Virüs Kayıpları Mimar Dostlarım

Prof. Dr. Suha Özkan

Corona virüsü salgını aylarca tüm dünya tarafından Çin’e özgü bir sorunmuş gibi değerlendirildi, sadece haber olarak gündeme girdi ve pek umursanmadı. Bunda virüsün kuluçka ve  etkileme süresinin iki hafta oluşu ve herkesi hasta etmemesi, hasta olmadan taşıyıcı olma gibi gerçekler vardı. Sinsiydi. Hissettirmeden yayılıyordu. Dünya savaşları ve İspanyol Gribi dışında, yüzyılın en büyük felaketi olmak yolunda kaygı verici bir biçimde ilerlemekte, bu oluşumdan herkes kendi acı payını bir şekilde almakta. Mimarlık da hem meslek yapısının değişiyor olması, hem de meslektaşların kaybı ile etkilenmektedir. Burada çok yakından tanıdığım beş mimarı anıyorum.

Vittorio Gregotti akademik, politik ve mimarlık kimlikleri ile uluslarası ortamın en saygın kişileri arasındaydı. Kişisel olarak ilk kez 1976 yılında Milano’da tanışmıştık. O zaman Trianale de Milano’nun küratörü ya da o zamanki adıyla “Komiseri”ydi. O etkinlikte temsil yetkisini mimarlık dergilerine vermiş, Türkiye’den de henüz bir yaşında olan ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi’ni Türkiye’yi temsile layık görmüştü. Derginin Editörü Mete Turan ile Milano’ya gittik ve Gregotti ile 40 yılı aşkın dostluğumuz öyle başladı. Onu bambaşka içerikle çok üst düzeylere taşıdığı Casabella dergisinde uzun yıllar izledim. Yönettiğim, “Sınırlı Çağrılı” Zorlu Center Proje Yarışması’na da katılan seçkin mimarlar arasında yer aldı. O tepeyi bir İstanbul saygısı ile taçlandıran, alçak gönüllü, anlam dolu projesi ile de takdir topladı.

İtalyan Mimar Vittorio Gregotti (10 Ağustos 1927 – 15 Mart 2020) 1970’lerde hem Postmodernizm’in hem Neo-Avant Garde’ın üyesi, önemli bir figürü olarak görülüyordu. 1927 yılında Novara’da doğan Gregotti, 14 yaşında babasının tekstil fabrikasında çalışmaya başladı. Erken yaşta gelen bu deneyimleriyle, işçi haklarına ve kolektif çalışmaya olan ilgisi nedeniyle İtalyan Komünist Partisi’ne üye oldu. 1947’de Fransız mimar Auguste Perret ve kardeşlerinin Paris’teki stüdyosunu ziyaret ettikten sonra mimar olmaya karar verdi ve İtalya’ya döndüğünde Politecnico di Milano’da eğitim aldı, 1952 yılında mezun oldu.
Gregotti, kariyeri boyunca bir çok önemli uluslararası işte başarılı oldu. 1964 yılında düzenlenen 8. Milano Trienali’nde elde ettiği Grand Prix ödülünün ardından sonraki on yıl boyunca Floransa, Calabria ve Palermo gibi bazı İtalyan üniversiteleri için projeler geliştirdi.

İtalyan neo-avant garde hareketinin ana figürü olan Gregotti, aynı zamanda saygın bir mimari teorisyendi. 20. yüzyılın modernist ve post-modernist hareketlerini incelemeye odaklandı. Modernizm hakkındaki teorik tartışmaları ve kitle kültürünün çevreyi nasıl olumsuz etkilediğini inceleyen; “Mimarlığın İçinde” (Inside Architecture), “Mimarlığın Amaçları ve Araçları”, “Mimarlık Üzerine 17 Mektup” da dahil olmak üzere birçok kitap yayınladı. 1996 yılında Inside Architecture adlı kitabı İngiliz mimar Alan Colquhoun tarafından “Alışılmadık bir dürüstlük ve felsefi düşünce derinliği” olarak nitelendirildi (Kaynak: Wikipedia / Mimarizm-The Guardian / Nurullah Kaya, Y. Mimar).

