği, onunla bütünleşerek yetişen bireyin zihinsel, fiziksel ve sosyal gelişiminde olumlu katkılar yapacağını vurgulayan Waldorf pedagojisi, mekan kurgusunda da bu gerçeğe dikkat etmekte ve açık mekanları olan, tasarımının her aşamasında doğal malzemeler kullanılan planlamaları beraberinde getirmektedir. Belli ritimlerle öğrenme hızının artması, doğanın sürekli olarak bir ritminin bulunması ve okul öncesi çocukların bunu gözlemlemesine müsaade edilerek öğrenmesi sağlanmaktadır. Doğanın içinde ona temas ederek ve saygı duyarak yetişen çocukların ilerleyen zamanlarda daha bilinçli ve çevreyi korumacı tavırlar sergileyecekleri düşünülmektedir. Tüm bu anlayışla ve bilinçli olarak tasarlanan eğitim mekanları, çocuk gelişimini ve öğrenme sürecini desteklemektedir. Waldorf anlayışıyla tasarlanmış ortamlarda çocukların erken yaşlardan itibaren edinmeye başladıkları sosyal ve fiziksel çevre deneyimleri sürdürülebilir gelecek oluşturmanın önemli bir basamağıdır. Bu okullar hem geleceğimiz olan çocukların gelişimini etkilemekte hem de iç mekan tasarımının şekillenmesinde katkı sağlayarak yeni projelerin gelişimi için seçenek olmaktadır.
Kaynaklar
- Samnezhadı S., (2018), “Montessori Eğitim Modelinin Tasarıma Etkisinin İhsan Doğramacı Uygulama Anaokulu Örneğinde İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya.
- Yazgan B., (2017), “İstanbul İlinde Çocuk Dostu Kent için Mekân, Çevre, Tasarım, Gelişim Eksenli Bir Proje: Esenle Çocuk Sokağı Örneğinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Okan Üniversitesi, İstanbul.
- Çanakçıoğlu N.G, (2012), “Çocukta Mekân Algısının Gelişimi ve Mekansal İmge Zenginliği Bakımından Malzemenin Önemi”, Mimarlıkta Malzeme, İstanbul.
- Kalburan N., (2014), “Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Dış Mekânda Oyun Fırsatları ve Ebeveyn Görüşleri”, Sosyal Politikaları Çalışmaları Dergisi.
- Kubanç Y., (2014), “Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının Fiziki Durumunun İncelenmesi”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi.
- Doma E.A., (2018), “Rudolf Steiner ve Waldorf Yöntemi”, Yüksek Lisans Tezi, Okan Üniversitesi, İstanbul.
- Kotaman H., (2009), “Rudolf Steiner ve Waldorf Okulu”, Yüzüncü Yıl Ünüversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Van.
- Melodie A., (2009), “Waldorf Mimarisi”
- Nicol, J. (2010). Bringing the Steiner Waldorf Approach to your early years practice, (2nd ed.) London: Routledge.
- Migliani, A. (2020). “How to Design Schools and Interiors Based on Waldorf Pedagogy”, ET 30.05.2022 https://www.archdaily.com/935990/how-to-design-schools-and-interiors-based-on-waldorf-pedagogy
URL 1. https://www.archdaily.com/932433/after-school-care-centre-waldorf-school-mono-architekten?ad_source=search&ad_medium=projects_tab
URL 2. https://www.archdaily.com/918637/el-til-star-ler-school-eduard-balcells-plus-tigges-architekt-plus-ignasi-rius-architecture
URL 3. https://www.archdaily.com/941565/casa-de-las-estrellas-waldorf-school-salagnac-arquitectos?ad_source=search&ad_medium=projects_tab