Michael Sorkin’i 1971 yılında Londra’da tanıdım, dostluğumuz, hiçbir güç kaybetmeden 49 yıl sürdü. Ölümünden 20 gün öncesinde çok esprili bir biçimde haberleşmiştik. Birlikte Amerika’da, Türkiye’de başka ülkelerde bir çok ortak etkinliklerimiz oldu. Sık sık, farklı düşüncelerden kaynaklanan ciddi tartışmalarımız oldu. Bu tartışmalar karşılık sevgi ve saygıyı pekiştirdi. 49 yıl boyunca en iyi, en güvenilir arkadaşım diyebileceğim ender kişiler arasındaydı. Mimarlığın her kesiminde eşsiz ürünler verdi.

Amerikalı mimar, yazar ve eğitimci Michael D. Sorkin (2 Ağustos 1948 – 26 Mart 2020), , “mimarlığın en açık sözlü halk aydınlarından biri”, “çağdaş kültürde ve kentsel mekanların tasarımında yirmi birinci yüzyılın başında kentsel mekanların tasarımında tartışmacı bir ses” olarak kabul edildi.

Sorkin, 1948’de Washington, DC’de doğdu. 1970 yılında Chicago Üniversitesi’nden lisans ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden mimarlık alanında yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. Ayrıca Columbia Üniversitesi’nde İngilizce alanında (MA ’70) yüksek lisans yaptı.
Sorkin 1980’li yıllarda The Village Voice adlı haftalık yayında eleştiri türünde yazılar kaleme aldı. Ayrıca çağdaş mimari, tasarım, şehirler ve demokrasinin mimarideki rolü konularında birçok makale ve kitap yayınladı. Kentsel Tasarım Enstitüsü’nün Eş Başkanı ve New York’taki Kentsel Tasarım Forumu’nun Başkan Yardımcısı’ydı. 2013 yılında Smithsonian Tasarım Müzesi müdürü Cooper Hewitt tarafından “Akıllı Tasarım” ödülüne layık görüldü. Sorkin 26 Mart 2020’de COVİD-19 hastalığı nedeniyle New York Şehri’nde 71 yaşında hayatını kaybetti (Kaynak: Wikipedia).

Ahmad Djuhara’yı sıkı ilişkilerim olan Endonezya Mimarlar Topluluğu içinde genç, sempatik, yetenekli bir mimar olarak tanıdım. Bilgi ve becerisinden yararlanmak üzere kendisini ile Aga Khan Mimarlık Ödülü kapsamında, hoş bir dostluk kurduk. 2009 yılında, kurduğum World Architecture Community’nin Torino’da 2008 UIA Kongresi için hazırladığı “7 Tepe, 7 Mimar” sergisinin Jakarta’da yerel küratörlüğünü yaptı. Venedik Bienali’nin son iki ortamında (2016 ve 2018) birbirimize vakit ayırıp uzun uzun konuştuk, o kadar çok ortak dostlarımız vardı ki, benim ondan yirmi yaş büyük olmam onun için bir saygı nedeniydi. En önemlisi, Endonezya mimarlar tarihi kaynağıydı. En son Tataristan’ın başkenti Kazan’da ödül töreninde birlikteydik.

Ahmad Djuhara 1966’da Endonezya’nın Jakarta şehrinde doğdu ve Bandung, Parahyangan Katolik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldı, 1991 yılında mezun oldu. 1992’den beri Genç Endonezya Mimarlar Forumu’nda (AMI) aktif olarak tartışmaları, sergileri ve kitap yayınlarını koordine etti. Modern Asya Mimarlık Ağı’na (mAAN) dahil oldu ve 2005 yılında mAAN’ın Endonezya Koordinatör Yardımcısı olarak atandı. Djuhara, 2006’dan 2009’a kadar Jakarta bölümünün başkanı olarak Endonezya Mimarlar Enstitüsü’ne (IAI) hizmet verdi.

Djuhara, 2002’de Sugiharto Çelik Evi ve 2008’de Wisnu Evi için IAI Ödülü’nü aldı. Eşi ile kurduğu bürosu Djuhara & Djuhara, Jakarta’da bulunan Shining Stars Kindergarten ve Tanah Teduh House için IAI Ödülleri’ne layık görüldü. Mimar Wendy Djuhara ile evliydi. Ahmad Djuhara, Jakarta’daki Enfeksiyon Hastalıkları Hastanesi’nde, 27 Mart 2020 günü, öğleden sonra, 54 yaşında vefat etti (Kaynak: Archnet / Arch-Daily).

Bashirul Haq’ı 1984 yılında Dhaka’da Aga Khan Mimarlık Ödülü için düzenlediğimiz “Mimarlıkta Bağlamcılık (Regionalism in Architecture) seminerinin hazırlıklarında tanıdım. O yılların genellikle ideolojik tabanda üçe bölünmüs mimarlar topluluğu içinde birleştirici kişiğini takdir ettim. Uluslararası ortamın yakından tanıdığı Muzharul Islam’ın geliştirdiği tasarım dilini ileri götürüp çok nitelikli eserler verdi. Büyük bir ciddiyetle ele aldığı, duru modernlik içinde Bengal kimliği çözümleri hep takdirle karşılandı ve mimarlık tarihine mal oldu. Sempatik ve nüktedan kişiliği, dost canlısı bir kişi olarak benim Bangladeş gündemimde oldu. Beni Fidaus Hanım’la evinde ağırlar. Başka yerde buluşacağımız zaman da Dhaka’da bulunmayan bir “Dünya nimetini” koltuğunun altında getitirdi. En son, 2016’da Bengal Vakfı’nın Davetlisi olarak Dhaka’da bir süre kaldığımda uzun uzun konuşmuştuk.

Bashirul Haq (24 Haziran 1942 – 4 Nisan 2020) Bangladeşli bir mimar, planlamacı ve eğitimciydi. Çevreye duyarlı mimarlık öğretisi ile tanınırdı. Haq, Brahmanbaria’da doğdu. Babası Sylhet bölgesinde üst düzey bir devlet görevlisiydi. Bu nedenle Haq, çocukluğunu orada yaşadı. Lisans derecesini 1964 yılında Pakistan Lahore Ulusal Sanatlar Koleji’nden tamamladı. 1971’de ABD’nin New Mexico Üniversitesi John Heimrich Öğrenim ve Öğretim Bursu ile asistanlığını aldı ve 1975 yılında üniversitede mimarlık yüksek lisansını tamamladıktan sonra Kallmann McKinnell firması için çalışmaya başladı. Anavatanına dönmekle ilgileniyordu. Bununla birlikte, başka bir Bangladeşli-Amerikalı mühendis FR Khan, Haq’ı savaştan yeni çıkmış ve harap durumdaki Bangladeş’e geri dönmekten vazgeçmesi için çabaladı. O zamanlar SOM’un ortağı olan Khan, Haq’ı SOM’e davet etti. Fakat Haq, Bangladeş’e uçtu ve mimarlık yapmaya başladı. 1977 yılında Beşir Haq & Associates’i kurdu. 1989’da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne davet edildi ve tasarım eleştirmeni ve ziyaretçi profesör olarak görev yaptı.

Haq, 45 yıllık mesleki kariyerinde 300’den fazla bina tasarladı. Alvar Aalto ve Aldo Rossi’nin eserlerinin kendisine ona en çok ilham veren mimarlık ürünleri olduğunu söylerdi. Bashirul Haq, 4 Nisan 2020 Cumartesi akşamı Dakka’daki Gonoshasthya Nagar Hastanesi’nde 77 yaşında hayata veda etti (Kaynak: Wikipedia).

Rifat Chadirji ile 1965 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde sergilenen çizimleriyle tanıştım. O yıllarda okulumuzda yapması zor, ama değerli ve üstün tutulan kurşun kalem çizimlerdi. Hayran kalmış ve ciddi bir biçimde etkilenmiştim. Dolaylı da olsa, bir bakıma ilk “mimarlık sunumu” hocam olmuştu. Aga Khan Mimarlık Ödülü ortamında hem jüri üyesi, hem “Büyük Ödül” sahibi, hem de bir çok seminerde mimarlık düşünürü olarak yer aldı. Irak’ta mimarlık eğitiminin duayeni ve kurucusu Mohammad Makiya ne ise, mimarlık tasarımının kurcusu olarak Chadirji de oydu. Maath Allusi, Rasem Badran ve birçok önemli Arap mimar onun ofisinde yetiştiler, ondan etkilenip geliştiler. Türkleri, Türkiye’yi, özellikle Türk müziğini çok seven biriydi. Ne zaman onu hatırlasam, aklıma hep 1983 ‘de Topkapı Sarayı, Bağdat Köşkü önünde, ney konserini dinlerken, duygulanıp döktüğü gözyaşları gelir. Sevecen bir “ağabey”, iyi bir dosttu.

Rifat Chadirji (1926-2020) Bağdat’ta saygıdeğer bir aile içinde büyüdü. Babası Kamil Chadirji Irak’ın siyasal yaşamında, Ulusal Demokratik Parti’nin kurucusu ve başkanı olarak önemli bir kişiydi. Rifat Chadirji Mimarlık eğitiminden sonra 1952’de Bağdat’a döndü. Bürosunu “Mimarlık Denemeleri” olarak adlandırdı. Tasarım anlayışı tarih, coğrafya ve teknolojiden kaynaklanan değerlerle çağdaşlığı bağdaştırmaktı. Önemli yapıları arasında Bağdat’da Merkezi Postane (1975), Rafiq Evi (1965), Hamood Evi (1972), Tütün Depoları ve Bürolar (1965), Meçhuş Arker Anıtı (1959) ve Musul’da Ulusal Sigorta Şirketi yapısı sayılabilir. 1978’de Ahmed Hassan Baks başkanlığındaki yönetim tarafından hala bilinmeyen nedenlerle müebbet hapse atıldı. 1983’de Bağdat planlamasını yönetmek üzere Saddam Hussein tarafından yetkilendirildi. Hoşlanmadığı siyasal ortam nedeniyle Londra’ya yerleşti. Çoğu Arapça birçok kitabı ve makalesi vardır. Aldığı ödüller arasında, Barselona Mobilya Tasarımı (Bronz, 1964), Aga Khan Mimarlık Ödülü (Büyük Ödül, 1986) Sheikh Zayed Kitap Ödülü (2008), Tamayuz Yaşam Boyu Başarı Ödülü (2015) ve Coventry Üniversitesi Fahri Doktora Derecesi (2015) gelmektedir.

Corona virüsünün neden olduğu ölüm haberleri peşpeşe geldi. Aynı salgın nedeniyle kaybettiğimiz Michael McKinnell da bunlardan biriydi (1935-2020). Kendisiyle tanışıklığım ve görüşmüşlüğüm var; ancak burada andığım diğer mimar dostlar kadar yakın olmadık. McKinnell’ın 1968’de yarattığı ikonik kamu yapısı yaratısı Boston Belediye Sarayı nesilleri etkiledi. O kadar çok şehirde, o kadar çok türevleri üretildi ki, sayılamaz. Unutamıyorum, Doğu Java’da Surabaya kentini geziyoruz. Yanımda Mimarlık Fakültesi Dekanı Johan Silas var, Boston’daki benzeri ama onun onda biri ölçeğinde, oranları şaşkın, kamu yapısını gösterip, “Bu da bizim Boston Belediye Sarayımız,” deyip,  gülümsemişti. McKinnel’ı da virüs götüremeyecek, hep anılacak.